Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/3425 E. 2022/219 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3425
KARAR NO: 2022/219
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/06/2019
NUMARASI: 2014/1043 Esas – 2019/962 Karar
DAVA TARİHİ: 02/07/2013
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Cismani Zarar Nedeniyle Maddi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesini özetle; 02/03/2011 tarihinde … Mah. … Sk ile … Sok kesişiminde müvekkili yaşı küçük …in durduğu esnada gri renkli marka ve modeli tespit edilemeyen bir aracın çarpması sonucunda ağır şekilde yaralandığını, kazaya karışan araç ve sürücüsünün meçhul olduğunu, ileri sürerek müvekkilinin kalıcı iş gücü kaybından dolayı maddi kaybı için 200,00-TL maddi tazminatın davalıya başvurma tarihinden sonra 8 iş günün bitimi tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili 03/05/2019 tarihli ile dava değerini toplam 62.676,95-TL olarak ıslah etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tazminata konu olayın trafik kazası neticesinde meydana geldiğinin ispat edilmesi gerektiğini, kaza ile ilgili trafik kazası tespit tutanağının tutulmamış olmasının, dava konusu olayın gerçek bir kaza olmadığı yönünde şüpheleri artırdığını, davacı tarafın davadan önce vekil eden kuruma başvuruda bulunmadığından dava dilekçesinde belirtilen faizin başlangıç tarihini kabul etmediklerini belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda;”… aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen hesap raporu dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunmakla, davacı yaşı küçük …’in evinin yanında oynadığı sırada plakası tespit edilemeyen aracın çarpması ile geçirdiği trafik kazası sonrası yaralanması üzerine davacının bedensel zararının doğduğu, vücudundaki sürekli maluliyet oranının %5,1 olduğu ve 135 gün süreyle geçici iş göremez kalması nedeniyle maddi zarara uğradığı sabit olduğundan, kaza tarihindeki sigorta poliçe teminatlarına göre poliçe limiti 200.000,00-TL olup bu kapsamda davacı tarafların dava dilekçesi ve ıslah dilekçesi ile talepleri doğrultusunda maddi tazminat isteminin kabulü gerektiği” gerekçesiyle, DAVANIN KABULÜ ile; Davacı …’ın uğradığı toplam 62.676,95-TL maddi tazminatın (azami sorumluluk limiti 200.000,00-TL ile sınırlı olmak kaydıyla) dava tarihi olan 02/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri: Davalı vekili; tazminata konu olaya sebebiyet veren kusurlu, motorlu bir aracın varlığının ve sigorta poliçesi düzenlenmesi zorunlu araçlardan olup olmadığının somut deliller ile ispat edilemediğini, 21.06.2017 tarihli raporda kusur tespiti yönünden delillerin dosyaya sunulmamış olması nedeniyle kusur tespiti yapılamayacağı belirtilmesine rağmen yerel mahkemece oluşturulan 30.01.2019 tarihli ara karar ile araç sürücünün %100 kusurlu olduğu kabul edilerek hesap raporu hazırlanmasının istendiğini, bunun hukuka aykırı olduğunu, maluliyet raporunun ATK’dan alınması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle …’ndan maddi tazminat istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle; dava konusu kazaya ilişkin kaza tespit tutanağı tutulmamış ise de, dosyada mübrez 02.03.2011 tarihli görgü tespit tutanağı, aynı tarihli genel adli muayene raporu, müşteki ifade tutanağı, Hilvan C. Başsavcılığı’nın daimi arama kararı hep birlikte nazara alındığında, olayın trafik kazası olduğu ve yaşı küçük …’ın araç çarpması sonucu yaralandığının anlaşılmasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Usûl ve yasaya uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/06/2019 tarih ve 2014/1043 Esas, 2019/962 Karar sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf başvuru sırasında alınması gereken 4.267,80-TL harçtan peşin alınan 1.066,95-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.200,85-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince, kesin olmak üzere, oy çokluğu ile karar verildi.17.02.2022
– MUHALEFET ŞERHİ- Bilindiği üzere, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’ndan yararlanma olanağının ortadan kalkmış olması durumunda, 5684 Sayılı Yasa’nın 14. maddesi gereğince kazaya neden olan motorlu aracın kimliği belirsiz ise, kaza sırasında geçerli poliçesi yoksa veya eksikse, poliçeyi düzenleyen sigorta şirketi iflas etmişse veya ruhsatı iptal edilmişse, çalınan veya gasp edilen araçlardan dolayı işleten sorumlu tutulamıyorsa, …’na başvurulabilecektir. … işletenin kusuru nispetinde sorumludur. 6100 Sayılı HMK’nın 266 ve devamı maddeleri gereğince çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verilir, hükmüne yer verilmiştir. Dosya kapsamına göre, her ne kadar dosyada mevcut belgelere göre davaya konu somut olayın trafik kazası olduğu ve yaşı küçük …’in plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen bir aracın çarpması sonucu yaralandığı anlaşılmakta ise de; eldeki davada, davalı taraf kusur raporu alınması gerektiğini savunmuştur. Soruşturma dosyasında suçun faili meçhul olup daimi arama kararı verilmiş, kusura yönelik bir tespitte bulunulmamıştır. Mahkemece dosya bilirkişi incelemesine gönderilmiş, ancak 16.11.2016 tarihli raporda, kaza tespit tutanağı, araca ait fren izi, görgü tanığı ve mobese kayıtları olmadığından kusur tespiti yapılamadığı belirtilmiş olup, başkaca kusur raporu alınmaksızın mahkemece 30.01.2019 tarihli celsede sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu esas alınarak aktüer hesabı yapılmasına dair verilen ara karar üzerine, bu doğrultuda hazırlanan 15.04.2019 tarihli aktüer raporu hükme esas alınarak, neticede kusur tespitinin yapıldığı bilirkişi raporu olmaksızın yazılı şekilde karar verilmiştir.Bu halde, yerel mahkemece olay yerinde keşif yapılarak (istinabe yolu ile), kazanın meydana geldiği yer, yaralanan çocuğun olay anında bulunduğu konum, yaralanmasının niteliği gibi hususlar değerlendirilerek alanında uzman bir bilirkişiden alınacak rapor ile dosya kapsamında bulunan tüm bilgi ve belgeler bir arada değerlendirilerek tarafların olaydaki kusur durumları hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenip yukarıdaki açıklamalar ışığında sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı (Bknz. Yargıtay 17. HD’nin 2015/7030 Esas,2018/122 Karar sayılı ilamı), bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1.a.6 gereğince kaldırılmasına karar verilmesinin doğru olacağı düşüncesiyle, sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.17.02.2022