Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/3431 E. 2022/503 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3431
KARAR NO: 2022/503
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/05/2019
NUMARASI: 2014/2330 Esas – 2019/674 Karar
DAVA: Trafik Kazasından Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacı … Aş’nin maliki, davalı …’ın sürücüsü, davalı … Sigorta A.Ş’nin ZMM sigortalısı ve davalı … Sigorta A.Ş’nin de kasko sigortacısı olduğu … plaka sayılı çekici ile buna bağlı … plaka sayılı dorsenin hiçbir tedbir almadan otoyol kenarında park halinde bulunduğu sırada, dava dışı …’ın sevk ve idaresinde bulunan ve davalı … Sigorta A.Ş nezdinde ZMM sigortalı olan … plaka sayılı aracın, park halindeki araca arkadan çarpması neticesinde meydana gelen 02/09/2014 günlü trafik kazasında, … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan davacı …’nın yaralandığı, diğer yolcular …, … ve …’un ise hayatlarını kaybettiğini, ölenlerden …’nın davacıların eş ve babası olduğunu, …’nın ise davacıların oğlu ve kardeşi bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla; – … için -Eşi …’in ölümünden dolayı 100,00-TL maddi ve 100.000,00-TL manevi, -Oğlu …’ın ölümünden dolayı 100,00-TL maddi ve 100.000,00-TL manevi -Davacı …, …, … ve … için babaları …’in ölümünden dolayı her bir davacı için ayrı ayrı 50.000,00-TL ve kardeşleri …’ın ölümünden dolayı da yine her bir davacı için ayrı 50.000,00-TL manevi, -Davacı … için -Babası …’in ölümünden dolayı 50.000,00-TL, -Kardeşi …’ın ölümünden dolayı 50.000,00-TL manevi, -Kendi yaralanmasından dolayı 100,00-TL maddi ve kendi yaralanmasından dolayı da 50.000,00-TL manevi olmak üzere; Toplam 300,00-TL maddi tazminatın davalı … Sigorta dışında kalan tüm davalılardan, toplam 750.000,00-TL manevi tazminatın ise davalı … Sigorta A.Ş ve … Sigorta A.Ş dışında kalan diğer davalılardan, davalı sigorta şirketleri bakımından dava tarihinden, diğer davalılar bakımından ise olay tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş; 24/10/2018 günlü dilekçe ile … için talep edilen 100,00-TL maddi tazminatın 34,00-TL’sinin tedavi gideri, 33,00-TL’sinin geçici iş göremezlik ve 33,00-TL’sinin de kalıcı iş göremezlik zararına karşılık olduğunu bildirmiş ve aynı dilekçede 33,00-TL tutarındaki SGK tarafından karşılanmayan özel tedavi zararlarına yönelik taleplerinden feragat ettiklerini bildirmiş, 23/07/2019 günlü ıslah dilekçesi ile de; davacı … yönünden eşi …’in ölümü nedeniyle talep edilen destekten yoksun kalma tazminatı miktarının 114.461,91-TL’ye, oğlu …’ın ölümü nedeniyle uğranılan destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin talep miktarını da 110.184,97-TL’ye çıkarttıklarını açıklamış; ıslah dilekçesinde ayrıca davacı …’nın kendi yaralanması nedeniyle talep ettikleri 33,00-TL’lik geçici iş göremezlik zararına ilişkin istek miktarını da 3.566,60-TL’ye çıkarttıklarını, diğer zarar kalemlerine ilişkin herhangi bir ıslah taleplerinin bulunmadığını beyan etmiştir. Davalılar davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; dava dışı sürücüsü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın, park halindeki … plaka sayılı çekici ve bu çekiciye bağlı … dorseye arkadan çarpması neticesinde meydana gelen 24/10/2014 günlü trafik kazasının oluşumunda, dava dışı sürücüsü …’ın %85 oranında, … plaka sayılı çekicinin sürücüsü bulunan davalı …’ın ise %15 oranında kusurlu olduğu, kaza neticesinde … plaka sayılı araçta bulunan 3 kişinin hayatını kaybettiği, davacı …’un ise yaralandığı, davacı …’un yaralanmasına bağlı herhangi bir maluliyetinin oluşmadığı, iyileşme süresinin 4 aya kadar uzayabileceği, benimsenmek suretiyle 19/02/2019 günlü ek aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda; Davacı …’nın eşi … yönünden talep ettiği 114.461,91-TL destekten yoksun kalma tazminatı ile oğlu … yönünden talep ettiği 110.184,97-TL destekten yoksun kalma tazminatı ve davacı …’nın talep ettiği 3.566,06-TL geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin davanın kabulüne, davacı …’nın tedavisine ilişkin taleplerinin feragat nedeniyle, sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin ise kanıtlanamaması nedeniyle reddine, kabul edilen maddi tazminatların davalılar … sigorta şirketi ile … sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak ve 23/10/2014 tarihinden, davalılar … Şirketi ve … yönünden 02/09/2014 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar … sigorta şirketi, … sigorta şirketi, … Şirketi ve …n’dan müştereken ve müteselsilen alınarak ilgili davacıya verilmesine; Davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile; -davacı … için eşi … yönünden 50.000,00-TL, oğlu … yönünden 50.000,00-TL olmak üzere toplam 100.000,00-TL, – davacı … için kendi yaralanması nedeniyle 6.000,00-Tl, babası … yönünden 15.000,00-TL ve kardeşi … yönünden 15.000,00-TL olmak üzere toplam 36.000,00-TL -diğer davacıların her biri için ayrı ayrı babaları … yönünden 15.000,00-TL ve kardeşleri … yönünden de 15.000,00-TL olmak üzere toplam 30.000,00-‘ar-TL manevi tazminatın davalı … sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak ve 23/10/2014 tarihinden, davalılar … Şirketi ve … yönünden 02/09/2014 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Sigorta şirketi, … Şirketi ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak ilgili davacıya verilmesine, -fazlaya ilişen manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili, davalı … Sigorta A.Ş vekili, davalı … Sigorta A.Ş vekili, davalı … Sigorta A.Ş vekili ile davalı … AŞ vekili tarafından ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekilinin istinaf nedenleri; hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının yetersiz olduğu, davacı … yönünden oğlu …’ın ölümü nedeniyle yapılan hesaplamada desteğin muhtemel evlenme yaşının ve çocuk sahibi olacağı zamanların hatalı belirlenmesi nedeniyle tazminatın eksik belirlendiğini, hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminatlar bakımından hiçbir ayrım yapılmaksızın tüm alacaklar yönünden ticari faize hükmedilmesi gerekirken, manevi tazminatlar yönünden yasal faize hükmedilmesinin isabetsiz olduğu, ayrıca … sigorta yönünden reddedilen bir manevi tazminat bulunmadığı halde diğer davalılarla birlikte lehine vekalet ücreti takdir edilmiş olmasının hatalı bulunduğu ve davacı … adına hem oğlunun hem de eşinin ölümü nedeniyle ayrı ayrı maddi ve manevi tazminata, davacı çocuklar için de hem babaları …’in hem de kardeşleri …’ın ölümü nedeniyle ayrı ayrı manevi tazminata hükmedilmesi nedeniyle, her bir talep bakımından ayrı vekalet ücretlerine hükmedilmesi gerekirken toplam tazminat miktarları üzerinden tek vekalet ücretine hükmedilmesinin usulsüz olduğu, keza ilk derece mahkemesince yargılama giderleri hesaplanırken Adli Tıp Kurumundan temin edilen maluliyet raporu ile ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesinden temin edilen kusur raporu için yapılan harcamanın dikkate alınmadığı, dolayısıyla yargılama giderlerinin hatalı tespit edildiği, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiği hususuna ilişkindir, Davalı … AŞ vekilinin istinaf nedenleri; kazanın meydana gelmesinde müvekkili şirkete ait araç sürücüsü sadece %15 oranında kusurlu olduğu halde toplam 228.212,94-TL maddi ve toplam 256.000,00-TL manevi tazminattan diğer asli kusurlu davalılarla birlikte sorumluluğu yoluna gidilmesinin haksız olduğu gibi davacı taraf yararına hükmedilen manevi tazminat miktarlarının çok fazla bulunduğu, ayrıca somut olayda zarar görenlerin hatır için taşınmış bulunmaları nedeniyle, hatır taşıması indirimi yapılmaksızın karar verilmiş olmasında da isabet olmadığı, ölenler ile yaralanın müterafik kusurlu olup olmadığının değerlendirilmediği, ayrıca davacı … için oğlu yönünden yapılan destek hesaplamasında sağ olan başka çocuklarının olduğunun göz ardı edildiği gibi pay hesabında da hata yapıldığı, maddi tazminatlar yönünden yasal faiz yerine avans faizine hükmedilmesinin de isabetsiz olduğuna yöneliktir. Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin istinaf nedenleri; yapılan mevzuat değişikliği ile tedavi giderleri teminatına dahil edilen geçici iş göremezlik zararından SGK sorumlu olduğu halde, vekil edeni sigorta şirketinin davacı … lehine hüküm altına alınan geçici iş göremezlik zararından sorumluluğu yoluna gidilmesinin doğru olmadığı, kaldı ki hesaplamanın da hatalı yapıldığı ayrıca hatır taşıması nedeniyle tazminatlardan indirim yapılması gerektiğine ilişkin talep ve itirazlarının değerlendirilmediği gibi vekil edeni sigorta şirketi nezdinde sigortalı bulunan araç, hususi bir araç olduğu halde, kazaya karışan karşı aracın ticari araç olduğu gerekçesiyle müvekkili şirket bakımından da avans faizine hükmedilmesinin usulsüz bulunduğu ve sigorta şirketinin sorumluluğu araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğu halde, tüm tazminattan diğer davalılarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumluluğu yoluna gidilmesinin de isabetsiz olduğuna ilişkindir. Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin istinaf nedenleri; kazanın oluşumunda vekil edeni şirket nezdinde ZMM sigortalı bulunan araç sürücüsü sadece %15 kusurlu olduğu halde %100 kusurlu imiş gibi sorumlulukları yoluna giderilmiş olmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı bulunduğu gibi müteveffanın hayatta olan anne ve babasına destek payı ayrılmadan hazırlanan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının doğru olmadığı ve yasal hiçbir dayanağı olmadan avans faizine hükmedilmiş olmasının da isabetsiz bulunduğu hususlarına yöneliktir. Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin istinaf nedenleri ise; aynı kazada …, … ve … isimli şahsın hayatını kaybettiği, davacı … dışında … isimli şahsın da yaralandığı, bu durumda vekil edeni şirket nezdinde düzenlenen kasko sigorta poliçesinde manevi tazminat yönünden teminat limitinin azami 100.000,00-TL olması nedeniyle, davacılar dışında başka kişilerin de hak sahibi oldukları, manevi tazminat talep edebilecekleri gözetilerek garameten paylaşım yapılması gerekirken, bunun yapılmamış olmasının hatalı olduğu, ayrıca müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsünün sadece %15 oranında kusurlu olması nedeniyle bu kusur oranı ile orantılı bir şekilde manevi tazminat belirlemesi yapılması gerekirken, hakkaniyeti zedeler bir biçimde karar verilmiş olmasının isabetsiz bulunduğu ve kabule göre de hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının çok fazla olduğuna yöneliktir. Dava; trafik kazası sonucunda meydana gelen ölümlere ve yaralanmaya dayanılarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. İstinaf edenlerin sıfatına, istinafların kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; 1-29906 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6773 sayılı kanunun 41.maddesi ile değişik HMK’nın 341/2 madde hükmü uyarınca miktar ve değeri 3.000,00-TL’yi geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesin olup, hüküm tarihi itibariyle kesinlik sınırı 4.400,00-TL’ye çıkartılmıştır. Dosya kapsamından davacı …’nın uğradığı bedensel zarar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı tutmak kaydıyla 33,00-TL maddi tazminat isteğinde bulunduğu, ve yargılama sırasında sunulan ıslah dilekçesi ile geçici iş göremezlik zararına ilişkin istek miktarının 3.566,06-TL çıkartıldığı ve mahkemece davacı …’un maddi tazminata ilişkin bu talebinin kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda … lehine hüküm altına alınan geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin karar miktar itibariyle kesin nitelikte olduğundan, yasa yolu kapalı bulunmaktadır. HMK.m.346/1 hükmü uyarınca, miktar itibariyle ret kararının mahkemesince verilmesi gerekli ise de; temyiz merciine de aynı yetkinin tanındığı 01/06/1990 gün ve 1989/03-1990/04 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da gözetilmek suretiyle, istinaf yasa yoluna başvuran tüm tarafların, davacı … yararına hüküm altına alınan maddi tazminata ilişkin hüküm bölümüne yönelik istinaf başvurularının kararın kesin olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2- Park halindeki … plaka sayılı çekici ile buna bağlı … plaka sayılı dorsenin, … plaka sayılı araca çarpması nedeniyle 02/09/2014 tarihinde meydana gelen ölümlü ve yaralamalı trafik kazasının oluşumunda, … plaka sayılı dava dışı araç sürücüsü …’ın %85 oranında, … plaka sayılı araç sürücüsü davalı …’ın ise %15 oranında kusurlu olduğu, kaza neticesinde hayatını kaybeden …, … ve yaralanan davacı …’nın asli kusurlu … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunmaları nedeniyle kazanın oluşumunda herhangi bir kusurlarının bulunmadığı dosya kapsamında anlaşılmakta olup, bu yönde taraflar arasında da bir uyuşmazlık mevcut değildir. Yargılama neticesinde mahkemece davacılar yararına hüküm altına alınan tazminatlardan davalıların birlikte sorumluluğu yoluna gidildiği ve istinaf yasa yoluna başvuran davalıların bu durumun haklı bir uygulama olmadığını ileri sürdükleri görülmüştür. Ancak, davacıların uğradığı zarar, tek bir olaydan kaynaklanmak olup 2918 sayılı KTK’nun 88 ve TBK’nun 61 ve devamı madde hükümleri ile yine TBK’nun 162 ve devamı madde hükümlerine göre; sigortacı dahil, haksız eylem sorumlularından her biri teselsül hükümleri uyarınca tam tazminatla yükümlüdürler. Kusursuz veya bir miktar kusurlu olan davacı taraf, yasanın verdiği müteselsil talep hakkından açıkça vazgeçmedikçe kendi kusuru dışında kusur sorumlularının tamamına veya bir kaçına ya da her hangi birine karşı dava açarak uğradığı zararın tamamının giderilmesini isteyebilir. Davacı taraf dışında kalan diğer kişi veya kişilere ait kusur oranları, zarar sorumlularının kendi iç ilişkilerini ilgilendiren bir husus olup, rücuda dikkate alınabilecek bir durumdur. Açıklanan bu yasal düzenlemeler doğrultusunda somut olaya dönüldüğünde; davacı taraf yasanın kendilerine tanıdığı müteselsil talep hakkına dayanarak, kazanın meydana gelmesinde kusuru ve sorumluluğu bulunan tüm zarar sorumlularına karşı dava açmış olmasında ve oluşan zarardan tamamının birlikte sorumlu tutulmasını istemiş bulunmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, mahkemece herhangi bir kusur ayrımı yapılmaksızın oluşan zarar bakımından davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluğu yoluna gidilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından; istinaf yasa yoluna başvuran tüm davalı vekillerinin bu yönü amaçlayan istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. 3- Davalı … Sigorta A.Ş vekili ile davalı … AŞ vekilinin, kazada zarar görenlerin hatır için taşındıkları, bu nedenle belirlenen tazminat miktarlarından hatır taşıması indirimi yapılması ve davalı … AŞ vekilinin kazada zarar görenlerin müterafik kusurlu olup olmadıklarının araştırılması gerektiğine ilişkin istinaf itirazları değerlendirildiğinde; Destek …, destek …’nın ölümü, davacı …’nın da yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasında; müteveffaların ve davacı …’un … plaka sayılı araçta yolcu olmaları nedeniyle, kazanın oluşumunda herhangi bir kusurlarının bulunması mümkün değildir. Ancak yerleşmiş yargısal içtihatlara göre ölenlerin veya cismani zarara uğrayanların müterafik kusurlu olması ve hatır için taşınmış bulunması halinde, bu durumlar takdiri indirim nedeni olarak değerlendirilebilecektir. Bu itibarla zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde diğer bir ifadeyle zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zarar meydana gelmesine etki yapmış veya zarar sorumlusunun durumunu ağırlaştırmış ise kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 52.maddesi (benzer düzenleme 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 44. Maddesinde de mevcuttur) uyarınca hakim tazminat miktarını hafifletebilir. Hatır taşımaları da bir menfaat karşılığı olmadığı hallerde bu gibi taşımalarda kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 51.madde hükmü uyarınca (benzer düzenleme 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43.maddesinde de mevcuttur) tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından söz edebilmek için de yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olmasının saptanması önemli olduğu gibi yarar ekonomik olabileceği gibi ortak toplumsal yararları da ilgilendirilebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişinin (sürücü) bir çıkarı veya yararı bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde; müteveffalar ile davacı …’nın … plaka sayılı araç sürücüsü dava dışı … ile akraba oldukları dosya kapsamından anlaşılmakta ise de, bu taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı, kimin yararına olduğu konusunda hatır taşıması iddiasını destekler mahiyette, davalı tarafça dosyaya sunulan somut hiçbir belge ve bilgi olmadığı gibi akrabalık bağının bulunduğu hallerde ücretsiz taşıma, ahlaki bir ödev niteliğinde bulunduğundan, yerleşmiş yargısal içtihatlara göre böyle bir taşıma hatır taşıması niteliğinde de sayılmaz. Bundan ayrı ölenlerin ve yaralanan davacının hangi eylemi veya eylemleri nedeniyle müterafik kusurlu sayılmaları gerektiği konusunda da davalı tarafça yargılama sırasında somut bir iddiada bulunulmadığı ve dosya kapsamında da mağdurların müterafik kusurlu sayılmasını gerektirecek açık bir olgunun varlığı tespit edilemediğinden mahkemece belirlenen tazminatlardan hatır taşıması indirimi ve müterafik kusur indirimi yapılmaksızın karar verilmiş olmasında bir yanılgı mevcut olmayıp, bu yönlere ilişen davalı taraf istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. 4- Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin sorumluluğu yoluna gidilen manevi tazminatlar bakımından poliçe limitinin 100.000,00-TL olduğu, bu nedenle de garameten paylaşım yapılması gerektiğine ilişkin istinaf itirazına gelince; Dosya kapsamından gerçekten de aynı kazada davacıların eşi, babası ve kardeşi olduğu anlaşılan … ve … dışında başka bir kişi daha ölmüş ve davacı … dışında başka bir kişi daha yaralanmış ise de, bu kişiler nedeniyle … Sigorta A.Ş’ye yöneltilen manevi tazminat talepli bir dava olduğu veya bu kişiler nedeniyle başka hak sahibi kişilere manevi tazminat ödemesi yapıldığı ileri sürülüp kanıtlanmadığı ve daha da önemlisi varsayımsal olarak manevi tazminat talebinde bulunabilecek kişilerin ne miktar tazminat isteyebilecekleri belli olmadan garameten paylaşım yapılması fiilen mümkün bulunmadığı için mahkemece böyle bir uygulama yoluna gidilmeksizin karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik olmadığından davalı … Sigorta A.Ş vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının reddine karar verilmesi gerekmiştir. 5- Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin, davacı … yönünden belirlenen destek tazminatı hesaplamasında, müteveffa eşin anne ve babasına pay ayrılmadan yapılan hesaplamanın doğru olmadığı, avans faizine hükmedilmemesi gerektiği; davalı … A.Ş vekilinin davacı … için oğlu … yönünden yapılan destek tazminatı hesaplamasında hata yapıldığı, vekil edenine ait aracın hususi araç olduğu dikkate alındığında müvekkili aleyhine avans faizi uygulanamayacağı ve davacı … vekilinin de … yönünden yapılan destek tazminatı hesaplanmasında, …’ın kazadan sonra 1 yıl içeresinde evleneceği ve hemen birinci ve ikinci çocuğa sahip olacağı varsayımından hareketle düzenlenen aktuer raporunun hükme esas alınmasıyla eksik tazminata hükmedildiği, oysa evliliğin 2 yıl sonra gerçekleşeceği, evlilikten 2 yıl sonra ilk çocuğun, 2 yıl sonrasında da 2. çocuğun dünyaya geleceğinin kabul edilmesi ve hesaplamanın buna göre yapılması ve ayrıca manevi tazminatlar bakımından da avans faizine hükmedilmesi gerektiğine ilişkin istinaf itirazları birlikte değerlendirildiğinde; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle davacı tarafın itirazları gözetilerek aktuerya hesap uzmanı bilirkişi … tarafından düzenlenen 19/02/2019 günlü 2. ek rapordaki belirleme ve değerlendirmelerin dosyaya oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi ve aynı bilirkişi tarafından daha önce düzenlenen 11/12/2017 günlü kök ve 09/03/2018 günlü ek rapordaki destek paylarının belirlenmesine ilişkin değerlendirmelere davalı tarafça itiraz edilmediği gözetildiğinde tüm bu raporlardaki davacı taraf yararına olan uygulamaların usuli kazanılmış hak oluşturacağı hususu ile kaza tarihinde 25 yaşında olan bir kişinin 1 yıl sonra evleneceği ve bir yıl sonra ilk çocuğunun doğacağı 2 yıl sonra da 2. çocuk sahibi olacağı varsayımından hareket edilerek hesaplama yapılmış olmasında da somut olayın niteliklerine göre bir yanılgı bulunmadığından, hükme esas alınmalarında usul ve yasaya aykırı bir yön olmadığına, kazaya karışan … plaka sayılı aracın ticari araç niteliğinde olması nedeniyle teselsül hükümlerine dayanılarak açılan bir davada hüküm altına alınan ve davalıların birlikte sorumluluğu yoluna gidilen maddi tazminatlar bakımından avans faizine, buna karşılık manevi tazminatların niteliği gereğince manevi tazminatlar bakımından yasal faizi hükmedilmiş olmasında da bir isabetsizlik tespit edilemediğine göre, bu yönleri amaçlayan tüm taraf istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir. 6- Davacılar vekilinin vekalet ücretlerine ve yargılama giderlerine yönelik istinaf itirazlarına gelince, Davacıların her birinin uğradığı zararın temelde tek bir olaydan kaynaklanması ve birlikte dava açılmış olması gözetildiğinde, her bir davacı yararına ayrı ayrı ve fakat hüküm altına alınan toplam maddi ve toplam manevi tazminatlar bakımından tek vekalet ücretine hükmedilmiş olmasında bir usulsüzlük bulunmaması yanında davalı … Sigorta’nın manevi tazminatlar bakımından poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla sorumluluğu yoluna gidilmiş olması nedeniyle söz konusu bu davalı bakımından ret vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği düşünülebilir ise de, manevi tazminatlarının tamamı kabul edilmediğine göre reddedilen manevi tazminat miktarları yönünden davalı taraf yararına hüküm altına alınan vekalet ücretlerine ilişkin hüküm bölümlerinde davalı … sigortanın adının yazılmış olmasının davacı tarafın, davalı tarafa ödeyeceği toplam vekalet ücret miktarına değiştirmeyecek olması karşısında davacı taraf aleyhine sonuç doğuracak bir nitelik taşımaması, ayrıca yargılama sırasında ATK’dan temin edilen maluliyet ve kusura ilişkin raporlar nedeniyle sırasıyla 512,90-TL ve 200,00-TL bedelli 2 adet fatura düzenlenmiş olduğu ve bu fatura bedellerinin davacı tarafça karşılandığı dosya kapsamından anlaşıldığından bu giderlerin yargılama giderlerine eklenmemiş olmasının hatalı olduğu sonucuna varılabilir ise de, ATK’dan alınan 28/11/2016 günlü raporun sadece davacı …’un yaralanmasına bağlı maluliyet durum ve oranı ile iyileşme süresinin tespitine ilişkin bulunduğu ve söz konusu bu raporda davacının yaralanmasına bağlı maluliyet oluşmadığının bildirilmesi nedeniyle bu davacının kalıcı iş göremezlik tazminatı talebinin reddedildiği ve davacı …’nın kendi yaralanmasına bağlı olarak hüküm altına alınan geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin kararın miktar itibariyle kesin nitelikte olduğu gözetildiğinde, miktar itibariyle kesin nitelikte bulunan bir karara bağlı yargılama giderine ilişkin yanılgı bakımından da istinaf yasa yoluna başvurulamayacak olmasına, ayrıca ATK istanbul Trafik İhtisas Dairesinden alınan ve bu nedenle 200,00-TL harcama yapılan kusura ilişkin raporun da, davacı tarafın talebi ile temin edildiği, oysa dosya içerisinde daha önce olayla ilgili olarak Bursa 6. Ceza Mahkemesinin 2014/177 Esasına kayıtlı ceza yargılamasına ilişkin dosya kapsamında ATK Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen ve kazaya karışan her iki araç sürücüsünün de kusurlu olduğunu bildiren 05/02/2015 günlü rapor olduğu gözetildiğinde, araç sürücülerinin kusur oranlarının ne olduğu görülmekte olan dava bakımından, davacıları ilgilendiren bir durum olmaması nedeniyle esasen gereksiz bir istem niteliği taşıdığı bu durumda davacı tarafın istemi neticesinde yapılan giderin HMK’nun 327/1 hükmügözetildiğinde yargılama giderlerine dahil edilmeksizin, davacı taraf üzerinde bırakılmış olmasında sonuç itibariyle bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacılar vekilinin açıklanan tüm bu hususlara yönelik istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. 7- Davalı … Sigorta A.Ş vekili, davalı … A.Ş vekili ve davacılar vekilinin hüküm altına alınan manevi tazminatların miktarlarına yönelik istinaf itirazları birlikte değerlendirildiğinde; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı, adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda zararlandırıcı eylemin tarihi, olayın meydana geliş şekli ile tüm sonuçları, aynı kazada birden çok kişinin ölmesi ve yaralanması, talepte bulunan davacı sayısı, kazaya karışan her iki araç sürücüsünün de kazanın meydana gelmesinde kusurlu oluşu, buna karşılık ölen ve yaralananların kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmaması, ölümün karşılaşılacak en ağır sonuç oluşu, ölenler ile davacıların yakınlık durumu, hayatlarını kaybedenlerin yaşları, ayrıca kazada yaralanan davacı …’nın uğradığı bedensel zararın niteliği, iyileşme süresi, tarafların dosyaya yansıyan sosyo ekonomik durumları, paranın alım gücü dikkate alındığında, yaralanma ve ölümle sonuçlanan taksirli eylem nedeniyle hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının yukarıda açıklanan ilkelere ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde düzenlenen takdir hakkının kullanmasına ilişkin kurala uygun bulunması karşısında istinaf yasa yoluna başvuran taraf vekillerinin bu yönü amaçlayan istinaf itirazlarının da reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesince davacı … lehine hüküm altına alınan geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin hüküm bölümüne ve bu hükme bağlı bulunan yargılama giderlerine yönelik taraf istinaf başvurularının HMK’nun 341/2, 346/1 ve 352.madde hükümleri uyarınca ayrı ayrı USULDEN REDDİNE, 2-Yukarıda başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının davacı … lehine hüküm altına alınan geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin hüküm bölümü dışında kalan diğer hüküm bölümlerine yönelik olarak davacılar vekili, davalı … Sigorta A.Ş vekili, davalı … Sigorta A.Ş vekili, davalı … Sigorta A.Ş vekili ile davalı … A.Ş. vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının ise HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar, görülmekte olan davada ihtiyarı dava arkadaşı konumunda bulunduklarından karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca her birinden ayrı ayrı alınması alınması gereken 80,70-‘şer TL maktu istinaf karar ve ilam harcı toplamı olan 484,20-TL’den, istinaf yasa yoluna başvuru sırasında davacılar tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 44,40-TL’nin düşümü ile kalan 439,80-TL harcın davacılardan müsavi şekilde alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca manevi tazminata ilişkin dava bakımından alınması gereken 17.487,36-TL’ nispi istinaf karar ve ilam harcından; … Sigorta A.Ş tarafından istinafa başvuru sırasında yatırılan 44,40-TL maktu ve 4.371,84-TL nispi harcın düşümü ile kalan 13.115,52-TL harcın (davalı … Sigorta A,Ş’nin sorumluluğu 5.115,05-TL ile sınırlı olmak kaydıyla) davalı … Sigorta A.Ş ve davalı … A.Ş’den müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu Hükümleri uyarınca maddi tazminata ilişkin dava bakımından alınması gereken 15.589,23-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davalı … Sigorta A.Ş tarafından yatırılan 3.897,00-TL; davalı … Sigorta A.Ş tarafından yatırılan 3.897,31-TL ve … A.Ş tarafından yatırılan 44,40-TL’nin düşümü ile kalan 7.750,52-TL harcın davalı … Sigorta A.Ş, davalı … Sigorta A.Ş ve davalı … A.Ş’den müştereken ve müteselsilen alınarak ile Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 5-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-İstinaf yasa yoluna başvuranlarca yapılan istinaf giderlerinin yapan taraf üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı … lehine hüküm altına alınan maddi tazminata ilişkin hüküm bölümleri bakımından HMK.nun 361 maddesi uyarınca , tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık; diğer tüm hüküm bölümleri bakımından ise HMK.m. 362/1-a gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/04/2022