Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/4507 E. 2022/1487 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/4507
KARAR NO: 2022/1487
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2019
NUMARASI: 2017/78 Esas – 2019/858 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 09/11/2016 tarihinde davalıların sürücüsü işleteni ve ZMM sigortacısı oldukları … plaka sayılı aracın müvekkillerinin eşi ve annesi olan destekleri …’e çarpması neticesinde ölümüne sebep olduklarını, kaza tespit tutanağına göre davalı sürücü …’un kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu, davalı hakkında Bursa 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/872 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, müvekkillerinin desteği …’in temizlik görevlisi olduğunu, dava tarihinden evvel davalı sigorta şirketine yapılan başvuru üzerine taraflarına 23/12/2016 tarihinde 20.658,00 TL ödeme yapıldığını, ancak yapılan ödemenin yetersiz olduğunu ileri sürerek yargılama sırasında artırmak üzere her bir davacı için şimdilik 1.000,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatının sürücü ve işleten olan davalılar bakımından kaza tarihi 09/11/2016 gününden, davalı sigorta şirketi bakımından temerrüt tarihi 28/11/2016 gününden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, desteğin vefatının davacıların psikolojilerini bozduğunu, davacı …’ın, eşi olan desteğin çalıştığı bölgede temizlik işçisi olarak çalışmasının halen davacıya travma yaşattığını, davacı çocukların anne şefkatinden mahrum kaldıklarını, davacı baba, çocuklarının her türlü ihtiyacını karşılamaya çalışmış ise de yaşamlarının normale dönemediğini, desteğin vefatı ile annesiz kalan davacı …’ın iletişim sorunu yaşamaya başladığını ileri sürerek, davacıların manevi zararlarına binaen davacı eş için 80.000,00-TL, davacı çocuklar için 60.000,00’er TL manevi tazminatın, sürücü ve işleten olan davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, Yargılama aşamasında sunduğu 06/05/2019 tarihli dilekçesi ile; maddi tazminat talepleri bakımından dava değerini davacı … için 29.220,70-TL’ye, davacı … için 1.647,61-TL’ye ve davacı … bakımından 3.068,89 TL’ye çıkarttıklarını, davalı sigorta yönünden başvuru yaptıkları 28/11/2016 tarihinin 8 gün sonrası olan 07/12/2016 tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile, manevi tazminatın davalı sigorta dışındaki davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar … Tic. Ltd. Şti. ve Adem Agkuş vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili ve görevli mahkemenin Bursa Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, davalı … aleyhine Bursa 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/872 Esas sayılı dosyası ile yargılama yapıldığını, ceza davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, ceza yargılamasında alınan bilirkişi raporunda, müteveffanın davalı …’in görüş açısında olmadığı, yayanın yolun karşı yönüne kontrolsüz geçiş yapmak istediği sırada aracın sol ön köşe kısmından çarptığı, çarpmanın etkisi ile savrulup karşı yönden gelen diğer aracın ön kısmına çarpıp yere düştüğü, sürücünün dikkat ve özen hususunda herhangi bir kusurunun bulunmadığı, kazaya karışan aracın hızının 50 km/hız’ı 6 km geçtiği ancak bunun normal olduğu kanaatine varıldığını, kusur oranının tespiti için ceza dosyanın ATK’ye gönderildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş davaya cevap vermemiştir. İlk derece mahkemesince; maddi tazminat talepleri yönünden ATK raporuna göre, kazanın meydana gelmesinde davacıların desteğinin % 80, davalı sürücünün % 20 oranında kusurlu olduğu, bilirkişi raporu ile sigorta şirketinin temerrüt tarihinin başvurudan 8 gün sonrası olan 07/12/2016 olduğu, manevi tazminat yönünden tarafların kusur oranı, duyacakları elem-ızdırap, sosyo ekonomik durumlarının dikkate alındığı gerekçesi ile, “1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, 2-Maddi tazminat talebi yönünden; Davacılardan … için 29.220,70 TL , Davacılardan … için 1.647,61 TL , Davacılardan … için 3.068,89 TL ‘nin davalılardan … Sigorta A.Ş açısından poliçe limitiyle sınırlı olarak 07/12/2016 tarihinden işleyecek avans faiziyle , diğer davalılar olan … Limited Şirketi ile … açısından ise 09/11/2016 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline ve davacılara ödenmesine, 3-Manevi tazminat talebi yönünden; Davacılardan … için 25.000 TL, Davacılardan … için 15.000 TL, Davacılardan … için 15.000 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 09/11/2016 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … Limited Şirketi ile …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, 4-Fazlaya dair istemin REDDİNE” karar verilmiş, karara karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile; maddi tazminat talepleri bakımından mahkemece, ATK tarafından düzenlenen kusur raporu dikkate alınarak tazminat miktarının belirlendiği, kusur raporuna Karayolları Genel Müdürlüğü uzmanları ya da üniversitelerin ilgili kürsülerinden oluşturulacak yeni kuruldan rapor alınması için itirazda bulundukları ancak itirazlarının dikkate alınmadığı, müteveffa … karşıya geçmek için beklemekteyken ceza davasında tanık olarak dinlenen …’ün aracını durdurarak yol vermesi üzerine müteveffanın yola girdiği, davalı sürücünün, karşı şeritten gelen ve müteveffaya yol veren aracın yavaşlamasını, durmasını ve yol verilen yayanın karşıya geçişini görmemesinin mümkün olmadığı, davalının savcılıktaki ifadesinde müteveffanın karşıdan karşıya geçişini gördüğünü beyan ettiği, davalı sürücünün elverişli mesafeden yayayı fark ettiği halde hızını azaltmadığı ve geçmeye çalıştığı, frene basmadığı, tanık beyanına göre çaptıktan sonra frene bastığı, kazanın cami önünde gerçekleştiği, kazanın meydana geldiği gün kaza mahallinde pazar kurulduğu, yaya trafiğinin yoğun olduğu, davalının ekmek fırınında çalıştığı ve hergün kullandığı yolun yoğun ve dar olduğunu, yaya akışını ve kaza günü pazar kurulduğunu bilmesine rağmen davalının hızını azaltmadığı ve asli kusurlu olduğu, kazanın meydana geldiği yere yüz metre mesafede yaya geçidi bulunmadığı, kaza mahallinin niteliği gereği hız sınırının 30 km’ye aşmaması gerekirken hız sınırının 50 km olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğu, bu nedenle itirazları doğrultusunda bilirkişi raporu alınarak maddi taleplerinin kabul edilmesi gerektiği, manevi tazminat talepleri bakımından; müteveffanın ölümü nedeniyle davacıların psikolojilerinin alt üst olduğu, davacı eş …’ın temizlik görevlisi olduğu ve kazanın meydana geldiği sokağın temizliğini yaptığı, her gün kazanın meydana geldiği sokağın temizliğini yapmasının manevi ızdırabını yinelediği, davacı çocukların anne şefkatinden mahrum kaldıkları, ancak mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesi ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava; trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.Davalı sürücü …’un davaya konu kaza nedeniyle yargılandığı Bursa 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/872 esas sayılı dosyasında, mahallinde yapılan keşif neticesinde alınan bilirkişi raporunda; yayanın, yolun karşı yönüne dikkatsiz ve tedbirsiz geçiş yapmak istediği esnada yolun orta kısımlarına yakın bir noktada gidiş yönünün sağından gelen kamyonetin sol ön köşe kısmından teması ile kazanın vuku bulduğu, yayanın ihlalinin kazanın ana etkeni olduğu, yayanın KTK m. 68/1-b/3 maddesini ihlal ettiği ve asli kusurlu olduğu, araç sürücüsünün ise sürücülere ait diğer kusurlardan 52/1-b maddesini ihlal ettiği ve tali kusurlu olduğunun bildirildiği, mahkemece, kaza tespit tutanağına göre, sürücünün aracın hızını araçların yük ve teknik özelliğini, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gösterdiği şartlara uymamak (KTK m. 52/1.b) kuralını, davacılarının desteğinin ise KTK m. 68/1-b-3 ve Kanun Yönetmeliğinin 138/1.b-3 maddesindeki kuralı ihlal ettiği, kaza tespit tutanağına göre kazaya karışan aracın durduğu yere kadar 21 metre fren izi bulunduğu, 21 m fren izi yapacak şekilde durduğu dikkate alındığında sanığın şehir içi hız limitlerine uymayarak hızlı bir şekilde seyrettiği gerekçesi ile sanığın cezalandırılmasına karar verildiği, mahkeme ilamının istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği, İlk derece mahkemesince alınan ATK raporunda; davalı sürücünün, yola gereken dikkatini vermediği, hızını trafik ve yol durumuna göre ayarlamadığı, karşıya geçmek için yola giren yayayı geç farketmesi nedeniyle başvurduğu fren tedbirinin etkisiz kaldığı gerekçesi ile tali ve % 20 oranında, davacıların desteğinin ise, sağ taraftan yaklaşan ve geçiş hakkına sahip davalı sürücü yönetimindeki kamyonete rağmen yola kontrolsüzce girerek bu tavrı ile can güvenliğini tehlikeye attığı gerekçesi ile asli ve %80 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği görülmüştür. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve özellikle kaza tespit tutanağı, ceza yargılamasında tespit edilen maddi vakılara, oluşa ve dosya kapsamına uygun olarak düzenlenen ATK raporundaki kusur tespitinin hükme esas alınmasında, kaza tarihi, kazanın oluş şekli, davalı sürücünün kusur durumu, davacıların sosyo ekonomik durumları dikkate alınarak takdir edilen manevi tazminat miktarlarında isabetsizlik bulunmamasına göre davacılar vekilinin yerinde olmayan istinaf talebinin HMK m. 353/1-b/1 gereğince esastan reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM/ Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan; (a) İstinaf eden davacı …’ten alınması gereken 80,70-TL harçtan peşin yatırılan 44,40-TL harcın düşümü ile 26,30-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davacı …’ten tahsili ile Hazineye gelir kaydına, (b) Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcının istinaf eden davacı … tahsili ile Hazineye gelir kaydına, (c) Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcının istinaf eden davacı …’ten tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.03/11/2022