Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/4242 E. 2020/3344 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/4242
KARAR NO: 2020/3344
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/05/2018
NUMARASI: 2014/997 E. – 2018/392 K.
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 24/09/2020
Yukarıda bilgileri yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … şirketi nezdinde trafik sigortalı olan … plaka sayılı araçla, vekil edeninin yolcu olarak bulunduğu … plaka sayılı motosikletin karıştığı 23/11/2011 günlü trafik kazasında davacının ağır biçimde yaralanarak beden gücü kaybına uğradığını, davalı … şirketine yapılan başvuru sonucunda 71.283,00-TL ödeme yapıldığını, ancak bu ödemenin yetersiz olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla (belirsiz alacak) 1.000,00-TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden işletilecek ticari faiziyle birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş, 16/03/2015 havale günlü bedel arttırım dilekçesi ile istek miktarını 36.275,43-TL’ye, 26/03/2018 havale günlü ıslah dilekçesi ile de istek miktarını 65.827,11-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı … şirketi vekili davaya cevaplarında özetle;Dava konusu talep bakımından vekil edeninin sorumluluğunun poliçe limitleriyle sınırlı olduğunu, yapılan başvuru üzerine davacıya 05/02/2013 tarihinde 71.253,73-TL ödeme yapılarak tüm sorumluluğun yerine getirildiğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini istediklerini, ancak sorumlulukları yoluna gidilecek olur ise de, davacının hatır için taşınıp taşınmadığının araştırılması ile birlikte davacının kusur ve maluliyete ilişkin iddialarının usulüne uygun şekilde kanıtlaması gerektiğini belirterek davaya karşı koymuştur.Yerel mahkeme tarafından; İddia, savunma, toplanan deliler, bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı dikkate alınarak, davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasının oluşumunda, davacının yolcu olması nedeniyle kusurunun olmadığı, kaza sonucunda davacının %31,2 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, davacının, davalı … şirketi nezdinde sigortalı bulunan araç içerisinde yolcu olarak bulunmaması nedeniyle hatır taşıması indiriminden davalı … şirketinin yararlanamayacağı, her ne kadar aktüer bilirkişi ek raporuna göre davacının nihai ve gerçek zararının 65.827,11-TL olduğu sonucuna varılmış ise de; aynı davada iki kez ıslah yapılamayacağından, ilk ıslah dilekçesi uyarınca davanın kabul edilmesi gerektiği görüşünden hareketle;Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, 19/02/2015 tarihli ıslah dilekçesi (artırma talebi) doğrultusunda davacının davasının kabulüne 36.275,43 TL’lik miktarın kabulüne 30/01/2017 tarihli ıslah dilekçesi ikinci kez verilemeyeceğinden 29.551,68 TL lik kısmının reddine, Dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz talebinin kabulüne, karar verilmiştir. Karara karşı, davacı vekili ile davalı … şirketi vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekilinin istinaf nedenleri;Görülmekte olan davada, asli müdahil … yönünden olumlu veya olumsuz hüküm kurulmamasının hatalı olduğu, hatır taşıması indiriminin yapılmamasının da doğru bulunmadığı ve ATK 3. İhtisas Dairesince düzenlenmeyen maluliyete ilişkin rapora da itibar edilemeyeceği hususlarına ilişkindir. Davacı vekilinin istinaf nedenleri; 6100 sayılı HMK’nun 107.madde hükümleri uyarınca açılan davada 19/02/2015 günlü talebin bedel artırımına ilişkin olduğu halde ıslah dilekçesi gibi değerlendirilerek, güncel verilere göre hesaplama yapılan 31/01/2017 günlü ek bilirkişi raporu doğrultusunda yapılan ıslahın 2. ıslah olduğundan bahisle davanın sadece 36.275,43-TL üzerinden kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı, talebin tamamının kabul edilmesi gerektiği, husuna yöneliktir. Elde ki dava, trafik kazasından kaynaklanan kalıcı beden gücü kaybı zararının giderilmesi isteğine ilişkin bulunmaktadır. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; 1-Dosya kapsamına göre, davanın açılması tarihinden sonra dava dışı …’nın avukatı vasıtasıyla 20/04/2015 tarihli dilekçe ve ekli … yevmiye numaralı ve 17/11/2014 günlü alacağın devri sözleşmesi sunarak, davacının davalıdan 2012 T47118/1 no lu dosya sebebiyle olan alacağını temlik aldığını beyan ederek, davada asli müdahil olarak kabul edilmesi ve buna ilişkin harçların tarafına bildirilmesi isteminde bulunduğu, yerel mahkeme tarafından adı geçenin asli müdahil sıfatına haiz olduğu düşünce ve kanaati ile yargılamanın sürdürülüp sonuçlandırıldığı, ancak yerel mahkeme kendi kabulüne aykırı olarak, asli müdahaleye ilişkin usuli işlemlerin tamamlanması hususunda her hangi bir işlem yapmadığı gibi asli müdahilin (yerel mahkemenin kabulüne göre) talebine ilişkin olumlu yada olumsuz her hangi bir karar vermediği, ayrıca alacağın devri sözleşmesi ile davacı devredenin sözleşmeye karşı koyması hususunun da tartışılıp değerlendirilmediği, anlaşılmıştır.Hal böyle olunca da bu hususa temas eden istinaf nedeninin yerinde olduğu sonucuna varılmıştır. 2-Davalı vekilinin hatır taşıması indirimi yapılmamış bulunması ve hükme esas alınan maluliyete ilişkin raporun yetersiz olduğuna yönelik istinaf itirazları değerlendirildiğinde; Davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasında davacının, kazaya karışan ve davalı … şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan … plaka sayılı araçta değil, kazanın oluşumunda herhangi bir kusuru bulunmadığı belirlenen karşı araçta (… plaka sayılı motosiklette) yolcu olarak bulunması nedeniyle belirlenen tazminattan hatır taşıması indirimi yapılmaksızın karar verilmiş olmasında da bir yanılgı olmadığı, Yargıtayın yerleşmiş uygulamalarına göre, trafik kazası soncunda meydana gelen yaralanmalara bağlı olarak alınacak maluliyete ilişkin raporların sadece ATK’dan değil, Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlıklarınca da düzenlenebileceğinin belirgin olması, bu nedenle görülmekte olan davada Uludağ Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca kaza tarihinde yürürlükte bulunan 11 Ekim 2008 tarihli 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranları Tespit İşlemleri Hükümleri Yönetmeliği gözetilerek düzenlendiği anlaşılan 27/08/2014 günlü raporun hükme esas alınmasında da bir usulsüzlük bulunmadığı anlaşılmakla, bu yönlere ilişen davalı tarafın istinaf itirazlarının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Davacı vekilinin istinaf nedenlerine gelince; taraflar arasında görülmekte olan dava, fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla 6100 sayılı yasanın 107.maddesi hükümleri uyarınca 1.000,00-TL bedel üzerinden açılmış ve yargılama sırasında 16/02/2015 havale günlü bedel arttırım dilekçesi ile talep miktarı 36.275,43-TL’ye, 26/03/2018 günlü ıslah dilekçesi ile de 65.877,11-TL’ye çıkartılmıştır. Belirsiz alacak davasında davacı, alacağının tam ve kesin olarak belirlenmesinden sonra HMK’nın 107.maddesine dayalı olarak bir kez alacağını artırabilir. Ayrıca davasını HMK’nın 176. ve devamı maddelerine göre bir kezde ıslah edebilir. (emsal Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 016/19844 E. 2019/8286 K. Sayılı ilamı) HMK’nın 176/2 hükmü uyarınca aynı davada taraflar, sadece bir kez ıslah yoluna başvurabilir ise de, somut olayda davacı tarafın 16/03/2015 günlü dilekçesi bedel arttırım niteliğinde, daha sonra talep edebilecekleri tazminat miktarının güncel verilere göre daha fazla olduğunun belirlenmesi nedeniyle verdikleri 26/03/2018 günlü dilekçe ise ıslah niteliğindedir. Dolayısıyla davada 2 değil, bir kez ıslah yapılmış olup, yerel mahkeme tarafından davada iki defa ıslah isteminde bulunulduğu kabul edilerek bu doğrultuda hüküm oluşturulması hatalı olmuştur. Netice de, istinaf nedenlerine ilişkin az yukarıda yapılan açıklamalar gereğince, davanın açılması tarihinden sonra dava konusu alacağın bir kısmını devraldığını iddia eden …’nın 20/04/2015 tarihli davaya asli müdahale dilekçesi ile dilekçeye ekli Mudanya Noterliğince düzenlenen 17/11/2014 gün … yevmiye nolu “Alacağın Devri” sözleşmesinin, davaya konu alacağın bir kısmını devrettiği iddia olunan davacı …’ın; ibraz edilen alacağın devri sözleşmesine karşı koymasının ve karar tarihinden sonra davacının sunduğu 29/06/2020 tarihli alacağın devri fesih ihbarnamesinin birlikte değerlendirilmesi, tartışılması talep sahibinin davada ki sıfatının asli müdahil mi temlik alanmı olduğunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, buna göre yargılamanın sürdürülerek sonuçlandırılması ve müdahale talep edenin istemine ilişkin olumlu yada olumsuz bir karar verilmesi, davacının davada 2 değil bir defa ıslah yaptığının kabulü ile toplanan ve toplanacak delillerin tartışılıp değerlendirilmesi neticesinde karar verilmesi gerektiği kanaatiyle, davacı tarafın istinaf nedenlerinin kabulü, davalı tarafın ise istinaf istemlerinin kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince kaldırılmasına ilişkin aşağıda yazılı olduğu şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davacı … vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü, davalı … vekilinin istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle kısmen KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/05/2018 tarih ve 2014/997 E. – 2018/392 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın yeniden yargılama yapılarak yeniden bir hüküm kurulmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-Davacı tarafından yatırılan 619,25-TL istinaf karar ve ilam harcı ile davalı tarafından yatırılan 35,90-TL istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendilerine İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a/6 hükmü uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/09/2020