Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/3528 E. 2021/1719 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3528
KARAR NO: 2021/1719
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/03/2019
NUMARASI: 2015/1222 E. – 2019/165 K.
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 06/05/2015 kaza tarihinde davalıların sürücüsü, maliki ve ZMMS sigortacısı olduğu … plakalı aracın yaya olan davacıların desteğine çapması sonucu desteğin vefat ettiği ve davacıların destekten yoksun kaldığını belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkili … için tüm davalılardan 25.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının, müvekkillerinin her biri için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 30.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ile …’dan kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar davanın reddini talep etmişlerdir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; 1-Davacı …’ın maddi tazminat talebinin KABULÜ ile 32.871,50 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ile …’dan 06/05/2015 tarihinden ve davalı … Sigorta A.Ş.’den 21/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Davacı …’ın manevi tazminat talebinin KABULÜ ile 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ile …’dan 06/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Davacılar …, …, …, … ve …’ın manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile her bir davacı için 3.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ile …’dan 06/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Davacılar vekili ile davalı … ve … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan kusur ve aktüerya raporunun hatalı olduğunu, manevi tazminatın az belirlendiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan kusur raporunun hatalı olduğunu, işleten sıfatının bulunmadığını, dava konusu aracın haricen satıldığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; kazanın oluşumunda kusurlarının bulunmadığını, maddi ve manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; 06/05/2015 kaza tarihinde davalıların sürücüsü, maliki ve ZMMS sigortacısı olduğu … plakalı aracın yaya olan davacıların desteğine çapması sonucu desteğin vefat ettiği ve davacıların destekten yoksun kaldığı anlaşılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” denilmek suretiyle işletenin tanımı yapılmıştır. 2918 sayılı Kanunun 3. maddesinde işleten sıfatını belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçütten yararlanılmıştır. Şekli ölçüte göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Yargıtayın ve doktrinin kabul ettiği maddi ölçüte göre ise; trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup, önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. Yine aynı Kanunun 85. maddesi ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmünü içermektedir. Açıklanan düzenlemeler karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması, araç malikinin ise sorumlu tutulmaması gerekecektir. Ancak, davalı tarafından yargılama sırasında sunulan adi yazılı belgenin, davalının işleten sıfatını ortadan kaldıracak ve zarar gören üçüncü kişileri bağlayacak nitelikte bulunmadığı gözönünde tutulduğunda, davalı … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin bulunmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda, kazanın meydana geldiği tarih, kusur durumu, davacıların desteğinin olayda ölmüş bulunması, desteğin yaşı, davacıların ölenle yakınlık durumu ve, dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminatın bir sebepsiz zenginleşme aracı olmaması ile yukarıda açıklanan ilkeler göz önünde tutulduğunda; Mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarı yerindedir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, bu yönlere ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında davacı ve davalılar vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı HMK 353/1-b/1 maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M: 1-)Usul ve yasaya uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan mahkeme kararına yönelik davacılar vekili ile davalılar vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,(HMK.m.353/1-b/1) 2-)Alınması gereken 3.611,65-TL harçtan peşin yatırılan 1.147,31-TL nispi karar ilam harcının düşümü ile 2.464,34-TL nispi karar ilam harcının istinaf eden davalılar … ve …’dan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-)Alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin yatırılan 44,40-TL nispi karar ilam harcının düşümü ile 14,90-TL nispi karar ilam harcının istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-)Yasa yoluna başvuran taraflarca yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 11/11/2021