Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/464 E. 2021/600 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/464
KARAR NO: 2021/600
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/03/2018
NUMARASI: 2015/650 E., 2018/314 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 26/05/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; yurt dışında yaşayan davacının yurt dışına dönüş sırasında 16/08/2014 tarihinde sevk ve idaresinde bulunan … plakalı … marka aracıyla seyir halindeyken aracın arkasından gelen davalı şirket yetkilisi …’ün hakimiyetindeki … plakalı … marka … tipi şirket aracının duramayarak davacıya %100 kusurlu bir şekilde arkadan çarptığını, kaza sonucunda davacının aracında hasar oluştuğunu, davacının yurt dışına çıkması gerektiğinden 7.121,96 Euro aracın tamir ücretini Almanya’da kendi bütçesinden karşıladığını, davalı … şirketinin sadece hasar bedeline mahsuben 7.226,00 TL ödediğini, araçta oluşan değer kaybı bedelini ödemediğini beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalma kaydıyla şimdilik 250,00 TL araç değer kaybının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca 1.000,00-TL manevi tazminatın davalı araç işleteni şirketten tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın müvekkil sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğunu, aracın kaza tarihi olan 16/08/2015 tarihinden önce karıştığı bir kazada değer kaybına uğramış ise değer kaybı taleplerinin reddinin gerektiğini, öncelikle kazadaki kusur durumunun, daha sonra ise araçta meydana gelen hasar tutarı ile değer kaybının Yargıtayca kabul edilen hesaplama kriterlerine uygun biçimde belirlenmesinin gerektiğini, davacı tarafa daha önce 7.226,00-TL ödeme yapıldığını, dolayısıyla müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını beyanla, davanın reddine, davanın açılmasına müvekkili sigorta şirketinin sebebiyet vermediği gözetilerek yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamasına karar verilmesini, talep ve beyan etmiştir. Davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; kusurun aracı sevk ve idare eden müvekkili şirket yetkilisi …’e ait olduğu yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, aracın trafik sigortasını yapan … Sigorta tarafından 7.226,00-TL maddi tazminat bedeli ödendiğini, kazada can kaybı ya da hiçbir bedensel zarar meydana gelmediğini, davacı tarafın manevi tazminat istemesinin kötü niyetli bir davranış olduğunu beyanla, davacının haksız maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesini, talep ve beyan etmiştir. Açılmış olan dava üzerine ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama neticesinde; … plaka sayılı davalı tarafa ait aracın sürücüsünün gece görüş şartlarına göre tedbirsiz ve süratli araç kullandığı, seyrine özen göstermeyerek ve güvenli takip mesafesi bırakmayarak önünde bulunan davacıya ait araca arkadan çarparak kazanın oluşumunda tamamen kusurlu olduğu, davacıya ait araçta meydana gelen değer kaybından haksız fiili işleyen sıfatıyla davalı firmanın ve ZMMS poliçesi kapsamında davalı … şirketinin sorumlu tutulmaları gerektiği, aracın özellikleri, kazanın meydana geliş şekli, araçta oluşan hasarın mahiyeti ve hasarsız halinin ikinci el piyasa satış değeri dikkate alınmak suretiyle tespit olunan “gerçek” değer kaybı bedeli olan 250 Euro’nun (dava tarihi itibariyle kur değeri dikkate alınarak 760,90 TL’nin) davalı firma yönünden kaza, sigorta şirketi yönünden ise temerrüt tarihi dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerektiği, davacının manevi tazminat isteminin koşullarının somut olayda gerçekleşmemesi nedeniyle bu talebin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatiyle , -davacının hasar bedeline ilişkin talebinin reddine, -davacının değer kaybına ilişkin talebinin kabulü ile 760,00 TL’nin davalı … .. Ltd. Şti yönünden haksız fiil tarihi olan 16/08/2014 diğer davalı … Sigorta ŞTİ yönünden ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde davalılardan alınarak davacıya verilmesine, -Manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf sebepleri; Dava ıslah edilmiş olmasına rağmen ilk derece mahkemesince hukuka aykırı olarak ıslahın sadece bedel arttırmaya yönelik olduğu değerlendirilerek, hasar bedeli ve manevi tazminat yönünden davanın reddedildiği, araç değer kaybı yönünden de ıslah talebine aykırı olarak karar verildiği, mahkemenin manevi zarar oluşmadığı değerlendirmesinin hukuka aykırı olduğu, mahkeme kararının kaldırılarak, araçta hasar nedeniyle oluşan 7.100,00 Euro maddi zararın ödeme günündeki TL karşılığının, (ödenen 7.226,00 TL düşülmek üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesinin, 250,00 Euro araç değer kaybının ödeme günündeki TL karşılığının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesinin, 1.000,00 TL manevi tazminatın ise davalı araç işleteni … Tic. Ltd. Şti.’nden kaza tarihi olan 16/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesinin gerektiği hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme sonunda; Dava, meydana gelen trafik kazası neticesinde araçta oluşan değer kaybı ve manevi tazminatın araç malikinden ve poliçe teminatı kapsamında sigorta şirketinden tazmini istemine ilişkindir. Dosya içeriğinden: Yurt dışında yaşayan ve Türkiye’ye tatile gelen davacının yurt dışına dönüş sırasında 16/08/2014 tarihinde sevk ve idaresinde bulunan … plakalı … marka aracıyla seyir halindeyken, aracın arkasından gelen davalı şirket yetkilisi …’ün hakimiyetindeki … plakalı … marka … tipi şirket aracının çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının aracında hasar oluştuğu, taraflar arasında hasara ilişkin tutanak düzenlendiği, davacının yurt dışına çıkması gerektiğinden aracını Türkiye’de tamir ettirmediği, Almanya’da tamir ettirerek bedelini kendisinin karşıladığı, müteakip müracaatı üzerine davalı … şirketi tarafından davacıya kaza nedeniyle 7.226,00 TL tazminat ödendiği, davacının olayda davalıya ait aracın sürücüsünün kusurlu olduğu iddiasıyla, fazlaya ilişkin haklar saklı kalma kaydıyla 250,00 TL araç değer kaybının ve 1.000,00 TL manevi tazminatın tahsili için eldeki davayı açtığı, yargılamanın devamında davacının; ıslah dilekçesi verdiği, ıslah dilekçesi ile manevi tazminata faiz yürütülmesi isteminde bulunduğu, 250 TL olarak talep ettiği değer kaybını 250 Euro olarak değiştirdiği ve dava dilekçesinde talep edilmeyen hasar bedelinin 7.100 Euro olarak ödeme günündeki TL karşılığının (ödenen 7.226,00 TL düşülmek üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ettiği, ilk yatırdığı peşin harcı düşerek 275,70 TL yatırması gerekirken 256,00 TL ıslah harcı yatırdığı, anlaşılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun davanın tamamen ıslahını düzenleyen 180. maddesinde “Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi hâlde, ıslah hakkı kullanılmamış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir” şeklinde düzenleme mevcut iken 181. maddede kısmen ıslaha başvuran tarafa, ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verileceği, bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edileceği kabul edilmiştir. Tamamen ıslahta dava sebebi veya istem konusu tümüyle değiştirilmektedir. Böylece dava dilekçesindeki talepler artık hükme konu olamaz. Kısmen ıslahta ise önceden yapılan usuli bir işlemin düzeltilmesi, örneğin talep sonucunun arttırılması söz konusu olur. Uygulamada, istem sonucuna ilişkin fazlaya dair haklarını saklı tutan davacının dava değerini ıslah yolu ile arttırabileceği tartışmasız kabul edilmektedir. Bununla birlikte başından beri dava konusu edilmeyen bir şeyin tam ıslah yada kısmi ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu edilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. (HGK’nın 29.06.2011 gün, 2011/1-364 E.-2011/453 K.,15.06.2016 gün, 2014/4-1193 E.-2016/800 sayılı İlâmları) (HGK’nın 15.02.2017 gün, 2015/7-917 E.-2017/265 K.sayılı İlâmı) Açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekilinin 17/10/2018 tarihli dilekçesinde; açılan davadaki taleplerinin yanında dava dilekçesinde dile getirilmeyen taleplerde bulunduğu, davacının dilekçesinde geçen ve istinaf nedeni olarak ileri sürülen hususların, başından beri dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithali anlamına geleceğinden, az yukarıda açıklandığı üzere buna yasal olanak bulunmadığı, ayrıca bu yeni istemlerin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 119 ve devamı maddelerinde düzenlenen dava açma prosedürüne ilişkin usuli şartları taşımaması nedeniyle ek dava olarak da değerlendirilemeyeceği, hal böyle olunca da ilk derece mahkemesince bu taleplerin reddine ilişkin kararında bir isabetsizlik bulunmaması nedeniyle davacı tarafın bu hususlarda ki istinaf isteminin reddinin gerektiği, somut olayda davacının bedensel bütünlüğüne ve kişilik haklarına saldırı mahiyetinde bir eylem bulunmaması nedeniyle Borçlar Kanunu kapsamında manevi tazminata hükmedilmesine ilişkin koşulların gerçekleşmediği, bu suretle ilk derece mahkemesi tarafından manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacının ilk derece mahkemesi kararına karşı ileri sürdüğü istinaf sebeplerinin HMK’nın 353/1-b/1.maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-)Usul ve yasaya uygun olan İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/03/2018 tarih ve 2015/650 esas 2018/314 karar sayılı kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK. nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-)Alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin yatırılan 35,90-TL karar ilam harcının düşümü ile 23,40-TL karar ilam harcının istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-)Yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, HMK. nun 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. nun 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.08/04/2021