Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/3262 E. 2022/1471 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3262
KARAR NO: 2022/1471
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/02/2019
NUMARASI: 2016/1269 Esas – 2019/141 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edenin içinde yolcu olarak bulunduğu … plaka sayılı araçla Edirne’den İstanbul’a seyahati sırasında, davalı araç sürücüsünün kusuru neticesinde meydana gelen 30/01/2015 günlü trafik kazasında kolundan yaralanarak ameliyata alındığını, ancak görmüş olduğu tüm tedavilere rağmen kolunun hiçbir zaman eskisi gibi kullanamadığını, sakat kaldığını beyanla fazlaya ilişen haklar saklı kalmak ve müvekkilinin uğradığı kazanma gücü kaybının tespitinden sonra arttırılmak kaydıyla güç/efor kaybı ve meslekte kazanma gücü kaybı sebebiyle şimdilik 8.841,00-TL ve tedavi gideri zararına karşılık olarak da 1.155,00-TL (toplam 10.000,00-TL) maddi tazminatın kazaya sebebiyet veren aracın sürücüsü, maliki, işleteni ve ZMM sigortacısı bulunan tüm davalılardan; 15.000,00-TL manevi tazminatın da aracın ticari araç olması ve işletmecisinin de tacir bulunması nedeniyle dava tarihinden işletilecek avans faiziyle birlikte (davalı sigorta şirketinin poliçe kapsamında sorumluluğu varsa) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek; davacının yaralanmasıyla sonuçlanan 30/01/2015 günlü tek taraflı trafik kazasının oluşumunda davalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, araç içinde yolcu konumunda bulunan davacının, kazanın oluşumunda kusuru bulunmadığı, kaza neticesinde oluşan yaralanmasına bağlı olarak davacıda herhangi bir maluliyet oluşmadığı, ancak iyileşme süresinin 3 haftaya kadar uzayabileceğinin belirlendiği benimsenerek; Davanın KISMEN KABULÜNE, -664,34 TL geçici iş göremezlik alacağının davalı … ve davalı … Ltd. Şti. ‘nin yönünden kaza tarihi olan 30/01/2015 tarihinden itibaren davalı … Sigorta Şirketi yönünden dava tarihi olan 29/11/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye talebin reddine, -450,00 TL tedavi giderinin davalı … ve davalı … Ltd. Şti. ‘nin yönünden kaza tarihi olan 30/01/2015 tarihinden itibaren davalı … Sigorta Şirketi yönünden dava tarihi olan 29/11/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye talebin reddine, -1.500,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve davalı … Ltd. Şti. ‘nin yönünden kaza tarihi olan 30/01/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye talebin reddine, karar verilmiştir.Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; üstün körü incelemeye dayalı olarak ve kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri gözetilmeden düzenlenen maluliyetin oluşmadığına ilişkin bilirkişi raporlarının gerçeği yansıtmadığı, bu yöndeki itirazlarının dikkate alınmadığı, bu nedenle gerekli bilirkişi incelemesi yapılmasından sonra talep doğrultusunda karar verilmek ve manevi tazminat tutarının da hakkaniyete uygun şekilde belirlenmesi amacıyla ilk derece mahkemesince verilen yetersiz incelemeye dayalı kararın kaldırılması gerektiğine yöneliktir.İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava; trafik kazası sonucu meydana gelen yaralanmaya dayanarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.Haksız fiil sonucu çalışma gücünün kaybedildiği, bedensel bütünlüğün bozulduğu ve maluliyet oluştuğu iddiasıyla maddi ve manevi tazminat talep edilmesi durumunda; zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsur olup, bu yöndeki belirlemelerin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arasında ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arasında ise Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra ise de Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Bkn: Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 11/01/2022 gün ve 2021/7309 E.-2022/122 K. sayılı içtihadı) Somut olayda; trafik kazası sonucunda davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak, Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı/Kliniği’nce düzenlenen 25/07/1017 raporda; davacı …’da oluşan “omuz kesisi” yaralanmasının Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılmak suretiyle, hastada Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybına neden olan bir patoloji bulunmadığının belirtildiği, bu rapora vaki itiraz üzerine ATK 2.İhtisas Kurulu’ndan temin edilen 03/08/2018 günlü raporda da; kişinin trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğundan, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığının bildirildiği ve mahkemece bu raporların hükme esas alındığı görülmüştür. Eldeki davada, kaza tarihi 30/01/2015 olup, maluliyetin belirlenmesinde kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerinin esas alınması gerekirken “Çalışma Gücü ve Meslekte kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre düzenlendiği anlaşılan ve bu nedenle de yetersiz ve geçersiz nitelik taşıyan raporların karara dayanak yapılması doğru olmamıştır. Bundan ayrı, söz konusu bu raporların davacının bizzat muayenesi yapılmadan, sadece dosyada mevcut tedavi evraklarının değerlendirilmesiyle düzenlenmiş olması karşısında, davacının maluliyet durum ve oranında eğer bir gelişme ve değişme varsa bu hususu belirleme bakımından da yetersiz kalacakları sabittir. Bu durumda yerel mahkemece davacının yaralanmaktan kaynaklı maluliyetinin tespiti amacıyla, geçirmiş olduğu tüm tedavi evraklarının değerlendirmek üzere, bizzat sevki sağlanarak içerisinde Ortopedi – Tramvatoloji uzmanının da bulunduğu Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulundan veya davacının ikametgahına en yakın Üniversitelerin Adli Tıp Bölümlerinden yada Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği yetkili hastanelerden alınmak üzere, kaza tarihinde yürürlükte bulunan maluliyet işlemleri yönetmeliğinin hükümlerine uygun şekilde, davacıda kalıcı maluliyet bulunup bulunmadığı, varsa oranının ne olduğu, maluliyet oranının davacının bakiye ömrü boyunca aynı oranda devam edip etmeyeceği hususlarında bilirkişi heyetince bizzat muayenesi yapılarak ayrıntılı, gerekçeli, kazayla illiyet bağını kuran denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davacının konuya ilişkin itirazları karşılanmaksızın eksik incelemeye dayalı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. ( Bkn: Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 2022/8165 esas ve 2022/9827 Karar sayılı içtihadı) Hal böyle olunca, az yukarıda açıklandığı biçimde işlem, araştırma ve değerlendirme yapılmadan karar verilmiş olması durumu, HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamındaki hali oluşturacağından, davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, açıklanan şekilde işlem ve inceleme yapıldıktan sonra varılacak sonuca göre (istinaf yasa yoluna başvuru konusu yapılmayan hususlar nedeniyle taraflar yararına oluşan usuli kazanılmış haklar gözetilerek) yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak, aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM/ Gerekçe uyarınca; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/02/2019 tarih ve 2016/1269 Esas – 2019/141 Karar sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde davacıya İADESİNE, 4-İstinaf incelemesinin dosya üzerinden yapılması nedeniyle, avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından, istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek müteakip kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a madde hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/11/2022