Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/3272 E. 2022/851 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3272
KARAR NO: 2022/851
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2019
NUMARASI: 2016/93 Esas 2019/674 Karar
DAVA TÜRÜ: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan … plaka sayılı araç sürücüsünün kusurlu bir şekilde …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araca çarpması neticesinde meydana gelen 21/10/2007 günlü trafik kazasında, … plaka sayılı aracın sürücüsü bulunan ve vekil edenlerinin oğlu olan …’in hayatını kaybettiğini, oğullarının ölümü ile desteğinden yoksun kalan davacıların uğradıkları zararın giderilmesi amacıyla davalı sigorta şirketine 17/05/2012 tarihinde yaptıkları başvurudan ise sonuç alınamadığını belirterek fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla her bir davacı için ayrı ayrı 1.000,00-TL olmak üzere toplam 2.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden işletilecek avans faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş; 24/12/2018 günlü ıslah dilekçesi ile de davacı … için olan istek miktarını 11.386,44-TL’ye, davacı anne … için olan istek miktarını da 9.582,16-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların oğlu …’in ölümü ile sonuçlanan 21/10/2007 günlü trafik kazasına karıştığı ileri sürülen … plaka sayılı aracın, vekil edeni sigorta şirketi nezdinde (önceki unvanı: … Sigorta A.Ş.) ZMM sigortalı bulunduğu, ancak davacıların aynı taleple Karşıyaka 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları 2007/414 Esas sayılı davanın yargılama sırasında tespit edilen şekliyle toplam 3.975,00-TL tazminatın davacı tarafa 24/12/2007 tarihinde, ibraname karşılığında ödendiğini, dolayısıyla başkaca bir sorumluluğun kalmadığını, eldeki davanın KTK’nun 111.maddesinde düzenlenen 2 yıllık hak düşürücü süresinin geçirilmesinden sonra açıldığını beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuş; 25/12/2017 tarihli bilirkişi raporuna karşı sunduğu itiraz dilekçesinde de; Karşıyaka 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılan 2007/414 Esas sayılı dosyanın, görülmekte olan dava bakımından kesin hüküm niteliği taşıdığını bildirmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; – Kesin hüküm itirazına konu dosya incelendiğinde: davacıların …, … ve …, davalıların ise … Sigorta AŞ, … ve … olduğu, davacıların aynı kaza nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat talebinde bulundukları, daha sonra tüm davalılar açısından maddi tazminat taleplerini atiye terk ettiklerinden bahisle maddi tazminat talepleri yönünden karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat yönünden ise davaya devam edilerek davanın kısmen kabulüne karar verildiği, dolayısı ile davacıların maddi tazmnat talepleri hakkında esastan verilmiş bir karar bulunmadığı anlaşıldığından davalı tarafın kesin hüküm itirazı yerinde değil ise de; ” KTK’nun 111.maddesi uyarınca tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebileceği, Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu hususun ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklamasının da yeterli olduğu, Yasada belirtilen 2 yıllık sürenin hak düşürücü süre olup, mahkemece res’en dikkate alınması gerektiği, davacılar vekili tarafından davacılara yapılan ödemeden bahsedilmediği, davalı vekilinin taraflar arasında ibraname düzenlendiği ve ibranameden itibaren 2 yıllık sürenin geçmesi nedeniyle hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddini talep ettiği, davalı sigorta vekili tarafından sunulan ibraname incelendiğinde; davacılar vekili Av. … ile davalı arasında 12.12.2007 tarihli “Tazminat Makbuzu ve İbraname ” başlıklı ibranamenin imzalandığı, ibranamede adı ve imzası bulunan Av. …’ın vekaletnamesi incelendiğinde sulh ve ibraya yetkisinin olduğunun görüldüğü, davacılar vekiline ibraname hakkında beyanda bulunması için süre verildiği, davacılar vekilinin beyanda bulunmadığı, ibraname incelendiğinde hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürülmeden davacılar tarafından ödemenin kabul edildiği, dolayısıyla söz konusu belgenin ibraname niteliğinde olduğu, ibraname tarihi 12.12.2007 olup iş bu davanın 25.01.2016 tarihinde açılmış olmasına göre KTK 111.maddesine göre 2 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; hükme dayanak kılınan tazminat makbuzu ve ibraname başlıklı belge incelendiğinde; bu belgenin Karşıyaka 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/414 Esas sayılı dosyası ile hiçbir ilgisinin olmadığı ve davalı sigorta şirketi tarafından yargılamanın hiçbir aşamasında hak düşürücü süre ile ilgili itirazda bulunulmadığı halde, mahkemece resen yapılan değerlendirme sonucunda yazılı biçim ve şekilde davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, kaldırılması gerektiği hususuna yöneliktir. İstinaf edenlerin sıfatına, istinafların kapsam ve nedenleriyle kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava, trafik kazası soncunda meydana gelen ölüm olayına dayanılarak açılmış destekten yoksun kalma tazminatı isteğine ilişkindir. Görülmekte olan davada taraflar arasında; davalı sigorta şirketi (önceki unvanı … Sigorta A.Ş) nezdinde ZMM sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın karıştığı 21/10/2007 günlü trafik kazasından, … plaka sayılı karşı araç sürücüsü …’in hayatını kaybettiği ve bu şahsın davacıların oğlu olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; meydana gelen kaza nedeniyle davacı tarafça eldeki dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvuruda bulunup bulunmadığı, bulunulmuş ise kendilerine ibraname karşılığı ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ödeme tarihinden görülmekte olan davanın açıldığı tarihe kadar KTK nun 111.maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin geçirilip geçirilmediğine ilişkindir. Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden talep konusu kazadan sonra davacıların, … plaka sayılı aracın ZMM sigortacısı … Sigorta A.Ş (yeni unvanı … A.Ş) yanında aracın sigortacısı ve malikine karşı Karşıyaka 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde maddi ve manevi tazminat talepli olarak dava açtıkları, bu davanın mahkemenin … Esasına kaydedildiği, daha sonra mahkemenin kapatılması nedeniyle dosyanın Karşıyaka 2. Asliye Hukuk Mahkemesine aktarılarak 2009/598 Esasını aldığı ve bu esas üzerinden yapılan yargılaması sonucunda; davacı vekilinin 22/11/2011 günlü duruşma oturumunda; maddi tazminata ilişkin taleplerini atiye bıraktıklarını açıklaması üzerine, 21/12/2011 gün ve 2011/404 Karar sayılı ilamla, atiye bırakılan maddi tazminat davası ile ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminata ilişkin talebin ise kısmen kabulüne karar verildiği, görülmekte olan davada davalı tarafın dayanağını oluşturan “tazminat makbuzu ve ibraname” başlıklı belgenin bir suretinin bu dosya içerisinde de bulunduğu tespit edilmiş olup, davalı sigorta şirketi tarafından bu belgede belirtilen (… için 2.099,00-YTL ve … 1.866,00-YTL olmak üzere) toplam 3.975,00-TL ‘nin davacıların o dönem avukatı olan ve vekaletnamesinde böyle bir sözleşmeyi imzalama bakımından yetkisi bulunan …’a banka aracılığı ile gönderildiği anlaşılmakta olup açıklanan bu hususlar bakımından taraflar arasında da bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Hal böyle olunca 21/10/2007 günlü trafik kazasından sonra davacılar tarafından aynı olaya ve nedene dayanılarak, davalı sigorta şirketine başvuruda bulunulduğu ve başvuru üzerine davalı sigorta şirketi tarafından davacıları temsil eden Av. … tarafından imzalanan tazminat makbuzu ve ibraname başlıklı belge uyarınca 24/12/2007 tarihinde 3.975,00-TL ödeme yapıldığı, davacılar avukatının ödeme konusu bu ibranameyi kayıtsız şartsız imzaladığı ve bu suretle davalı sigorta şirketine ibra edildiği tespit edildiğine ve görülmekte olan davanın da 25/01/2016 tarihinde açılmış bulunmasına göre mahkemece, 2918 sayılı KTK nun 111.maddesinde düzenlenen ve resen gözetilmesi gereken hak düşümü sürenin geçirilmesinden sonra davalı sigorta şirketi aleyhine açılan işbu davanın reddine karar verilmiş olmasında istinaf edenin sıfatına ve istinaf nedenlerine göre herhangi bir yanılgı tespit edilemediğinden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM/ Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar, görülmekte olan davada ihtiyarı dava arkadaşı konumunda bulunduklarından karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca her birinden ayrı ayrı alınması gereken 80,70-‘şer TL maktu istinaf karar ve ilam harcı toplamı olan 161,40-TL’den istinaf yasa yoluna başvuru sırasında davacılar tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 44,40-TL’nin düşümü ile bakiye 117,00-TL harcın davacılardan müsavi şekilde alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.16/06/2022