Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/3263 E. 2022/921 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3263
KARAR NO: 2022/921
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/06/2019
NUMARASI: 2017/285 Esas 2019/631 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili 08/03/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin babası olan …’ün kullanımındaki … plakalı araç ile davalılardan … idaresindeki … plakalı araç arasında trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucunda müvekkilinin babası, annesi ve kız kardeşinin hayatını kaybettiğini, kazanın oluşmasında davalı …’ın kusurlu olduğunu, …’ın kullandığı aracın davalılardan … Tic. A.Ş.’ye ait olduğunu, diğer davalı … şirketinin de aracın ZMMS poliçesini düzenlediğini, ortaya çıkan maddi ve manevi zarar taleplerinden sorumlu olduklarını, müvekkilinin kaza nedeniyle büyük bir şok yaşadığını, psikolojik olarak çok etkilendiğini, kazadan sonra davalıların müvekkili ile ilgilenmediğini, müvekkilinin babasına ait aracın kaza sonrası kullanılamaz hale geldiğini, henüz 22 yaşında bulunan …’ün destekten yoksun kalma tazminatını talep etme şartlarına haiz olduğunu, destekten yoksun kalma tazminatı ve araca verilen zarar ile birlikte 1.000 TL maddi tazminat talepleri olduğunu belirterek, davalı … ve …’den 500.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın tüm davalılardan müşterek ve müteselsilen olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 1.000 TL olan maddi tazminat taleplerini 02/08/2017 tarihli dilekçesi ile açıklamış, 1.000 TL’nin 100.TL’sini araç hasarı için talep ettiklerini, bakiye tutarın 350,00 TL’sini …’ün vefatı, 350,00 TL’sini …’ün vefatı ve 200,00 TL’sini de …’ün vefatından ötürü talep ettiklerini bildirmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazanın müteveffa …’ün ağır kusuru nedeniyle meydana geldiğini, müvekkilinin kusuru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Davalı … Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakmaya yetkili mahkemenin Burdur Mahkemeleri olduğunu, davanın müvekkiline yöneltilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kazanın oluşumunda müvekkilinin bir kusuru olmadığını, kazaya araçtaki bir bozukluğun da sebebiyet vermediğini, müvekkiline ait aracı kullanan sürücünün kazada kusuru olmadığını, müteveffa …’ün kazaya sebebiyet verdiğini, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, davacının müteveffanın desteğinden yoksun kalıp kalmadığının araştırılması gerektiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Dava dilekçesi usulüne uygun bir şekilde davalı …ye tebliğ edilmiş, cevap dilekçesi sunulmamıştır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Buraya kadar yapılan tüm açıklamalar ışığında 09/04/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde anne, baba ve kız kardeşini kaybeden davacının anne ve babasının vefatı nedeniyle destek tazminatı talebinde bulunabileceği, anne ev hanımı olsa da ev hizmetleriyle aileye destek sağlamakta olup vefatı ile eş ve çocuğunun bu destekten yoksun kalacağı, bu nedenle aksi yöndeki itirazlarını yerinde olmadığı, öte yandan yaşı daha büyük olan davacının kız kardeşinin kendisine destek olduğu ve ileride destek olacağı iddiasını ispat edemediği, küçük kardeşlerin anne baba gibi farazi destek durumlarının olmadığı, davacının kız kardeşinin vefatı nedeniyle destek tazminatı talep edemeyeceği, davalıların olaydaki kusur durumu ile sınırlı olarak ve ayrıca davalı sigortanın poliçe teminatı ile sınırlı olmak kaydıyla maddi tazminat taleplerinden sorumlu oldukları olayın meydana gelmesinde davacının babası …’ün asli (%75), davalı …’ın tali (%25) kusurlu olduğu, ancak …’ün ağır kusurlu olduğunun gerek ceza mahkemesi yargılamasında alınan rapor gerekse mahkememizde alınan raporlarda belirlenmediği dolayısıyla araç işleteni/maliki … A.Ş. KTK 86/1 maddesi uyarınca sorumluluktan kurtulmasını sağlayacak bir sebep bulunmadığı, davalıların maddi tazminat taleplerinden kendi temerrüd tarihleri itibariyle müşterek ve müteselsilen sorumluluklarının mevcut olduğu, bu kapsamda hesaplanan destek tazminatlarına davalı … yönünden sigortanın temerrüdün oluştuğu 05/12/2016 tarihinden ve diğer davalılar için kaza tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesinin uygun olduğu, davacının araç hasarına ilişkin talebi bakımından dava öncesinde sigorta şirketine başvurusu olmamakla birlikte dava şartı olarak getirtilen bu hususun tamamlanabilir olduğu istinaf mahkemeleri ve Yargıtay tarafından kabul edilmiş olduğundan davacı vekiline verilen süre içinde bu şartın da yerine getirildiği, hesaplanan araç hasarına ilişkin tazminata davalı … yönünden dava tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden olay tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesinin uygun olduğu kabul edilerek maddi tazminat talebine ilişkin davanın arttırılan haliyle kısmen kabulüne, …’ün vefatından ötürü 5.183,49 TL …’ün vefatından ötürü 2.054,98 TL destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, hükmedilen tazminat tutarlarına davalı … yönünden 05/12/2016 tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 09/04/2016 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, araç hasarından kaynaklanan 3.750,00 TL.nin davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, hükmedilen tutara davalı … yönünden dava tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 09/04/2016 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, fazla talebin reddine karar verilmiştir. Davacının bir diğer talebi ise olaydan duyduğu üzüntü ve acı nedeniyle manevi tazminattır. Davacı 500.000,00 TL değer göstermek suretiyle dava açmıştır.Dinlenen davacı tanıkları olayın olduğu tarihte davacının üniversite öğrencisi olduğunu, olay sonrasında çok zor günler geçirdiğini, derslerinin bozulduğunu, okulu bırakmayı istediğini, intiharı düşündüğünü, okulu bitirip avukat olduktan sonra da zor günler yaşadığını ifade etmişlerdir. Kazada davacının anne, baba ve kız kardeşi vefat etmiş olup olayın meydana gelmesinde davacının babasının %75 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir. TBK 56/2 maddesinde ölüm halinde ölenin yakınlarına manevi tazminat olarak uygun bir paranın ödenmesine karar verilebileceği kabul edilmiştir. Manevi tazminat zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata da benzer özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna dair zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1976 tarihli 7/7 sayılı İBK kararında manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar gösterilmiştir. Manevi tazminat bir zenginleşme aracı olmamakla birlikte bu konudaki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı, bu sebeple tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile birlikte olayın oluş şekli göz önünde tutularak hak ve nesafet kuralları içinde sonuca varılmalıdır. Bu ilkeler ışığında somut olay değerlendirilmiş, olayın oluş şekli, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü gözetilerek davacı için 50.000,00 TL.manevi tazminat takdir edilmiştir gerekçesi ile; 1-Maddi tazminat taleplerine ilişkin davanın arttırılan haliyle KISMEN KABULÜNE, …’ün vefatından ötürü 5.183,49 TL. …’ün vefatından ötürü 2.054,98 TL destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, Hükmedilen tazminat tutarlarına davalı … yönünden 05/12/2016 tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 09/04/2016 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, 2-Araç hasarından kaynaklanan 3.750,00 TL’nin davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, hükmedilen tutara davalı … yönünden dava tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 09/04/2016 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, Fazla talebin reddine, 3-Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜNE, 50.000,00 TL.manevi tazminatın davalılar … ve … Tic.AŞ.den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, Fazla talebin reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekili ile davalılar vekili tarafından süresinde istinaf edilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; müvekkili lehine hükmedilen manevi tazminatın düşük olduğu, 3.müvekkilin ailesinin içerisinde kaza sonucu yaşamlarını yitirdiği araçtaki hasara dair olarak yapılan hesaplamada birtakım soyut ve müphem kıstaslara yer verilmiş olup, bu hususa yönelik tarafımızca yapılan itirazlar dikkate alınmadığı, neredeyse hiçbir somut veriye dayanılmaksızın ve pazarlık payı gibi birtakım soyut ve tespiti mümkün olmayan kavramlar temel alınarak yapılan ve emsallerine göre son derece düşük bir bedel takdiriyle sonuçlanan söz konusu rayiç bedel hesaplamasının hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. Davalılar … ve … Tic. A.Ş. vekilinin istinaf başvuru sebepleri; müvekkili şirketin kazanın oluşumunda bir dahli bulunmadığı, kazanın meydana gelmesinde müteveffa …’ün ağır kusurlu olması ve kazanın bu ağır kusur nedeniyle meydana gelmesinde müvekkilleri yönünden kaçınılmazlık durumu oluşturması nedeniyle müvekkili şirket ve müvekkili …’ın manevi tazminattan sorumlu olmayacaklarının ortada olduğu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla mahkemece müvekkili şirket ve müvekkil … aleyhine bir manevi tazminata hükmedilecekse de bu tazminatın belirlenmesinde, eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur durumu, sıfatı, işgal ettiği makam, diğer sosyal ve ekonomik durumlarının dikkate alınması, bunun yanında da olaya göre hal ve şartların gözetilmesi ve hakkaniyet ilkesinin dikkate alınması gerektiği, davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğu, vefat eden anne ev hanımı olup kendisine ait bir ekonomik geliri bulunmadığından oğluna destek olması mümkün olmadığından ölen annesi nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebinin reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğu, müvekkillerinin araç hasarından sorumlu olmadıkları, meydana gelen kazada asli ve ağır kusurlu olan tarafın müteveffa … olduğu raporlarda yalnızca kusur atfetmek adına müvekkillerine tali kusur yüklendiği, müvekkillerinin her ikisinin de meydana gelen kazada kusursuz oldukları, hal böyle iken, mahkemece her iki müvekkilinin de araç hasarından kaynaklanan tazminattan sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğu, stajyer avukatların stajlarını yaptıkları bürolardan yasal olarak maaş adı altında bir ücret almaları hukuken mümkün olmamakla birlikte hukuk bürolarının stajyerlerine hayatlarını devam ettirebilecekleri düzeyde ve ”yardım, harçlık vb.” adlar altında çalışmalarının karşılığında ücret ödedikleri, dolayısıyla, davacının da bu nam altında bir ücret aldığının kabul edilmesi gereken bir olgu olduğu, ancak bu durum ne bilirkişi raporlarında ne de mahkemenin gerekçeli kararında değerlendirmeye alınmadığı, asgari düzeyde de olsa kendi geliri bulunan davacının babasının desteğine de muhtaç olmadığı, müteveffa baba yönünden tesis edilen destekten yoksun kalma tazminatının hukuka aykırı olduğu hususlarına ilişkindir. İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme; Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve araç hasar bedeli tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir. 09/04/2016 tarihinde davacının murisi sürücü …’ün davalılardan … A. Ş.’nin maliki olduğu, davalı …Ş.’ ye trafik sigortalı, davalı …’ın sevk ve yönetimindeki … plaka nolu kamyonun çarpışması sonucu meydana gelen ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası sonucu davacının anne ve babası ile kardeşinin vefat ettiği, araçta maddi hasar meydana geldiği, olayda davalı araç sürücüsü, maliki ve sigortacısını kusurlu olduğu iddiasıyla davacı tarafından aleyhlerine destekten yoksun kalma tazminatı, manevi tazminat ve hasar bedeli istemiyle bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı, adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda zararlandırıcı eylemin tarihi, olayın meydana geliş şekli, davacının murisinin olayda asli (%75) kusurlu oluşu, paranın alım gücü, talep miktarı, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, ölümle sonuçlanan taksirli eylem nedeniyle hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının yukarıda açıklanan ilkelere ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde düzenlenen takdir hakkının kullanmasına ilişkin kurala uygun bulunması ve yetersiz olmaması karşısında, davacı vekili ile davalılar vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. İlk derece mahkemesinin kararının istinaf başvuru nedenleri ile birlikte incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık olmamasına, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına, hükmedilen manevi tazminatın yeterli olmasına, davacıya miras olarak kalan ve kaza sırasında hasara uğrayan (pert sayılan) aracının 2. el piyasa değerinin 15.000,00-TL olduğu ve davalının %25 kusur oranı göz önüne alındığında, 3.750,00-TL’nin tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekili ile davalılar vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf sebeplerinin HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM/Gerekçe uyarınca; 1-)İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/06/2019 tarih ve 2017/285 Esas 2019/631 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-) İstinaf eden davacıdan alınması gereken 80,70-TL harçtan peşin yatırılan 44,40-TL harcın düşümü ile 36,30-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-)İstinaf eden davalılardan alınması gereken 4.166,12-TL harçtan peşin yatırılan 1.050,00-TL harcın düşümü ile 3.116,12-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davalılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-)İstinaf yasa yoluna başvuran taraflar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerilerinde bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, manevi tazminata ilişkin hüküm bölümü bakımından HMK.m. 361/1 gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık; maddi tazminata ilişkin hüküm bölümü yönünden ise HMK.m.362/1-a uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.30/06/2022