Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/4578 E. 2022/1610 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/4578
KARAR NO: 2022/1610
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/09/2019
NUMARASI: 2016/1058 Esas – 2019/690 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17.11.2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 06/04/2011 tarihinde … plakalı aracıyla seyir halindeki sürücü …’un yaya haldeki müvekkiline çarptığını, akabinde aynı yönde seyir halinde olan … yönetimindeki … plakalı aracın …’un kullandığı araca çarpması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza tespit tutanağına göre … plaka sayılı araç sürücüsü …’un asli kusurlu olduğu, Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/19041 soruşturma numaralı dosyasında alınan bilirkişi raporunda ise … plakalı araç sürücüsü …’un kusurlu olduğunun belirtildiğini, kaza neticesinde davacının yaralandığını, ayağına platin takıldığını, kazaya nedeniyle … plaka sayılı araç sürücüsü … hakkında açılan ceza davasının yapılan yargılaması sonucunda İstanbul 19. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2011/4095 E – 2013/470 K sayılı ilamı ile adı geçenin mahkumiyetine karar verildiğini, mahkeme ilamının kesinleştiğini, … plaka sayılı aracın davalı … Sigorta A.Ş tarafından, … plaka sayılı aracın ise davalı … Sigorta A.Ş. tarafından ZMM sigorta poliçesi ile sigortalandığını, davalı sigorta şirketlerine 09/12/2015 tarihinde yazılı başvuruda bulunulduğunu, davalı sigorta şirketlerinin taleplerini reddettiklerini, davacının serbest meslek sahibi olduğunu, iki araç sürücüsünün de kusurlu olması nedeniyle kusur oranının tespiti kaza nedeniyle işgücü kaybından kaynaklanan daimi sakatlık tazminatının tahsili için dava açtıklarını beyanla fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 1000,00-TL tazminatın 500,00-TL’sinin davalı … Sigorta A.Ş’den başvuru tarihi 19/12/2015 tarihinden, 500,00-TL’sinin davalı … Sigorta A.Ş.’den başvuru tarihi 19/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, Yargılama aşamasında sunduğu 19/06/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile; bilirkişi raporuna göre müvekkilinin geçici iş göremezlik zararının 973,82-TL, sürekli iş göremezlik zararının 19.592,82-TL olarak belirlendiğinden bahisle dava dilekçesindeki 500,00-TL olan daimi sakatlık taleplerini 19.092,82-TL artırarak ve 973,82-TL geçici iş göremezlik talepleri ile birlikte toplam 20.566,64-TL tazminat miktarının davalıdan … Sigorta A.Ş’den temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davadan önce maluliyete ilişkin herhangi bir başvuruda bulunulmadığını, davacıya SGK tarafından var ise yapılan ödemenin peşin sermaye değerinin mahsubu gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesi ile; davanın zamanaşımı süresinden sonra açıldığını, müvekkili şirketinin sorumluluğunun poliçe limitleri ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranı ile sınırlı olduğunu, kusur durumunun tespiti için ATK’dan ve Karayolları Fen Heyetinden seçilecek bilirkişilerden rapor alınması gerektiğini, davacıya var ise SGK tarafından yapılan ödemeye ait peşin sermaye değerinin tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, diğer davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsü … hakkında açılan davada alınan bilirkişi raporunda sigortalı araç sürücüsü …’un kusursuz olduğunun belirlendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; “Her ne kadar kusur incelemesine yönelik dosyanın ATK’ya gönderilmesine karar verilmiş ise de bu yöndeki ara karardan usul ekonomisi kuralları dikkate alınarak dönülmüştür. Dava dışı sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı otomobilin gündüz vakti … Caddesi … istikametinde seyir halindeyken hızını mahal şartları ve yol özelliklerini dikkate alarak düşürmediğinden bu surette geçiş için yola giren davacı yayaya tedbirsizce çarptığından tali kusurlu olarak kabul edilmesi hakimliğimiz nezdinde uygun görülmüştür. Olayın rapor dahilinde anlatımı kaza tespit tutanağıyla karşılaştırılması yapılmak suretiyle yaya vaziyette olan davacının yola girdikten sonra katettiği mesafede ve caddenin gündüz vakti hayli kalabalık ve işler vaziyette bulunduğu da dikkate alınarak hızını azaltmayarak gerekli tedbirleri alabilecek konumdayken bunu yapmamış olması hasebiyle teknik bilirkişi … tarafından davalı … (…) Sigorta’ya sigortalı araç sürücüsüne yönelik olarak yapılan % 25 kusur atfı dosya kapsamında göre hakimliğimizce de yerinde görülmüştür. Keza kontrolsüzce yola giren, gelen aracın uzaklık ve hızını dikkate almayan davacının asli kusurlu addedilmesi de yerindedir. Diğer davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünün de kazanın oluşumunda herhangi bir kusuru bulunmadığı anlaşılmaktadır. Tazminat hesabı kusur incelemesi yönünde yapılan tespitlerin mevcut delillerle ilişkilendirilerek yapılması ve yeterli görülüp başkaca incelemeye gerek görülmemesi dikkate alınarak ayrıca hesaplattırılmıştır.Sigorta ettiren işleten tarafından motorlu aracın işletilmesi sonucu meydana gelen kişinin yaralanması veya ölmesinden kaynaklanan bedeni zararlara dayalı maddi tazminat ile tedavi giderleri ve maddi hasarlar sigortacının poliçe limitleri dahilinde tazmin zorunda olduğu zararlar olup davalılar tarafından aksi savunulmuş ise de Yargıtay 17. H.D. 2015/15598 E. 2018/7298 K. ve 2016/3440 E.2018/12067 K. sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere geçici dönem iş göremezlik tazminatı da bu sorumluluğa dahildir. Alınan maluliyet raporundaki daimi maluliyet ve geçici iş göremezlik dönemleri dikkate alınarak karar tarihi itibariyle geçerli asgari ücret verileri üzerinden aktüer bilirkişi maddi tazmin hesabını yapmış olup son ek rapor dahilinde tespit olunan maddi tazminat miktarı, hesaplama yöntemi itibariyle hükme esas alınabilir nitelikte görülmekle davalı … (…) Sigorta A.Ş. Yönünden davanın kabulüne, araç sürücüsünün kusuru bulunmamakla diğer davalı … Sigorta A.Ş yönünden ise davanın reddine karar vermek gerektiği” gerekçesi ile “(1)Davanın davalı … Sigorta A.Ş. Yönünden REDDİNE, (2)Davanın diğer davalı … (…) Sigorta A.Ş. Yönünden KABULÜ ile; 20.566,64-TL’nin 17/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte adı geçen davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine” karar verilmiş, karara karşı davalı … Sigorta A.Ş vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş (Eski Ünvanı … Sigorta A.Ş) vekilinin istinaf nedenleri; sigortalı … plakalı araç sürücüsü …’un ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen bilirkişi raporuna göre kusursuz olduğu, mahkemece kusur oranı bakımından ATK raporunun dikkate alınması gerekirken makine mühendisi tarafından düzenlenen kusur raporunun dikkate alınmasının kabul edilemeyeceği, ayrıca iki rapor arasında çelişki bulunduğu ve çelişki giderilmeden hüküm verilemeyeceği, kazanın meydana geldiği tarih ile davanın ıslah edildiği tarih arasında zamanaşımı süresinin dolduğu, ıslah talebinin zamanaşımına uğradığı, dava açılmadan başvuru yapılmadığı, davacı tarafın talebi üzerine hasar dosyası açılmış ise de tüm belgelerin eksiksiz olarak sunulmadığı, geçerli ve usulüne uygun bir başvuru yapılmadığından davanın usulden reddi gerektiği, maluliyet raporunun yürürlükten kaldırılan yönetmeliğe göre yapıldığı oysa ki Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre maluliyet oranının belirlenmesi gerektiği, geçici iş göremezlik ve bakıcı giderlerinden sigorta şirketlerinin sorumlu olmadığı, davacı yayanın KTK m. 68’i ihlali ile kazanın meydana geldiği bu nedenle sigortalı araç sürücüsüne atfedilen %25 oranındaki kusurun fahiş olduğu hususlarına ilişkindir.6100 sayılı HMK m. 355 gereğince, istinaf edenin sıfatı, istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde;Dava; trafik kazası nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkindir.Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacının, kazanın meydana gelmesinde kaza tespit tutanağına göre tali oranda, cezai soruşturma sırasında alınan 20/06/2011 tarihli bilirkişi raporunda asli oranda kusurlu olduğunun belirtildiği, kazaya ilişkin İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2011/4095 Esas ve 2013/470 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama aşamasında mahkemece kusur raporu alınmadığı ancak gerekçesi açıklanmaksızın dava dışı araç sürücüsü sanık …’un asli kusurlu olduğu kanaati ile teşdiden mahkumiyeti ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, mahkeme ilamının itiraz edilmeksizin 10/09/2013 tarihinde kesinleştiği, ilk derece hukuk mahkemesince yapılan yargılama sırasında ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 18/09/2018 tarihli raporda davacının tamamen kusurlu olduğu, araç sürücüsü …’un ise kusurunun bulunmadığı bildirilmişken 23/11/2018 tarihli makine yüksek mühendisi … tarafından kusura ilişkin düzenlenen raporda ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen rapora ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın davacının %75, dava dışı araç sürücüsü …’un ise %25 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, bu hali ile kusura ilişkin raporlar arasında çelişki bulunduğu ve mahkemece çelişkilerin giderildiği başka bir rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz araştırma ile karar verilmesinin hatalı olmasının yanı sıra mahkemece gerekçeli kararda ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen rapordan bahsedilmediği gibi söz konusu rapora itibar edilmemesinin nedeninin de açıklanmadığı görülmüştür.Oysa bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. (Anayasa m.141/3). İlke, adil yargılanma hakkı kapsamında ve kamu düzenine ilişkin bulunmaktadır. (Anayasa m. 36/1 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m.6).Mahkeme kararlarının gerekçe bölümünde; sav ve savunmaların özeti, çekişmeli ve çekişmesiz noktalar ile ret ve üstün tutulma nedenleri; sabit görülen olgulardan çıkarılan sonuçlar ile hukuki nedenin gösterilmesi gerekir. (HMK m. 297/1-c). Bundan ayrı, HMK’nun 297/2 madde hükmüne göre; hakim, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar etmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakları açıkça bildirmesi gerekir.Gerekçe, mahkemenin benimsediği olgular ile hüküm bölümü arasındaki yasal bağ niteliğinde olup; taraflar nezdinde ve yasa yolu incelemesi bakımından denetim olanağı sağlamalı ve kararın kendi içerisinde herhangi bir çelişki içermemesi gerekmektedir. Bu durumda mahkemece, İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurum ve kuruluşlardan seçilecek, konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi heyetinden, dosya kapsamında bulunan kusura ilişkin tüm raporlar ile kaza tespit tutanağını irdeleyen, kusura ilişkin alınan raporlar arasındaki çelişkiyi gideren, ayrıntılı, gerekçeli, denetime açık bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi, verilecek kararın taraflar nezdinde ve yasa yolu incelemesi bakımından denetim olanağı sağlayacak biçimde usulüne uygun gerekçe yazılmak suretiyle oluşturulması gerekmektedir.Ayrıca dosyada mevcut kayıtlara göre; davacı … Yıldırım’ın karar tarihinden sonra istinaf aşamasında 22/06/2022 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 55. maddesinde; “Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 28/1. maddesi uyarınca; dava devam ederken taraflardan birinin ölümü halinde ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. Bu durumda, mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların mal varlığı haklarını etkileyen davalar, tarafın ölümüyle konusuz kalmaz. Ölen tarafın mirasını reddetmeyen mirasçılarının, davayı mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip etmeleri gerekir. Ayrıca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 513. maddesi “Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme, vekilin veya vekâlet verenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile kendiliğinden sona ermiş olur. Bu hüküm, taraflardan birinin tüzel kişi olması durumunda, bu tüzel kişiliğin sona ermesinde de uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu durumda, mahkemece davacının mirasçılarının usule uygun şekilde davadan haberdar edilmeleri ve bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması, taraf teşkili sağlandıktan sonra yukarıdaki açıklandığı şekilde kusur oranlarına ilişkin çelişkinin giderilmesi, akabinde kusur durumuna göre gerektiği takdirde davacı …’ın vefat etmesi nedeniyle, mahkemece daha önce alınan aktüerya bilirkişi raporunun davacı …’nin tazminat hesabının muhtemel ömür süresine göre varsayımsal olarak belirlendiği; ancak somut gerçeğin bulunduğu durumda varsayımlara dayalı hesaplama yapılamayacağı; bu nedenle davacının vefat ettiği tarihe kadar tazminata hak kazanabileceği göz önünde bulundurularak kaza tarihinden davacının vefat tarihine kadar tazminat hesabı yapılması (kararın yalnızca davalı tarafından istinaf edildiği ve rapordaki diğer hususlarda taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu dikkate alınarak hesabın 2018 verileriyle ve işlemiş/ işleyecek devre belirlemesinde 2018 yılı esas alınarak yapılması) için bir önceki aktüerya bilirkişisinden ek rapor alınması gerektiğinden, davalı … Sigorta A.Ş (Eski Ünvanı … Sigorta A.Ş) vekilinin istinaf talebinin HMK m. 353/1-a/6 gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM/ Gerekçe uyarınca; 1-Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/09/2019 tarih ve 2016/1058 Esas 2019/690 Karar sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2- Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili tarafından peşin olarak yatırılan nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde davalıya İADESİNE,4-İstinaf incelemesinin dosya üzerinden yapılması nedeniyle, avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili tarafından, istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek müteakip kararda dikkate alınmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a ve 362/1-g madde hükümleri uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/11/2022