Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/4649 E. 2022/1196 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/4649
KARAR NO: 2022/1196
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/04/2019
NUMARASI: 2017/640 Esas – 2019/480 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasına Bağlı Ölüm Nedeniyle Destekten Yoksun Kalma Maddi
Tazminatı ve Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/09/2022
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava açan dilekçesinde özetle; 18/02/2017 tarihinde davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile Aydınlı yolu caddesi üzerinde Aydınlı istikametinden gelerek içmeler istikametine giderken … evlerinin karşısına geldiğinde, kendisine göre yolun solundan sağına doğru geçmek için yolda yürüyen müteveffa …’a aracın ön tampon sol kısmı ile çarpması sonucu dava konusu trafik kazası meydana geldiğini, kaza neticesinde …’ın hastanede vefat ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile HMK’nın 107.maddesi kapsamında belirsiz alacak davası olarak davacı anne … için 10.000,00-TL, davacı kardeş … için 10.000,00-TL maddi tazminat olmak üzere toplam 20.000-TL maddi tazminatın 1 ve 2 nolu davalılar yönünden kaza tarihi olan 18/02/2017 tarihinden, 3 nolu davalı sigorta şirketi yönünden ise dava tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı anne … için 20.000,00-TL, davacı kardeşler için 10.000,00’er TL, toplam 50.000,00-TL manevi tazminatın sadece 1,2 ve 4 nolu davalılardan (… Sigorta şirketi hariç) … Sigorta A.Ş.’den sorumluluk limiti dahilinde kaza tarihi olan 18/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline, masraf ve ücreti vekaletinde davalılara yüklenmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.Davacılar vekili 26/11/2018 tarihli talep arttırım dilekçesi ile davacı … için maddi tazminat talebini 52.470,65 TL arttırarak 62.470,65 TL maddi tazminat talep etmiştir.Davaya cevap veren davalılar, davanın reddinin gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; 1-Maddi Tazminat Talepleri Yönünden;a-62.470,65-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı …, … Tic. Ltd. Şti., … Sigorta A.Ş.’den müşterek ve müteselsil olarak alınarak davacı …’a verilmesine, davalı …, … Tic. Ltd. Şti., bakımından olay tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden 27/03/2017 tarihinden itibaren alacağa yasal faiz işletilmesine, … Sigorta A.Ş. hakkında destekten yoksun kalma talebi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, b-8.754,23-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı …, … Tic. Ltd. Şti., … Sigorta A.Ş.’den müşterek ve müteselsil olarak alınarak davacı …’a verilmesine, davalı …, … Tic. Ltd. Şti., bakımından olay tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden 27/03/2017 tarihinden itibaren alacağa yasal faiz işletilmesine, … Sigorta A.Ş. hakkında destekten yoksun kalma talebi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 2-Manevi Tazminat Talepleri Yönünden; a-12.000-TL manevi tazminatın davalılar …, … Tic. Ltd. Şti., poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere … Sigorta A.Ş.’den müşterek ve müteselsil olarak alınarak davacı (anne) …’a verilmesine, tazminata kaza tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, b-6.000,00-TL manevi tazminatın davalılar …, … Tic. Ltd. Şti., poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere … Sigorta A.Ş.’den müşterek ve müteselsil olarak alınarak davacı (kardeş) …’a verilmesine, tazminata kaza tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, c-6.000,00-TL manevi tazminatın davalılar …, … Tic. Ltd. Şti., poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere … Sigorta A.Ş.’den müşterek ve müteselsil olarak alınarak davacı (kardeş) …’a verilmesine, tazminata kaza tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, d-6.000,00-TL manevi tazminatın davalılar …, … Ltd. Şti., poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere … Sigorta A.Ş.’den müşterek ve müteselsil olarak alınarak davacı (kardeş) …’a verilmesine, tazminata kaza tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş, verilen karara karşı davacılar vekili, davalı … Sigorta A.Ş vekili ile davalı … Sigorta A.Ş vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekilinin istinaf başvuru sebepleri; Hükmedilen manevi tazminatın düşük olduğu hususuna ilişkindir. Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin istinaf başvuru sebepleri; Sigortalı araç sürücüsünün kusurunun, konusunda uzman makine mühendisi bilirkişi tarafından tespit edilmediği, fahiş manevi tazminata hükmedildiği, İMMS kapsamında manevi tazminat limiti 25.000,00 TL olup mahkemece garameten paylaştırma yapılması gerekirken yapılmamasının hukuka aykırı olduğu, aleyhlerine fahiş fer’ilerle hüküm kurulmasının hatalı olduğu, hususlarına ilişkindir. Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin istinaf başvuru sebepleri; Davaya konu kaza ile ilgili olarak müvekkili şirkete 27.03.2017 tarihinde başvuru yapılmışsa da söz konusu başvuruda sunulması gerekli tüm belgelerin şirkete ibraz edilmediği, dolayısıyla müvekkili şirkete yapılan başvurunun KTK’nın 97.maddesi kapsamında geçersiz bir başvuru sayılması ve dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, kardeşlerin birbirlerine destekliğinden bahsedebilmek için müteveffanın maddi anlamda refah içinde olduğunun ve kardeşlerine destek sağladığının ispatlanması gerektiği, hiç bir somut veri olmamasına rağınen kardeş açısından da tazminat hesabı yapılmasının hakkaniyete aykırılık teşkil ettiği, hususlarına ilişkindir. İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma maddi tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. (1)Olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi; “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir” şeklindedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda, kazanın meydana geldiği tarih, kusur durum, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminatın bir sebepsiz zenginleşme aracı olmaması ile yukarıda açıklanan ilkeler göz önünde tutulduğunda mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının yerinde olduğu sonuç ve kanaatine varılmış, bu nedenle davacılar vekilinin tüm davalı … Sigorta A.Ş vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir. (2)Destekten yoksun kalma tazminatı olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 45. maddesinin 2. fıkrasında (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinde) düzenlenmiş olup, “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararının da tazmin etmek lâzımgelir” şeklinde hükme bağlanmıştır. BK’nın 45. maddesinde (TBK’nın 53. maddesinde) sözü edilen destek kavramı, hukuki bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu amaçlar ve hısımlık ilişkisine ya da kanunun nafaka hakkındaki düzenlemelerine dayanmaz. Kanun gereğince bir kimseye yardım etmek zorunda bulunan kişi değil, eylemli ve düzenli olarak onun geçimini kısmen ya da tamamen sağlayacak biçimde yardım eden ve olayın doğal akışına göre eğer ölüm gerçekleşmeseydi az veya çok yakın gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kişi destek sayılmalıdır. Desteklik mutlaka para veya maddi katkı şeklinde olmaz. Yardım ve hizmet ederek de destek olunabilir. Destekten yoksun kalma ile nafaka yükümlüsü ve alacaklısı olmak birbirinden ayrı hukuksal durumlardır. 4721 sayılı TMK’nın 364. maddesinin 1. fıkrasında “Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür” düzenlemesine; aynı maddenin 2. fıkrasında ise “kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır” düzenlemesine yer verilmiştir. Her ne kadar destek ile birlikte oturma ve bekar olmanın tek başına destekten yoksun kalma tazminatı isteme hakkı doğurmadığı, çalışmasını engelleyen bir özrü veya sağlık sorunu olmayan kardeşin destek tazminatı isteyemeyeceği kabul edilmekte ise de; kardeşlerin birbirine destekliği nafaka yükümlülüğü dışında somut olayın özelliklerine göre çok özel koşullarda söz konusu olabilmektedir. Dava konusu olayda; ölenin diğer davacı anne ve kardeşleri ile birlikte aynı evde yaşayan ve öğrenci olan kardeşi …’e de destek sağlayıp aile fertleri ile birlikte aynı evde yaşadığı anlaşılmaktadır. Desteğin öldüğü tarihte olağan koşullarda kardeşine bakım yükümlülüğü bulunmamaktadır. Ancak, 1988 doğumlu olan destek …, öldüğü tarihte 29 yaşında ve bekardır. Lise öğrencisi 2001 doğumlu kardeşi olan davacı … ise kardeşinin vefat ettiği tarihte 16 yaşındadır. Davacı …’in herhangi bir gelir ve malvarlığı bulunmayıp, babası da hayatta olmayıp öğrenci olması nedeniyle, ölen kardeşinden destek almasının anılan yasal düzenlemeler karşısında makul olması, ölenin diğer davacı anne ile birlikte kardeşi …’in de geçimini sağlaması, bir başka deyişle ölen kardeşinden düzenli ve devamlı şekilde destek aldığının tüm dosya kapsamından anlaşılması karşısında, davacı kardeş … için de 18 yaşına kadar 2 yıllık destek tazminatının hüküm altına alınmasında bir isabetsizlik yoktur. Sonuç olarak, toplanan delillerin ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesiyle birlikte, davalıların istinaf başvuru nedenleri de göz önüne alınarak incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde; dosya içeriği bilgi ve belgelere, ilk derece mahkemesi tarafından delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık olmamasına, kazanın oluş şekli yönünden ceza dosyasından alınan bilirkişi raporu ile dosya kapsamında alınan ve makine mühendisi Prof.Dr … tarafından düzenlenen 01/11/2018 tarihli bilirkişi kusur raporunun birbiriyle uyumlu, ayrıntılı, taraf ve yargı denetimine açık ve hükme esas alınmaya elverişli olmasına; manevi tazminatın takdirinde BK’nın 56. maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına, manevi tazminat miktarlarının somut olaya özgü koşullara göre yerinde ve uygun olmasına, maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında ve davacı … ile ilgili destek tazminatına hükmedilmiş olmasında bir yanılgı bulunmamasına, davalı … Sigortanın; sorumluluğunu belirleyen İMMS poliçesi kapsamına göre manevi tazminat sorumluluğunun belirgin bulunmasına, davalı … Sigortanın manevi tazminat yönünden poliçe limiti ile sorumlu tutulmuş olmasına, bu kapsamda tazminatın poliçe limiti dahilinde tahsilinin infaz sırasında dikkate alınacak olmasına ve fahiş feri hesaplanmamış olmasına göre, davalı … Sigorta A,Ş vekili ile davalı … Sigorta A.Ş vekilinin tüm istinaf sebeplerinin HMK’nın 353/1-b/1.maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM/ Gerekçe uyarınca, 1/Bilgileri karar başlığında yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacılar vekili, davalı … Sigorta A.Ş vekili ile davalı … Sigorta A.Ş vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca ayrı ayrı esastan reddine, 2/İstinaf eden davacılardan ayrı ayrı alınması gereken 80,70-TL harç yönünden, davacı … tarafından istinaf başvurusu sırasında peşin yatırılan 44,40-TL harcın düşümü ile 36,30-TL istinaf karar ve ilam harcının davacı …’tan, istinaf eden diğer her bir davacıdan ayrı ayrı olmak üzere davacılar …, … ve …’tan 80,70 er TL karar ve ilam harcının tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3/İstinaf eden davalı … Sigorta’dan alınması gereken 4.865,37-TL harçtan peşin yatırılan 1.217,00-TL harcın düşümü ile 3.648,37-TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalı … Sigorta’dan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4/İstinaf eden davalı … Sigorta’dan alınması gereken 1.707,75-TL harçtan peşin yatırılan 512,50-TL harcın düşümü ile 1.195,25-TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalı … Sigorta AŞ’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 5/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6/İstinaf yasa yoluna başvuran taraflar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerilerinde bırakılmasına, HMK’nın 353/1-b/1.maddesi hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.29/09/2022