Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/4074 E. 2021/1974 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/4074
KARAR NO: 2021/1974
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/07/2019
NUMARASI: 2014/386 Esas – 2019/730 Karar
DAVA TÜRÜ: Mal Sigortası Kaynaklı Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava açan dilekçesinde özetle; davacıya ait … plaka sayılı aracın 23/08/2012 tarihinde maddi hasarlı kazaya karıştığını, aracın davalı … Sigorta…aracılığıyla diğer davalı … nezdinde sigortalı olduğunu, uğranılan zararın tazmini için davalılara başvuruda bulunulduğunu fakat kaza ve poliçe tarihi nedeniyle talebinin reddedildiğini, kazanın 23/08/2012 tarihinde yaşandığını, ancak poliçenin 22/08/2012 tarihinde düzenlendiğini, bu nedenle uğranılan zarardan davalıların sorumlu tutulabileceğini belirterek, davanın kabulü ile zarar bedeli olan 36.000,00-TL’nin davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı … ve … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; aracın 22/08/2012 günü saat 14,02’de İstanbul’da bir acentede sigortalatıldığını, kazanın ise poliçe tarihinden sonraki ilk 24 saat içerisinde yaşandığını, olay sonrasında araştırma yapıldığını ve araştırma sonucunda davacının çelişkili beyanlarda bulunarak kaskoyu İstanbul’da yaptırdığını ve Malatya’ya giderken kaza yaşadığını beyan ettiğini, İstanbul-Malatya arasının 1114 km olduğunu ve aracın deposunda 70 TL benzin bulunduğunu, bu miktar ile yolculuğun yapılamayacağını, yoldayken benzin aldığını fakat ispatlayamadığını, acente tarafından aracın görülerek sigortalatıldığını ve fotoğraf da çekildiğini, ancak fotoğrafların montaj olduğunu ve internetten alındığını, araç sahibi tarafından kaza yerinin gösterilmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir. Diğer davalı … Sigorta tarafından davaya cevap verilmemiştir. Açılmış olan dava üzerine ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama neticesinde; “dava konusu … plakalı aracın, 22/08/2012 tarihinde saat 14.02’de İstanbul’da bulunan davalı … Ltd. Şti tarafından sigortalandığı, kazanın ise 23/08/2012 tarihinde saat 14.00’de Malatya Pötürge ilçesinde tek taraflı olarak meydana geldiği, kaza tespit tutanağının araç sürücüsünün haber vermesi üzerine gelen jandarma görevlilerince ve beyana dayalı olarak düzenlendiği, kasko poliçesini düzenleyen acenteden poliçenin düzenlenmesi esnasında çekilen fotoğraflar üzerinde davalı … tarafından yapılan incelemede fotoğrafların montaj olduğunun belirlendiği, mahkememizce yaptırılan incelemede de bilirkişi tarafından yapılan incelemede; kaza yapan aracın hasarlı vaziyetteki 3 adet resminin, davacıya ait … plakalı aracın arka plakasını okunaklı olarak gösterdiği ve bu 3 resim üzerinde herhangi bir photoshop ile oynama ve müdahale olmadığı, resimlerin görsel olarak orijinal olduğu, ancak … plakalı aracın hasarsız haldeki 3 adet jpg dijital fotoğraf üzerinde yapılan incelemede 3 adet dijital görüntüde resimlerin photoshop programı ile montaj olduğunun belirlendiği, kasko poliçesinin tanzimi sırasında; poliçeyi tanzim eden şirketin ya da acentesinin, öncelikle ve mutlaka, aracı görmesi ve sadece aracın plakasını görmekle yetinmeyerek, motor kaputunu kaldırarak aracın şasi no.sunun ruhsatla kontrol edilmesi ve araçta hertıangi bir hasar olup olmadığının tespit edilmesi ve ileride herhangi bir şüpheye ve ihtilafa yer vermeyecek şekilde çekme tarihini de gösterecek şekilde aracın resimlerinin çekilmesi gerekmesine rağmen sigorta poliçesine esas alınan fotoğrafların montaj olduğu, aracın poliçe düzenlendiği tarihte hasarsız olduğunu gösterir kayıt ve fotoğrafların bulunmadığı, davalı … şirketi tarafından yapılan araştırmalar da dikkate alındığında hasarın poliçe kapsamında olmadığı kanaatine varıldığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf sebepleri: Bilirkişi raporunun taraf denetimine açık, hüküm kurmaya elverişli ve denetlenebilir olması gerektiği, rapor içeriğinde sadece digital fotoğlarfaların photoshoplu olduğu belirtilmiş olup, fotoğraflara ne şekilde müdahale edildiği ne şeklilde oynandığı, bunun nasıl anlaşıldığı gibi pek çok teknik konuya hiç değinilmediği, bilirkişi raporunun bu açıdan eksik ve yetersiz olup mahkemenin bu rapora dayanarak hüküm kurmasının açıkça hukuka aykırı olduğu, bilirkişi tarafından incelenen fotoğrafların acente tarafından ibraz edildiği, sigorta poliçesinde aracın görülerek sigorta yapıldığının yazılı olduğu, poliçenin eki olan kredi kartı tahsilat makbuzu isimli belgenin 22.08.2012 tarihli olduğu ve peşinatın da o tarihte çekildiği, davalının bunun aksini yazılı delil ile ispatlaması gerektiği, Malatya İl Jandarma Komutanlığı tarafından düzenlenen 23.08.2012 günlü kaza tespit tutanağı incelendiğinde özetle “ yapılan incelemede aracın taş duvara vurduğu noktada araca ait izlerin bulunduğu, yol üzerinde araca ait 4,20 metre lastik izinin olduğu, aracın düştüğü noktada araca ait döküntülerin olduğu”nun açıkça tespit edildiği, kaza tespit tutanağının davanın ispatı açısından en önemli delil olduğu ve bu tutanağın içeriğinin tutanak mümzilerinin ifadeleri ve imzaları ile de doğrulandığı, Jandarma bildiriminin müvekkilin kaza yaptığını duyan çevredeki vatandaşlar tarafından gerçekleştirildiği, davanın reddine ilişkin kararın açıkça hukuka aykırı olduğu, hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, kasko sigortalı araçta trafik kazası sonucunda oluşan araç hasar bedelinin poliçe kapsamında tahsili isteğine ilişkindir. Davacıya ait … plaka sayılı aracın 23/08/2012 tarihinde maddi hasarlı kazaya karıştığı, aracın davalı … aracılığıyla diğer davalı … nezdinde sigortalı olduğu, uğranılan zararın tazmini için davalılara başvuruda bulunulduğu, kaza ve poliçe tarihi nedeniyle talebinin reddedildiği, davacının hasar bedelinin ödenmesi için sigorta şirketi ile aracı şirket hakkında bu davayı açtığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında görülen davada davacı; aracının davalı … şirketi nezdinde Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçenin 22/08/2012 tarihinde düzenlendiğini, poliçenin düzenleme tarihinden 1 gün sonra 23/08/2012 tarihinde kazanın gerçekleşmesi nedeniyle davalı … şirketinin hasar bedelinden sorumlu olduğunu iddia ederek hasar bedelinin tahsilini talep etmiş, davalı … şirketi ise kazanın poliçenin düzenlenme tarihinden önce meydana geldiğini, bu nedenle hasar bedelinden sorumlu olmadığını belirterek, hasar tazminatının ödenmesi istemini reddettiği anlaşılmıştır. Kasko Sigorta Poliçesinin teminat kapsamını belirleyen A.1 maddesine göre gerek kullananın iradesi dışında araca ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötü niyetli muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların tümünün sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Bundan ayrı TTK’nın 1409/1 maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin ikinci fıkrası hükmüne göre de; kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise; bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinde sayılan teminat dışında olan hallerden olması gerekmektedir. Kasko Sigorta Poliçesi Genel Şartları ile TTK’nın 1446/2 maddesi uyarınca, sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ancak o durumda ispat yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer. Açıklamaların ilk derece mahkemesinin kararı ve istinaf nedenleri ile birlikte incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde, dosyada ki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamasına, poliçenin tanzimi sırasında sunulan aracın hasarsız haline ilişkin fotoğrafların sahte olması nedeniyle Kasko Sigortası Poliçesi Genel Şartları ile TTK’nın 1446/2.maddesi kapsamında ispat külfetinin yer değiştirerek sigortalıya geçmesine ve rizikonun poliçe teminatı kapsamında olduğu hususunun sigortalı tarafından ispat edilememiş olmasına, hal böyle olunca da poliçenin hasarın gerçeklemesinden sonra düzenlenmiş olduğunun ve hasarın poliçe kapsamında olmayacağının kabulünün gerekmesine göre, davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-)Usûl ve yasaya uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/07/2019 gün ve 2014/386 E., 2019/730 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-)Alınması gerekli 59,30-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, istinaf yasa yoluna başvuran davalılar tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 44,40-TL harcın düşümüyle kalan 14,90-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 3-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4-)İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik HMK.m.361/1. hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.09/12/2021