Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/3589 E. 2022/1386 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3589
KARAR NO : 2022/1386
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesinin ara kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin, 27/10/2016 tarihinde aracının lastiklerini kontrol ettirmek için gittiği petrol istasyonunda aracına bakarken davalıya ZMMS poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı aracın çarpması sonucunda yaralandığını, kaza nedeniyle müvekkilinin sol ayak kemiklerinde kırıklar meydana geldiğini, kazaya ilişkin olarak kaza tespit tutanağı tutulmadığını, Fatsa Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen raporda yaralanmanın vücut fonksiyonlarını ağır derecede etkileyecek nitelikte olduğunun belirtildiğini, KTÜ Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen rapor ile maluliyet oranının % 9,1 olarak belirlendiğini, davalıya 08/09/2017 tarihinde başvuruda bulunduklarını, kaza tarihinin üzerinden bir yıl geçmemesi nedeni ile sigorta şirketine başvuruda bulunurken maluliyet raporu sunamadıklarını ileri sürerek 3.500,00-TL sürekli iş göremezlik ve 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı sigorta şirketine başvuruda bulundukları 08/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş,
Yargılama sırasında sunduğu 21/03/2019 tarihli dilekçesi ile; dava değerini 21.992,95-TL’ye artırdığını bildirmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; dava açılmadan önce sigortacı şirkete başvuru yapılmasının dava şartı olduğunu, başvuruda bulunulurken sağlık kurulu raporu sunulması gerektiğini, ancak davacı tarafça eksik belgelerin sunulmaması nedeniyle ödemede bulunulmadığını, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, meydana gelen kazada sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığını, 01/06/2015 tarihinde değiştirilen genel şartların uygulanması gerektiğini, Sakatlık Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Raporları Hakkındaki Yönetmeliğin uygulanması gerektiğini, maluliyet tazminatına ilişkin hesaplamanın TRH-2010 tablosunun esas alınması gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatı bakımından müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını, davacı tarafça tüm belgeler eksiksiz sunulmadığından yapılan başvurunun geçerli olmadığını, bu nedenle ancak dava tarihinden sonra ve yasal faiz istenebileceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; kazanın meydana gelmesinde davalıya sigortalı araç sürücüsünün alınan bilirkişi raporuna göre %50 oranında kusurlu olduğu, davacının maluliyetine ilişkin düzenlenen raporun kaza tarihinde geçerli olan yönetmelik hükümlerine göre düzenlendiği, Ordu 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/656 Esas sayılı dava dosyasında 31/10/2017 tarihli şikayetten vazgeçme dilekçesinde dava dışı sigortalı sürücü tarafından zararının karşılandığı belirtilmiş ise de, karşılandığı belirtilen zararın hangi zarar kalemine ilişkin olduğuna dair açıklık bulunmadığı, bu beyanın maddi zararın karşılandığını kabule tek başına yeterli olmadığı, davacı vekilinin ödemenin manevi zarara ve araç hasarından kaynaklanan maddi zarara ilişkin olduğuna dair beyanı karşısında bedeni zarara karşılık bir ödemenin tespit edilemediği gerekçesi ile;
“1-Davanın KABULÜ ile 21.992,95-TL maddi tazminatın 20/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir.
Hükme karşı davalı vekilince; 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi gereğince sigorta şirketine yazılı başvurunun dava şartı olarak düzenlendiği, başvuru şartının yerine getirilmiş olarak kabulü için tüm belgelerin eksiksiz olarak sunulması gerektiği ancak davacı tarafça maluliyet raporunun sunulmadığı, müvekkili kurum tarafından tamamlattırıldığı, dava şartı yerine getirilmediği için davanın usulden reddi gerektiği, kazanın meydana gelmesinde müvekkiline sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığı, dosya kapsamına alınan raporda belirlenen kusuru kabul etmedikleri, davacının iş göremezliğine ilişkin raporunu kabul etmedikleri, davacının iş göremezliğinin tespiti için ATK’ya gönderilmesi gerektiği, Özürlüler Yönetmeliği’ne göre maluliyet hesabı yapıldığı belirtilmesine rağmen söz konusu yönetmelikte belirtilen ilkelerin dikkate alınmadığı, Yönetmeliğe aykırı değerlendirmeler yapıldığı, hatalı belirlenen maluliyet oranı dikkate alınarak tazminat hesabı yapılmasının hukuka aykırı olduğu, 01/06/2015 tarihli Trafik Sigorta Poliçesi Genel Şartlarının A.5. maddesi uyarınca müvekkili şirketin geçici iş göremezlik zararından sorumlu olmadığı, sorumluluğun sosyal güvenlik kurumuna ait olduğu, davacı tarafça davadan önce yapılan başvuruda gerekli tüm belgelerin sunulmaması nedeniyle başvurunun usule uygun olmadığı, bu nedenle temerrüd tarihinin başvuru tarihi olarak dikkate alınmasının usule aykırı olduğu, faizin dava tarihinden itibaren işletilmesi gerektiği gibi işletilecek faizin yasal olması gerektiği gerekçeleri ile istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava; trafik kazası nedeniyle doğan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının tahsili talebine ilişkindir.KTÜ Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen 10/12/2018 tarihli raporda; davacının, iyileşmesinin 6 aya kadar uzayabileceği, Sakatlık Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Raporları Hakkındaki Yönetmeliğe ekli cetvellere göre özür oranının % 6 olduğu, Dosya kapsamına alınan bilirkişi heyet raporunda; kaza tarihinde davacının, aracının lastiklerini kontrol için benzin istasyonuna girdiği, aracın çalışmaması nedeniyle iterek hareket ettirmeye çalıştığı sırada davalıya sigortalı araç sürücüsünün davacının ayağının üzerinden geçtiği, kazanın oluşumunda, davalıya sigortalı araç sürücüsünün yola gereken dikkatini vermeyip kontrolsüzce benzin istasyonuna girerek davacı yayaya çarpması nedeniyle %50 oranında, çalışmayan aracını mahal şartlarını dikkate almayarak ve can güvenliğini tehlikeye sokarak itmeye çalışan davacının da %50 oranında kusurlu olduğu, davacının % 6 oranındaki maluliyeti nedeniyle TRH-2010 tablosu ve %50 kusur oranına göre toplam zararının 21.992,95-TL olduğu bildirilmiştir.Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve özellikle tarafların kusur oranlarına, davacının geçici ve sürekli iş göremezliğine ilişkin düzenlenen raporların hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu dikkate alınarak davalıların davacının zararından sorumlu olduğuna karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, dosya içeriğinden davacının KTK’nın 97. maddesi kapsamında sigortacıya başvuruda bulunmuş olmasının anlaşılmasına, bedensel zararın bir türü olan geçici iş göremezlik tazminatından sigorta şirketinin sorumlu olmasına, takdir olunan tazminata talep gibi yasal faiz yürütülmüş olmasına göre davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe uyarınca;
1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken istinaf karar harcı 1.502,34-TL’den peşin yatırılan 375,59-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.126,75-TL istinaf ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, dava değeri (21.992,95-TL) dikkate alındığında HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.20/10/2022