Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/4030 E. 2019/3747 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/4030
KARAR NO : 2019/3747
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 14/05/2019
NUMARASI : 2016/1199 D.İş – 2019/595 K.
DAVANIN KONUSU: Hakem Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/10/2019
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’e ait 0… plakalı araç ile davalı … şirketi tarafından ZMMS poliçesi düzenlenen … plakalı aracın, 10.02.2016 tarihinde çarpışması şeklinde oluşan kazada, müvekkile ait … plakalı aracın hasara uğradığını ve değer kaybettiğini, 0luşan değer kaybının davalı … şirketinden tazmini için 02.08.2016 tarih 2016/E.21926 esas numarası ile Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru yapıldığını, Sigorta Tahkim Komisyonuna yapılan bu başvuruda başka bir kaza nedeniyle aynı sigorta şirketi tarafından vekil edenine ödenen 1.120,00 TL’nin bu dosya için ödendiği zannedilerek, talepte bulunulduğu, daha sonra yapılan ödemenin başka bir dosyaya karşı yapıldığı anlaşıldığından, Sigorta Tahkim Komisyonuna dilekçe ile bilgi verilerek, bu bedelin hesaplamaya ve karara dahil edilmemesinin istenildiği; ancak, Sigorta Tahkim Komisyonunun 08.09.2016 tarih K-2016/25851 sayılı kararında ileri sürülen bu husus dikkate alınmadan davalı … şirketinin başka bir dosya nedeniyle yatırmış olduğu 1.120,00 TL tazminattan düşülerek hüküm kurulduğunu; bu nedenle hükümdeki maddi hatanın düzeltilmesi amacıyla Sigorta Tahkim Komisyonuna tavzih dilekçesi verildiğini, verilen tavzih dilekçesine binaen alınan ek gerekçeli kararın sonunda, Sigortacılık Kanunu gereği kesin olduğundan düzeltme talebinin reddine karar verildiğini belirterek, usul ve yasaya aykırı olarak verilmiş olan Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 08/09/2016 gün K-2016/25851 sayılı kararının HMK 439.maddesi gereğince iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı … şirketi vekili tarafından verilen 14/12/2016 günlü dilekçe ile cevap süresinin uzatılması talep edildiği ancak mahkemesince bu talebin reddedildiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
“Dava, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararının HMK’nın 439. maddesine dayanılarak iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki sigorta poliçesine dayanan uyuşmazlık hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’ndaki usul ve esaslara göre inceleme yapılarak karar verilmiştir.5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 12. fıkrasında; 5.000,00 TL’nin altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarının kesin olduğu, 5.000,00 TL ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı, kararın Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebileceği, 40.000,00 TL’nin üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen kararlara karşı temyize gidilebileceği düzenlenmiştir.Sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesine yönelik olarak sigorta tahkime ilişkin usulü düzenleyen özel kanun niteliğindeki 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinde yer alan tahkim usulüne ve yargı yollarına yönelik düzenleme, HMK’nın 407 vd. maddelerinde düzenlenen tahkim usulü ve yargı yollarını gösteren düzenlemeye göre özel bir düzenlemedir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinde hakem kararlarına karşı açıkça temyiz kanun yolu düzenlenmiş olup ayrıca hakem kararının iptaline ilişkin HMK’nın 439. maddesine atıf yapılmamıştır.Konuya ilişkin Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 09/02/2017 tarih, 2014/14577 Esas ve 2017/1239 Karar sayılı ilamında ” 14.06.2007 tarihinde 26552 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve aynı tarihte yürürlüğe giren 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 12. fıkrasında, “Uyuşmazlığa düşen taraflar arasında açık ve yazılı şekilde yapılması gereken sözleşme ile daha yüksek bir tutar belirlenmemişse hakemin verdiği kırk bin Türk Lirasına kadar olan kararlar her iki taraf için kesindir. Kırk bin Türk Lirasının üzerindeki kararlar için temyize gidilebilir” hükmü mevcuttur. Her ne kadar 6100 sayılı HMK’nın 439. maddesinin 1. bendinde Hakem kararına karşı yalnızca iptal davası açılabileceğine ilişkin düzenleme mevcutsa da sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesine yönelik olarak sigorta tahkim sistemi ile ilgili usul ve esasları düzenleyen özel kanun niteliğindeki 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun uygulama önceliği olduğu gözetildiğinde, davacı vekilinin iptal talebinin usulden reddi gerekirken esasa girilerek hakem kararının iptaline karar verilmesi Sigorta Tahkim Komisyonu Kararına karşı Sigortacılık Kanunu’nun 30/12 maddesine göre itiraz ve temyiz yolu açık olup iptal davası açılamayacağına göre usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.” şeklinde karar verilerek, İtiraz Hakem Heyeti kararının, HMK’nın 439. maddesine dayanılarak iptali istemine ilişkin davada dava şartı gerçekleşmeyeceğinden, usulden red kararı verilmesi gerektiği belirtilmiştir.Netice olarak HMK’nın 439. maddesinin 1. bendinde hakem kararına karşı yalnızca iptal davası açılabileceğine ilişkin düzenleme mevcutsa da ihtilafın çözümünde sigorta poliçesinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesine yönelik olarak sigorta tahkim sistemi ile ilgili usul ve esasları düzenleyen özel kanun niteliğindeki 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun uygulama önceliği bulunduğu, 5684 sayılı Kanun’un 30/12.maddesi gereğince Sigorta Tahkim Komisyonunca verilen kararlar için 40.000,00 TL’nin üzerinde bulunması halinde temyiz (istinaf) kanun yolunun düzenlendiği, hakem kararının iptaline ilişkin HMK’nın 439. maddesine atıf yapılmadığından İtiraz Hakem Heyeti Kararına karşı HMK’nın 439. maddesine dayanılarak iptal davası açılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle davacının Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti Kararının iptali için dava açmasında yasal dayanak bulunmadığı ve dava şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından,” denilmek suretiyle HMK’nın 115/2. fıkrası gereğince davanın usulden reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı taraf kendisini avukatla temsil ettirmediği halde, davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedildiği, dosyanın esasına girilerek inceleme yapılması gerekirken, davanın usulden reddinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmesini yargılama ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.Yapılan incelemede;Sigorta tahkim komisyonu uyuşmazlık hakem heyetince başvuru sahibinin talebinin kısmen kabulüne,. Kabul edilen 357,00-TL’nin 23/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … şirketinden tahsilinin kabulüne karar verildiği, bu karara karşı HMK 439.maddesi gereğince hakem kararının iptaline yönelik dava açıldığı görülmüştür.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davanın 28/02/2018 tarihinden önce açılması sebebiyle görevli mahkemenin ilk derece mahkemesi olmasına, özel kanun niteliğinde olan 5684 sayılı sigortacılık kanununda hakem kararının iptaline ilişkin bir düzenlemenin olmamasına, hakem kararının iptaline ilişkin HMK nun 439.maddesine de atıf yapılmamasına ve yargılama sırasında davalı … şirketi vekili sıfatıyla vekaletname sunarak Avukat … tarafından cevap süresinin uzatılmasına yönelik olarak dilekçe verildiği, dolayısıyla görülmekte olan davada davalı … şirketinin vekille temsil edildiği anlaşıldığına göre, davalı taraf yararına vekalet ücreti takdir edilmesinde de bir yanılgı tespit edilemediğinden, davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf itirazlarının reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;
1-Usul ve esas yönünden hukuka uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesince verilen karara yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK. 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yasa yoluna başvuran davacıdan karar tarihi itibariyle alınması gereken 44,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının peşin olarak yatırıldığı anlaşıldığından davacıdan yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 24/10/2019