Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/343 E. 2021/319 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/343
KARAR NO: 2021/319
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/10/2018
NUMARASI: 2017/361 E., 2018/710 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/02/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili 14/11/2016 harç tarihli dava dilekçesinde özetle;16/03/2009 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile Tem Otoyolunda Ankara ili istikametinden Bolu ili istikametine doğru seyrettiği sırada Akıncılar gişelerine geldiğini ve gişelerde bulunan şerit ayırıcı beton bariyerine çarpması sonucunda ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazsı meydana geldiğini, söz konusu kaza neticesinde müvekkili …’ın eşi, diğer müvekkillerinin babası olan …’ın hayatını kaybettiğini, kazaya sebebiyet veren aracın davalı … şirketince 13/06/2008 tarihi ile 13/06/2009 tarihleri arasında … numaralı trafik poliçesi ile sigortalı olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla davanın kabulü ile şu aşamada gerçek zararın tespit edilmesi mümkün olmadığından şimdilik müteveffanın eşi davacı … için 100,00 TL, müşterek çocuk … için 100,00-TL, diğer müşterek çocuk … için de 100,00 TL maddi zararın davalıdan temerrüde düştükleri tarihten itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 24/01/2018 tarihli dilekçesi ile dava değerini artırarak, eş … için 135.727,79 TL, çocuk … için 6.371,52 TL ve çocuk … için 7.900,69 TL olmak üzere toplam 150.000.00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, kaza yerinin Ankara olduğunu, sigorta poliçesinin de Ankara’da tanzim edildiğini, müvekkili şirketin adresinin İstanbul olduğunu, yetkili mahkemenin İstanbul Ticaret Mahkemeleri olduğunu, dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, dava konusu kazanın 16/03/2009 tarihinde meydana geldiğini, şahısların kendi kusuruyla yaptığı kazalarda trafik sigortacısından tazminat talep hakkı bulunmadığını, davanın haksız fiile dayandığını, bu nedenle uygulanacak faiz oranının yasal faiz olması gerektiğini, davacı yanın ticari faiz talebinin haksız olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; Davanın Kabulü ile, Davacı … yönünden 135.727,79 TL, Davacı … yönünden 6.371,52 TL, Davacı … yönünden 7.900,69 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan 01/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsil edilerek davacılara ödenmesine karar verilmiş, verilen karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacıların murisi …’ın tek taraflı kazada kendi kusuru sonucu vefat ettiğini, mirasçılarının destekten yoksun kalma tazminatı isteyemeyeceğini, ilk derece mahkemesince müteveffanın davacı …’e desteğinin olup olmadığını araştırmadığını, müteveffanın davacı … ile 9 yıldır ayrı yaşadığını, hatta müteveffanın kardeşinin, müteveffanın başka bir kadınla yaşadığına dair beyanı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını, yeniden inceleme yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda; Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. 16/03/2009 tarihinde sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile seyir halinde iken gişelerde bulunan şerit ayırıcı beton bariyerine çarpması sonucunda meydana gelen trafik kazası sonucu vefat ettiği, olayda sürücü …’ın tam kusurlu olduğu, anlaşılmıştır. Dosya arasındaki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 109/1 maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zaman aşımına uğrar” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise; “Dava cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi ön görmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri içinde geçerlidir” hükmüne yer ver verildiğine; söz konusu yasa hükmünün ceza zaman aşımı uygulanması için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte olup, bunun dışında eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olmasını veya mahkumiyet kararı ile sonuçlanmış bir ceza davasının varlığını aramadığına, bir kişinin ölümü ile sonuçlanan söz konusu trafik kazasının da bu anlamda cezayı gerektiren bir fiil niteliğinde olup sürücü davacılar desteğinin vefat etmiş olmasının sonuca etkisi bulunmadığına, kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 85/1 ve 66/d madde hükümleri dikkate alındığında, uzamış zaman aşımı süresinin 15 yıl olduğu hususunda da bir belirsizlik olmadığına, 16/03/2009 olan kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken yasal mevzuat ve Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları dikkate alındığında, sürücü-işleten destek ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile ölmüş olsun, ölüm destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğuran bir sonuç olduğundan, desteğin kusurunun destekten yoksun kalanlara yansıtılamayacağı, araç sürücüsünün veya işleteninin tam kusurlu olması halinde dahi 3.kişi konumunda olan destekten yoksun kalan kişilerin sigorta şirketinden tazminat isteme hakkına sahip olduğu konusunda duraksama bulunmadığına, bu durumda 3.kişi sıfatıyla dava açan destekten yoksun kalan kişiler bakımından TBK’nun 135. maddesinde düzenlenen alacaklı-borçlu sıfatlarının birleşmesi durumunun da gerçekleşmemiş olmasına, kaza tarihinden çok sonra 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS genel şartlarının somut olayda uygulanma yerinin bulunmamasına, davacı …’ın halen nüfus kaydında desteğin eşi olarak gözükmesine göre, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf taleplerinin HMK.nun 353-1/b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/10/2018 tarih ve 2017/361 E., 2018/710 K. sayılı kararına yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Alınması gereken 10,246,50-TL harçtan peşin yatırılan 2.561,63-TL karar ilam harcının düşümü ile 7.684,87-TL bakiye karar ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir KAYDINA, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacılar … ile … yönünden HMK.nun 362/1-a maddesi gereğince miktar itibarıyla kesin, davacı … yönünden 20/07/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik HMK.nun 361/1. madde hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.18/02/2021