Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/3363 E. 2022/919 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3363
KARAR NO: 2022/919
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/05/2019
NUMARASI: 2016/1174 Esas 2019/533 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 30/11/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; 05/10/2015 tarihinde müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu sürücü … sevk ve idaresindeki motosiklete kaza tarihinden plakası, marka ve modeli belirlenemeyen aracın kusurlu olarak çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını ve malul kaldığını, aracın plakasının belirlenemediğinden ve müvekkilinin maluliyetinin söz konusu olması nedeniyle davalının bu zararı karşılamakta yükümlü olduğunu, kaza sonrasında müvekkilinin tedavi gördüğü Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesinden alınmış 12/10/2016 tarih ve 4045 sayılı sağlık raporu bulunduğunu, sağlık raporunda vücut fonksiyon kaybının %4 olarak belirlendiğini, kaza tespit tutanağına göre müvekkilinin dava konusu kazada kusurunun bulunmadığını belirterek, müvekkilinde oluşan cismani zarar nedeniyle oluşacak maddi tazminat nedeniyle, 50,00-TL sürekli ve 50,00-TL geçici maluliyet dönemine ilişkin tazminat tutarının, 50,00-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 150,00-TL tazminatın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, öncelikle 6100 sayılı Yasa’nın 107.maddesine göre belirlenecek maddi tazminatın sigorta şirketi açısından temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili talep arttırım dilekçesi ile taleplerini bilirkişi raporu doğrultusunda geçici iş göremezlik talebini 4.353.69-TL, sürekli iş göremezlik talebini 903,82-TL ve bakıcı gideri talebini 5.531-TL olarak arttırmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili kurumun davacıya dava konusu kaza ile ilgili davacının başvurusu üzerine 14/11/2016 tarihinde 18.416-TL ödeme yaptığını, ödeme kapsamında yapılan ibraname ile müvekkili kurumun sorumluluğunun ortadan kalktığını, bu nedenle davanın reddini talep ettiklerini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili kurumun zorunlu mali mesuliyet sigortası maluliyet teminat limiti ve plakası tespit edileyemen aracın kusur oranı ile sınırlı sorumlu olduğunu, bu nedenle kusur yönünden Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi nezdinde inceleme yapılmasını talep ettiklerini, maluliyet oranının Adli Tıp Kanununa göre vücut fonksiyon kaybı ve meslekte kazanma gücü kaybı konusunda bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmekle görevli olan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan alınacak rapor ile belirlenmesinin gerektiğini, kusur ve maluliyet belirlendikten sonra davacının maddi zararının ancak aktüeryal inceleme sonucu tespit edilebileceğini, maluliyetin niteliği itibariyle davacının bakıma muhtaç olmadığını, bakıcı giderleri yönünden öncelikle davacı bakıma muhtaç olmadığından davanın reddini talep ettiklerini, davacının motosiklette hatır için taşındığından hesaplanacak tazminattan hatır indirimi yapılmasını ve kask ve koruyucu elbise giymemiş olması zararı arttırdığından ayrıca hesaplanacak tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmasını talep ettiklerini, dava tarihinden itibaren ancak yasal temerrüt faizi işletilmesinin gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Plakası tespit edilemeyen aracın sürücüsü olayda % 100, Davacı …’ın kusursuz olduğu, söz konusu olayda plakası tespit edilemeyen aracın sürücüsünün kusuru oranında, … Garanti Fonu Yönetmeliği’nin 9-1/a maddesinde (Sigortalının veya sigortayı yaptırmakla sorumlu olanan tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar) …nın sorumlu olacağı maddi tazminat tutarının 10.788,51-TL olduğu, davada önce 14/11/2016 tarihinde kısmi ödeme yapıldığı görülmekle faiz başlangıcının 14/11/2016 tarihinden itibaren ve yasal faiz olması gerektiği, ibraz edilen bilirkişi raporu ile kazanın oluşumunda müterafik kusur bulunmadığı gibi hatır taşıması yapıldığına dair dosya kapsamında delilin de bulunmadığı nazara alınarak dalı tarafın bu yöndeki savunmasına itibar edilmediği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” gerekçesi ile; Davanın KABULÜ ile 4.353.69-TL geçici, 903,82-TL sürekli, 5.531-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 10.788,51-TL’nin 14/11/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, verilen karar davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı … vekilinin istinaf başvuru sebepleri; Davacı vekili tarafından müvekkili kuruma yapılan başvuru neticesinde tazminat ödemesi yapıldığı ve davacının zararının karşılandığı, davacının ek tazminat talebi ile ilgili olarak müvekkili kuruma hiçbir başvuru yapılmadığı, tazminat talebi için başvuru şartı yerine getirilmeden ikame edilen davanın usulden reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğu, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile ödeme tarihindeki verilere göre davacının zararının karşılanmış olduğu, açık bir nispetsizlik bulunmadığının tespit edildiği, bu nedenle davanın reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğu, Yargıtay 17. HD.’nin güncel kararı gereği, ZMSS uygulanması gerektiğinden, özürlülük oranının tespiti için, özürlülük ölçütü, sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelik hükümlerine göre rapor alınması gerekirken, bu kapsamda alınmayan sakatlık raporunun hükme esas alınması hatalı olduğu, geçici işgöremezlik dönemi zararlarından SGK sorumlu olup bu talebinde reddi gerekirken kaza tarihi genel şartlarda yapılan değişiklikten daha sonra olduğundan genel şartlar somut olayda uygulanma kabiliyetine haiz olması nedeniyle bu yöndeki talebin de reddi gerekirken kabulü hatalı olduğu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bakıcı gideri tazminat hesabının brüt ücret üzerinden değerlendirilebilmesi için, fiilen bakıcı tutulduğunun ve SGK priminin yatırıldığının ispat edilmesi gerektiği, kararın bu yönüyle de eksik incelemeye dayandığı, kabul anamına gelmemek kaydıyla, davacının maluliyetini tespit eder maluliyet raporunda bakım ihtiyacına yönelik rapor alınmadan kurulan hükmün hatalı olduğu, davacının maluliyetinin diz bölgesinde meydana gelen araz nedeniyle ortaya çıktığı, seyahat esnasında koruyucu elbise/dizlik kullanılmamasının bu zararın meydana gelmesine/zararın artmasına (diz fleksiyonu) sebebiyet verdiği, tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken kararda bu hususun tartışılmadığı, müvekkili kurum aleyhine mahkemece belirlenen ve dava tarihinden önceki bir tarihe denk gelen temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesinin de hatalı olduğu ve yeniden incelemeyi gerektirdiği hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, trafik kazası nedeniyle geçici, sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri istemine ilişkindir. 05/10/2015 tarihinde davacının yolcu olarak bulunduğu sürücü … sevk ve idaresindeki motosiklete plakası, marka ve modeli belirlenemeyen aracın çarpması sonucu davacının ATK 3.İhtisas Kurulunun raporunda tespit edildiği üzere %4,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacak iyileşme süresi kaza tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabilecek şekilde yaralandığı, davacının plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün kusurlu olduğu iddiasıyla davalı hakkında geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri istemiyle bu davayı açtığı, anlaşılmıştır. 1/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5.maddesinin “Sağlık Giderleri Teminatı” başlıklı (b) maddesinde “Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar, tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık giderleri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderlerin teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup, ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve …nın sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” denmekte ise de; 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanmış ve sınırlandırılmıştır. KTK’nun 98.maddesinde; trafik kazaları nedeniyle, üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın, SGK tarafından karşılanacağı belirtilmiş olup; 6111 sayılı yasanın geçici 1.maddesi ile de, “Bu kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin SGK tarafından karşılanacağı belirtilmiş olup, buna göre SGK 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı KTK’nun 98.maddesi uyarınca tüm tedavi giderlerinden değil sadece söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Diğer bir ifadeyle SGK’nun hangi tedavi giderlerinden sorumlu olduğu, kanun uyarınca belirlenmiş olup, anılan kanun kapsamı dışına çıkılarak yapılan genel şartlardaki düzenlemeler ile, SGK’nun sorumluluk kapsamının genişletilmesi, bir kanun maddesinin idarenin yapmış olduğu bir düzenleme ile değiştirilmesi mümkün değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25/01/2004 tarih, 2004/4-40E-2004/113 K.sayılı İçtihadı). Bu durumda, SGK’nun sorumluğunun kapsamını belirleyen KTK’nun 98.madde hükmüne aykırı olacak şekilde düzenlenen Genel Şartlardaki bu yöndeki bir belirlemenin KTK’nun 92.maddesine 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik sonucu eklenen (i) maddesi nedeniyle yasal hale geldiği de söylenemeyeceği gibi, anılan düzenlemelerin Anayasa Mahkemesi kararı ile de iptal edildiği gözetildiğinde, davacının bedensel zararın bir türü olan bakıcı ihtiyacı içerisinde olacağına ilişkin varsayımından hareketle, bu giderin sağlık gideri olduğu ve poliçede bu konuda limit olduğu da gözetilerek, davalı sigorta şirketinin bu zarar kalemine ilişkin olarak sorumluluğu yoluna gidilmesi doğru olduğundan, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde bulunmamıştır. Her ne kadar yapılan yargılama sırasında davalı tarafça, kaza anında davacının kas takmaması ve diğer korucu ekipmanları kullanmaması nedeniyle müterafik kusurlu sayılması gerektiği ve olayda hatır taşıması bulunması nedeniyle belirlenecek tazminatlardan müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılması suretiyle hüküm tesis edilmesi istenilmiş ise de, davacının yaralanmasının niteliği (ayak bileği kırığı) dikkate alındığında kaza anında kask takıp takmadığının bir öneminin bulunmaması ve diğer koruyucu ekipmanların kullanılması bakımından da yasal herhangi bir zorunluluk olmaması nedeniyle, müterafik kusur indirimi yapılmaksızın karar verilmiş olmasında bir yanılgı mevcut olmadığı, ayrıca somut olayda taşımanın bir bedel karşılığında olmadığı ve taşımanın davacı yararına yapıldığı hususu davalı tarafça usulüne uygun şekilde kanıtlanamadığı, iddianın soyut nitelikte olduğunun anlaşılmasına göre, mahkemece hatır taşıması indirimi yapılmaksızın karar verilmiş olmasında da isabetsizlik bulunmadığından, … vekilinin müterafik kusur ve hatır taşınması indirimi gerektiğine ilişkin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı, reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Toplanan delillerin ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi ile birlikte istinaf başvuru nedenleri de göz önüne alınmak suretiyle incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde; dosyadaki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, hükme esas alınan aktüer raporunda davacı …’ın iyileşme süresi olan 4 ay boyunca bakıcı gideri zararı oluşacağının belirtilmiş olmasına ve hesaplanan bakıcı gideri zararına hükmedilmesinin doğru olmasına, davalıya davadan önce yapılan başvuru üzerine ödeme yapıldığı, ödemenin yetersiz olduğundan bahisle dava açmak için tekrar sigortaya başvuru yapılmasının gerekmemesine, geçici iş göremezlik dönem zararının niteliği itibariyle bedensel zararın bir türü olması karşısında, bu yöndeki talebin ZMM sigortası teminatı kapsamı dışında kaldığından söz edilemeyeceğinin açık olması nedeniyle, davalı …nın sorumluluğu yoluna gidilmiş olmasında bir yanılgı bulunmamasına, ayrıca hükme esas alınan aktuer bilirkişi raporundaki hesap şekli ve yönteminin o tarihteki yargısal uygulamalara uygun olmasına ve her ne kadar davacının kazadaki yaralanmasından kaynaklanan sürekli maluliyet oranı kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenmemiş ise de, Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelikte maluliyet oranlarına ilişkin aynı cetvellerin kullanılarak belirleme yapılması nedeniyle ilk derece mahkemesi tarafından bu raporun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik tespit edilememesine göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 535/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM/ Gerekçe uyarınca; 1/İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/05/2019 tarih ve 2016/1174 Esas 2019/533 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2/İstinaf eden davalıdan alınması gereken 736,96-TL harçtan peşin yatırılan 228,60-TL harcın düşümü ile 508,36-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4/İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,HMK’nın 353/1-b/1.maddesi hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.30/06/2022