Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/3599 E. 2021/1579 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3599
KARAR NO : 2021/1579
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2019
NUMARASI : 2015/507 2019/710
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 21/10/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:, Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirkete ait … plaka sayılı aracın, … poliçe numarası ile sigortalı olduğunu, 24/09/2012 tarihinde işbu plaka sayılı aracın davalı … sevk ve idaresinde iken … plakalı araca 8/8 kusurlu olarak (Karayolları Trafik Kanunu Madde 52/1 A) çarptığını ve karşı araçta toplam 9.124,00-TL tutarında hasar meydana getirdiğini, davalı … kaza esnasında 1.16 promil alkollü olduğunun alkol tespit tutanağında da sabit olduğunu, yapılan inceleme ve 29/11/2012 tarihli ekspertiz raporuna göre 9.124,00-TL hasar tazminatının karşı tarafa ödendiğini, ancak ödenen bu tazminatın müvekkiline davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilinin edilmesinin gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili şirketçe ödenene 9.124,00-TL tutarındaki tazminatın 29/11/2012 ödeme tarihinden itibaren işlemiş yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen ve müştereken tazminine, davalının işbu dava yapmış oldukları haksız itirazlarının iptaline ve davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Yerel mahkemece 21/06/2017 tarihli celsede verilen ara karar ile davalı … hakkındaki davanın işbu davadan tefrik edildiği anlşaılmıştır.Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın haksız ve dayanaktan yoksun olup reddinin gerektiğini ve işbu davanın müvekkili şirkete karşı yönetilemeyeceğini, müvekkili şirketin kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, dava konusu … plaka sayılı aracın müvekkilin rızası dışında ve iş saatleri dışında diğer davalı tarafından kullanılarak emniyeti suistimal ettiğini, bu sebeple İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/13077 S.sayılı numrası ile … hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, müvekkilinin kaza nedeniyle bir kusurunun bulunmadığını, dava konusu kazanın sadece alkolün etkisi ile meydana geldiğinin tespit edilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda;”… Dava, dava dışı 3. kişiye ödeme yapan trafik sigortacısının ödediği bedelin, KTK’nun 95. maddesi ile ZMSS poliçesi ve ZMSS Genel Şartları gereği davalı sigortalıdan rücuen tahsili amacıyla yapılan takibe vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Davacı sigortacının ZMSS poliçesi gereği ödediği bedel yönünden davalı sigortalısına rücu edebilmesi için, kazanın münhasıran alkol etkisinde meydana geldiği ve kazaya etki eden başkaca unsur bulunmadığının, davacı sigortacı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Davacı taraf, bu ispatı sağlama konusunda delil olarak bilirkişi incelemesine dayanmış; Mahkememizce bilirkişiden alınan 26/03/2019 tarihli kusur raporunda davalı şirkete ait aracın sürücüsü … %40 ve dava dışı karşı araç sürücüsü …’ın %60 oranında kusurlu olduğu bildirilmiş olup, alınan bu rapor oluşa ve yasaya uygun olduğu değerlendirildiğinden hükme esas alınmıştır. Buna göre kazanın münhasıran alkolden meydana geldiğini söyleyebilmek için sürücünün kazada tam kusurlu olması gerekmekte olup, davalı şirkete ait aracın sürücüsünün kazada tali kusurlu olduğu bilirkişi raporunda ve kaza tespit tutanağında sabit olduğundan, kazanın münhasıran alkolden meydana geldiğinin söylenemeyeceği, karşı araçta kusur varken ve bu sabitken kazanın alkolden dolayı meydana gelmediği kanaatiyle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edildiği” gerekçesiyle; Davanın REDDİNE, karar verilmiştir.Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik incelme sonucunda tanzim edilmiş bilirkişi heyeti raporuna göre karar verildiğini, sigortalı araç sürücüsünün kazaya %100 kusuru ile sebebiyet verdiğini, bu hususun kaza tespit tutanağı ile sabit olduğunu, bilirkişi tarafından kusur oranlarının hatalı tespit edildiğini, araç sürücünün alkollü olduğunun sabit olduğunu, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelip gelmediğinin tespiti bakımından aralarında nöroloji uzmanının da bulunduğu bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Hasarın teminat dışı kalabilmesi için sürücünün sadece alkollü olması yetmeyip kazanın münhasıran alkolün etkisinde oluşması gerekmektedir. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK.’nun 1281.maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkol oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, kazanın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması gerektiği benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212, YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün ve 2005/11-624-713)Kaza tespit tutanağında; sigortalı araç sürücüsü … aracın hızını kavşağa yaklaşırken azaltmadığından tali kusurlu olduğu belirtilmiş, asli kusur ile ilgili bir değerlendirme yapılmamıştır. Dosya kapsamında alınan ve hükme dayanak yapılan kusur ve hesap bilirkişi uzmanı tarafından iki kişi ile hazırlanan 26/03/2019 tarihli raporun trafik bilirkişi tarafından kusura ilişkin yapılan değerlendirme bölümünde sigortalı araç sürücüsü … kontrolsüz kavşakta aracın hızını azaltmadığından %40 tali kusurlu; dava dışı sürücü … ise kontrolsüz kavşakta sağ taraftan gelerek kavşağa giriş yapan minibüse ilk geçiş hakkını vermediğinden %60 asli kusurlu olduğu belirtilmiştir. Her ne kadar kaza tespit tutanağında asli kusura ilişkin değerlendirme eksik bırakılmış ise de, kaza yeri krokisi, olayın meydana geldiği yerin kavşak olması ve somut olayın diğer özellikleri hep birlikte değerlendirildiğinde; bilirkişi raporundaki kusura ilişkin değerlendirmenin oluşa ve somut olayın özellikleri uygun, taraf ve yargı denetimine açık ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu anlaşılmaktadır.Kaza sırasında sigortalı araç sürücüsünün 1.16 promil alkollü olduğu saptanmış ise de, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, sürücünün alkollü olması yalnız başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Kazanın salt alkolün etkisiyle oluşması ve başka etmenlerin bulunmaması gerekir.Dosya kapsamından ve bilirkişi raporlarından, sigortalı minibüs sürücüsünün tek başına kazaya sebebiyet vermediği, kazanın meydana gelmesinde tali ( %40) kusurlu olduğu, dava dışı sürücünün asli (%60) kusurlu davranışı ile olaya katılımının bulunduğu, dolayısıyla kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelmediği anlaşılmakla, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.( Bknz. Yargıtay 17.HD’nin 2015/12030 Esas,2018/6182 Karar; 2015/19164 Esas, 2018/10798 Karar sayılı ilamları)Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-Usûl ve yasaya uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 59,30-TL harçtan istinaf başvurusu sırasında alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 361 ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.21/10/2021