Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/4726 E. 2020/17 K. 09.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/4726
KARAR NO : 2020/17
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/07/2019
NUMARASI : 2019/407 E., 2019/715 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/01/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı Mehmet Karabalak’ın maliki olduğu… plakalı aracın davacı sigorta şirketince ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, 12/02/2012 tarihinde davalının aracının da karıştığı zincirleme trafik kazası meydana geldiğini, bu kazanın oluşumunda dava dışı sigortalı aracı kullanan … asli kusurlu olduğunu, bu kişinin aracı alkollü ve ehliyetsiz olarak kullandığnı, kaza sonrasında müvekkili şirket aleyhine kazaya karışan araçlar tarafından dava açılarak masrafların talep edildiğini, müvekkili şirketin zarara uğrayan dava dışı kişilere ödeme yaptığını, yaptığı ödemeleri davalıdan rücuen talep ettiğini, ancak davalının alacağın tahsili amacı ile açılan İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasına itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, yapılan itirazın haksız olduğunu belirterek, davalı tarafından icra takibine karşı yapılan itirazın iptaline, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; dava konusu icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde açıldığını, yetkili icra müdürlüklerinin Tosya icra müdürlükleri olduğunu, bu sebeple itiraz ettiklerini, davanın süresinde açılmadığını, mahkemenin görevsiz olduğunu, Tüketici mahkemelerinin görevli olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir. Mahkemece, kısa karar ile davanın reddine karar verilmiş, gerekçeli kararda açılan davada tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, her ne kadar mahkemede bu kanaat hasıl olmuş ise de karar duruşmasının yapıldığı son celsede kısa karar olarak sehven davanın reddine dair hüküm kurulduğu, mahkemenin asıl kanaatinin dava dilekçesinin usulden reddine yönelik olduğu belirtilerek, davanın reddine, HMK’nın 20. maddesinde belirtilen yasal süreler içerisinde yapılacak başvuru üzerine dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Dairemizin 30/05/2019 tarih ve 2019/1576 E., 2019/1177 K. Sayılı kararı ile; “Somut olayda, mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda; “1-Davanın reddine” şeklinde karar verilmiş, gerekçeli kararın gerekçe kısmında ise, açılan davada tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, her ne kadar mahkemede bu kanaat hasıl olmuş ise de karar duruşmasının yapıldığı son celsede kısa karar olarak sehven davanın reddine dair hüküm kurulduğu, mahkemenin asıl kanaatinin dava dilekçesinin usulden reddine yönelik olduğu belirtilerek, “1-Davanın reddine, 2-HMK’nın 20. Maddesinde belirtilen yasal süreler içerisinde yapılacak başvuru üzerine dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,” denilerek kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. Bu durum HMK’nın 294/3 maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10/4/1992 gün ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca kısa karar ve hüküm fıkrası ile gerekçe arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, dosyanın Mahkemesine geri gönderilmesine, davalı vekilinin diğer istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi…” gerektiği gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, istinaf talebine konu İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/10/2018 tarih ve 2016/1278 E., 2018/964 K. sayılı kararının kaldırılmasına, dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde işlem yapılmak üzere Mahkemesine gönderilmesine, davalı vekilinin diğer istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, karar verilmiş, Dairemizce verilen karar üzerine Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonunda; davacı sigorta şirketi ile davalı arasında kurulan zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesine ilişkin sözleşmenin 6502 sayılı TKHK’nın 3. maddesi anlamında bir tüketici işlemi olup, buna göre görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, dava dilekçesinin usulden reddi ile HMK’nın 20. maddesinde belirtilen yasal süreler içerisinde yapılacak başvuru üzerine dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varıldığı gerekçesiyle “HMK, TTK ve 6502 sayılı yasanın göreve ilişkin maddeleri doğrultusunda mahkememizin görevsizliği ile dava dilekçesinin usulden reddine, HMK’nın 20. maddesinde belirtilen yasal süreler içerisinde yapılacak başvuru üzerine dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,” karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı vekilinin istinaf sebepleri; verilen kararın istinaf mahkemesince verilen kaldırma kararına aykırı olduğu, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki giderilmeden karar verildiği, mahkemece verilen ilk karar ile dosyadan el çekilmiş olduğundan davanın usulden reddine karar verilemeyeceği, dava dilekçesinin usulden reddi kararının yok hükmünde olduğu, mahkemece verilen ilk kararın davacı yönünden kesinleşmiş olduğu, ilk karar ile davanın reddine karar verilmesini rağmen davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğu hususlarına ilişkindir.
Dava, ZMSS poliçesi gereği dava dışı 3. kişilere ödeme yapan sigortacının, ödediği bedelin kendi sigortalısı olan davalıdan rücuen tahsili talebiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.28/11/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanun’un kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır.6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83.maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.Somut olayda, davacı sigorta şirketinin dava dışı 3. şahıslar için ödediği hasar tazminatının sürücünün alkollü olması nedeniyle davalı sigortalıdan tazmini istenmekte olup, dava 26/12/2016 günü, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yürürlüğe girdikten sonra açılmıştır. Bu nedenle açılan davada Tüketici Mahkemeleri görevli bulunmaktadır. Bu itibarla kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle görev hususunun Mahkemece resen dikkate alınarak dava dilekçesinin usul yönünden reddine karar verilmesi, bu şekilde önceki karardaki kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderilmiş olması, Mahkemece verilen ilk kararın Dairemiz kararı ile kaldırılması nedeniyle Mahkemece yeniden bir karar verilmesi, Mahkemenin görevli olmaması nedeniyle dava dilekçesinin usul yönünden reddine karar verilmesi, esas yönünden herhangi bir karar verilmemesi nedeniyle davalının kötü niyet tazminatı talebi ile ilgili karar verilmemiş olmasında bir isabetsizlik bulunmaması dikkate alındığında, Mahkemece yazılı şeklide karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup, davalı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/07/2019 tarih ve 2019/407 E., 2019/715 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 54,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 42 nci maddesi ile değişik HMK.m.362/1-c hükmü gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.09/01/2020