Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/3417 E. 2022/1286 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3417
KARAR NO: 2022/1286
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/05/2019
NUMARASI: 2017/853 Esas – 2019/600 Karar
DAVANIN KONUSU: Rücuen Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davalı şirketin malik olduğu … plaka sayılı aracın ZMM sigortacısı olduğunu, sigortalı aracın 18/12/2016 tarihinde zincirleme yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasına karıştığını, kaza sonrasında düzenlenen olay yeri tespit tutanağına göre sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olarak önündeki … plakalı araca, onun da … plaka sayılı araca, onun da … plaka sayılı araca ve onun da … plaka sayılı araca çarptığını, söz konusu araçlarda kaza nedeniyle oluşan maddi zarara karşılık olarak müvekkili şirket tarafından … plakalı araç için 24.465,00-TL, … plaka sayılı araç için 15.200,00-TL, … plaka sayılı araç için 720,00-TL ve … plaka sayılı araç için ayrı ayrı 3.621,00-TL ve 709,80-TL olmak üzere toplam 44.715,80-TL ödeme yapıldığını, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’nın B.4-F bendi uyarınca, sigortalı araç sürücüsünün olay yerini nedensiz olarak terk etmesi nedeniyle araç malikine karşı rücu haklarının bulunduğundan bahisle ödenen toplam 44.715,80 TL ödeme tarihi olan 12/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini, Birleşen dava dilekçesi ile de; müvekkili şirkete sigortalı … plaka sayılı aracın 18/12/2016 tarihinde karıştığı kaza nedeniyle hasara uğrayan … plaka sayılı araç için 4.077,61 TL ödeme yapıldığından bahisle öncelikle davaların birleştirilmesine ve 4.077,61 TL tazminatın ödeme tarihi olan 27/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili asıl davaya ilişkin cevap dilekçesinde özetle; kaza tarihinde … plaka sayılı aracın, müvekkili şirketin müdürü …’nın sevk ve idaresinde olduğunu, araç sürücüsünün öndeki aracın ani frenle yavaşlamasını farkedemediğini ve yolun kaygan olması nedeniyle trafik kazasının meydana geldiğini, kaza neticesinde araç sürücüsü …’nın ve diğer araçlardaki kişilerin yaralandığını, kaza sonrasında …’nın diğer yaralananlara yardım etmeye çalıştığını ancak kendi yaralanması nedeniyle başındaki ağrının şiddetlenmesi ve diğer araç sürücülerinin kazanın oluşumundan kendisini suçlamaları nedeniyle sürücünün olay yerinden ayrılarak hastaneye gittiğini, araç sürücüsünün nedensiz yere değil yaralanması nedeniyle olay yerinden ayrıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; sigortalı araç sürücüsünün zorunlu haller haricinde olay yerini terk etmesi hali istisna olmak üzere davacı sigorta şirketinin işletene rücu hakkının bulunduğu, sigortalı araç sürücüsü …’nın tedaviyi gerektirir veya can güvenliği nedeniyle uzaklaşmasını gerektirir bir durumda bulunduğunun dosya kapsamı itibariyle davalı tarafça ispat edilemediği gerekçesine yer verilerek, “1-Esas davada 44.715,80 TL’nin 12/04/2017 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Birleştirilen dosya yönünden 4.077,61 TL’nin 27/09/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Hükme karşı, davalı vekili; araç sürücüsü …’nın kaza neticesinde yaralandığı, diğer araç sürücülerinin kendisini suçlaması nedeniyle can güvenliğinden endişe etmesi ve yaralanması nedeniyle başındaki ağrının şiddetlenmesi üzerine araç sürücünün kaza mahallinden ayrıldığı, tedavi için hastaneye ve sonrasında ifade vermek için karakola gittiğinin dosya içerisinde bulunan tedavi belgeleri ile ispatlandığı, araç sürücüsünün kaza mahallini terk etme ve kaçma niyeti olsa idi hastane yerine evine veya başka bir yere gitmesi gerektiği, araç sürücüsünün alkollü olmadığı, araçta meydana gelen hasar nedeniyle kasko sigorta şirketi tarafından ödeme yapıldığı, araç sürücüsünün alkollü olması halinde söz konusu ödemenin yapılmayacağı gerekçesi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Asıl ve birleşen davalar; ZMM sigorta poliçesi kapsamından ödenen hasar bedelinin Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları uyarınca kaza mahallinin nedensiz yere terkedilmesi nedeniyle rücuan tahsili talebine ilişkindir. (1) Asıl dava yönünden; Dosya üzerinde yaptırılan inceleme neticesinde nöroloji uzmanı, makine mühendisi ve sigortacılık uzmanından oluşan bilirkişi heyetinin 14/11/2018 tarihli asıl raporda özetle; … plaka sayılı araç sürücüsünün “sürücülerin önlerinde gider araçları yönetmelikte belirtilen güvenli ve yeterli mesafeden izlemek zorundadır” kuralını ihlal ederek kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu, … plaka sayılı araç bakımından, araçta meydana gelen hasarın miktarı ile aracın kaza tarihindeki rayiç değeri dikkate alındığında aracın hurdaya çıkartılması gerektiği, aracın rayiç değerinden sovtaj bedeli düşüldüğünde ödenmesi gereken miktarın 24.647,00-TL olduğu, … plaka sayılı araç bakımından, araçtaki hasar ile kazanın oluş şeklinin uyumlu olduğu, … plaka sayılı araç bakımından 3.595,60-TL değerinde yedek parça hasarı ve 2.950,00-TL kaporta, elektrik, mekanik ve boya hasarı bulunduğu ve söz konusu araç için 4.330,80-TL ödeme yapıldığı, … plaka sayılı araçta meydana gelen hasar için ise 720,00-TL ödeme yapıldığı, araçların hasarlı fotoğrafları, hasara ilişkin düzenlenen ekspertiz raporları dikkate alındığında ve yapılan ödemelerin uygun ve hasar ile uyumlu olduğu kanaatine varıldığı ve araç sürücüsünün kaza mahallini terk etmesi nedeniyle rücu hakkının bulunduğu kanaatine varıldığı, 16/01/2019 tarihli ek raporda ise; … plaka sayılı araç bakımından tespit edilen toplam hasar bedelinin 7.723,81-TL olduğu, kök raporda belirtilen 3.621,00 TL düşüldükten sonra bakiye kalan 4.102,81 TL’nin talep edilebileceği kanaatine varıldığı bildirilmiş, Dosya içerisinde bulunan ödeme belgelerinin incelenmesinde; … plaka sayılı araç için 24.465,00 TL, … plaka sayılı araç için 15.200,00 TL, … plaka sayılı araç için (709,80+3.621,00+4.077,61) 8.408,41 TL, … plaka sayılı araç için 720,00-TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Bu tür davalarda, sigortacı, 2918 sayılı KTK’nın 95/2.maddesi uyarınca; tazminat yükümlüğünün azaltılmasına ve kaldırılmasına ilişkin halleri 3.kişilere karşı ileri süremeyeceğinden, zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilecektir. Bu rücu hakkı, kaynağını halefiyet ilkesinden almamakta, sözleşme ve yasa gereği sigorta ettirene karşı defi hakkı bulunan sigortacı, bu hakka dayanarak kendi sigortasına dönebilmesi kuralından kaynaklanmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ZMM sigortalı araç sürücüsünün kazadan sonra olay yerini terk etmesinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı ve kaza yerinin terki nedeniyle kazada oluşan hasarın poliçe teminatı kapsamında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 1409/1. maddesi uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin 2. fıkrası hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının B.4. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. Somut olayda; her ne kadar ilk derece mahkemesince ispat yükü ters çevrilerek davalının olay yerini zorunlu haller nedeniyle terk ettiğini ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının B.4. maddesinde rücu sebepleri belirtilmiş olmakla beraber sürücünün kaza mahallini terk etmesi tek başına rücu sebebi olmadığı, dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler, davalının sağlık kuruluşuna başvurduğu, alkollü olmadığına dair alınan rapor, kazaya çok sayıda aracın karıştığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, rücu şartlarının gerçekleşmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf talebi yerindedir. Bununla birlikte, tespit edilen eksiklik dosya kapsamı itibariyle yeniden yargılamayı gerektirmediğinden ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, asıl dava yönünden yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir. (2) Birleşen dava yönünden; Davacı açmış olduğu davada, harca esas dava değeri olarak gösterdiği 4.077,61-TL nin davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesi isteminde bulunmuş, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde davacının talebinin kabulüne karar verilmiştir. Dolayısıyla da davalı aleyhine ilk derece mahkemesinin hükmettiği toplam alacak miktarı 4.077,61 TL dir. 29906 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6773 sayılı kanunun 41.maddesi ile değişik HMK’nın 341/2 madde hükmü uyarınca miktar ve değeri 3.000,00-TL’yi geçmeyen mal varlığına ilişkin davalarda verilen karar kesin olup, hüküm tarihi olan 2019 yılı itibariyle kesinlik sınırı 4.400,00-TL’dir. Bu durumda eldeki davada istinaf eden davalı aleyhine hükmedilen ve istinaf konu alacak miktarı olan 4.077,61 TL, ilk derece mahkemesinin kararının kesinlik sınırı olan 4.400,00 TL’nin altında kalmaktadır. HMK’nın 346/1.maddesi hükmü uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının miktarı itibariyle kesin olduğu durumlarda usulden red kararının yerel mahkemesince verilmesi gerekli ise de, temyiz merciine de aynı yetkinin tanındığı 01/06/1990 gün ve 1989/03-1990/04 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da gözetilmek suretiyle, davalı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf dilekçesinin ve isteminin; HMK’nın 346/1 ve 352. maddeleri gereğince ilk derece mahkemesinin kararın, kesin olması nedeniyle usulden reddine karar verilmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe uyarınca;A)1-(a) Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/05/2019 tarih ve 2017/853 Esas 2019/600 Karar sayılı ilamının, asıl davaya ilişkin verilen hüküm yönünden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1-b/2 madde hükmü gereğince KABULÜNE, (b) Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/05/2019 tarih ve 2017/853 Esas 2019/600 Karar sayılı ilamının, birleşen Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/101-72 E-K sayılı davaya ilişkin verilen hüküm yönünden istinaf başvurusunun HMK’nın 346/1 ve 352.madde hükümleri uyarınca USULDEN REDDİNE, 2-Asıl ve birleşen davaya ilişkin yapılan istinaf başvurusu için davalı tarafça yatırılan peşin istinaf karar ve ilam harçlarının istek halinde yatıran davalı tarafa iadesine,3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,B) Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/05/2019 tarih ve 2017/853 Esas 2019/600 Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA, 1- (a) Asıl davanın REDDİNE, (b) Birleşen davanın KABULÜ ile; 4.077,61 TL’nin 27/09/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 2- (a) Asıl dava yönünden alınması gereken maktu karar ve ilam harcı 80,70-TL’den davacı tarafça peşin yatırılan 763,64-TL harcın mahsubu ile arta kalan 682,94-TL harcın istek halinde davacı tarafa iadesine, (b) Birleşen dava yönünden alınması gereken 278,54-TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin yatırılan 69,64-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 208,90-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 3-(a) Asıl dava yönünden davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4. maddesi gereğince belirlenen 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, (b) Birleşen dava yönünden davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 5- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının yatıran tarafa iadesine, C- Kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, dava değeri (asıl dava yönünden 44.715,80-TL, birleşen dava yönünden 4.077,61 TL) dikkate alınarak HMK.m.362/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/10/2022