Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/3770 E. 2022/1483 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3770
KARAR NO: 2022/1483
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/06/2019
NUMARASI: 2016/428 Esas -2019/509 Karar
Birleştirilen İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/918-656 E-K sayılı dosyası
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili asıl ve birleşen davaya ilişkin dava dilekçeleri ile; 18.09.2015 tarihinde müvekkili idaresindeki … plakalı motorsiklet ile … idaresindeki … plakalı aracın kaza yaptığını, … idaresindeki aracın asıl davanın davalısı … Sigorta şirketi nezdinde kasko sigorta poliçesi ile, birleşen davalı … nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, kaza tespit tutanağına göre davalılara sigortalı aracın kavşaklarda geçiş önceliğini ihlal etmesi nedeniyle kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin bu kazadan sonra bacağına platin takıldığını ve kalıcı olarak sakatlık oluştuğunu, davacının kuaför ustası olduğunu ve aylık gelirinin 2.800,00 ile 3.000,00-TL arasında olduğunu ileri sürerek müvekkilinin maluliyetinin saptanması için adli tıp kurumuna sevkedilmesine ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000.-TL maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, Yargılama aşamasında 03/05/2019 tarihinde sunduğu ıslah dilekçesi ile; dava değerini 192.283,73-TL’ye artırdığını bildirmiştir. Asıl davada davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan aracın ZMM poliçesinin …tarafından düzenlendiğinin tespit edildiğini, bu itibarla davanın poliçe sahibi olan … Sigorta’ya yöneltilmesi gerektiğini, kazaya karışan aracın müvekkili şirkete Maksimum Kasko Sigorta Poliçesine bağlı İhtiyari Mali Sorumluluk Sigorta Poliçeleri ile sigortalı olduğunu, poliçelerden dolayı sorumluluklarının, sigortalının kusuru oranında olmak üzere bedeni zararlarda azami 50.000.-TL ile sınırlı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından müracaat şartının yerine getirilmediğini, dava konusu kazanın davacının kusuru ile meydana geldiğini ve müvekkili şirketin herhangi bir tazmin yükümlülüğünün bulunmadığını, kaza tespit tutanağına göre davacının KTK 52/1-a maddesini ihlal etmesi nedeniyle kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu, motorsiklet kullanıcıları tarafından kullanılması zorunlu olan kask ve koruyucu ekipmanların davacı tarafça kullanılıp kullanılmadığının, müterafik kusurunun araştırılması ve tazminat hesaplaması yapılması halinde iş bu kusur durumuna göre hesaplanacak olan tazminattan indirim yapılması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; ana davada davalı olarak gösterilen sigorta şirketinin kazaya karışan aracın ZMM sigortacısı olmadığı, birleşen davada, kaza tespit tutanağında kazaya karışan aracın ZMM sigortacısı yerine sehven kasko sigortacısının yazıldığı, bu durumun davacı yan açısından makul karşılanabilir bir maddi yanılgı olduğu, bu nedenle davacının başvuru şartını yerine getirmediği sonucuna varılamayacağı, dava açılmasının da davalı açısından yasal bir başvuru olduğu, dinlenen tanık beyanlarına göre davacının aylık gelirinin 3.802,50-TL olduğu, davalıya sigortalı aracın asli derecede kusurlu olduğu ve bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu, davanın belirsiz alacak davası olması nedeniyle artırılan miktar için de dava tarihi itibariyle temerrüt oluştuğu gerekçesi ile “Ana davada, davalının pasif husumet ehliyeti bulunmadığından reddine, Birleşen davada, davacının somutlaştırma dilekçesi de gözetilerek davanın kabulü ile 192.283,73 TL’nin davalı … Sigortadan alınıp davacıya verilmesine, dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına” karar verilmiş, karar karşı birleşen davanın davalısı …tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; davacıya ait SGK hizmet döküm cetvelinde prime esas kazancının asgari ücret olarak göründüğü, asgari ücretin üzerinde gelir elde edildiğine ilişkin geçerli herhangi bir delil sunulmamasına rağmen asgari ücretin 2,372 katı üzerinden hesaplama yapan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğu, kaza tarihinin 18/09/2015 tarihi olması nedeniyle davacının iş göremezliğinin Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre belirlenmesi gerekirken Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirleme yapıldığı, dava dilekçesi ile geçici iş göremezlik tazminat talebinde bulunulmamasına rağmen talep aşılarak geçici iş göremezlik tazminatı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, davacının geçici iş göremezlik tazminatı talebi olsa dahi müvekkilinin geçici iş göremezlik zararından sorumlu olmadığı, kusura ilişkin itirazlarının değerlendirilmediği, kusura ilişkin ATK’dan rapor alınmadığı, davacının kask ve koruyucu ekipman takmamış olmasının meydana gelen zararın artmasına neden olduğu için müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği, KTK m. 97’de öngörülen başvuru şartının usulünce yerine getirilmediği, dava açılmasının başvuru şartı yerine geçemeyeceği, davadan önce müvekkiline başvurulmaması nedeniyle dava açılmasına sebebiyet vermedikleri ve aleyhlerine yargılama giderine hükmolunmaması gerektiği gerekçeleri ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.6100 sayılı HMK m.355 gereğince istinaf edenin sıfatı, istinaf nedenleri ile kamu düzeni ile ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılan incelemede; Dava, trafik kazası nedeniyle doğan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talebine ilişkindir.1-Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. Bu nitelikleri gereği de eksiklik bulunması halinde tamamlanabilir olup olmadıklarına göre ve 6100 sayılı HMK’nın 114 ile 115. maddelerindeki düzenlemeler kapsamında ele alınmaları gerekir. Davanın esasına girilmesine engel olacak nitelikteki dava şartı eksiğinin giderilmesinin her zaman mümkün olduğu durumlarda, HMK’nın 115/2. maddesi gereği eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilip sonucuna göre karar verilmelidir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile, zorunlu mali sorumluk sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiş olmakla birlikte, başvurunun yapıldığı; ancak, eksik ya da usule uygun olmayan belge ile başvurulduğu savunmasının olduğu durumlarda usule uygun olmadığı savunulan belgedeki eksikliğin tamamlanabileceği açıktır. Somut olayda; birleşen davanın, 2918 sayılı KTK’nın 97.maddesinde 14/04/2016 tarihli 6704 sayılı Kanunun 5. maddesi ile yapılan değişiklikten sonra 22/09/2016 tarihinde açıldığı, dava açılmadan önce davalı … şirketine başvuru şartının yerine getirilmediğinin mahkemenin ve tarafların kabulünde olduğu, ancak yargılama sırasında davacı vekilince 01/11/2016 tarihinde başvuruda bulunduklarının ve hasar dosyası açıldığının bildirilmesine rağmen mahkemece davacı vekiline başvuru belgelerini sunması için süre verilmediği gibi davalı … şirketinden başvuruya ilişkin belgelerin, hasar dosyasının ve davalı şirket nezdinde düzenlenen sigorta poliçesinin dosya kapsamına alınmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, davacı vekiline, davalı … şirketine başvuruda bulunulmuş ise buna ilişkin belgelerini sunması için süre verilmesi ve davalı … şirketinden sigorta poliçesi de dahil olmak üzere hasar dosyasının dosya arasına celbi, davacı tarafça henüz başvuruda bulunulmamış ise başvuruda bulunması için usulüne uygun şekilde sonuçları ihtar edilerek kesin süre verilmesi, kesin sürenin ve dava şartının yerine getirildiğinin tespiti halinde yargılamaya devam olunması gerekirken, dava açılması ile dava şartının yerine getirildiği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 2- Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik’i, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmeliğe uygun olarak düzenlenmesi gerekir.Somut olayda; kazanın 18/09/2015 tarihinde meydana geldiği anlaşılmakla davacının iş göremezlik oran ve süresinin kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerekmesine rağmen Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 09/08/2017 tarihli rapor ile belirlenen iş göremezlik oranı ve süresine göre hesaplama yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru değildir.3-Davacı vekilinin, dava dilekçesinde davacının kuaför ustası olduğu, aylık gelirinin 2.800,00-TL ila 3.000,00-TL arasında olduğunu belirtmesine rağmen bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ile davacının aylık gelirinin 4.000,00-TL olduğunu ileri sürülerek tazminat hesabı yapılmasını istediği ve bilirkişi ek raporu ile davacının geliri aylık 3.802,50-TL kabul edilerek hesaplama yapıldığı, mahkemece söz konusu bilirkişi ek raporu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verildiği görülmüş ise de; davacının herhangi bir işyerinde çalıştığı ya da bir meslek icra ettiği ve asgari ücret üzerinde bir gelir elde edildiği iddia ediliyorsa bunun ispat edilmesi gerekir. İspatlanamaması halinde ise maddi tazminatının hesabında asgari ücretin esas alınacağı kabul edilmektedir. Davacı vekilinin, dava dilekçesi ile bilirkişi raporuna itiraz dilekçesindeki davacının gelirine ilişkin beyanların birbirleri ile çeliştiği de göz önünde bulundurulduğunda, gerçek zararın belirlenmesi için, davacının gelirinin daha net ve ispata yarar somut delilerle ortaya konulması, sadece tanık beyanları ile yetinilmeyip, beyanların bir takım belge ve kayıtlarla desteklenmesi gerekmektedir. Davacının kaza tarihinden önce erkek kuaförü olarak çalıştığı SGK hizmet dökümünde bildirilmekle; davacı tarafça usta olduğu ileri sürüldüğüne göre, davacının usta olduğunu gösteren belge, sertifika vb var ise dosya arasına alınmalı, mesleğine göre elde edebileceği gelirin saptanması için ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarından davacının çalıştığını bildirdiği kuaförün bulunduğu semt/ilçe ve bölge ile davacının kaza tarihi itibariyle kaç yaşında olduğu, kaç yıldır bu meslekte çalıştığı hususları da bildirilmek suretiyle emsal gelirinin ne kadar olacağı hususunun yeniden sorulması bu suretle davacının kaza tarihindeki net kazancı dikkate alınarak tazminat hesabına esas gelirinin belirlenmesi, akabinde belirlenen ücret üzerinden hesaplama yapılması için, daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı biçimde karar verilmesi isabetli olmadığına göre birleşen dosya davalısı …vekilinin istinaf talebinin HMK m. 353/1-a/4-6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM/ Gerekçe uyarınca; 1-Davalı …vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/06/2019 tarih ve 2016/428 Esas – 2019/509 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde davalı …ne İADESİNE, 4-İstinaf incelemesinin dosya üzerinden yapılması nedeniyle, avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından, istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek müteakip kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a madde hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/11/2022