Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3961
KARAR NO : 2019/3873
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 12/09/2019
NUMARASI : 2019/2589 Hakem Kar.Saklama- 2019/30 K.
DAVANIN KONUSU: Hakem Kararının Tebliğe Çıkarılması / Saklanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/11/2019
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Başvuran vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna verdiği dilekçede özetle; davalı … nezdinde kasko sigortalı bulunan ve vekil edenine ait olan … plaka sayılı aracın, 10/06/2017 tarihinde yaptığı tek taraflı trafik kazasında hasarlandığını, hasar onarım bedelinin 76.675,79-TL olduğunu, sigorta şirketine yapılan başvurudan ise sonuç alınamadığını belirterek, hasar bedeli olan 76.675,79-TL’nin sigorta şirketine başvuru tarihinden işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı … vekili cevabında özetle; dava konusu olan … plakalı aracın, vekil edeni şirket nezdinde kasko sigortalı olduğunu, 10/06/2017 tarihinde gerçekleştiği ileri sürülen trafik kazası sonucunda oluştuğu belirtilen hasar zararının giderilmesi için yapılan başvuru üzerine hasar dosyası açıldığını ancak, yapılan inceleme sonucunda alınan 4 adet rapordan da anlaşılacağı üzere, kazanın belirtilen yer ve zamanda meydana gelmediği ve hasarın kaza ile uyumlu olmadığı sonucuna ulaşıldığı, bu nedenle ödeme yapılmadığını, talebin teminat dışı bulunduğunu ileri sürerek,davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince; taraflar arasındaki uyuşmazlığın 10/06/2017 tarihinde meydana geldiği ileri sürülen trafik kazası sonucunda kasko sigortalı araçta oluşan hasarın kaza ile uyumlu olup olmadığı, kazanın sigortalı tarafından beyan edilen şekil ve şartta meydana gelip gelmediği konusuna ilişkin bulunduğu; yargılama sırasında alınan uzman bilirkişi raporunda sigortalının ileri sürdüğü şekilde meydana gelen bir kazada mevcut hasarın oluşmayacağının belirlendiği, bu durumda TTK’nın 1409.maddesinde yazılı ispat külfetinin sigortacıda olduğuna ilişkin genel kuralın somut olayın niteliği ve Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.1.5 ile TTK’nın 1437.madde hükümleri gözetildiğinde yer değiştiği ve ispat külfetinin davacı tarafa geçtiğinin kabulü gerektiği, sigortalının doğru ihbar mükellefiyetini yerine getirmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle başvurunun reddine karar verilmiş; başvuran vekilinin Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetine itirazı üzerine, itiraz hakem heyetince, uyuşmazlık hakem heyeti kararının hatalı olduğu, TTK’nın 109.maddesine göre sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığının ispatlama yükünün davacıya ait olduğunu, ispat yükünün yer değiştirebilmesi için TTK’nın 1446.maddesine göre, sigortalının doğru ihbar yükümlülüğünün kasten yerine getirmemesinin veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde hareket ettiğinin belirlenmesi gerektiğini, ancak rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde gerçekleştiğinin ispatının sigortacıya ait bulunduğu ve sigortacının bu hususu soyut iddialarla değil somut delillerle kanıtlaması gerektiği, somut olayda kaza ile ilgili olarak tutulan 10/06/2017 günlü Görgü Tespit Tutanağı gözetildiğinde, sigortacının bu belgenin aksine somut olarak kanıtlayamadığı görüşünden hareketle başvuru sahibinin itirazının kabulüne, Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına, başvurunun kısmen kabulü ile 74.450,00-TL tazminatın davalı … şirketinden tahsiline karar verilmiş, itiraz hakem heyetinin 29/03/2018 gün ve 2018/İ.217-2018/İHK.2143 sayılı kararına karşı, davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen dosya, 2018/1223 esasına kaydedilmiş ve yapılan inceleme sonucunda verilen 15/11/2018 gün 2018/1223 esas ve 2018/1320 karar sayılı ilamla; Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarına göre; teminat dışı kalan haller A.5 maddesinde tek tek sayılmıştır. Rizikonun gerçekleşmesi halinde, sigortalı ve/veya sigorta ettirenin yükümlülüklerini düzenleyen B.1 maddesinde de sigortalıya yüklenen sorumlulukların neler olduğu düzenlenmiştir.TTK.nun 1409/1 maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı yasanın 1409/2 maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise; bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.Ancak sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.(HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilâmları)Somut olayda davalı sigortacının; davacının rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmeyerek iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu teminat içinde kalmış gibi gösterdiğini, bu nedenle hasarın teminat dahilinde olduğunu ispat külfetinin davacıda bulunduğunu, cevap dilekçesi ekindeki raporlardan da anlaşılacağı üzere kazanın olay yeri olduğu belirtilen yerde, belirtilen şekilde gerçekleşmediğini, ileri sürerek davacıya tazminat ödemekten kaçındığı ve buna dayanak olarak da çeşitli kişi ve kuruluşlarca düzenlenen 4 farklı rapora dayandığı ve bu raporların tahkim heyetince yapılan yargılama sırasında alınan 08/12/2017 günlü Makine Yüksek Mühendisi … tarafından düzenlenen bilirkişi raporu ile de örtüştüğü, görülmektedir.Bu durumda, hakem heyetince; olayın niteliği gözetilerek İTÜ öğretim görevlileri arasından seçilecek üç kişilik uzman bilirkişi heyet raporu temin edilerek tarafların iddia ve savunmaları ile tahkim yargılamasında alınan bilirkişi … tarafından düzenlendiği anlaşılan rapor ile, sigorta şirketinin tazminat ödemekten kaçınmasına dayanak gösterdiği 4 farklı raporunda değerlendirilmesi sonucunda, araçta meydana gelen hasarın sigortalının ihbar ettiği şekilde mi, yoksa sigortacının iddia ettiği şekilde mi meydana geldiğinin belirlenmesine çalışılması;ondan belirlenecek oluş şekline göre, sigortalının doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmeyerek iyi niyet kurallarına açıkça aykırı olacak şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi gösterip göstermediğinin değerlendirilmesi, kasten ihlal sonucuna varılırsa, yer değiştiren ispat yükümlülüğü gözetilerek sigortalının uyuşmazlık konusu kazanın ve hasarın sigorta poliçesi teminatı kapsamında bir hal ve şartta gerçekleşip gerçekleşmediğinin düşünülmesi,daha açık bir diğer ifadeyle sigortalının doğru ihbar mükellefiyetini yerine getirmeme şeklinde gerçekleşen eyleminin; kazanın ve hasarın hangi koşullarda ve aracın kim tarafından nasıl kullanılırken meydana geldiğinin tespiti imkanının sigortacı bakımından tamamen ortadan kaldırıldığı halini oluşturup oluşturmayacağının üzerinde durulması ve ondan sonra davanın esasıyla ilgili karar verilmesi gerekirken, bunun yapılmamış olması hali isabetsiz görülerek itiraz hakem heyeti kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamında kaldırılmasına ve yeniden kararda açıklanan şekilde işlem ve yargılama yapılarak bir karar verilmek üzere dosyanın Sigorta Tahkim Komisyonuna gönderilmesine hükmedildiği anlaşılmıştır. Dairemizce verilen kaldırma gönderme kararından sonra, dosya İstanbul Teknik Üniversitesinde Öğretim Üyesi olduğu belirlenen üç kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve söz konusu heyetçe düzenlenen 01/03/2019 günlü raporda; dosyada mevcut tüm raporlar ile görgü tespit tutanağı değerlendirilerek gerekçeli ve denetime imkan verebilecek biçimde başvuru konusu trafik kazasının tutanakta belirtilen yer ve koşullarda meydana gelmediği sonuç ve kanaatine varıldığı açıklanmıştır. Davacı vekili söz konusu bu rapora karşı itirazında, bilirkişi heyetinde yer alan Prof.Dr…. Bakırköy 16.Asliye Ceza Mahkemesinde görevi kötüye kullanma, yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs ve kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçlamasıyla yargılandığını, bu nedenle de söz konusu raporun hiç bir bağlayıcılığının bulunmadığını ileri sürmüş, raporla ilgili başkaca bir itiraz bildirmemiştir. Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince; Dairemizin az yukarıda esas ve karar numarası yazılı kaldırma gönderme kararından sonra alınan bilirkişi raporunda imzası bulunan bilirkişilerden biri hakkında ceza yargılaması bulunduğu ileri sürülmüş ise de, bu durumun anılan kişinin bilirkişilik yapmasına engel oluşturmadığı, zira halen söz konusu kişinin bilirkişi listesinde adının yazılı olduğu, kaldı ki, raporun heyet raporu niteliğinde bulunduğu gözetildiğinde, heyete katılan bir bilirkişinin kişisel durumunun diğer bilirkişilere yansıtılamayacağı, 01/03/2019 günlü heyet raporundaki belirleme ve değerlendirmeler dikkate alındığında, somut olayda, ispat yükünün başvuran tarafa geçtiğinin ve doğru beyan yükümlülüğünün kasten ihlal edildiğinin kabul edilmesi gerektiği, bu durumun davalı … şirketinin talep konusu kazanın poliçenin teminatı kapsamına girip girmediğini değerlendirme imkanını ortadan kaldıracağı, dolayısıyla raporun yeterli ve geçerli bir rapor niteliğinde olduğu görüş ve kanaatiyle ispatlanamayan başvurunun reddine karar verilmiştir. Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; hükme esas alınan heyet raporunda imzası bulunan bilirkişilerden … hakkında ceza yargılaması olduğu gözetildiğinde, bilirkişilik yapmaya uygun bir kişi olmadığının kabul edilmesi gerektiği, ayrıca söz konusu raporun sadece davalı tarafın beyanları doğrultusunda düzenlendiğini ve raporun resmi belge niteliğindeki görgü tespit tutanağındaki bilgilerle de çeliştiği, raporda görgü tespit tutanağındaki belirlemelerden hiç bahsedilmediği, bu haliyle de yetersiz ve geçersiz bir rapor niteliğinde olduğu belirgin olan bir rapora dayanılarak daha önce varılan sonucun tam aksine olacak şekilde bir varsayımla davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu hususuna ilişkindir. Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde; usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, Dairece verilen kaldırma-gönderme kararı doğrultusunda temin edilen ve konusunda uzman olduğu anlaşılan kişilerce düzenlenen bilirkişi heyet raporunun olaya, dosyaya uygun, denetlenebilir gerekçeler içermesi karşısında, hükme esas alınmasında herhangi bir isabetsizlik olmadığına, bilirkişilerden biri hakkında ceza yargılamasının varlığının tek başına raporu yetersiz ve geçersiz bir rapor haline getirmeyeceğinin açık bulunmasına, kaldı ki rapordaki değerlendirme ve belirlemelerin daha önce tahkim yargılamasında temin edildiği anlaşılan 08/12/2017 günlü raporla da örtüşmesi ve söz konusu önceki rapordaki belirleme ve değerlendirmelerin talep konusu kazanın davacı sigortalının ileri sürdüğü koşul ve şartta meydana gelmediği yolunda olduğu ve tüm bu raporlarda esasen davacı tarafın gösterimine ve anlatımına göre düzenlendiği anlaşılan görgü tespit tutanağındaki belirlemeleri de tartışılmış olması karşısında, teknik bir bilgi içermeksizin sadece görüneni tutanak altına alan 10/06/2017 günlü Görgü Tespit Tutanağının söz konusu raporlar üzerinde bir belge niteliğinde olduğundan da söz edilemeyeceğine göre; kazanın ve hasarın hangi koşullarda ve araç kim tarafından kullanılırken meydana geldiğinin tespiti imkanının sigortacı bakımından ortadan kalktığı görüşünden hareketle verilen davanın reddine ilişkin kararda bir yanılgı tespit edilemediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 22/03/2019 gün ve 2018/İ.217- KIT/2019-45 sayılı kararına yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.353/1-b/1 madde gereğince ESASTAN REDDİNE,2- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendisine İADESİNE,3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4- Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK. m. 361/1. hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 14/11/2019.