Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/4029 E. 2021/2201 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/4029
KARAR NO: 2021/2201
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/06/2019
NUMARASI: 2014/909 E. – 2019/824 K.
DAVA: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan, … plaka sayılı minibüs sürücüsünün asli kusuru neticesinde meydana gelen 27/03/2006 günlü trafik kazasında minibüs içerisinde yolcu olarak bulunan vekil edenin ağır biçimde yaralanarak ameliyat olmak zorunda kaldığını, bir çok hastanede tedavi görmesine rağmen iyileşemediğini maluliyetinin sürekli arttığını Üsküdar Devlet Hastanesinden temin edilen 30/10/2012 günlü heyet raporu ile de %38 oranında sürekli iş ve güçten yoksun kaldığının belirlendiğini ileri sürerek fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla sürekli iş göremezlik tazminatına esas olmak üzere 1.000,00 TL maddi tazminatın davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı … şirketi vekili cevabında özetle; zamanaşımı def’inde bulunarak davacının 27/03/2006 tarihinde meydana gelen trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi zararlarının giderilmesi için daha önce Ümraniye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde vekil edenine yönelik olarak dava açtığını, bu dava sonucunda verilen 10/02/2011 gün 2007/277 Esas -2011/32 Karar sayılı ilamla davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verildiğini, karar gereği belirlenen 440,63 TL maddi tazminatın kendisine ödendiğini, dolayısıyla başkaca bir sorumluluğun kalmadığını, ayrıca önceki davanın görülmekte olan dava bakımından kesin hüküm oluşturduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece iddia savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları, Ümraniye Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/277 Esas – 2011/32 Karar sayılı dava dosyası ile tüm dosya kapsamı gözetilerek; daha önce taraflar arasında Ümraniye Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davanın geçici iş göremezlikten kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkin olduğu, görülmekte olan davada ise sürekli iş göremezlik zararı talep edildiği, bu nedenle ortada kesin hüküm mevcut bulunmadığı davacı maluliyetinin devam ettiğini ve arttığını belirttiğinden 10 yıllık süre içerisinde açılan davanın zamanaşımına uğradığından söz edilemeyeceği, dolayısıyla bu yönlere ilişkin davalı taraf itirazlarının reddi gerektiği ancak görülmekte olan dava sırasında temin edilen Adli Tıp Kurumu raporlarından ve 09/01/2019 günü heyet raporundan da anlaşılacağı üzere davacının geçirmiş olduğu trafik kazası neticesinde bir maluliyete uğramadığının belirlendiği benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; dosyaya kendilerince ibraz edilen tüm raporlarda maluliyetin varlığı açıkça belirlendiği halde hatalı bir takım değerlendirme sonucunda davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz bulunduğu, ayrıca Doç. Dr. …’in katılımı ile düzenlenen heyet raporunun kendilerine tebliğ edilen biçimiyle Doç Dr. …’in imzası bulunmadığından hükme esas alınamayacağı zaten Doç.Dr. …’in kendilerine verdiği 28/05/2019 günlü reçete yazısında davacının % 8 oranında malul olduğu belirtildiği gibi Doç.Dr. …’in katılımıyla düzenlenen heyet raporunun kendi arasında çelişkili olduğu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiği hususuna yöneliktir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava trafik kazası sonucunda meydana gelen maluliyete dayanılarak açılmış kalıcı iş görmezlik tazminatı isteğine ilişkindir. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur. Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak düzenlenmiş raporla yapılmış olması gerekir. Görülmekte olan dosya kapsamında temin edildiği anlaşılan ve ATK 3. İhtisas Dairesince düzenlenen 05/02/2016 günlü rapor ile ATK Genel Kurulunca Düzenlenen 31/03/2016 günlü raporun davacının kazadan sonra görmüş olduğu tüm tedavi evraklarının değerlendirilmesi ve kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak düzenlenmiş olmaları, dosyaya, oluşa ve Yargıtay uygulamalarına uygun denetlenebilir gerekçeler içermeleri karşısında, hükme esas alınmalarında herhangi bir yanılgı tespit edilemediği gibi davacı tarafın itirazları üzerinde İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde öğretim görevlisi olarak çalıştıkları anlaşılan Prof. Dr. …, Prof. Dr. … ve Doç. Dr. … tarafından (rapor tüm bilirkişiler tarafından imzalanmıştır) düzenlenen heyet raporunda da davacı …ın geçirdiği kazaya bağlı olduğu düşünülen hiç bir patolojiye rastlanılmadığının belirtilmiş olması ve davacı tarafından 29/01/2019 günlü dilekçeye eklenen ve kazadan çok sonra davacının şahsi başvurusu üzerine; Engelli Sağlık Kurulu Raporu, Özürlü Sağlık Kurulu Raporu ve Engelli Raporu adı altında çeşitli sağlık kurumları tarafından düzenlendiği anlaşılan raporların, hangi yönetmelik hükümlerine göre düzenlendikleri belli olmadığı gibi davacıda var olduğu tespit edilen arazların 27/03/2006 tarihinde meydana gelen trafik kazasında kaynaklı bulunduğu yolunda da herhangi bir belirleme içermemeleri, karşısında mahkemece yargılama sırasında temin edilerek hükme esas alındığı anlaşılan raporlarla çelişkili bir durum oluşturabileceklerinden de söz edilemez. Kaldı ki engel (özür) oranı ile meslekte kazanma gücü kaybı oranı birbirinden farklı kavramlar olup bu konudaki belirlemelerin meslekte kazanma gücü kaybı oranına göre yapılması ve meslekte kazanma gücü kaybı mevcut ise bununda mutlaka kaza ile illiyetli olması gerekmektedir. Hal böyle olunca davacı kendisinde var olduğunu ileri sürdüğü maluliyetin kaza ile illiyetli bulunduğunu somut olarak ispatlayamadığına göre mahkemece yazılı biçim ve şekilde davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı alınması gereken, ancak davacının adli yardım talebinin ilk derece mahkemesince kabul edilmesi nedeniyle alınmadığı anlaşılan, istinaf karar ve ilam harcı ile istinaf başvuru harcının HMK’nın 339/2 madde hükmü uyarınca alınmasına takdiren YER OLMADIĞINA, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan diğer giderlerin ise üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 361. gereğince, tebliğden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 30/12/2021