Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/3408 E. 2021/1717 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3408
KARAR NO: 2021/1717
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/07/2018
NUMARASI: 2015/1175 E. – 2018/812 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İ Davacı vekili, davacıya ait … plakalı aracın davalı … tarafından kasko sigortası ile teminat altına alındığını; aracın 01/12/2014 tarihinde tek taraflı bir kazayla hasarlandığını; hasarı davalı sigortaya bildirdiklerini, hasarla ilgili … nolu hasar dosyasının açıldığını; olayın ekspertiz tarafından incelendiğini, aracın yetkili servise müvekkilince tamir ettirildiğini; servisin 31.278,05 TL tamir gideri için fatura düzenlediğini; müvekkilinin bu faturayı ödemesi için davalıya gönderdiğini ancak davalının faturayı ödemediğini; ayrıca kaza nedeniyle 9.086,00 TL’lik lastik hasarınında ortaya çıktığını, bunun da faturasını davalıya gönderdiklerini ancak davalının bunu da ödemediğini belirterek müvekkilince ödenen toplam 40.364,05 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, araç maliki şirket tarafından kazanın ve hasarın kendilerine bildirildiği, kendilerince hasar dosyası açıldığı; yaptırılan ekspertiz incelemesi sonunda ekspertiz raporuyla hasar ile kaza tespit tutanağının uyumsuz olduğunun belirlendiğini; bu nedenle müvekkilinden asıl kazanın gizlenmiş olduğunun anlaşıldığını; davacının müvekkili olan sigortasına, doğru bildirimde bulunma yükümlülüğünü yerine getirmediği için, davalının ödeme zorunluluğunun kalktığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; Davanın reddine, karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu kazanın gerçek olduğunu, kazanın geç bildirilmesinin sonuca etkili olmadığını, davacının farklı beyanda bulunmasını gerektirecek bir neden ve menfaatin bulunmadığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; Davacıya ait … plakalı aracın davalı … tarafından kasko sigortasi ile teminat altına alındığını; aracın 01/12/2014 tarihinde tek taraflı bir kazayla hasarlandığı belirtilerek, davalı … şirketinden hasar tazminatı talep edildiği anlaşılmıştır. TTK.nun 1409/1 maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı yasanın 1409/2 maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.(HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilâmları) Somut olayda, kazaya karışan çekicinin ön camının kırık, güneş siperliğinin kırık, ön panjurunun kırık olmasına rağmen; kaza mahallinde herhangi parça kırıntı ve emarenin bulunmadığı, fren tertibatında bir bozukluğa rastlanmadığı, meydana gelen zarar ile kaza arasında illiyet bağının bulunmadığının da yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları ile belirlendiği, bu durumda ispat külfetinin yer değiştirdiği, davacı tarafından meydana gelen kazanın ihbar edilen içinde oluştuğununda somut deliller ile ispatlanamadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1/b/1 maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M: 1-)Usul ve yasaya uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan mahkeme kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,(HMK.m.353/1-b/1) 2-)Alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin yatırılan 44,40-TL nispi karar ilam harcının düşümü ile 14,90-TL nispi karar ilam harcının istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-)Yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.11/11/2021