Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/3531 E. 2022/1791 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3531
KARAR NO: 2022/1791
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/04/2019
NUMARASI: 2016/496 Esas – 2019/316 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edeninin, … isimli şahsın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçta yolculuk yapmakta iken, plakası tespit edilemeyen bir aracın neden olduğu, 02/06/2015 günlü trafik kazasında yaralanarak malul kaldığını, kazanın oluşunda … plaka sayılı araç sürücüsünün tali, plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün ise asli kusurlu bulunduğunun tespit edildiğini, bu durumda vekil edeninin uğradığı geçici ve kalıcı iş göremezlik zararının … plaka sayılı aracın ZMM sigortacısı olan davalı … Sigorta A.Ş. ile davalı Güvence Hesabı tarafından giderilmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla (belirsiz alacak) 5.000,00-TL maddi tazminatı kaza tarihinden işletilecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş; daha sonra dosyaya sunduğu bila tarihli dilekçe ile toplam 5.000,00-TL’lik maddi tazminata ilişkin taleplerinin 2.500,00-TL’sinden Güvence Hesabı’nın; 2.500,00-TL’sinden de … Sigorta A.Ş.’nin sorumlu tutulmasını istediklerini ve her iki davalıdan ayrı ayrı talep ettikleri 2.500,00-TL’lik maddi tazminatın 500,00-TL’sinin geçici, 2.000,00-TL’sinin ise kalıcı iş göremezlik tazminatına ilişkin olduğunu açıklamış; Uyap aracılığıyla gönderdiği 05/04/2019 günlü bedel arttırım dilekçesi ile de dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporu doğrultusunda, davalı Güvence Hesabı’ndan talep ettikleri kalıcı iş göremezlik zararına ilişkin istek miktarını 124.033,48-TL’ye, geçici iş göremezlik zararına ilişkin istek miktarını 10.360,27-TL’ye; davalı … Sigorta A.Ş’den talep ettikleri kalıcı iş göremezlik zararına ilişkin istek miktarını 21.888,26-TL’ye ve geçici iş göremezlik zararına ilişkin istek miktarını da 1.828,28-TL’ye çıkarttıklarını bildirmiştir. Davalı Güvence Hesabı vekili cevap dilekçesinde özetle; vekil edeni kurumun sorumluluğu yoluna gidilebilmesi için davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasına karışan aracın plakasının belirli olmaması gerektiğini, bu nedenle öncelikle söz konusu bu aracın plakasının tespitini talep ettiklerini, ayrıca eldeki dava açılmadan önce Güvence Hesabı’na yapılmış bir başvuru bulunmadığından, davanın başvuru şartı yokluğundan reddi gerektiği, esas yönünden de davacının maluliyetin varlığını, kusur durumunu ve uğradığı zarar miktarını usulüne uygun şekilde kanıtlamasını istediklerini ve kaza tarihinde yürürlükte bulunan ZMM sigortası genel şartalarına göre, geçici iş göremezlik zararına ilişkin talebin teminat kapsamı içerisinde olmadığını, kaza tarihinden itibaren faiz istenemeyeceğini ve avans faizi talebinin de yerinde olmadığını ileri sürerek davaya karşı koymuştur. Diğer davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacının içinde yolcu olarak bulunduğu, … plaka sayılı araç ile plakası tespit edilemeyen aracın karıştığı 02/06/2015 günlü trafik kazasının oluşumunda, davalı … Sigorta A.Ş nezdinde ZMM sigortalı bulunan … plaka sayılı araç sürücüsünün %15 oranında, plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün ise %85 oranında kusurlu bulunduğu ve davacının kaza neticesinde %20,2 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, iyileşme süresinin de 18 ay olduğu, davacının talep edebileceği zarar miktarlarının tespit edildiği, ancak davalı … Sigorta A.Ş. yönünden yapılan değerlendirmede, kazaya karışan ve davacının içerisinde bulunduğu … plakalı aracın işleteninin davacı olduğu, Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi uyarınca ZMMS poliçesi ile sigorta şirketinin işletenin üçüncü kişilere verdikleri zararları kusuru oranında üstlendikleri, işleten tarafından talep edilen tazminatların poliçe teminatı kapsamında olmadığı benimsenmek suretiyle, hükme esas alınan aktuer bilirkişi raporu doğrultusunda; -Davalı … Sigorta A.Ş. Yönünden davanın REDDİNE, -Davalı Güvence Hesabı yönünden davanın KABULÜ ile 10.360,27 TL geçici ve 124.033,48 TL sürekli iş göremezlik tazminatının dava tarihi olan 09/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Karara karşı davalı Güvence Hesabı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; dava tarihinde yürürlükte bulunan yasal düzenlemeye göre dava açmadan önce sigorta şirketine başvuruda bulunulması zorunlu olduğu halde, böyle bir başvuru olmaksızın vekil edeni aleyhine açılan davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiği, ayrıca maluliyete ilişkin belirlemenin kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlük Ölçütü Yönetmeliği hükümlerine göre yapılması gerekirken, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenmiş olmasının Yargısal İçtihatlara aykırı olduğu, kaldı ki hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporunda davacıdaki yaralanmaya bağlı olarak gelişen “Psedoartozun” cerrahi olarak tedavisinin mümkün olduğu, tedavi edilmesi durumunda maluliyetin yeniden değerlendirilmesinin uygun olacağının belirtildiği, bu durumda davacıda oluştuğu ileri sürülen maluliyet oranının net ve kesin olarak tespit edildiğinden de söz edilemeyeceği halde mahkemece bu husus üzerinde durulmadığı ve geçici iş göremezlik zararının 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMM Sigortası Genel Şartlarına göre teminat dışı bırakıldığının gözetilmediği, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğine yöneliktir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede sonucunda;Dava; trafik kazası sonucunda meydana gelen bedensel zarara dayanılarak açılmış maddi tazminat isteğine ilişkindir.1-26/04/2016 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanunu’nun 5. maddesiyle değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği belirtilmiştir.Yasal değişiklikle, zarar gören hak sahipleri ZMSS sigortacısına karşı artık doğrudan dava açamayacak olup yasa ile özel bir dava şartı getirilmiştir. Olayımızda, dava tarihi olan 09/05/2016 itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davacı tarafça dava tarihinden önce davalı Güvence Hesabı’na başvurulmadığı hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. Mahkemece davacı vekiline yasada öngörülen başvuruya ilişkin eksikliği gidermesi için kesin süre verilmeli, sigorta şirketince (somut olayda Güvence Hesabı) 15 gün içinde cevap verilmemesi veya verilen cevabın talebi karşılamaması halinde bu yöndeki dava şartının yerine getirildiği kabul edilerek davanın esasına girip deliller toplanıp değerlendirilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmeli, kesin süre içinde başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirilmemesi halinde ise bu kez dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmelidir.HMK’nın 115/2. maddesine aykırı şekilde tamamlanabilecek nitelikteki dava şartının tamamlanması için davacıya kesin süre verilmeksizin, davalı Güvence Hesabına yönelik davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. (HMK.m.353/1-a/4) 2-Bundan ayrı kabule göre de;Haksız fiil sonucu çalışma gücünün kaybedildiği, bedensel bütünlüğün bozulduğu ve maluliyet oluştuğu iddiasıyla maddi ve manevi tazminat talep edilmesi durumunda; zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranı ile davacının iyileşme süresinin ne olduğunun belirlenmesi esaslı unsur olup, bu yöndeki belirlemelerin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arasında ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arasında ise Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra ise de Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Bkn: Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 11/01/2022 gün ve 2021/7309 E.-2022/122 K. sayılı içtihadı). Eldeki davada, kaza tarihi 02/06/2015 olup, kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık KuruluRaporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri esas alınması gerekirken “Çalışma Gücü ve Meslekte kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri yöenetmeliği” hükümlerine göre düzenlendiği anlaşılan 01/08/2018 günlü raporun karara dayanak yapılması doğru olmadığı gibi, hükme esas alındığı anlaşılan ve Adli Tıp 3. İhtisas Dairesince düzenlenen söz konusu bu raporda maluliyete konu “Psedoartrozun” tedavi olması durumunda maluliyetin yeniden değerlendirilmesi uygun olacağı belirtilmiştir. Mahkemece bu husus üzerinde durulmaksızın daha açık bir ifade ile davacıdaki maluliyet oranının kesin bir biçimde tespit edilmeksizin karar verilmiş olması da isabetsizdir. (Bkn; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 14/12/2017 gün ve 2015/1673 Esas – 2017/11685 Karar sayılı ilamı) O halde, yerel mahkemece yapılacak iş önce davalı Güvence Hesabına yönelik açılan dava yönünden tamamlanabilir dava koşulunun yerine getirilmesi için davacıya mehil ve imkan verilmesi, eksiklik giderilir ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalından kaza tarihi itibari ile yürürlükteki ” Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri gözetilerek ve ayrıca davacıda var olduğu tespit edilen “Psedoartrozun” geçen süre içerisinde tedavi edilip edilmediği, edilmiş ise bu durumda maluliyet oranının ne olduğu, tedavi edilmemiş ise, tedavi edilmiş gibi maluliyet oranının belirlenmesi, ancak böyle bir tedavinin maliyetinin ne olabileceğinin de tespiti suretiyle usulüne uygun, denetime ve karar vermeye elverişli olacak şekilde yeni bir rapor alınıp hasıl olacak sonuca göre (istinaf yasa yoluna başvuru konusu yapılmayan hususlar nedeniyle oluşan hukuki kazanılmış haklara halel gelmemek kaydıyla) bir karar verilmesinden ibarettir. Hal böyle olunca, yukarıdaki bentlerde tek tek ve ayrı ayrı gösterilen hatalı uygulama ve değerlendirme sonucunda hüküm verilmiş olması hali HMK.m.353/1-a/4 – HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamındaki durumu oluşturacağından davalı Güvence Hesabı vekilinin istinaf itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM/ Gerekçe uyarınca;1-Davalı Güvence Hesabı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/04/2019 tarih ve 2016/496 Esas 2019/316 Karar sayılı kararının HMK.m.353/1-a/4 ve HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşıl nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde davalıya İADESİNE,4-İstinaf incelemesinin dosya üzerinden yapılması nedeniyle, avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından, istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek müteakip kararda dikkate alınmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a madde hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/12/2022