Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/420 E. 2021/544 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/420
KARAR NO: 2021/544
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/09/2018
NUMARASI: 2014/647 E. – 2018/898 K.
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/03/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … nezdinde Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ve Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan … plaka sayılı otobüsün devrilmesi neticesinde meydana gelen 23/01/2014 günlü trafik kazasında sigortalı araçta yolcu konumunda bulunan vekil edeninin yaralanarak sakat kaldığını ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 1.500,00-TL’si Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortasından, 1.5000,00-TL’si Koltuk Ferdi Kaza Sigortasından olmak üzere toplam 3.000,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden işletilecek ticari faiziyle birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş, 25/04/2017 günlü duruşma oturumunda zorunlu taşımacılık sigorta poliçesi kapsamındaki taleplerinin davalı … şirketinden karşılandığını, bu nedenle bu poliçeye dayalı bir alacaklarının kalmadığını belirterek, koltuk ferdi kaza sigorta poliçesinden kaynaklanan taleplerinin karşılanmasını istemiştir. Davalı … vekili cevabında özetle; davanın reddine karar verilmesini istemiş ve davacının maluliyetinin koltuk ferdi kaza sigortası teminatı kapsamına girmediğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; ATK’dan alınan raporla davacının %11 oranında sürekli iş gücü kaybına uğradığı ve iyileşme süresinin 6 ay bulunduğunun belirlendiği, yargılama devam ederken davacının taşımacılık mali sigorta poliçesi yönünden talep ettiği tazminatın, sigorta şirketince karşılandığı, bu poliçeye dayalı davanın konusuz kaldığı, ferdi koltuk kaza sigortası bakımından yapılan incelemede de; “Ferdi kaza – koltuk sigortası yönünden toplanan deliller çerçevesinde hesap bilirkişisinden rapor alınmış; hesap bilirkişisi bu raporunda zorunlu karayolu taşımacılığı koltuk ferdi kaza sigorta poliçesinin bir zarar sigortası olmayıp, mebla sigortası olduğunu; hal böyle olunca zarar görenin kusuru ve gelirinin önemli olmadığı; maluliyet oranı ile doğrudan ilişkisinin bulunmadığı; genel şartlarda tanımlanan arızalardan hangisine isabet ettiği belirlenerek bu oran karşısında yer alan oranların teminat limiti olan 175.000,00 TL’ye uygulanması suretiyle tespit edilecek tutarın hüküm altına alınabileceğini; davacının anılan kazaya bağlı olarak oluşan arızasının “tramva sonrası stres bozukluğu olarak” tanımlandığı ve genel vücut çalışma gücünü oranını %11 eksilmesi sebebinin ATK raporu ile tramva sonrası stres bozukluğundan oluştuğu hususunun belirlendiğini; ancak söz konusu sigortanın genel şartlarda yer alan tabloda bu yönde bir arıza bulunmadığı, bu nedenle davacı talebinin kanaatince yerinde olmadığını bildirdiği; iş bu rapora itirazı üzerine adliyemizde görevli kurum ve adli tıp doktoru …’dan da rapor alındığı; davacımızın ATK tarafından belirlenen rahatsızlığının kara yolu yolcu taşımacalığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası genel şartlarında A.3.2 sakatlık teminatında yer alan şifa bulmaz adli denge bozukluğu” olarak değerlendirilemeyeceği; hususunun tespit edildiği, bu durumda davacımızın kara yolu yolcu taşımacalığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigorta poliçesi gereğince davalımızdan talepte bulunamayacağı” gerekçesiyle; “Davacının, taşımacılık mali sigortası yönünden talep ettiği maddi tazminat ve bununla ilgili yargılama giderleriyle vekalet ücreti yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, Davacının, ferdi koltuk sigortası poliçesine dayalı taleplerinin ise şartları gerçekleşmediğinden REDDİNE, ” karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; vekil edeninin %11 oranında sakat kaldığının belirlendiği ve hesap bilirkişisi tarafından bu sakatlığın şifa bulmaz akli denge bozukluğu sayılacağı hususunda görüş bildirmesine rağmen, mahkemece hatalı ve yetersiz ATK ve Adli Tıp Uzmanından alınan raporlara dayanılarak davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna yöneliktir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava ve istinaf konusu olan uyuşmazlık; Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Ferdi Kaza Sorumluluk Poliçesi ile sigortalı olan aracın karıştığı trafik kazası nedeniyle oluşan sakatlanma savına dayanılarak bu poliçe kapsamında açılmış tazminat isteğine ilişkin olup, taraflar arasında davacının geçirmiş olduğu trafik kazası sonucunda; davacıda travma sonrası stres bozukluğu oluştuğu ve bu nedenle %11 oranında meslekte kazanma gücü kaybına uğradığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Ferdi Kaza Sorumluluk Sigortası, can sigortası türlerinden olup, bir meblağ sigortası olması nedeniyle; sürekli sakatlık halinde, sakat kalma oranı ve sakatlığın derecesine göre; limitin belli bir oranında sigortacıya sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü yükleyen bir sigorta türüdür. Bu sigortaya ilişkin olarak kaza tarihinde yürürlükte bulunan 24/03/2004 tarihli genel şartları A.3.2 maddesinde ” Bu sigorta ile teminat altına alınan bir kaza sigortalının kaza tarihinden itibaren iki yıl içinde sakatlığına yol açtığı takdirde tıbbı tedavinin sona ermesi ve sakatlığın kesin olarak tespiti sonucunda, sakatlık tazminatı aşağıda belirtilen oranlar dahilinde kendisine ödenir.” şeklinde düzenleme içermekte olup; alt bendinde bu kayıpların hangi kayıplar olduğu ve oranlarının ne olduğu tek tek sayılmış olup; maluliyetlerin sayıldığı fıkranın sonrasında yer alan fıkrada da; “Yukarıdaki cetvelde zikredilmemiş bulunan maluliyetlerin nispeti, daha az vahim olsalar bile, bunların ehemmiyet derecelerine göre ve cetvelde yazılı nispetlere kıyasen tayin olunur.” denilmiştir. Buna göre doktor bilirkişiden rapor alınarak, davacının maluliyetinin poliçe şartlarında ve kılavuzlarında düzenlenmiş olan maluliyet cetvelinden hangisi kapsamında kaldığı belirlenmeli, değilse bunların önem derecesine göre ve cetvelde yazılı oranlara göre kıyasen belirleme yapılması gerekmektedir.( Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 26/12/2019 gün 2018/587E,-2019/12536 K sayılı emsal içtihadı) Somut olaya dönüldüğünde, mahkemece; davacıda kaza sonrası oluştuğu belirlenen “travma sonrası stres bozukluğunun” sigorta genel şartlarında açıkça yer almadığı gözetilerek, “şifa bulmaz akli denge bozukluğu” niteliğinde bir sakatlık olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği konusunda ATK Genel Kurulu ile Dr. …’dan görüş alınmış ve ATK Genel Kurulunca düzenlenen 14/12/2017 günlü raporda “İşlevselliği hafif düzeyde etkileyen travma sonrası stres bozukluğu ile tanımlanan hastalığın, sigorta poliçesine göre tazminata hak kazanmaya şart koşulan şifa bulmaz akli denge bozukluğu” olarak değerlendirilemeyeceği bildirilmiş, Dr. … tarafından düzenlenen 05/09/2018 günlü raporda da; davacı …’ın, işlevselliği hafif düzeyde etkileyen travma sonrası stres bozukluğu ile tanımlanan hastalığının anksiyete grubunda değerledirilebilecek başka bir bozukluk olduğu, şifa bulmaz akli denge bozukluğu olarak değerlendirilemeyeceği görüşüne yer verilmiş ise de, söz konusu bu raporlarda belirlenen tek husus, davacıda var olan maluliyetin, sigorta genel şartlarındaki cetvelde tek tek sayılan maluliyetlerden biri olmadığıdır. Diğer bir ifade ile dosyada mevcut doktor raporlarında cetvelde zikredilmemiş olan davacı malüliyetinin, nispeti gözetilerek daha az vahim olsa bile, ehemmiyet derecesine göre ve cetvelde yazılı oranlara kıyasen yapılmış bir değerlendirme mevcut değildir. Hal böyle olunca; davacıda var olduğu tespit edilen maluliyet durum ve oranı ile genel şartlara ekli cetvellere göre ödenmesi gereken meblağın az yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, konusunda uzman bir doktor bilirkişi aracılığı ile tespit ettirilerek, ondan sonra zorunlu koltuk ferdi kaza sigortacısı olan davalının bu poliçe kapsamındaki sorumluluğunun belirlenmesi gerekirken bunun yapılmamış olması HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamındaki hali oluşturacağından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/09/2018 tarih ve 2014/647 E. – 2018/898 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem ve yargılama yapılarak yeniden bir hüküm verilmik üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan diğer istinaf yargılama giderlerinin ise ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 25/03/2021