Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/3378 E. 2022/1608 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3378
KARAR NO: 2022/1608
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/06/2019
NUMARASI: 2017/699 Esas- 2019/583 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17.11.2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; 15/08/2015 tarihinde müvekkillerinin desteği …’un … plaka sayılı boş kamyonla indiği sırada aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı yönden dolu olarak gelen … plaka sayılı kamyona çarpması neticesinde uçurumdan aşağı ocak sahasına düşerek hayatını kaybettiğini, kazaya ilişkin Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/25413 soruşturma numaralı iddianamesinde şüpheli …’nın asli kusurlu, davacıların desteği …’un ise tali kusurlu olduğunun belirtildiğini, kazaya karışan … plaka sayılı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı bulunmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 500,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden mümkün olmadığı takdirde dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, Yargılama aşamasında sunduğu 08/06/2018 tarihli dilekçesi ile; dava değerini davacı … yönünden 43.728,00-TL’ye, davacı … yönünden 38.369,00-TL’ye çıkarttıklarını bildirerek toplam 82.097,00-TL’nin olay tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; kazanın karayolu kabul edilmeyen trafiğe kapatılmış inşaat alanında meydana geldiğini, bu nedenle trafik kazası kapsamında değerlendirilemeyeceğini, ZMMS genel şartlar A.1 maddesi gereğince müvekkili kurumun sorumluluğu bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla sorumluluklarının davacıların desteğinin kusuru oranında olduğunu, olay tarihi itibariyle kişi başına azami sorumluluk miktarının 290.000,00-TL olduğunu, yeni genel şartlara göre tazminat hesaplaması yapılırken TRH 2010 tablosu ve teknik faizin 1,8 oranında uygulanması gerektiğini, davacıların müteveffanın kendilerine destek olduğunu ispatlamaları gerektiğini, davacıların var ise kaza nedeniyle elde ettikleri kazanımların tazminat tutarından indirilmesi gerektiğini, müteveffanın müterafik kusuru bulunup bulunmadığının araştırılması ve var ise indirim yapılması gerektiğini, hasar görenin birden fazla olması nedeniyle teminatın paylaştırılması gerektiğini, müvekkili şirketin ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz ile sorumlu olduğunu, 28/11/2017 tarihli beyan dilekçesi ile de yeni genel şartlar ve 26/04/2016 tarihinde KTK’nın 92/1. maddesine eklenen (g) bendi gereğince hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin teminat kapsamı dışında olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Davacıların murisinin karayolu sayılan yerde meydana gelen trafik kazasında sürücü olarak bulunduğu ve kendi asli kusuru sonucu öldüğü, müteveffanın bulunduğu … plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasının olmadığı, bu sebeple davalının sorumlu olduğu, mahkememizce aktüerya uzmanına ve makine mühendisine yaptırılan bilirkişi incelemesi ve inşaat mühendisine yaptırılan keşif ile davacıların destek tazminatı talep edebileceğinin anlaşıldığı” gerekçesi ile “1-Davanın KABULÜ ile, Davacı … için 43.728,29 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi olan 03/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, Davacı … için 38.369,28 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi olan 03/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine” karar verilmiş, karar karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davalı vekilinin istinaf talebi; kazanın meydana gelen yerin karayolu olmadığı ve trafik kazası olarak sayılamayacağı, ZMMS genel şartları A.2-b maddesi gereğince sorumluluklarının bulunmadığı, genel şartlarda ve KTK 92. maddede yapılan değişiklik gereğince desteğin kusuruna denk gelen zararın teminat kapsamı dışında kaldığı, kaza tarihi itibariyle yeni genel şartların uygulanması gerektiği, PMF yaşam tablosuna göre hesaplama yapılmasının hukuka aykırı olduğu, ceza yargılamasında alınan kusur raporu ile mahkemece alınan bilirkişi raporunun çelişkili olduğu, çelişki giderilmeksizin hüküm kurulmasının hatalı olduğu, işverenin kusurlu olması nedeniyle müvekkili kurumun sorumluluğuna gidilemeyeceği, davacılara SGK tarafından bağlanan peşin sermaye değeri düşülmeden karar verilmesinin hatalı olduğu hususlarına ilişkindir.6100 sayılı HMK m. 355 gereğince istinaf edenin sıfatı, istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılan incelemede;Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 91. maddesi gereğince aynı Kanun’un 85. maddesinde belirtilen, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere, mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunludur. Zorunlu mali sorumluluk sigortasının yaptırılmaması durumunda Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi gereğince, zorunlu mali sorumluluk sigortasının kaza tarihindeki limitleri dahilinde işletenin üçüncü kişilere karşı sorumluluğunu … karşılayacaktır. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türüdür.Türk Ticaret Kanunu’nun 1425. maddesine göre sigorta poliçesi genel ve varsa özel şartları içerir. Yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre; somut olayda, davacıların desteği …’un 15/08/2015 tarihinde … plaka sayılı boş kamyonla indiği sırada aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı yönden dolu olarak gelen … plaka sayılı kamyona çarpması neticesinde uçurumdan aşağı ocak sahasına düşerek hayatını kaybettiği, anne ve babası olan davacıların destekten yoksun kaldıkları iddiasıyla kaza yapan aracın trafik sigortacısı olmaması nedeniyle davalı aleyhine eldeki davayı açtıkları anlaşılmıştır. Davacıların desteğinin vefatına neden olan kazanın 15/08/2015 tarihinde meydana geldiği, desteğin sürücüsü olduğu … plaka sayılı kamyona ilişkin düzenlenmiş ZMM sigorta poliçesi bulunmadığı anlaşılmakla, davalının sorumluluğu 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre belirlenmelidir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.3 maddesine ve A.5 maddesinin (ç) bendine göre; ancak üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla meydana gelen destek zararları, destekten yoksun kalma teminatı kapsamındadır.Sigortacının destek zararlarından sorumlu olması için motorlu aracın işletilmesi sırasında, mutlaka ölen kişinin üçüncü kişi olması gerekir. Yine genel şartların A.6 maddesi (d) bendinde; destekten yoksun kalan hak sahibinin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsın kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri, teminat kapsamında değildir. Ayrıca kaza tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanunu’nda da sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsın kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin sigorta teminatı kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme olmadığı ve kapsama giren teminat türleri arasında sayılmadığına ve KTK’nun atıfta bulunduğu Borçlar Kanunda da konuya ilişkin herhangi bir açık düzenleme yer almadığına göre; ortada yasaya aykırı olarak yapılmış bir genel şart düzenlemesi varlığından da söz edilemeyecektir. (-bkz…Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 29/05/2017 gün 2016/14573 Esas-2017/6035 sayılı kararı ile yine çok benzer bir konuya ilişkin bulunan 30/11/2020 gün ve 2019/1241 Esas, 2020/7802 Karar sayılı emsal içtihatları-) Somut uyuşmazlıkta; ceza yargılaması sırasında ve ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporları ile hem araç sürücüsü olan davacıların desteği …’a hem de aynı zamanda kazaya karışan aracın işleteni olan kazanın meydana geldiği maden sahasının işleteni şirkete kusur izafe edildiği, mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda, davacıların desteğinin kusurunun üçüncü kişi olan davacılara yansıtılamayacağı gerekçesi ile maden sahasının işletenine izafe edilen kusur oranı indirilmek suretiyle ve desteğin kusur oranı üzerinden tazminat miktarının belirlendiği, mahkemece davacıların desteğinin kusuruna denk gelen miktar yönünden davacıların davasının kabulüne karar verildiği görülmüştür. Oysa ki; davacıların desteğinin vefatı ile sonuçlanan tek taraflı trafik kazasında, desteğin kullandığı aracın işleteni ile kazanın meydana geldiği şantiyenin işvereninin aynı şirket olduğu, kazanın oluşumu nedeniyle dava dışı işverene, kazaya karışan aracın kullanılması sırasındaki bir eyleminden kaynaklı olarak değil, kaza mahali olan şantiye içerisinde iş güvenliği yönünden işveren olarak gerekli tedbirleri almaması nedeniyle kusur izafe edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, hem davacıların desteğinin hem de dava dışı maden sahası işleteninin kusurlu olduğu, maden sahası işletenine işveren sıfatıyla verilen kusurun araç işletilmesinden kaynaklı olmaması nedeniyle mahsup edilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, ancak kazanın 15/08/2015 tarihinde meydana gelmesi nedeniyle yukarıda açıklandığı üzere yeni Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının uygulanması ve bu suretle davacıların desteğinin kusurunun davacılara yansıtılması gerektiği, kazanın oluşumunda kusuru bulunan şantiye sahası işleteni/işveren aynı zamanda kazaya karışan aracın işleteni ise de atfedilen kusurun aracın işletilmesinden kaynaklanmadığı, kusur izafe edilen eylemin, işveren sıfatı ile iş güvenliği tedbirlerine aykırı davranmasından kaynaklandığı, kaza tarihi itibariyle araç sürücüsü desteğin vefatı nedeniyle davacıların, üçüncü kişi olarak kabullerinin mümkün olmadığı …ndan tazminat talep etme hakları bulunmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davacıların, üçüncü kişi olarak kabul edilmek suretiyle yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde isabet bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile tespit edilen hukuki eksiklik ve yasaya aykırılıklar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK m. 353/1-b/2 gereğince ilk derece mahkemesinin kararın kaldırılmasına ve davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM/ Gerekçe uyarınca;A) 1- İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/06/2019 tarih ve 2017/699 Esas 2019/583 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince KABULÜNE,2- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 44,40-TL maktu istinaf karar harcı ile 1.357,65-TL nispi istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin dosyanın esası hakkında verilecek kararda dikkate alınmasına,B) İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/06/2019 tarih ve 2017/699 Esas 2019/583 Karar sayılı kararının HMK m.353/1-b/2 gereğince KALDIRILMASINA, kaldırılan hükmün yerine geçmek üzere1-DAVANIN REDDİNE,2- Alınması gereken karar ve ilam harcı 80,70-TL’den başlangıçta peşin alınan 31,40-TL ile tamamlama harcı 278,69-TL’nin mahsubu ile arta kalan 229,39-TL harcın istek halinde davacılara iadesine,3- Davacı tarafça iş bu dava için yapılan yargılama giderinin davacı yan üzerinde bırakılmasına,4- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davacı …’un açtığı dava yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4. maddesine göre belirlenen 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı …’tan tahsili ile davalıya ödenmesine, Davacı …’un açtığı dava yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4. maddesine göre belirlenen 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı …’tan tahsili ile davalıya ödenmesine,5- Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın yatıran tarafa iadesine, 6- Davalı tarafça iş bu dava için yapılan 121,30-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 45,00-TL tebligat ve posta giderinden ibaret toplam 166,30-TL yargılama giderinin davacılardan tahsili ile davalıya ödenmesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/11/2022