Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/4828 E. 2021/1723 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/4828
KARAR NO: 2021/1723
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/09/2019
NUMARASI: 2015/1256 E. – 2019/1095 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 21/07/2008 kaza tarihinde, davacıların desteğinin sürücüsü, davalının iseZMMS sigortacısı olduğu … plaka sayılı aracın tek taraflı yaptığı kaza sonucunda, destek sürücünün yaşamını yitirdiği ve davacıların destekten yoksun kaldıklarını belirterek, … bakımından 2.500 TL, … bakımından 2.500 TL olmak üzere toplam 5.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren hesaplanacak ticari avans faizi ile davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve mahkeme masraflarının davalıya yüklenmesini talep ile dava ettiği anlaşıldı. Davalı davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; Davacı …’ın davasının kabulü ile 21.351,66-TL destekten yoksun kalma tazminatının ( trafik kaza tarihi olan 2008 yılı poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere ) davalı … Sigorta A.Ş.’den alınarak davacı …’a verilmesine, 2- Davacı …’ın davasının kabulü ile 5.766,20-TL destekten yoksun kalma tazminatının ( trafik kaza tarihi olan 2008 yılı poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere ) davalı … Sigorta A.Ş.’den alınarak davacı …’a verilmesine, karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacıların taleplerinin poliçe teminatı kapsamında kalmadığını, taleplerinin zaman aşımına uğradığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; 21/07/2008 kaza tarihinde, davacıların desteğinin sürücüsü, davalının iseZMMS sigortacısı olduğu … plaka sayılı aracın tek taraflı yaptığı kaza sonucunda, destek sürücünün yaşamını yitirdiği ve davacıların destekten yoksun kaldıkları anlaşılmıştır. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde (6098 sayılı TBK’nun 49. md.) haksız fiil tanımlanmış, 60.maddesinde de (TBK’nun değişik 72. md.) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK’nun 72. maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür) tabi bulunduğu belirtilmiştir. Buna karşılık 2918 sayılı KTK’nun 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin özellikle 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu, taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3. kişi) fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağını benimsemiştir. Görüldüğü gibi, BK’nun 60. ve 2918 sayılı KTK’nun 109/2. maddesindeki düzenlemeler, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbirine paraleldir. Aralarındaki tek fark, zamanaşımı süresinin trafik kazalarından doğan tazminat talepleri bakımından 1 yıl yerine, 2 yıl olarak öngörülmesidir. (TBK’nun 72. maddesi ile bu konuda da paralellik sağlanmıştır.) 2918 sayılı Kanun’un anılan madde hükmünde gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Buna göre eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85. ve 66/1-d maddelerinde öngörülen 15 yıllık ceza zamanaşımı süresi dikkate alındığında, dava ve ıslah tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. İstinaf talebinde bulunan tarafın sıfatına, istinafın kapsam ve nedenine; dosya içindeki bilgi ve belgelere, Mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde; hükme esas alınan uzman bilirkişi raporundaki belirlemelerin ve hesap yönteminin oluşa, yerleşmiş uygulamalara uygun denetime elverir gerekçeler içermesine; 22/08/2009 olan kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken yasal mevzuat ve Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları dikkate alındığında; sürücü- işleten destek ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile ölmüş olsun, ölüm destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğuran bir sonuç olduğundan; desteğin kusurunun destekten yoksun kalanlara yansıtılamayacağı; araç sürücüsünün veya işleteninin tam kusurlu olması halinde dahi 3.kişi konumunda olan destekten yoksun kalan kişinin sigorta şirketinden tazminat isteme hakkına sahip olduğu konusunda duraksama bulunmadığına; bu durumda 3.kişi sıfatıyla dava açan destekten yoksun kalan kişi bakımından TBK’nun 135. maddesinde düzenlenen alacaklı-borçlu sıfatlarının birleşmesi durumunun da gerçekleşmemiş olmasına; kaza tarihinden çok sonra 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS genel şartlarının somut olayda uygulanma yerinin bulunmamasına göre, davalı vekilinin talebinin HMK 353/1-b/1 maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M: 1-)Usul ve yasaya uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan mahkeme kararına yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,(HMK.m.353/1-b/1) 2-)Alınması gereken 1.852,42-TL harçtan peşin yatırılan 463,20-TL nispi karar ilam harcınınn düşümü ile 1.389,22-TL nispi karar ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-)Yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.11/11/2021