Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/4110 E. 2022/1907 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/4110
KARAR NO: 2022/1907
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/06/2019
NUMARASI: 2017/671 Esas – 2019/665 Karar
DAVANIN KONUSU: Rücuen Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olan ve davalının maliki olduğu bulunduğu … plakalı motosiklet sürücüsü …’ün alkollü olması nedeniyle 16/04/2015 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında motosiklette yolcu olarak bulunan …’nun hayatını kaybettiğini, kazada hayatını kaybeden …’nun mirasçıları tarafından açılan tazminat davası neticesinde müvekkilinin toplamda 314.727,57 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödediğini, kazanın oluşumu nedeniyle müvekkilinin sigortalısına yani davalı şirkete karşı rücu hakkı bulunduğunu, alkollü sevk nedeniyle müvekkilinin ödediği tazminattan kazaya konu aracın maliki olan davalı şirketten rücu hakkının bulunduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 314.727,57 TL rücuen tazminat alacaklarının 216.033,00 TL’si için ödeme tarihi olan 30/06/2016 tarihinden itibaren, 98.694,57 TL’si için ödeme tarihi olan 12/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen zarardan sürücünün sorumlu olduğunu, kazanın oluş şekli göz önüne alındığında müvekkilinin hiç bir kastının ve kusurunun bulunmadığını, tazminat ödemesi yapılan mirasçılara SGK tarafından herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, kazanın meydana gelmesinde alkolün etkisinin olup olmadığının da araştırılması gerektiğini, talep edilen faiz ve oranının kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin temerrüde düşmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; 1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE, davacının … için yaptığı ödemeden 141.577,68 TL.destek tazminatı, 6.689,55 TL.işlemiş faiz, 14.076,21 TL.vekalet ücreti ve 300 TL.yargılama gideri toplamı 162.643,44 TL.nin 30/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, Davacının … ve … için yaptığı toplam 98.694,57 TL.ödemenin, ödeme tarihi olan 12/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, Fazla talebin reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı … Sigorta A.Ş vekilinin istinaf başvuru sebepleri; dava konusu kaza sonucunda müvekkili şirket tarafından toplamda 314.727,57-TL destekten yoksun kalma tazminatı ödemesine rağmen gerekçeli karara dayanak bilirkişi raporunda hesaplamaların hatalı yapıldığı, bilirkişiler tazminat hesabında garame hesabının yapılmasına gerekçe olarak destekten yoksun kalanların toplam maddi zararın 290.000-TL’yi aşması nedeniyle garame hesabı yapıldığını iddia etmesine rağmen 141.577,68-TL+52.468,81-TL+46.225,76-TL = 230.272,25-TL tazminat bedeli tespit edildiği, bu durumda, garame hesabı yapılarak toplam ödenecek tazminat miktarının teminat limitinin altında bir meblağ bulunması açıkça hukuka aykırı düştüğü, müvekkili şirket tarafından dava konusu olay nedeniyle limit dahilinde toplam 289.999,57-TL ödemenin dava öncesi alınan aktüerya raporu sonucunda yapıldığı, poliçe limiti 290.000,00-TL olduğuna göre şirket tarafından yapılan 289.999,57-TL’lik ödeme dikkate alındığı zaman, somut olayda poliçe limit aşımı söz konusu olmadığı, bilirkişiler tarafından yapılan hesaplamada 1.541,83-TL net asgari ücret esas alınmış ise de, dosyada bulunan evraklar incelendiği zaman bu ücretin net 2.318-TL olması gerektiği, bu nedenle aylık net kazancın 2.318-TL üzerinden yeniden hesaplama yapılması gerektiği hususlarına ilişkindir. Davalı … A.Ş vekilinin istinaf başvuru sebepleri; müteveffanın kusur oranının irdelenmediği, müterafik kusur oranının düşük hesaplanmasının hakkaniyete aykırı olduğu,araç sürücüsü olduğu iddia edilen kişinin müvekkili şirketin çalışanı olmadığı, …’nun kaza günü motosikleti müvekkili şirket ile hiç bir bağı olmayan ve kaza anında alkollü bulunan …’e kullandırdığı, bu haliyle kazaya sebebiyet veren sürücünün müvekkili şirketin eyleminden sorumlu olduğu kişi olmadığının ortada olduğu, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiğinin tespit edilemediği, mahkemenin gerekçeli kararının hüküm kısmında davacının, müteveffanın murisi …’ya yaptığı ödeme sebebiyle ödediği 6.689,55 TL faiz tutarı için ödeme tarihi olan 30.06.2019 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine hükmetmesinin hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, ZMMS sigortacısının, sürücüsünün alkollü olması nedeniyle kendi sigortalısından, rücuen tazminat istemine ilişkindir. 16/04/2015 tarihinde davacıya ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı motosikletin dava dışı … yönetiminde iken tek taraflı kaza sonucu motosiklette yolcu olarak bulunan …’nun hayatını kaybettiği, davacı sigorta şirketi aleyhine ölenin mirasçıları tarafından destekten yoksun kaldıkları iddiasıyla Hendek Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığı, yargılama sürerken sigorta şirketinin ölenin mirasçılarına ödeme yaptığı ve sürücünün alkollü olduğu iddiasıyla sigortalısı aleyhine rücuen tazminat istemiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır. 2918 sayılı KTK.’nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97. maddesinde alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, konu ile ilgili olan “b-2” bendinde, “alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı kenar başlığı altında; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır. Ayrıca, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d. maddesinde; tazminatı gerektirin olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır. Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d. maddesinin dayanağını teşkil eden KTK.’nun 48. Maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde,yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir. O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK.’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. (Bknz. Yargıtay 17. HD’nin 2010/11857 Esas,2011/7311 Karar sayılı ilamı) Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağı ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları) Dosyanın incelenmesinde; ilk derece mahkemesince aralarında Nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulundan rapor alınmış ve kazanın …’un %1,08 promil alkollü olması nedeniyle meydana geldiği tespit edilmiştir. Ancak, kaza ile ilgili sürücü … hakkında İstanbul Anadolu 21.Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/100 esas sayılı dosyasında dava açıldığı, motosikleti kullandığına dair her türlü şüpheden uzak somut ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verildiği, trafik kazası tespit tutanağında da motosikleti kullananın … olduğunun belirtildiği, … tarafından yapılan başvuru üzerine Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından lehine tazminata hükmedildiği, sigorta şirketi tarafından kendisine ödeme yapıldığı ve sigortalısından bunun rücuen tahsili için takip başlattığı anlaşıldığından, mahkemece öncelikle motosikleti kullanan kişinin … olup olmadığının değerlendirilmesi, olmadığının yani …’nun sürücü olduğunun kabulü halinde, kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelip gelmediğinin … yönünden ayrıca yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında tespit edilmesi ve sonucuna göre davacının rücu hakkı olup olmadığını değerlendirilmesi gerektiğinden, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının kabulüne, kararın HMK.nun 353/1-a/6 maddesi gereğince kaldırılmasına, davacı vekilinin tüm davalı vekilinin ise diğer istinaf başvuruları değerlendirilmeksizin dosyanın belirtilen şekilde işlem yapmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
K A R AR/ Gerekçe uyarınca,1/Davacı vekili ile davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6 madde hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,2/Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3/İstinaf yasa yoluna başvuran taraflar tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendilerine İADESİNE,4/Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5/İstinaf yasa yoluna başvuran taraflar tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, HMK’nın 353/1-a/6 madde hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 22/12/2022