Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/3731 E. 2022/1851 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3731
KARAR NO: 2022/1851
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/06/2019
NUMARASI: 2016/1124 Esas – 2019/464 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 18/11/2012 tarihinde davalı … şirketine ZMM sigortalı … plakalı aracın karıştığı tek taraflı trafik kazası neticesinde araçta yolcu olan müvekkilinde %14 oranında sürekli maluliyet oluştuğunu, müvekkilinin yolcu olması nedeniyle kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusuru bulunmadığını, zararlarının karşılanması için davalıya yaptıkları başvuruya cevap verilmediğini, davalı tarafın müvekkilinin geçici iş göremezliğinden ve bu süredeki bakıcı giderinden sorumlu olduğunu ileri sürerek bilirkişi incelemesi neticesinde belirli hale geldiği takdirde talepleri genişletilmek üzere şimdilik 2.500,00-TL sürekli iş göremezlik, 250,00-TL bakıcı gideri ve 250,00-TL geçici iş göremezlik nedeniyle doğan maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, Yargılama aşamasında sunduğu 17/12/2018 tarihli bedel artırım dilekçesi ile; geçici iş göremezlik tazminatını 5.649,22-TL’ye, sürekli iş göremezlik tazminatını 55.115,82-TL’ye artırdıklarını beyanla temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafça yapılan başvuruda eksik belgeler bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından davacıdan eksik belgelerin (genel adli muayene formu, kaza tutanağı aslı/aslı gibidir onaylısı ve ifade tutanakları, araç sürücüsüne ait alkol raporu, ehliyet) tamamlanması istenilmesine rağmen eldeki davanın açıldığını, davacının kazaya karışan aracın sürücüsü olup olmadığının tespiti gerektiğini, araç sürücüsü olması halinde zararının talep kapsamında olmadığını, kaza tespit tutanağında davacının araç sürücüsü olduğunun belirtildiğini, davacının araçta yolcu olması halinde ise hatır taşıması ve araç sürücüsünün alkollü olması nedeniyle de müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, kusur oranının ve davacının maluliyet oran ve süresinin ATK’dan alınacak raporlarla tespiti gerektiğini, müvekkili şirketin geçici iş göremezlik ve bakıcı giderinden sorumlu olmadığını, SGK tarafından var ise davacıya yapılmış olan ödemenin mahsubu gerektiğini, müvekkili şirkete yapılan başvurunun usulüne uygun olmaması nedeniyle müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini, ancak dava tarihinden itibaren ve yasal faize hükmedilebileceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davacının sürekli iş göremezliğinin %9.3 olduğu, iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceği, ATK tarafından alternatifli düzenlenen rapora göre davacının araç sürücüsü olması halinde asli ve %100 oranında, yolcu olması halinde ise emniyet kemerini takmaması nedeniyle tali ve %20 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, kaza tespit tutanağında davacının araç sürücüsü olduğu belirtilmiş ise de, ceza yargılaması sırasında dinlenen tanık beyanlarından aracın davacı tarafça kullanılmadığı, davacının kaza nedeniyle beyin kanaması geçirdiği ve kaza sonrasında kendisinde olmadığı, davacının araçta yolcu olduğu kanaatine varıldığı ve ATK tarafından düzenlenen rapora göre davacının %20, davalıya sigortalı araç sürücüsünün %80 oranında kusurlu olduğu, davacı araçta bedelsiz taşınsa da aracın babasına ait olması nedeniyle hatır taşıması indirimi yapılmadığı gerekçesi ile; “1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE 60.765,04-TL’nin 22/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakım giderine ilişkin talebin REDDİNE karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının kazaya karışan aracın sürücüsü mü yoksa yolcusu mu olduğu tam tespit edilmeden karar verildiği, hatır taşıması indirimi yapılması gerektiği, davacının, araç sürücüsünün alkollü olduğunu bilmesi nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği hususlarına ilişkindir. 6100 sayılı HMK m. 355 gereğince istinaf edenin sıfatı, istinaf neden ve gerekçeleri ile kamu düzeni ile ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılan incelemede; Dava, trafik kazası nedeniyle doğan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davaya konu kazaya ilişkin olarak Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama neticesinde; 27/06/2014 tarihli 2013/201 Esas ve 2014/203 Karar sayılı ilamı ile, davacı (sanık) …’in kazaya karışan aracı kullandığına dair kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesi ile beraatine karar verildiği, mahkeme ilamının temyiz edilmeksizin 04/09/2014 tarihinde kesinleştiği, Dosya kapsamına alınan kusura ilişkin ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 30/04/2018 tarihli raporunun davacınını araç sürücüsü veya araçta yolcu olma durumuna göre terditli olarak düzenlendiği, davacıya araçta yolcu olması halinde emniyet kemeri takmaması nedeniyle %20 oranında kusur izafe edildiği, davacı vekilince söz konusu rapora alternatifli olarak düzenlenmesi nedeniyle itiraz edildiği, emniyet kemeri takmama nedeniyle verilen kusur yönünden bir itirazın bulunmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davacının kazaya karışan aracın sürücüsü mü yoksa yolcusu mu olduğu kesin olarak tespit edilememekle birlikte, davacı tarafça, araçta yolcu olarak bulunduğunun ileri sürüldüğü, ceza yargılamasında dinlenin tanıkların davacının yolcu olduğuna dair kanaat bildirdikleri, davacının araç sürücüsü olduğu, bu nedenle de zararın teminat kapsamında olmadığına ilişkin iddianın davalı tarafça kanıtlanması gerektiği, ancak davalı tarafça davacının aracın sürücüsü olduğunu ispatlayamadığı anlaşılmakla davacının araçta yolcu olarak bulunduğunun kabulü gerekmiştir. 6098 sayılı Borçlar Yasasının, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile; Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır. Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Yasasının 52.maddesinde (Borçlar Kanunu 44. madde) öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır. Davacı meydana gelen kazada yolcu olup, kusursuzdur. Davacının araç içi nizamlara aykırı ve kendi can emniyetini tehlikeye atacak şekilde emniyet kemeri takmayarak yolculuk yapması ise sürüş kusurlarından olmayıp, hakim tarafından tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilmesi gerekirken ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen kusur raporunda bu nedenle kusur izafe edilmesi doğru değil ise de; Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre müterafık kusur nedeni ile yapılacak olan indirim oranı %20 olup, mahkemece hesaplanan tazminattan %20 indirim yapıldığı ve davacı vekili tarafından % 80 üzerinden yapılan tazminat hesabına itiraz olunmadığı anlaşılmakla yapılan indirimin davacının emniyet kemeri takmamasına ilişkin müterafik kusur indirimi olarak yapıldığının kabulü gerekmiştir. Ceza yargılaması sırasında alınan beyanlardan davacının ve araçta bulunan diğer kişilerin alkollü olduğu, davacının araç sürücüsünün alkollü olduğunu bildiği halde bu araca kendi isteğiyle bindiği, bu vesileyle kendi yaralanması ile neticelenen kazada etken olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacının alkollü araç sürücüsünün aracına bilerek binmesi ve emniyet kemerinin de kaza anında takılı olmadığı anlaşılmakla birden fazla müterafik kusur indirimi sebebinde tek bir indirim oranı uygulanacak olması da gözetilerek müterafik kusur konusunda %20 oranında bir indirim yapılması gerektiği, mahkemece alınan bilirkişi raporunda ve rapora dayanılarak kurulan hükümde tazminat miktarından % 20 oranında indirim yapıldığı dikkate alındığında davalı vekilinin müterafik kusur indirimine ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Bununla birlikte; hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 818 sayılı BK’nin 43.(6098 sayılı TBK’nin 51.) maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta; davacının babasına ait olan ve dava dışı sürücünün idaresindeki araçta yolculuğu sırasında gerçekleşen kaza sonucu malul kaldığı dikkate alındığında, hatır taşıması şartlarının bulunmadığı, ilk derece mahkemesince de kazaya karışan aracın davacının babasına ait olması nedeniyle hatır indirimi yapılmadığının belirtildiği anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve özellikle, davalı tarafça davacının araç sürücüsü olduğunun usulünce ispatlanamaması, davacının emniyet kemerini takmaması ve araç sürücüsünün alkollü olduğunu bilmesine rağmen kendi isteği ile araca binmesi nedeniyle birden fazla müterafik kusurunun bulunmasına ve ancak tek indirim yapılması gerekmesine, kazaya karışan aracın davacının babasına ait olması nedeniyle hatır taşıması şartlarının somut olayda bulunmamasına göre davalı vekilinin istinaf talebinin HMK m. 353/1-b/1 gereğince esastan reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
K A R AR/ Gerekçe uyarınca, 1/Karar başlığında bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2/İstinaf eden davalıdan alınması gereken 4.150,86-TL harçtan peşin yatırılan 1.037,71‬-TL harcın düşümü ile 3.113,15‬-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4/İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,HMK’nın 353/1-b/1.maddesi hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 15/12/2022