Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/3515 E. 2022/171 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3515
KARAR NO: 2022/171
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/03/2019
NUMARASI: 2014/691 Esas 2019/221 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 04/08/2013 tarihinde müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu, davalıya trafik sigortalı … plaka sayılı aracın sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi nedeniyle takla attığını, müvekkilinin ağır derecede yaralandığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00- TL kalıcı iş göremezlik ve 500,00-TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 1.500,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 24/12/2018 tarihli dilekçesi ile, maddi tazminat talebini toplam 70.545,60-TL olarak ıslah etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalı araç sürücünün kusurlu olmadığını, müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; ”….Meydana gelen kazada, davalı … şirketinin ZMMS poliçesi dahilinde, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumluluğu olduğu, Keza poliçe kapsamında Yargıtay 17. H.D. 2015/15598 E. 2018/7298 K. ve 2016/3440 geçici dönem iş göremezlik tazminatının da da sorumluluğu dahil olduğu, dosyada mübrez ATK 3. İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan maluliyet raporu (%22 malül, 9 ay iş göremez) ve hükme esas alınabilir nitelikte görülen kusur/hasar ve aktüer bilirkişi tarafından yapılan inceleme (PMF, AGİ’siz asgari ücret, davalı yolcu olup kusursuz) nezdinde; davacının toplam maddi zararının 70.545,60 TL olduğu,” gerekçesiyle, Davanın KABULÜ ile; 70.545,60-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri: Davalı vekili, davacının müvekkili şirkete sigortalı … plakalı aracın işleteni ve sigortalı olduğunu, zarar gören 3. şahıs olmayıp sigorta poliçesinin tarafı olduğunu, tazminat hakkı yok iken yerel mahkeme tarafından tazminata mahkum edilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava, trafik kazasından kaynaklanan geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir. Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Diğer yandan; aynı kanunun 92. maddesinde, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının kapsamı dışında kalan hususlar sıralanmış olup, 92/a maddesinde, “işletenin; eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler” 92/b maddesinde ise, “işletenin, eşinin, usul ve füruunun, kendisini evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürülebilecekleri taleplerin” Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamı dışında kaldığı belirtilmiştir. Keza, bu maddeye paralel olarak Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının Genel Şartlarının A-3 maddesinde de, ZMMS kapsamı dışında kalan hususlar açıklamıştır. Görüldüğü gibi zorunlu mali sorumluluk sigortası; işletenin 3. kişilere karşı sorumluluğunu üstlenmekte olan bir sigorta türüdür. Somut olayda; davacı …, kaza tarihinde işleteni olduğu araçta yolcu olarak bulunduğu sırada meydana gelen tek taraflı trafik kazasında yaralanmıştır.Davacı …, davayı yolcu olduğu aynı zamanda işleteni olduğu aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısına karşı açmıştır. Hal böyle olunca, davacı, kendi işleteni olduğu araçta yolcu olarak bulunmakta iken yaralandığı yönündeki zararına ilişkin talebini yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler karşısında, davalı … şirketi karşısında 3. kişi sayılamayacağından davalı … şirketinden talep edemeyecektir. Bu halde; davanın reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece yazılı şekilde davanın kabulü yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. (Bknz. Yargıtay 17.HD’nin 2014/8325 Esas, 2016/1017 Karar sayılı ilamı) Ancak, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesi gereğince, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak aşağıdaki şekilde yeniden hüküm tesisine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-)İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/03/2019 tarih ve 2014/691 Esas, 2019/221 Karar sayılı kararına karşı, davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; (a)-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar ve ilam harcının istek halinde kendisine iadesine, (b)-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan diğer giderlerin ise takdiren üzerinde bırakılmasına, (c)-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 2-))İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/03/2019 tarih ve 2014/691 Esas, 2019/221 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesi uyarınca, KALDIRILIP DÜZELTİLEN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE; (a)-Davanın REDDİNE, (b)-Alınması gereken 80,70-TL maktu karar ilam harcının peşin alınan toplam 265,20-TL’den mahsubu ile bakiye 184,50-T’L’nin davacıya iadesine, (c)-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, (d)-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir olunan 5.100,00-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 3-)HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 361. ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.10/02/2022