Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/3537 E. 2022/1288 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3537
KARAR NO: 2022/1288
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/05/2019
NUMARASI: 2018/336 Esas – 2019/569Karar
DAVANIN KONUSU: Kasko Sigorta Poliçesi Kapsamında Araç Bedelinin Tahsili
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/10/2022
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava açan dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin maliki olduğu … plaka sayılı kamyonetin davalı sigorta şirketi nezdinde genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile 25/08/2015-2016 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, 29/08/2015 günü saat 16:50 sıralarında müvekkili şirket çalışanı …in sigortalı aracı İstanbul-Kağıthane ilçesinde yer alan … Mahallesi … Sokak üzerine park ettiğini, 30/08/2015 tarihinde saat 13:30 sıralarında şirket çalışanının aracı park ettiği yere geldiğinde aracı park ettiği yerde bulamadığını, 02/09/2015 tarihinde polis merkezine giderek şikayette bulunduğunu, hırsızlık olayının sigorta şirketine ihbar edilmesine rağmen sigorta şirketi tarafından aracın çalınmadığından bahisle aracın kasko bedelinin ödenmediğini, aracın park edildiği bölgenin nakliye ve lojistik alanında çalışan firmaların aracını park ettiği işlek bir bölge olduğunu, aracı park eden …’in aracın çalınmaması ve poliçe kapsamındaki rizikonun gerçekleşmemesi için gerekli özeni gösterdiğini ve tüm tedbirleri aldığını belirterek, bilirkişi incelemesi ile belirlendiği takdirde artırılmak üzere şimdilik 10.000,00-TL tazminatın aracın çalınma tarihi olan 29/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 27/03/2019 tarihinde sunduğu dilekçesi ile dava değerini 33.000-TL’ye artırdığını bildirerek 33.000,00 TL tazminat bedelinin 29/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, talebin kasko poliçesine dayanması nedeniyle Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğunu, sigorta teminat miktarının belirli olduğunu, sigorta tazminatı belirlenirken sigortalı aracın rizikonun gerçekleştiği andaki rayiç değerinin dikkate alındığını, bu nedenle tazminat miktarının belirlenebilir nitelikte olduğunu ve davacı tarafça belirsiz alacak davası açılmasının mümkün olmadığını, yapılacak bedel artırımına muvafakatlerinin bulunmadığını, iddiaya göre aracın Kağıthane İlçesinde parkedildiğini, oysa ki davacı şirketin adresinin Gaziosmanpaşa İlçesi, aracı park ettiği belirtilen sürücünün ikametgah adresinin ise Eyüp İlçesi olduğunu, aracın park edildiği yerin şirket adresi ve …’in ikametgah adresi ile yakından ilgisi bulunmadığını, çalınma olayının 29/08/2015 tarihinde olmasına rağmen şikayetin yaklaşık 3 gün sonra 02/09/2015 tarihinde yapılmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, aracın çalınması sonrasında hemen yetkili makamlara başvuru yapılması gerektiğini, sigorta şirketine başvuru sırasında tüm bilgi ve belgelerin eksiksiz olarak teslim edilmesi gerektiğini, ancak davacının bu kurala riayet etmediğini, bu nedenle müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini, davacı şirketin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, hırsızlık olayının yaşanmaması için gerekli özeni göstermediğini ve tedbirleri almadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davanın tevzi edildiği İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş, dosyanın tevzi edildiği İstanbul 5. Tüketici Mahkemesi’nce de davanın taraflar arasındaki sigorta poliçesinden kaynaklandığı ve Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle davanın usulden reddine karar verilmiş, görev uyuşmazlığı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’nin 22/03/2018 tarihli 2018/145-367 E-K sayılı ilamı ile İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’ni yargı yeri olarak belirlemesiyle çözümlenmiştir.İlk derece mahkemesince; dosya kapsamına alınan bilirkişi raporu ile davaya konu aracın çalınma tarihi itibariyle rayiç değerinin 33.000,00 TL olduğu, İl Trafik Müdürlüğü’nden gelen cevabi yazıya göre araç kaydında çalınma durumunu gösteren şerhin konulmuş olduğu gerekçesi ile, “1-Davanın Kabulü ile 33.000,00 TL’nin dava tarihi olan 23/03/2016 tarihinden itibaren işleyen ticari temerrüt faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Hükme karşı davalı vekilince; dosya kapsamına alınan bilirkişi raporunda davacı sigortalı tarafından davalı sigorta şirketinden en erken (araç kaydında çalınma durumunu gösteren şerh ve sair açıklamanın konduğu ile ilgili mevzuata göre aracın devrine engel teşkil edebilecek kısıtlamaların bulunmadığını gösteren kayıtların) sunulması kaydı ile dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ime birlikte talep ve tahsilinin talep edilmesinin mümkün olduğu kanaatine varıldığının bildirildiği, bilirkişi raporunda yer alan ” davacı sigortalı tarafından davalı sigorta şirketinden en erken (araç kaydında çalınma durumunu gösteren şerh ve sair açıklamanın konduğu ile ilgili mevzuata göre aracın devrine engel teşkil edebilecek kısıtlamaların bulunmadığını gösteren kayıtların) sunulması kaydı” hususunun mahkeme hükmünde yazılı olmaması nedeni ile kararın usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava; taraflar arasındaki kasko sigorta poliçesinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. Dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde sunulan raporda; aracın hırsızlık tarihi itibariyle rayiç değerinin 33.000,00-TL olduğunun bildirildiği, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nün cevabi yazısı ekinde gönderilen sorgulamaya göre davaya konu araca 02/09/2015 tarihinde çalıntı şerhinin işlendiği, araç üzerinde Küçükköy Vergi Dairesi’nin 20/02/2019 tarihli haczinin bulunduğu, aracın devrine engel herhangi bir şerhin bulunmadığı görülmüştür. Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve özellikle mahkemece celbedilen cevabi yazı içeriğine göre davaya konu aracın devrine engel herhangi bir hak mahrumiyeti bulunmadığı, çalıntı şerhinin işlendiğinin anlaşıldığı dikkate alınarak yazılı şekilde karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı ve istinaf sebebi olarak ileri sürülen ” davacı sigortalı tarafından davalı sigorta şirketinden en erken (araç kaydında çalınma durumunu gösteren şerh ve sair açıklamanın konduğu ile ilgili mevzuata göre aracın devrine engel teşkil edebilecek kısıtlamaların bulunmadığını gösteren kayıtların) sunulması kaydı” hususunun mahkeme hükmünde yazılı olmasının gerekmemesine göre davalı tarafın yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/05/2019 tarih ve 2018/336 Esas 2019/569 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1-b/1 madde hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 2.254,23-TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40-TL harç ile 519,50-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 1.690,33-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, dava değeri (33.000,00-TL) dikkate alınarak HMK.m.362/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/10/2022