Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/3582 E. 2022/504 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3582
KARAR NO: 2022/504
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/02/2019
NUMARASI: 2014/390 Esas – 2019/159 Karar
DAVA TÜRÜ: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların işleteni, sürücüsü ve ZMM sigortacısı bulunduğu … plaka sayılı aracın, vekil edeninin sevk ve idaresindeki maliki olduğu motosiklete çarpması neticesinde 29/08/2013 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazasında, müvekkilinin yaralandığını, motosikletinin hasara uğradığını, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsü …’ın kusurlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla (belirsiz alacak) beden gücü kaybına uğrayan, tedavisi boyunca çalışamayan, motosikleti pert olan ve tedavisi ile ilgili harcama yapmak zorunda kalan vekil edeninin zararlarına karşılık olmak üzere şimdilik 1.000,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan dava tarihinden işletilecek ticari faiziyle birlikte (sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden, diğer davalılar yönünden ise olay tarihinden); 10.000,00-TL manevi tazminatın da davalı sigorta şirketi dışında kalan diğer davalılardan kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş; 02/03/2017 günlü dilekçe ile de maddi tazminata ilişkin 1.000,00-TL’lik istemin 200,00-TL’sinin beden kaybı zararına, 300,00-TL’sinin tedavi süresince çalışamamaktan kaynaklı zarara ve 200,00-TL’sinin tedavi masraflarına karşılık olduğu bildirmiş, 22/05/2018 günlü bedel artırım dilekçesi ile maddi tazminata ilişkin istek miktarını yargılama sırasında temin edilen bilirkişi raporu doğrultusunda toplam 16.181,00-TL’ye çıkarttıklarını açıklayarak, bu miktar maddi tazminatın dava tarihinden işletilecek ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak vekil edenine verilmesini talep etmiştir. Davalı … yargılama oturumlarındaki beyanlarında özetle; davanın reddine karar verilmesini savunmuş, diğer davalı ise yargılama oturumlarına katılmamış ve herhangi bir cevap sunmamıştır. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları, olayla ilgili olarak Bakırköy 41. Asliye Ceza Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılan 2014/157- 2014/354 K.sayılı ceza yargılamasına ilişkin dava dosyası ve tüm dosya kapsamı gözetilerek; davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasına karışan … plaka sayılı araç sürücüsü davalı …’ın %20 oranında, davacı motosiklet (… plaka sayılı) sürücüsünün ise %80 oranında kusurlu olduğu, kaza neticesinde davacının %14 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, iyileşme süresinin 2 ay bulunduğu, davalı tarafa ait aracın tescil belgesi ile kullanım amacının hususi olduğu belirtildiğinden, uygulanması gereken faiz cinsinin yasal faiz olması gerektiği ve hükme esas alınan 07/05/2018 günlü hesap raporu ile belirlenen maddi tazminatlardan kaza anında kask takmayan davacının müterafik kusurlu olduğu kabul edilerek, %20 oranda müterafik kusur indirimi yapılması ve hüküm altına alınacak maddi tazminatın bu şekilde belirlenmesi gerektiği, ayrıca manevi tazminata ilişkin talebin de kısmen kabulünün uygun olacağı benimsenmek suretiyle; “1-Maddi tazminata ilişkin talebin kısmen kabulü ile, 392,8-TL geçici iş görmezlik tazminatı, 12.092,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 300-TL tedavi gideri ile 160-TL araç hasarı maddi zararının davalılar … ve … Ltd. Şti’den olay tarihi olan 29/08/2013 tarihinden itibaren; davalı … Sigorta A.Ş.’den dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Manevi tazminata ilişkin talebin kısmen kabulü ile; 3.000-TL manevi tazminatın 29/08/2013 olan kaza tarihi itibariyle işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve … Ltd. Şti’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; eldeki davanın açılış tarihi 10/10/2013 olması rağmen, karar başlığında 12/09/2014 olarak gösterilmesinin hatalı olduğu, ayrıca sigorta dışında kalan diğer davalılar yargılama sırasında vekille temsil edilmemiş olmalarına rağmen, lehlerine vekalet ücreti takdir edilmesinin isabetsiz bulunduğu, yargılama sırasında ATK’dan temin edilen raporlar nedeniyle düzenlenen fatura bedelleri, taraflarınca ödendiği halde, müvekkilince yapılan bu giderlerin yargılama giderlerine dahil edilmemesi nedeniyle, yargılama harç ve giderlerinin eksik tespit edilmesinin usulsüz olduğu; yargılama harç ve giderlerinin davalılar arasında anlaşılması ve denetlenmesi mümkün olmayan bir biçimde paylaştırılmasının da doğru bulunmadığı, karardan sonra talep edilen tavzihe ilişkin isteklerinin usulüne uygun şekilde verilmiş bir ek karar yerine sadece dilekçeler üzerine yazılan bir ifade ile reddedilmiş olmasının usulsüz olduğunun eleştirilmesi gerektiği; kabule göre de vekil edenine atfedilen %80 oranındaki kusurun belirlenmesinde, müvekkilinin kaza anında kask takmamış olması halinin de değerlendirilmiş olmasına ve hükme esas alınan aktüer raporunda da %80 oranındaki kusur durumuna göre hesaplama yapılmış olmasına rağmen, mahkemece belirlenen maddi tazminatlardan yeniden müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle mükerrer indirim yoluna gitmiş olmasının da hatalı olduğu ve hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının da çok yetersiz bulunduğu, açıklanan tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğine yöneliktir. Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; 1-Haksız bir fiil sonucu zarar oluştuğu iddiasıyla bir talepte bulunulması halinde, kazanın oluşumunda taraf kusurlarının ne olduğunun belirlenmesi esaslı unsur olup, sorumluluk ve tazminat miktarı belirlenecek bu duruma göre tespit edilmelidir. Ancak kazanın meydana gelmesinde etkili olmasa dahi, zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde diğer bir ifadeyle zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zarar meydana gelmesine etki yapmış veya zarar sorumlusunun durumunun ağırlaştırmış ise kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 52.maddesi (benzer düzenleme 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 44. Maddesinde de mevcuttur) uyarınca hakim tazminat miktarını hafifletebilir. Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde; yargılama sırasında görüşüne başvurulan ve hükme esas alındığı anlaşılan bilirkişi … tarafından düzenlenen 05/05/2017 kök ve 31/10/2017 günlü ek raporda; kazada davacının %80 oranında (asli), davalı araç sürücüsünün ise %20 oranında (tali) kusurlu olduğu bildirilmiş ve davacıya atfedilen %80’lik kusur durum ve oranının tespitinde, davacının kaza anında kask takmamış olmasının da değerlendirildiği ve bu durumun kusur oranının belirlenmesinde gözetildiği görülmüştür. Hal böyle olunca, davacının %80 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek, bu kusur oranı gözetilerek talep edebileceği tazminat miktarları belirlendiğine göre, mahkemenin davacının kazada kask takmaması nedeniyle ayrıca müterafik kusurlu olduğu, bu nedenle de bilirkişi raporu ile belirlenen tazminat miktarlarından %20 oranında yeniden takdiri indirim yapılması gerektiği yönündeki kabulü isabetli değildir. 2-Dosya kapsamından, davacının yaralanmasına bağlı maluliyet durum ve oranının tespiti amacıyla ATK’dan 3 ayrı rapor temin edildiği, bu 3 rapor için kurumca ayrı ayrı 600,00-TL, 750,00-TL ve 760,00-TL ‘lik 3 ayrı fatura düzenlendiği ve tüm bu fatura bedellerinin de davacı tarafça yine ayrı ayrı ATK Döner Sermaye Saymanlığına gönderildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, ATK’nca yapılan bilirkişi incelemeleri nedeniyle düzenlenen ve davacı tarafça ödenen fatura bedel karşılıkları olan toplam 2.110,00-TL’nin yargılama giderlerine dahil edilerek, davanın kabul ve ret oranlarına göre taraflar arasında paylaştırılması gerekirken, bu durumun değerlendirme dışı bırakılması sonucunda, davacı tarafa olması gerekenden daha fazla yargılama gideri yükletilmiş olması usulsüzdür. 3-Yine dosya kapsamından görülmekte olan davanın harçları yatırılmak suretiyle 10/10/2013 tarihinde açılarak, Bakırköy 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/404 Esasına kaydedildiği, yargılama sırasında bu mahkemesinin HSK kararı ile faaliyetlerinin durdurulması nedeniyle, dava dosyasının Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesine aktarılarak davanın bu şekilde 2014/390 Esasına kayıtlandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın açıldığı tarihin 10/10/2013 olduğu belirgin olduğu halde, ilk derece mahkemesine ait gerekçeli karar başlığında dava tarihinin 12/09/2014 tarihi olarak gösterilmiş olması nedeniyle hüküm 1.fıkrasında “Davalı … Sigorta A.Ş’den dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle” şeklindeki belirlemenin hükmün infazında tereddüt yaratabileceği ve davacı aleyhine uygulanabileceği gözetildiğinde, karar bu yönü ile de hatalı bulunduğundan hüküm bölümünün olması gereken duruma göre düzeltilmesi gerektiği görülmüştür. 4-Davacı vekilinin hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının yetersiz olduğuna ilişkin istinaf itirazı değerlendirildiğinde; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı, adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda zararlandırıcı eylemin tarihi, olayın meydana geliş şekli, davacının olayda asli kusurlu oluşu, davacıda meydana gelen yaralanmanın niteliği, iyileşme süresi, maluliyet oranı,paranın alım gücü, talep miktarı, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, yaralanma ile sonuçlanan taksirli eylem nedeniyle hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının yukarıda açıklanan ilkelere ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde düzenlenen takdir hakkının kullanmasına ilişkin kurala uygun bulunması ve yetersiz olmaması karşısında, davacı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. 5-Davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarına gelince; görülmekte olan davada hem maddi ve hem de manevi tazminat isteğinde bulunulmuş olup, maddi tazminata ilişkin dava tüm davalılara, manevi tazminata ilişkin dava ise sigorta dışında kalan diğer davalılara yöneltilmiş ve mahkemece yapılan yargılama sonucunda; hüküm altına alınan maddi tazminatın tüm davalıların birlikte sorumluluğu yoluna gidilmiş, manevi tazminata ilişkin dava bakımından ise davalı sigorta şirketinin sorumluluğu yoluna gidilmediği görülmüştür. Hal böyle olunca, davalı sigorta şirketi sadece, maddi tazminatla ilgili dava bakımından hüküm altına alınan tazminat miktarlarına isabet eden harç ve yargılama giderlerinden sorumlu olup, manevi tazminat davasına isabet eden yargılama harç ve giderlerinden sorumlu tutulamayacağından ve bu konuda hiçbir duraksama ve anlaşılamayan bir durumun varlığından da söz edilemeyeceği göre ilk derece mahkemesince hükmün 3.bendinde harçlar bakımından ve hükmün 6. Bendinde de yargılama giderleri bakımından … Sigorta A.Ş’nin sorumluluk miktarının diğer davalılardan farkı olarak belirlenmiş olmasında, usul ve yasaya aykırı bir yön tespit edilemediği gibi, davacı vekilinin tavzih dilekçelerine konu kıldığı hususların tamamının aynı zamanda istinaf isteğine de konu edildiği ve Dairemizce değerlendirildiği gözetildiğinde, tavzih talebinin reddine ilişkin olarak ilk derece mahkemesince verilen kararın yazılış şeklinin eleştirilmesinde herhangi bir hukuki yarar bulunmadığından, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan istinaf istemlerinin de reddi gerekmiştir. Sonuç itibariyle az yukarıda belirtilen (1),(2)ve(3) nolu bentlerde gösterilen şekillerde oluşan yanılgıların giderilmesi yeniden yargılamasını gerektirmediğinden, ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK.m.353/1-b/2 hükmü uyarınca kaldırılmasına; istinaf konusu yapılmayan hususlar ve reddedilen istinaf itirazları nedeniyle taraflar yararına oluşan usuli kazanılmış haklar ile harcın da kamu düzeninden olduğu gözetilerek, yanılgılı olduğu tespit edilen hususların davacı taraf yararına düzeltilerek davacının maddi tazminata ilişkin taleplerinin tamamının kabulüne karar verilmek suretiyle yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/02/2019 gün ve 2014/390 E.- 2019/159 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda (1), (2) ve (3) sayılı bentlerde gösterilen nedenlerle KABULÜNE, öteki istinaf itirazlarının ise yukarıda (4) ve (5) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle REDDİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuru sırasında davacı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 44,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde istinaf eden davacıya İADESİNE, 3-İstinaf eden davacı tarafından yapılan diğer giderlerin ise takdiren üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/02/2019 gün ve 2014/390 E.- 2019/159 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-b/2 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 5/1-Maddi tazminata ilişkin talebin kabulü ile, 491.01-TL’si geçici iş görmezlik tazminatı, 15.115,43-TL’si sürekli iş göremezlik tazminatı, 375,00-TL’si tedavi gideri ve 200,00-TL’si de araç hasar bedeli olmak üzere toplam 16.181,00-TL maddi tazminatın (toplam miktar 16.181.44-TL ise de davacının talep miktarı aşılamayacağından) davalılar … ve … Ltd. Şti’den olay tarihi olan 29/08/2013 tarihinden itibaren; davalı … Sigorta A.Ş.’ den ise dava tarihi olan 10/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 5/2-Manevi tazminata ilişkin talebin kısmen kabulü ile; 3.000,00-TL manevi tazminatın 29/08/2013 olan kaza tarihi itibariyle işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve … Ltd. Şti’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 5/3-Hüküm altına alınan toplam maddi tazminat miktarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 1.105,32-TL karar ve ilam harcı ile davanın manevi tazminat talebi yönünden kısmen kabulü dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 204,93-TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 37,60-TL harç ile 52 TL Islah harcının düşümü ile kalan 1.220,65 -TL karar ve ilam harcının ( davalılar …, … LTD. ŞTİ. bu miktarın tamamından davalı … SİGORTA A.Ş. ise bu miktarın 1.030,00-TL’sinden sorumlu olmak üzere ) tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye GELİR KAYDINA, 5/4-Davanın manevi tazminat talebi yönünden kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılar …, … LTD. ŞTİ’nden alınarak davacıya VERİLMESİNE, 5/5-Davanın maddi tazminat talebi yönünden kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, 5/6-Davacı tarafından yapılan 3.450,55-TL tebligat, posta, bilirkişi ve 221,80-TL keşif harcı olmak toplam 3.672,35-TL yargılama giderinden davanın kabul miktarı dikkate alınarak 2.690,36-TL’sinin (Davalılar …, … LTD. ŞTİ bu miktarın tamamından davalı … Sigorta A.Ş. ise bu miktarın 2.259,90-TL sinden sorumlu olmak üzere) tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, 5/7-Davalı … tarafından yapılan 50,00-TL yargılama giderinden davanın red miktarı dikkate alınarak 13,35-TL’sinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine, 5/8-Davanın manevi tazminat talebi yönünden red miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 5/9- Yatırılan gider avanslarından arta kalanın ilgilisine İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m. 362/1-a gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/04/2022