Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/462 E. 2021/548 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO : 2019/462
KARAR NO : 2021/548
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/11/2018
NUMARASI: 2014/586 E. – 2018/1186 K.
DAVA: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/03/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın neden olduğu 17/08/2013 günlü trafik kazasında vekil edenine ait … yabancı plakalı aracın hasarlandığını, kazanın oluşumunda … plaka sayılı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, davacıya ait yabancı plakalı araçta meydana gelen hasar bedelinin Almanya’da yaptırılan ekspertiz incelemesi sonucunda 2.415,93 Euro olduğunun belirlendiğini, haksız fiil tarihindeki kura göre zarar miktarının 6.284,54-TL olduğunu, zararın tazmini için sigorta şirketine 02/01/2014 tarihinde yapılan başvurudan ise sonuç alınamadığını beli8rterek fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 6.284,58-TL tazminatın 15/01/2014 tarihinden işletilecek avans faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini istemitşir. Davalı sigorta şirketi vekili cevabında özetle; vekil edeni sigorta şirketinin sorumluluğunu sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, her ne kadar davacı tarafça sigortacıya başvuruda bulunulmuş ise de, başvuru sırasında hiçbir belge ve bilgi sunulmadığını, dolayısıyla usulüne uygun bir başvuru olmadığını, ayrıca talep edilen tazminat miktarının da çok fazla bulunduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuş, 04/06/2014 havale günlü dilekçe ile de; dava konusu kazayla ilgili olarak, davacıya ait aracın kasko sigortacısı olan … tarafından … plaka sayılı araç ile … plaka sayılı aracın karıştığı 17/08/2013 günlü trafik kazası sonucunda sigortalıları olan davacı … 1.560,31-TL Euro ödeme yaptıklarını ileri sürerek, bu bedelin kendilerine ödenmesini vekil edeni sigorta şirketinden istediklerini, ekte tercümesi bulunan 30/01/2014 günlü ibranameden de anlaşılacağı üzere davacı … 1.560,31-Euro hasar bedelini kasko sigortacısından aldığının belirgin olduğunu, dolayısıyla zararının giderilmiş olması nedeniyle davacının herhangi bir talep hakkı olmayacağını savunmuştur. Davacı vekili bu beyan üzerine dosyaya sunduğu 25/09/2104 günlü dilekçe ile vekil edenine kasko sigortacısı tarafından 1.560,31-Euro (4.753,17-TL) ödeme yapıldığının doğru olduğunu, ancak yapılan bu ödemenin tüm zararı karşılamadığını, kasko sigortacısı tarafından karşılanan 4.753,17-TL’lik kısım bakımından davanın konusuz kaldığını, ancak halen 1.501,67-TL’lik alacak bakımından davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun devam ettiğini belirterek, 1.501,67-TL’nin davalı sigortanın temerrüte düştüğü 15/01/2014 tarihinden işletilecek avans faizi ile tahsili bakımından davaya devam ettiklerini açıklamıştır.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; kazanın oluşumunda … plaka sayılı sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, davacıya ait araçta meydana gelen hasar bedelinin, aracın kasko sigortacısı tarafından ödendiği, davacının yapılan bu ödeme tutarı dışında bir harcama yaptığını ise kanıtlayamadığı görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmiştir.Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; vekil edenine ait araçta, Almanya rayiç değerlerine göre meydana gelen zarar miktarının 2.415,93-Euro olduğunu, yurt dışında temin edilen ekspertiz raporu ile belirlendiği, araç malikinin aracını Türkiye’de veya ikametgahı bulunduğu ülkede tamir ettirmek bakımından seçimlik hakkına sahip olduğunu, bu nedenle yurt dışı tamiri nedeniyle oluşan gerçek hasar bedelinin davalı sigorta tarafından karşılanması gerektiği, mutlaka onarım için bir fatura ibrazının istenemeyeceği, vekil edeninin zararının bir kısmını kasko sigortacısından 30/01/2014 tarihinde tahsil etmesi nedeniyle 25/09/2014 tarihli dilekçe sunularak davalı taraftan karşılanmayan 1.501,67-TL’nin talep edildiği, bu durumda 1.501,67-TL’lik karşılanmayan zarara ilişkin taleplerinin kabul edilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğuna yöneliktir.İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminata ilişkindir. Görülmekte olan davada, taraflar arasında davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan araç ile davacıya ait aracın karıştığı 17/08/2013 günlü trafik kazasında, davacıya ait yabancı plakalı aracın hasarlandığı, aracın kasko sigortacısı tarafından 30/01/2014 tarihinde yani görülmekte olan davanın açıldığı tarihten (18/02/2014) önce davacıya 1.460,31-Euro ödeme yapıldığı bunun Türk Lirası karşılığının 4.753,16-TL olduğu hususlarında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık bu durumda karşılanmayan bir alacağın kalıp kalmadığı, kalmış ise bunun miktarı ve bu miktar bakımından davalının sorumluluğu yoluna gidilip gidilemeyeceğine ilişkindir.29906 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6773 sayılı kanunun 41.maddesi ile değişik HMK’nın 341/2 madde hükmü uyarınca miktar ve değeri 3.000,00-TL’yi geçmeyen mal varlığına ilişkin davalar kesin olup, hüküm tarihi itibariyle kesinlik sınırı 3.560,00-TL’ye çıkartılmıştır.Davacı vekili 25/09/2014 günlü dilekçede açıkça; karşılanmayan alacağın, 1.501,67-TL olduğunu açıklayarak, bu miktar alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini istediğine ve bu miktar üzerinden davaya devam edildiği açıklandığına göre; görülmekte olan dava bakımından dava değerinin ve istinaf isteğine konu olan miktarın 1.501,67-TL olduğu kabul edilmelidir.
Bu durumda, davacı vekilinin istinaf isteğine konu olan ve 25/09/2014 günlü dilekçe ile dava değeri olarak belirlenen 1.560,31-TL miktar itibariyle kesin olup, yasa yolu kapalı bulunmaktadır.HMK.m.346/1 hükmü uyarınca, miktar itibariyle ret kararının mahkemesince verilmesi gerekli ise de; temyiz merciine de aynı yetkinin tanındığı 01/06/1990 gün ve 1989/03-1990/04 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da gözetilmek suretiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun, kararın kesin olması nedeniyle reddedilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Yukarıda başlıkta yazılı ilk derece mahkemesince verilen karara yönelik olarak davacı vekili tarafindan yapılan istinaf başvurusunun HMK’nun 341/2, 346/1 ve 352.madde hükümleri uyarınca USULDEN REDDİNE, 2-İstinaf talebinin esası incelenmediğinden davacı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 44,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya İADESİNE,3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan diğer giderlerin üzerinde bırakılmasına, HMK. m.352 hükmü uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 25/03/2021