Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/3889 E. 2022/1298 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3889
KARAR NO: 2022/1298
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/11/2018
NUMARASI: 2017/504Esas – 2018/907 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazası Nedeniyle Hasar ve Değer Kaybı Tazminatı
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirkete sigortalı … plaka sayılı aracın 27/11/2016 tarihinde dava dışı …’e ait … plaka sayılı araca çarparak hasarlanmasına neden olduğu, davalıya sigortalı araç sürücüsünün kaza tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere kazanın oluşumunda tamamen kusurlu olduğu, müvekkili tarafından hasarın tespitine ilişkin yaptırılan ekspertiz incelemesine göre tamir bedelinin 2.572,40 TL olduğu, araçta meydana gelen hasar nedeniyle değer kaybının da oluştuğu, davalı sigorta şirketinin hem hasardan hem de değer kaybından sorumlu olduğu, davalı şirkete 28/02/2016 tarihinde başvuru yapılmasına rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığından bahisle bilirkişi marifetiyle tespit edildikten sonra artırılmak üzere şimdilik 200,00 TL hasar bedeli ve 50,00-TL değer kaybı tazminatının davalı şirketin temerrüt tarihi 13/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili 13/06/2017 tarihinde sunduğu cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan araca ilişkin düzenlenen poliçe gereğince sigorta teminat limitinin 31.000,00-TL olduğunu, davalı tarafın başvurusu üzerine yapılan incelemede aracın ana şasesinde hasar meydana gelmediği için müvekkili şirketin değer kaybından sorumlu olmadığını, davayı kabul etmemekle birlikte dava tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğini, müvekkili şirketçe yaptırılan ekspertiz incelemesine göre araçtaki hasarın 920,00-TL olduğunu, bu bedelin karşı tarafa ödendiğini ancak alıcı ismi ile hesap numarasının farklı olması sebebiyle ödenen paranın banka tarafından iade edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince “dava konusu uyuşmazlığın çözümlenmesi için trafik kazalarında kusur ve değer kaybı konusunda uzman, mesleki ve teknik bilgi sahibi bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılması gerektiği, davacı tarafça verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücretini yatırmaması halinde bilirkişi incelemesi talebinden vazgeçmiş sayılacağı ve mevcut dosya durumuna göre karar verileceğinin ihtar edildiği, ancak davacı tarafça kesin süreye riayet edilmediği ve bilirkişi ücretinin verilen kesin süre içerisinde yatırılmadığı, bu nedenle bilirkişi incelemesi yaptırmaktan vazgeçmiş sayıldığı, uyuşmazlığın çözümü için bilirkişi görüşüne ihtiyaç olduğu, mevcut dosya durumu itibariyle davanın ispat edilemediği gerekçesi ile; 1-İspatlanamayan davanın REDDİNE” karar verilmiştir. Hükme karşı, davacı vekilince; taraflarınca sunulan dava konusu hasar ve değer kaybına ilişkin ekspertiz raporları ve davalı yanca sunulan hasar dosyasının mevcut dosya kapsamında olduğu, davalı tarafça hasarın kabul edildiği ve belirlenen 920,00-TL hasar bedelinin ödenmek istendiği, ancak mahkemece bu hususların gözden kaçırılarak davanın ispat edilemediğinden bahisle davanın reddine karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, mahkemece en azından davalı yanca kabul edilen miktara hükmedilmesi gerektiği, kesin sürenin amacının davanın makul süre içerisinde bitirilmesi olduğunu, delil avansı yatırılmamasının davanın reddi için araç olarak kullanılmaması gerektiği gerekçesi ile istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava, trafik kazası nedeniyle doğan hasar ve değer kaybı zararının ZMM sigortacısından tahsili talebine ilişkindir. HMK’nın 94. maddesinde “(1) Kanunun belirlediği süreler kesindir. (2) Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez.  (3) Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.”, 266. maddesinde “(1) Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” hükümleri düzenlenmiştir. İlk derece mahkemesince 28/06/2018 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasının 4 nolu ara kararı ile taraflara delillerin ibrazı için tanınan süreden ve delillerin toplanmasından sonra dosyanın bilirkişiye tevdine ve aynı celsenin 5 nolu ara kararı ile de “Bilirkişinin harcayacağı emek ve mesai gözönünde bulundurularak 650-TL bilirkişi ücreti takdirine, 650-TL bilirkişi ücretini mahkeme veznesine yatırması için davacı tarafa iki hafta kesin süre verilmesine, kesin süre içinde ücret yatırılmadığı takdirde bilirkişi incelemesi talebinden vazgeçilmiş sayılacağının ve mevcut dosya durumu ile karar verileceğinin ihtarına,(davacı vekiline ihtar edildi)” şeklinde karar verildiği ve duruşmanın 27/11/2018 tarihine bırakıldığı, 28/06/2018 tarihinde verilen iki haftalık kesin sürenin 12/07/2018 tarihinde sona erdiği, davacı vekilince 650,00-TL bilirkişi ücretinin 13/11/2018 tarihinde yatırıldığı, Dosya kapsamına sunulan kaza tespit tutanağı, ekspertiz raporları, hasar dosyası ile taraf beyanları birlikte dikkate alındığında; davalıya sigortalı … plaka sayılı aracın geri geri giderken dava dışı …’e ait … plaka sayılı aracın sağ ön kapısına çarparak hasarlanmasına sebebiyet verdiği, dava dışı …’in hasar ve değer kaybına ilişkin alacağını 10/12/2016 tarihinde davacıya temlik ettiği, davacı tarafça sunulan ekspertiz raporuna göre … plaka sayılı araçta 2.572,40-TL hasar oluştuğu, davacı tarafça hasar bedeli ve değer kaybı zararının tazmini için davalı şirkete 28/02/2017 tarihinde başvuruda bulunulduğu, davalı şirketçe yaptırılan ekspertiz raporu ile araçtaki hasarın KDV’siz 920,00 TL olduğunun belirlendiği ve aracın ana şasesinde veya herhangi bir kaynaklı parçada veya aracın iskeletinde hasar olmadığından sigorta şirketinin değer kaybından sorumlu olmadığı yönünde görüş bildirildiği, sunulan dekont örneğine göre davalı sigorta şirketi tarafından 29/08/2017 tarihinde davacı adına 920,00-TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle uyuşmazlığın çözümünün teknik bilirkişi incelemesi yapılmasını gerektirdiği, davacı delilleri arasında yer verilen bilirkişi incelemesi için gerekli olan masrafın karşılanması için verilen kesin süreye ilişkin ara kararda kesin süreye uyulmamasının sonuçlarının usulüne uygun olarak ihtar edildiği, ancak davacı vekilince verilen kesin süreden sonra delil avansının yatırıldığı, avansın yatırıldığı 13/11/2018 günü ile duruşmanın bırakıldığı 27/11/2018 günü arasındaki sürede dosyanın bilirkişiye tevdinin ve rapor düzenlenmesinin mümkün olmadığı, bilirkişi ücretinin verilen kesin sürede yatırılmamasının yargılamanın uzamasına sebebiyet verdiği, her ne kadar davacı tarafça hasara ilişkin ekspertiz raporu sunulmuş ise de raporun bilirkişi incelemesi ile denetlenmesi gerektiği ancak davacı tarafın kesin süreye uymaması nedeniyle ihtar edildiği üzere bilirkişi incelemesinden vazgeçmiş sayıldığı, bu hali ile de davacı tarafça, davalı tarafın ödediği 920,00-TL bedelin üzerinde hasar oluştuğunun ve araçta değer kaybı bulunduğunun ispatlanamadığı, davalı tarafça kabul edilen 920,00-TL hasar bedelinin yargılama sırasında ödendiği, bu hali ile davanın konusunun kalmadığı anlaşılmakla karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekirken davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir. Davacı vekilinin istinaf talebi bu nedenle yerindedir. Bununla birlikte, tespit edilen hukuka aykırılık yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinaf istemine konu kararının kaldırılmasına ve HMK’nın 353/1-b/2.maddesi hükmü gereğince yeniden hüküm kurulmasına karar verililmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/112018 tarihli ve 2017/504 Esas ve 2018/907 Karar sayılı ilamına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/2.maddesi gereğince KABULÜNE, (a) İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından yatırılan nispi istinaf karar ve ilam harcının talep halinde iadesine, (b) İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,(c) İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 2- İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/112018 tarihli ve 2017/504 Esas ve 2018/907 Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA,(a) Davanın konusu kalmadığından esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,(b) Alınması gereken karar ve ilam harcı 80,70-TL’den davacı tarafça peşin yatırılan 31,40-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 49,30-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,(c) Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ye göre belirlenen 250,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,(d) Davacı tarafça iş bu dava için yapılan 31,40-TL peşin karar ve ilam harcı, 65,00-TL tebligat gideri ile 91,70-TL posta giderinden ibaret toplam 188,10-TL yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,(e) Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın talep halinde yatırana iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde harçlandırılan dava değeri (250,00-TL) dikkate alındığında her iki taraf yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a. maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 06/10/2022