Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/4032 E. 2022/1736 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/4032
KARAR NO: 2022/1736
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/06/2019
NUMARASI: 2017/685 Esas – 2019/567 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen bir aracın aniden yola çıkması ve bu nedenle de … plaka sayılı araç sürücüsü dava dışı …’in direksiyon hakimiyetini yitirmesi neticesinde meydana gelen 08/09/2010 günlü trafik kazasında; … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan vekil edenin ağır bir biçimde yaralandığını, kazaya neden olan aracın plakası ve sürücüsünün belirlenememesi karşısında davacının uğradığı zararların güvence hesabı tarafından giderilmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla (belirsiz alacak) 500,00-TL’si iş göremezlik zararına, 500,00-TL’si de bakıcı gideri zararına karşılık olmak üzere toplam 1.000,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden işletilecek avans faiziyle birlikte davalı güvence hesabından tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı Güvence Hesabı vekili cevap dilekçesinde özetle; zaman aşımı itirazında bulunarak kazanın oluşumuna plakası tespit edilemeyen bir aracın neden olduğuna ilişkin bir iddiayı kabul etmediklerini, kazanın tamamen … plakalı araç sürücüsünün kusuru neticesinde meydana geldiğini, bu durumun kaza tespit tutanağıyla belirlendiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda: iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek, davacının yaralanmasına sebebiyet veren 08/09/2010 günlü trafik kazasının, plakası tespit edilemeyen başka bir aracın yola çıkması nedeniyle değil dava dışı araç sürücüsü …’in tam kusuru neticesinde meydana geldiğinin tespit edildiği, bu durumda Güvence Hesabının sorumluluğu yoluna gidilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; hükme esas alınan kusur bilirkişisi raporuna vaki itirazları değerlendirilmeden, İTÜ’den seçilecek bir heyet aracılığıyla itirazlarını karşılar biçimde rapor alınmadan yazılı biçim ve şekilde davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğuna yöneliktir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava; trafik kazası sonucunda meydana gelen bedensel zarara dayanılarak açılmış maddi tazminat istemine ilişkindir. Haksız bir fiil sonucu zarar oluştuğu iddiasıyla ilgili bir talepte bulunulması halinde, kazanın oluşumunda taraf kusurlarının ne olduğunun belirlenmesi esaslı unsur olup, sorumluluk belirlenecek duruma göre tespit edilmelidir. Somut olayda; davacı taraf talep konusu kazaya plakası tespit edilemeyen bir aracın neden olduğunu ve bu araç nedeniyle direksiyon hakimiyetinin yitirildiğini ileri sürmüş, davalı Güvence Hesabı ise kazanın oluşumuna plakası tespit edilemeyen bir aracın neden olduğuna ilişkin somut hiçbir belirleme olmadığını beyan ederek davaya karşı koymuştur. Talep konusu kazadan sonra kolluk kuvvetlerince düzenlenen 08/09/2010 günlü kaza tespit tutanağında; davacı dahil toplam 3 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan kazanın … plaka sayılı araç sürücüsü …’in çok hızlı bir şekilde araç sevki sırasında direksiyon hakimiyetini yitirmesi neticesinde meydana geldiği ve asli kusurlu bulunduğu belirtildiği parantez içinde de ” vatandaş beyanında aracın başka bir otomobil tarafından sıkıştırıldığı” şeklinde bir açıklamaya yer verildiği görülmüştür. Olayla ilgili olarak Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma neticesinde düzenlenen 26/11/2010 gün 2010/10088 sayılı kararla müştekilerin şikayetçi olmamaları nedeniyle … plaka sayılı araç sürücüsü hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, 27/12/2010 günlü bir diğer kararla da araç sürücüsü dahil diğer müştekilerin kazaya plakası tespit edilemeyen bir aracın neden olduğunu ileri sürdükleri anlaşılmakla dava zaman aşımı sonuna kadar kimliği meçhul şüphelilerin aranmasına ilişkin olarak daimi arama kararı verildiği tespit edilmiştir. Eldeki davanın yargılaması sırasında ATK Trafik İhtisas Dairesinde düzenlendiği anlaşılan 17/01/2019 günlü heyet raporunda; kaza tespit tutanağındaki belirlemeler, savcılık soruşturması dosyasındaki bilgi ve belgelerle davacı tarafın iddialarının değerlendirilmesi sonucunda davacı yolcu ve araç sürücüsü …’in ifadelerinde her ne kadar kavşağa kırmızı ışıkta giren bir aracın yola çıkması nedeniyle manevra yapılması sırasında araç hakimiyetinin yitirildiği ileri sürülmüş ise de lastik izleri ve aracın yoldan çıktığı nokta gözetildiğinde araç sürücüsü …’in araç hakimiyetini kavşak alanında değil, kavşağın 100 metre kadar çıkışında kaybettiği dolayısıyla kazanın tamamen …’in sevk ve idare hatasına bağlı olarak gerçekleştiği ve bu nedenle kazanın gerçekleşmesinde %100 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği ve mahkemece bu rapor hükme esas alınarak davacı tarafın yeni bir kusur raporu alınmasına ilişkin talepleri reddedildiği anlaşılmıştır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle konusunda uzman ATK Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen 17/01/2019 günlü heyet raporundaki belirleme ve değerlendirmelerin dosya oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi ve varılan sonuçların kaza tarihinde resmi makamlarca düzenlendiği anlaşılan, aksi ispat edilene kadar geçerli nitelik taşıyan 08/09/2010 günlü kaza tespit tutanağındaki tespitlerle örtüşmesi ve davacı tarafça da … plaka sayılı aracın yüksek hızla sevk edildiğinin açıkça kabul edilmesi karşısında, ATK Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen yeterli ve geçerli nitelik taşıyan kusur raporunun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığına göre, davacı vekilinin yerinde olmadığı sonucuna varılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM/ Gerekçe uyarınca;1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf eden davacıdan alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 44,40-TL harcın düşümü ile kalan 36,30-TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerin üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 361.madde hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.01/12/2022