Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/3254 E. 2020/3721 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3254
KARAR NO: 2020/3721
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/05/2019
NUMARASI: 2016/616 E., 2019/519 K.
DAVANIN KONUSU: Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/11/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’in maliki, …’in ise sürücüsü olduğu … plakalı aracın tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu müvekkillerinin murisi …’in ölümüne neden olduğunu, 30.10.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle sürücü … hakkında … 80.Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/547 esas sayılı dosyasında dava açıldığını, davanın halen derdest olduğunu, müteveffanın 1977 doğumlu ve bekar olduğunu, aynı zamanda özürlü maaşı aldığını, zaman zaman da çalışıp ailesine katkı sağladığını, müteveffanın ölümü nedeniyle baba … ve ağabeyi …’nin destekten yoksun kaldıklarını, ayrıca kişilik haklarının zarar gördüğünü, davalı tarafa ait aracın 11.09.2015/2016 vade aralığında … poliçe nolu trafik poliçesi ile davalı … tarafından sigortalanmış olduğunu belirterek, HMK.nun 107. maddesi uyarınca belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatının davalı işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden itibaren yasal faiziyle, davalı … yönünden temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini, davacılardan … için 40.000.00-TL, … için 30.000.00-TL olmak üzere toplam 70.000.-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte işleten ve sürücüden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının uyuşmazlığın çözümlenmesi için gerekli belgelerle birlikte müvekkili şirkete başvurması gerektiğini, kanun ile düzenlenen emredici nitelikteki özel dava şartını yerine getirmeyen davacının talebinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesi gerektiğini, trafik sigortacısı şirketin üçüncü kişilerin uğramış olduğu bedeni zararlardan, sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve işletenin veya işletenin eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında maddi tazminat ile sorumlu tutulabileceğini, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, sigortalı aracın sürücüsünün kusuru yoksa işletene düşen bir sorumluluğun da olmadığını, davacıların destekten yoksun kalıp kalmadıkları hususunun öncelikle tespit edilmesi gerektiğini, kazaya karışan sigortalı aracın ticari araç olmaması sebebi ile hükmedilecek faizin yasal faiz olması gerektiğini, dava konusu kazaya ilişkin olarak müvekkili şirkete yapılmış bir başvuru bulunmadığını, aleyhlerine hüküm kurulmasına kanaat getirilmesi halinde, faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak dikkate alınması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; 30.10.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu bakım ve gözetim altında bulundurulması gereken …’in üst geçit olmasına rağmen aniden müvekkili …’in kontrolündeki araç seyir halindeyken kontrolsüz ve tedbirsiz olarak karşısına çıktığını ve müvekkilinin tüm çabalarına rağmen kazanın meydana geldiğini, müvekkilinin trafik akışının neredeyse olmadığı saatlerde boş servis aracıyla seyir halindeyken ne kadar engellemeye çalışsa da bu kazanın meydana geldiğini, olayın üzerinden uzun zaman geçtiğini ve halâ olayın etkisinde olan müvekkilinin o anki korku ve heyecanla ne kadar hızla gittiği konusunda sağlıklı beyanda bulunamadığını, halen … 17.Asliye Ceza Mahkemesinde 2016/483 esas sayılı dosya ile ceza davasının görüldüğünü, kazaya merhum …’in sebep olduğunu, …’in ölümüyle babası ve ağabeyinin destekten yoksun kaldığı iddiasının son derece gerçeklikten uzak olduğunu, merhumun %80 şizofreni olduğuna ilişkin raporun mevcut olduğunu, davacıların bakım ve gözetim yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, davacı babanın kaza gerçekleştiği sıralarda Malatya ilinde olduğunu beyan ettiğini, eve döndüğünde müteveffanın nerede olduğunu sorduğunu, iki gündür kendisinden haber alınamadığını öğrendiğini, buna rağmen aramak için hiçbir resmi kuruma kayıp başvurusunda bulunmadığını, müteveffanın aile bireyleriyle birlikte bile yaşamadığını, evin yakınında bulunan bir barakada yaşadığını, barakanın da ölüm haberinden kısa süre sonra yandığını, özürlü maaşı alan …’in ailesinin bu maaşla ya da iddia ettikleri gibi bu derece hasta birini zaman zaman çalıştırarak hasta birini sömürdüklerini, özürlü maaşının 2022 sayılı kanuna göre engelli vatandaşların bakımı ve topluma uyum sağlaması için yapılacak eğitim ve tedavi giderleri için verildiğini, müvekkili …’in kazayı haber alır almaz olay yeri ve karakola gittiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; “Davacıların maddi zararı davalı … tarafından karşılanmış olup davalı … yönünden davadan feragat edilmesi nedeniyle davalı … yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden ise davacının maddi zararı karşılanmış olmakla davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. HMK 331 maddesi uyarınca davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakim davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu itibarla hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davacı …’in davalılardan tazminat talebi hakkı bulunduğu ve davanın açılmasına davalılar sebebiyet verdiğinden yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılar … ve … üzerine bırakılmasına karar verilmiştir. Manevi tazminat talebi yönünden davacıların 818 sayılı TBK.nun 56. maddesi uyarınca müteveffanın ölümünden dolayı manevi tazminat talep etme hakları da bulunmaktadır. Davacıların manevi tazminat taleplerinden davalı …’in haksız fiil hükümleri, davalı …’in ise işleten sıfatıyla sorumludur. Bu noktada hüküm altına alınacak manevi tazminatın miktarının belirlenmesi önem arz etmektedir. Yargısal içtihatlarda, anılan yasa maddesi hükmüne göre özel haller göz önünde tutularak hükmolunacak manevi zarar tutarının adalete uygun olması gerektiği, hükmedilecek bu tazminatın bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmediği,bu tazminatın sınırının onun amacına göre belirlenmesi gerektiği,takdir edilecek miktarın mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerektiği,manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar her olaya göre değişebileceğinden hakimin bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermesi gerektiği belirtilmektedir. Buna göre, üst paragraftaki ilkeler göz önüne alınarak yapılan değerlendirmede, davacıların desteğinin ölümüne neden olan olayın oluş şekli, kazanın meydana gelmesinde kusur durumu, davacıların müteveffa ile yakınlık dereceleri (birinci derecede yakın olmaları) itibarıyla duymuş oldukları elem ve ızdırabın ağırlığı ile tarafların ve müteveffanın sosyal ve ekonomik durumları nazara alındığında mahkememizce takdir edilen manevi tazminat miktarlarının uğranılan zararla/zararlarla orantılı olduğu, bu miktarın davacılar için zenginleşme aracı olmayacağı gibi davalılar yönünden de ekonomik yıkıma neden olmayacağı değerlendirildiğinden hak ve nesafet kuralları çerçevesinde manevi tazminat miktarı belirlendiği” gerekçesi ile; 1-Davalılardan … Sigorta A.Ş yönünden açılan maddi tazminat davasının REDDİNE, 2-Davalılardan … ve … yönünden açılan maddi tazminat davasının konusuz kalması nedeniyle esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞI, 3-Manevi tazminat davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, Davacı … için 9.000,00 TL, davacı … için 6.000,00 TL olmak üzere toplam 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 30/10/2015 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, verilen karar davalılar … ve … vekili tarafından süresinde istinaf edilmiştir. Davalılar … ve … vekili istinaf dilekçesinde; davacılar lehine manevi tazminata hükmedilirken müteveffanın Şizofreni hastası olduğunun, kendisine bakma yeteneğinden yoksun olduğunun dikkate alınmadığını, sigorta şirketi ile müvekkilleri arasında düzenlenen poliçede manevi tazminatın karşılanacağı açık olarak yazmasına rağmen mahkemede karar verilirken dikkate alınmadığını, hükmedilen manevi tazminat miktarına da itiraz ettiklerini belirterek, kararın bozulmasını talep etmişlerdir. İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan inceleme sonunda; Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 30/10/2015 tarihinde davalılardan …’in maliki, …’in sevk ve yönetimindeki … plakalı araçla tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu davacıların murisi …’in ölümüne neden olunduğu, olayda müteveffanın asli kusurlu olduğu, anlaşılmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda, kazanın meydana geldiği tarih, kusur durumu, davacıların ölenin babası ve kardeşi olması, dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminatın bir sebepsiz zenginleşme aracı olmaması ile yukarıda açıklanan ilkeler göz önünde tutulduğunda, mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarı yerindedir. Davacılar tarafından manevi tazminat sadece araç maliki ve sürücüsü olan davalılar … ve …’den talep edilmiş olup mahkeme tarafından bu davalılar aleyhine manevi tazminata hükmedildiği anlaşıldığından, davalılar … ve … vekilinin bu husustaki istinaf taleplerinin de yerinde bulunmadığı, anlaşılmıştır. Yukarıda açıklanan nedenler ile davalılar … ve … vekilinin istinaf taleplerinin HMK.nun 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerektiği sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usûl ve yasaya uygun … 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/05/2019 tarih ve 2016/616 Esas, 2019/519 Karar sayılı kararına karşı davalılar … ve … vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK.nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Alınması gerekli 1.024,65-TL ilam harcından davalılar tarafından peşin yatırılan 256,16-TL harcın mahsubu ile 768,49-TL bakiye ilam harcının davalılar … ve …’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar tarafından yapılan giderlerin takdiren kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 42 nci maddesi ile değişik HMK.nun 362/1-c maddesi hükmü gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.12/11/2020