Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/3341 E. 2022/852 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3341
KARAR NO: 2022/852
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/01/2019
NUMARASI: 2016/677 Esas 2019/23 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 16/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’in maliki/ sürücüsü, davalı … Anonim Şirketi’nin de ZMM sigortacısı bulunduğu … plaka sayılı aracın, vekil edenlerinden … Limited Şirketi ‘ne ait olan ve diğer davacının sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı motosiklete arkadan çarpması neticesinde meydana gelen 24/04/2016 günlü trafik kazasında davacı araç sürücüsü …’un yaralandığını, ayrıca araçta hasar ve değer kaybı oluştuğunu belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 4.914,54-TL’si araç onarım bedeli ve 100,00-TL ‘si araç değer kaybı zararına karşılık olmak üzere toplam 5.014,54-TL maddi tazminatın kaza tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı … Limited Şirketi’ne verilmesini ve ayrıca davacı … bakımından da şimdilik 197,48-TL tedavi gideri zararının yine tüm davalılardan, 10.000,00-TL manevi tazminatın da davalı …’den kaza tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte tahsili ile davacı …’a verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekilleri ayrı ayrı sundukları cevap dilekçelerinde özetle; talep konusu kazanın oluşumunda … plaka sayılı araç sürücüsü …’in herhangi bir kusuru bulunmadığını, kazaya olay yerinden daha sonra kaçan dava dışı … plaka sayılı servis aracının neden olduğunu, bu durumun MOBESE kayıtlarından anlaşılabileceğini ayrıca talep edilen tazminat tutarlarının da çok fazla bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı gözetilerek; talep konusu kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsü …’in herhangi bir kusurun bulunmadığının tespit edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri, kaza tespit tutanağındaki belirlemelerin aksine, davacı …’un banketten geçmeye çalıştığı şeklindeki bir değerlendirme sonucunda düzenlenen hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alınması suretiyle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu hususuna yöneliktir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava; trafik kazası sonucunda meydana gelen cismani zarar ve araç hasarına dayanılarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. Haksız bir fiil sonucu zarar oluştuğu iddiasıyla ilgili bir talepte bulunulması halinde, kazanın oluşumunda taraf kusurlarının ne olduğunun belirlenmesi esaslı unsur olup, sorumluluk belirlenecek duruma göre tespit edilmelidir. Somut olayda; davacı taraf, talep konusu kazanın oluşumunda, … plaka sayılı araç sürücüsü davalı …’in asli ve tam kusurlu olduğunu ileri sürmüş , davalılar ise kazanın meydana gelmesinde davalı …’e herhangi bir kusur izafe edilemeyeceğini savunmuşlardır. Olaydan sonra düzenlenen 28/04/2016 günlü kaza tespit tutanağında; …’in sevk ve idaresindeki aracın, sağ şeritten normal şekilde sevki sırasında, orta şeritten gelen … plaka sayılı aracın, … plaka sayılı aracın sol ön tamponuna çarptığı, ancak durmayarak yoluna devam ettiği, bu çarpmanın etkisiyle …’in direksiyonunu sağ tarafa kırdığı ve bu esnada aynı istikametten gelen …’un … plaka sayılı aracı ile demir bariyerlere çarptığı, kazaya sebebiyet verdiği ileri sürülen araç sürücüsünün olay yerinde bulunmadığı için herhangi bir kusur dağılımı yapılmadığı ve bu kaza raporunun sürücelerin beyanı üzerinde düzenlendiğinin bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında görüşüne başvurulan ve İTÜ Makine Fakültesinde öğretim üyesi olduğu anlaşılan Prof. Dr. … tarafından düzenlenen 23/03/2018 günlü raporda da; taraf iddiaları, kaza tespit tutanağındaki belirlemeler gözetilerek, … plaka sayılı firari araç sürücüsünün yönetimindeki araçla orta şeritten sağ şeride geçmeden önce emniyetle duramayacak kadar yaklaşmış olan davalı sürücü …’in yönetimindeki arcın geçmesini beklemesi ve bu aracın geçişinden sonra sağ şeride geçmesi gerekirken dikkatsiz ve tedbirsiz şekilde şerit değiştirme manevrası yaparak davacıya ait aracın sol ön köşesine çarptığı, bu çarpmanın etkisiyle davalıya ait aracın sağa savrularak bu sırada araç ile bariyer arasındaki boşluktan geçmeye çalışan davacıya ait motosiklete çarptığı, bu nedenle dava konusu olayda … plaka sayılı aracın firari sürücüsünün %50 oranında kusurlu olduğu, davacı araç sürücüsü …’un ise … plakalı motosikleti ile geçme yasağı olan banketten geçmeye çalıştığından, sağa doğru savrulan davalı aracın darbesine maruz kaldığı olayda, …’un %50 oranında kusurlu olduğu sonucuna varıldığı tespit edilmiştir. Davacılar vekili tarafından söz konusu bu rapora itiraz edilerek, kazanın oluşumunda davacı araç sürücüsünün %50 oranındaki kusurlu olduğu yönündeki tespitin hatalı bulunduğu, zira kaza tespit tutanağında davacı araç sürücüsü …’un banketten değil, sağ şeritten gittiğinin açıkça belirtildiği, kaza tespit tutanağındaki bu belirlemenin aksine hiçbir delil mevcut olmadığı, dolayısıyla …’un banketten gittiği yolundaki belirlemenin dayanağı bulunmadığı, zincirleme oluşan böyle bir kazada davalı …’e hiçbir kusur izafe edilmemiş olmasının kabul edilemeyeceği ve bu nedenle davacı tarafa verilen zarardan diğer iki aracın müteselsil sorumlu olduğunun gözetilmesi gerektiği ileri sürülmüştür. Mahkemece, kaza yerine ait MOBESE kayıtları talep edilmiş, ancak İstanbul Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü tarafından dosyaya gönderilen 16/01/2017 günlü cevabi yazıda; kaza yerinde KGYS kamerası bulunmakla birlikte, bu kameraların kurulum tarihi ve teknolojik yapılarına göre geriye dönük ortalama 10 ile 30 gün arasında kayıt tuttuğu, bu nedenle de istenilen görüntülere ulaşılamadığı şeklinde bilgi verildiği görülmüştür. Hal böyle olunca, kaza anını görüntüleyen MOBESE kayıtları mevcut olmadığından ve taraflarca da başka bir delile dayanılmadığından, kazanın oluş şekli bakımından aksi kanıtlanana kadar geçerli kaza tespit tutanağındaki belirlemelerin gözetilmesi gerektiği açıktır.Kaza yerinde hazır bulunan araç sürücülerinin beyanları doğrultusunda düzenlenen 28/04/2016 günlü kaza tespit tutanağında, kazanın orta şeritten gelen … plaka sayılı aracın, davalı …’in sevk ve idaresindeki yolun sağ şeridinde bulunan … plaka sayılı aracın sol ön tamponuna çarpıp durmadan yoluna devam ettiği, … plaka sayılı araç sürücüsü davalı …’in bu çarpmanın etkisiyle direksiyonu sağ tarafa kırdığı, bu esnada aynı istikametten gelen davacı …’un sürücüsü olduğu … plaka sayılı aracın …’in kullanımındaki aracın sağ arka yan kısmına ve bariyerlere çarptığı belirtilmiş olup, bu durum kroki üzerin de de gösterilmiştir. Kaza tespit tutanağında belirtilen şekilde oluşan böyle bir kazada , davacı taraf kendi kusurundan ve dava dışı araç sürücüsü kusurundan bağımsız olarak, davalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda az veya çok kusurlu olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Somut olayda davacı taraf, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün ne şekilde bir trafik kural ihlali yaptığını veya dava dışı firari araç sürücüsünün (… plaka sayılı araç sürücüsünün) kendi sevk ve idaresindeki araca çarpmasını engelleyecek nasıl bir tedbir alması gerektiğini ileri sürmediğine ve bu yönde herhangi bir başka delil de ibraz etmediğine göre, mahkemece kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsüne yükletilebilecek bir kusur bulunmadığı şeklinde görüş bildiren ve esasen kaza tespit tutanağındaki belirlemelerle de örtüşen bilirkişi raporunun esas alınması sonucunda davanın reddine karar verilmesinde mevcut delil durumu gözetildiğinde usul ve yasaya aykırı bir yön tespit edilemediğinden, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılardan alınması gereken 80,70-TL istinaf karar ve ilam harcından, istinafa başvuru sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 44,40-TL’nin düşümü ile bakiye 36,30-TL’nin davacılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, maddi tazminata ilişkin hüküm bölümü bakımından HMK.m.361 hükmü uyarınca tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık; manevi tazminata ilişkin hüküm bölümü bakımından ise HMK.m.362/1-a gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 16/06/2022