Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/396 E. 2021/239 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/396
KARAR NO: 2021/239
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2018
NUMARASI: 2016/683 E. – 2018/939 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/02/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı Vekili; Müvekkilinin … plakalı aracın maliki olduğunu, davalılardan … plakalı aracın maliki diğer davalı sigorta şirketinin ise ZMMS poliçesine göre sigortacısı olduğunu, 06/02/2016 tarihinde saat 01:00 sıralarında müvekkilinin aracının … Yenimahalle … Sokak … önünde park halinde bulunduğu sırada davalı tarafından sigortalanan … plakalı araç sürücüsü tarafından çarpıldığını ve müvekkiline ait araçta maddi hasar meydana geldiğini, kazadan sonra araç sürücüsü olay yerini kaçmak suretiyle terk ettiğini ve kendi aracını olay yerinde bıraktığını, dava konusu kazada davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanan diğer davalı …’a ait … plakalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, dava konusu kaza nedeniyle müvekkiline ait 2001 model … marka araçta 8.884,03TL’lik bir hasar ortaya çıktığını, müvekkilinin aracında değer kaybı olduğunu, müvekkilinin kaza olana kadar iş yerine arabayla giderek kalıp malzemeleri taşıdığını ve kazadan sonra aracını kullanamadığı için taksi ile gitmek zorunda kaldığını ve bunun da bir maliyetinin olduğunu, müvekkili tarafından davalı sigorta şirketine Gaziosmanpaşa … Noterliği’nin 25/03/2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname keşide edildiğini ve ihtarnamenin 29/03/2016 tarihinde davalı sigorta şirketine tebliğ edildiği ve dava açılana kadar herhangi bir olumlu yanıt verilmediğini beyan ederek yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilerek müvekkili tarafından hasarın tamiri için yapılan 8.884,03 TL’nin davalılardan tahsilini, şimdilik 100,00 TL değer kaybının ve şimdilik 100,00 TL müvekkilinin aracını kullanamamasından doğan zararların davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili bilahare 14/09/3018 tarihli dilekçesiyle aracını kullanamamasından doğan zararlarını 3.560,67 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … Vekili; Huzurda görülen davanın müvekkili adına kabulünün mümkün olmadığını, dava konusu araçlardan müvekkiline ait … plakalı aracın 05/02/2016 tarihinde sabah saat 10:20 sıralarında davalının ikamet ettiği Eyüp ilçesinde çalındığını, aracın 06/02/2016 tarihinde 01:00 sıralarında ağır hasarlı olarak terk edilmiş bir şekilde bulunduğunu bu sebeple müvekkili ….’ın tazminat yükü altında bırakılmasının haksız ve hukuka aykırı olacağını, davacı tarafın her ne kadar kalıp taşımak için arabasını kullandığını belirtse de aracın binek araç olduğunu ve bu sebeple iddiaların ispatı destekten yoksun olduğunu beyan ederek yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta Vekili; Dava konusu kazada belirtilen 06/02/2016 tarihli maddi hasarlı trafik kazasına karışan … plakalı aracın 25/11/2015-2016 yılları arasında ZMMS ile sigortalandığını ve araç başına kaza tarihi itibariyle 29.000,00 TL azami limiti ile sorumluluklarının bulunduğunu, sorumluluklarının kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketinin davayı kabul etmemek kaydıyla davacıya ait araçta meydana gelen hasar ve değer kayıplarının hesaplanmasında 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni trafik poliçesi genel şartları ekinde yer alan hasar ve değer kaybı hesaplama tablosunun kullanılması gerektiğini, davacının aracını kullanamamasından doğan zararı ZMMS poliçesi teminatına girmemekte olduğunu ve müvekkili sigorta şirketinin bu zararını ödeme sorumluluğunun bulunmadığını beyan ederek yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “Dava, trafik kazası sebebiyle hasar bedeli, değer kaybı bedeli ve hasar gören aracı kullanamamaktan kaynaklı ikame araç bedeli istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, meydana gelen trafik kazasında davalı sigorta şitketi tarafından sigortalanan … plakalı aracın davacı tarafın … plaka sayılı park halindeki aracına çarptığı, … plakalı aracın sürücüsünün olay yerinden kaçması nedeniyle kimliğinin tespit edilemediği, bu hususta kolluk tarafından trafik kazası tespit tutanağı tutulduğu, kimliği tespit edilemeyen … plakalı sayılı araç sürücüsünün davacının park halindeki aracına çarpması nedeniyle % 100 orarında kusurlu olduğu, davalı sigorta şirketinin ZMMS sigortacısı olması nedeniyle oluşan hasardan sorumlu olduğu, yaptırılan bilirkişi incelemesine göre araçta oluşan hasar bedelinin 8.884,03-TL olduğu, aracın tamir süresince istenebilecek ikame araç bedelinin 3.666,67-TL olduğu ve değer kaybı bulunmadığı yönünde görüş bildirildiği, bilirkişi tarafından onarımın piyasa şartlarına uygun olduğunun belirtildiği, hüküm kurmaya ve denetime elverişli raporun hükme esas alındığı, asıl alacak kalemlerinin hasar bedeli, değer kaybı bedeli ve ikame araç bedeli olduğu, davalı … aracın çalındığını ve kazadan sorumlu olmadığını iddia etmişse de davaya konu kazanın 06/02/2016 tarihinde gerçekleştiği, davalı tarafının aracın çalındığını 06/02/2016 tarihinde öğrenmiş olmasına rağmen polis merkezine yaptığı başvurunun 08/02/2016 günü olduğu, öğrenme ve başvuru arasında geçen sürenin aracı çalınan bir kişi için makul olmadığı ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu, 2918 Sayılı Yasa’nın 107. maddesi gereğince davalı …’ın aracın çalınmasında veya gasbedilmesinde kusurlu olmadığını ispat edemediği, bu nedenle dava konusu kazaya ilişkin sorumluluğunun bulunduğu, davacı tarafça ikame araç bedeli yönünden araç kiralandığına dair belge sunulmamışsa da B.K. 50. md. uyarınca hâkim tarafından zararın belirlenebileceği, bilirkişi tarafından belirlenen ikame araç bedelinin hasar ve piyasa şartları ile uyumlu olduğu ve bu sebeple hükme esas alındığı, ZMMS genel şartları hükümlerine göre davalı sigorta şirketinin gerçek zarar kapsamında olmayan dolaylı zararlardan sayılan ikame araç bedelinden sorumlu olmadığı, aracın tamiri süresince kullanılamaması nedeniyle talep edilen ikame araç bedelinin zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı dışında kaldığı anlaşılmış olup açıklanan nedenlerle hasar bedeli yönünden her iki davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, ikame araç bedeli yönünden davalı sigorta şirketi yönünden davanın reddine, diğer davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, kabul edilen bedeller bakımından davacı aracının hususi araç olmasından dolayı yasal faize hükmedilmiş, değer kaybı bulunmadığından her iki davalı yönünden bu kalem bakımından davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçesiyle “1-Hasar bedeli yönünden davanın KABULÜ ile 8.884,03TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, 2-İkame araç bedeli yönünden; a)Davalı … Sigorta A.Ş yönünden davanın REDDİNE, b)Davalı … yönünden davanın KABULÜ ile 100,00TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 3.566,67 TL’nin ıslah tarihi olan 14/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,3-Değer kaybı bedeli yönünden davanın REDDİNE,” karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı … vekilinin istinaf nedenleri: Müvekkilinin aracının çalınmasında kusurunun bulunmadığı anlaşılıyorken müvekkili bakımından davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığına ilişkindir. İstinaf edenin sıfat ve istinaf neden ve kapsamıyla sınırlı olarak yapılan incelemede: Dava, trafik kazasından kaynaklanan araç tamir, araç değer kaybı ve aracı kullanamamaktan kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir. Dava konusu kazanın, davalı …in maliki olduğu ve davalı sigorta şirketine ZMM sigortası ile sigortalı olan … plakalı aracın, olay yerinden kaçması nedeniyle kimliğinin tespit edilemeyen sürücünün sevk ve idaresinde iken 06/02/2016 tarihinde davacı tarafa ait … plaka sayılı park halindeki araca çarpması ile meydana geldiği; kaza sonucunda davacıya ait araçta hasar meydana geldiği anlaşılmaktadır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 107.maddesi uyarınca aracın çalınması ya da gasbedilmesinde işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olmamaları halinde zarardan işletenin sorumlu tutulamayacağı öngörülmüştür. … plakalı aracın maliki olan davalı …, aracın çalındığını ve kazadan sorumlu olmadığını savunmuştur. Dosyada mevcut 08/02/2016 tarihli karakola müracaat tutanağında araç maliki davalı …’in oğlu olduğu anlaşılan …’ın aynı gün saat 20.00’da karakola müracaat ederek ” 05/02/2016 tarihinde saat 08:00’da annesine ait aracı ikametlerinin yakınındaki … sokak içindeki … büfesinin yanına park ettiğini, ihtiyacı olmadığı için aracının yanına 06/02/2016 günü saat 11.00’de geldiğini, aracını yerinde bulamadığını, çevreden soruşturduğunu, durumu 155 hattını arayarak bildirdiğini ve aldığı bilgi ile aracın kaza yaptığını ve terk halinde bırakıldığını öğrendiğini” bildirdiği anlaşılmaktadır. Aracın çalınması ile ilgili C. Savcılığı soruşturmasının daimi arama kararı ile devam ettiği de saptanmıştır. Mahkemece; ” Davalı …, aracın çalındığını ve kazadan sorumlu olmadığını iddia etmişse de davaya konu kazanın 06/02/2016 tarihinde gerçekleştiği, davalı tarafının aracın çalındığını 06/02/2016 tarihinde öğrenmiş olmasına rağmen polis merkezine yaptığı başvurunun 08/02/2016 günü olduğu, öğrenme ve başvuru arasında geçen sürenin aracı çalınan bir kişi için makul olmadığı ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu, 2918 Sayılı Yasa’nın 107. maddesi gereğince davalı …’ın aracın çalınmasında veya gasbedilmesinde kusurlu olmadığını ispat edemediği, bu nedenle dava konusu kazaya ilişkin sorumluluğunun bulunduğu” kabul edilmiştir. Dosyada mevcut bilirkişi raporunda ve karakolca tutulan tutanaklarda aracın ön panel bölümünün hasarlı olduğu, kontak anahtarlığının yuvasının dağılmış olduğu, kabloların aşağıya sarkık vaziyette bulunduğu belirtilmekle beraber, belirlenen bu bulguların kaza nedeni ile mi oluştuğu, yoksa aracın düz kontakla hareket ettirilmesi için mi yapıldığı hususunda herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Araçta tespit edilen bu durumlar aracın düz kontak yapılarak çalınması ile oluşabileceği gibi, kazadan dolayı da oluşmuş olabileceğinden, davalı araç malikinin aracın çalındığına ilişkin savunması üzerinde yeterice durulmamıştır. Diğer yandan kaza tarihi ile başvuru tarihi arasında 2 günlük süre vardır. Davalı karakola geç başvurulmasının gecikmesinin aracın çalınmasının hafta tatilinde olması şeklinde açıklamıştır. Çalınmayı öğrenme ve karakola başvuru arasında geçen sürenin aracı çalınan bir kişi için makul olmadığı ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu söylenebilir ise de bu husus tek başına yeterli değildir. Mahkemece davalının aracın çalındığına ilişkin savunması nedeniyle bilirkişiden aracın marka ve modeline göre, aracın anahtar kullanmadan düz kontakla çalıştırılmasının mümkün bulunup bulunmadığı, mümkün ise davacıya ait araçta belirlenen ve az yukarıda belirtilen bulguların kazayla mı, yoksa aracın düz kontakla çalıştırılması sırasında mı oluştuğu hususunda görüş alınarak, davalının hukuki durumunun takdiri gerekirken, bu hususlar yeterince araştırılmadan ve davalının oğlunun aracı park ettiği günün ertesi günü olan 06/02/2016 tarihinde 155 polis imdat hattını aradığı beyanı üzerinde durulmadan yazılı gerekçe ile davalı araç malikinin sorumluluğuna hükmedilmesi hatalı bulunduğundan, davalı … vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazı yerine görülmüştür. Hal böyle olunca davalı … vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen nedenlerle kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinaf incelemesine konu kararının HMK m. 353/1-a/6 uyarınca kaldırılmasına, kaldırma gerekçesine uygun işlem yapılması için dava dosyasının mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 02/10/2018 gün ve 2016/683 E. – 2018/939 K. sayılı kararının HMK m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem ve yargılama yapılarak yeniden bir hüküm kurulmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının isteği halinde kendisine İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 11/02/2021