Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/322 E. 2021/461 K. 17.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO : 2019/322
KARAR NO : 2021/461
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/10/2018
NUMARASI: 2015/1037 E. – 2018/1221 K.
DAVA: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/03/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların sürücüsü, maliki ve ZMM sigortacısı olduğu … plaka sayılı aracın hiçbir emniyet tedbiri olmaksızın park edilmesi nedeniyle vekil edeninin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçın, davalı tarafa ait araca çarpması sonucunda meydana gelen 22/10/2013 günlü trafik kazasında davacının ağır bir biçimde yaralandığını ve tedavi görmek zorunda kaldığını, olayla ilgili ceza mahkemesinde görülen yargılama sonucunda; kazanın oluşumunda davacının asli, davalı araç sürücüsünün ise tali kusurlu olduğu yönünde değerlendirme yapılmış ise de bu değerlendirmeyi kabul etmediklerini, usulsüz park nedeniyle asli kusurlu olanın davalı taraf olduğunu ve davacının ağır vasıta Şoförü olarak aylık 2.000,00-TL gelire sahip olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500,00-TL çalışma gücü kaybı zararı ve 500,00-TL kazanç kaybı zararına karşılık olmak üzere toplam 1000,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan; 50.000,00-TL manevi tazminatın da davalı … dışında kalan davalılardan kaza tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, 29/03/2018 günlü dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla maddi tazminata ilişkin istek miktarını 36340,53-TL’ye, 02/10/2018 günlü dilekçe ile de bilirkişi tarafından dosyaya sunulan ek rapor doğrultusunda maddi tazminata ilişkin taleplerinin 37.343,39-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır.Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın talebinin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin husumet ehliyetinin bulunmadığını, ceza yargılamasında davacının asli kusurlu olduğunun belirlendiği, kendi kusurlu davranışları ile kazaya neden olan davacının taleplerinin yersiz olduğunu, müvekkilinin aracının trafik rizikolarına karşı sigortalı olması nedeni ile davanın müvekkiline yöneltilemeyeceğini savunarak savunarak davanın reddini talep etmiştir. Davalı …’ cevap dilekçesinde özetle; sürücüsü olduğu aracı karayolunda kazaya meydana vermeyecek bir şekilde park ettiğini, arkadan gelen davacının kullandığı araç ile kendisine çarptığını, olay oluşumunda hiçbir kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın 31.07.2013 başlangıç tarihli 1 yıl vadeli ZMSS poliçesi ile müvekkili tarafından sigorta rizikolarına karşı sigorta örtüsü altına alındığını, müvekkilinin sorumluğunun poliçe limiti ile sürücünün kusuru ile sınırlı olduğunu, bu nedenle kazaya karışan sürücülerin kusurlarını belirlenerek müterafik kusurun indirilmesi gerektiğini, bunun yanı sıra davacının gerçek zararının belirlenmesi amacı ile gelirinin belirlenerek maluliyet oranına göre belirleme yapılması gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları, olayla ilgili olarak Silivri 3. Asliye Ceza Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılan ve yasa yoluna başvurulmaksızın kesinleşen 2014/26 E., 2015/492 karar sayılı ceza yargılamasına ilişkin dosya ile tüm dosya kapsamı gözetilerek; davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasının oluşumunda, davalı araç sürücüsünün %25 oranında, davacının ise %75 oranında kusurlu olduğu, davcının kaza nedeniyle %18 oranında beden gücü kaybına uğradığını, iyileşme süresinin 5 gün bulunduğu, aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen 02/10/2018 günlü raporda davacının uğradığı maddi zarar miktarının 37.323,43-TL olduğu belirlenmiş ise de bir davada 2 kez bedel arttırımı yapılamayacağı benimsenmek suretiyle 29/03/2018 günlü bedel arttırım dilekçesindeki istek doğrultusunda; “1-Davacının maddi tazminat davasının artırılmış şekli ile kabulü ile; 36.340,53-TL maddi tazminatın, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, bu miktarın 1.000,00-TL’sine davalı … yönünden dava tarihinden itibaren, davalı …. San. Tic. .. Ltd.Şti. İle … yönünden kaza tarihi olan 22.10.2013 tarihinden itibaren bakiye kısım olan 35.340,53-TL yönünden ise artırım tarihi olan 29.03.2018 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,2-Davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; takdiren 5.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 22.10.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …. San. Tic. .. Ltd.Şti. İle …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiştir.Karara karşı davacı vekili, davalı … vekili ve davalı … Şirketi vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davacı vekilinin istinaf nedenleri; maddi tazminata ilişkin olarak verilen ilk dilekçenin bedel arttırım niteliğinde olduğu, ikinci dilekçesinin ise ıslah niteliğinde bulunduğu halde mahkemece ilk dilekçenin ıslah dilekçesi olduğu görüşünden hareketle; ikinci dilekçedeki taleplerinin kabul edilmesinin hatalı bulunduğu, ayrıca maddi tazminata ilişkin tüm talepler bakımından faiz başlangıcının kaza tarihi olması gerekirken bunun yapılmamış olmasının da isabetsiz olduğu ve hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının yetersiz bulunduğuna yöneliktir.Davalı … vekilinin istinaf nedenleri; park halindeki araca arkadan çarpan davacı olduğu halde, vekil edenine %25 oranında kusur izafe eden yetersiz ve gerekçesiz bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında isabetsiz olduğu, ayrıca maluliyetin ve gelir durumunun hatalı belirlendiği, davacının müterafik kusur durumunun değerlendirilmediği, ayrıca somut olayın niteliğine göre kazanın oluşumunda ağır kusurlu olanın davacı olması nedeniyle lehine manevi tazminata hükmedilmiş olmasının da yersiz bulunduğuna ilişkindir.Davalı … Şirketi vekilinin istinaf nedenleri ise; kazanın oluşumunda asli kusurlu olanın davacı olduğu kabul edildiği halde, davanın tamamının reddedilmesi gerekirken lehine manevi tazminat hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna yöneliktir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.İstinaf edenlerin sıfatına, istinafların kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dosya kapsamından, dava dışı … firmasına ait … plaka sayılı çekici arkasındaki … plaka sayılı römorkun, davacı … sevk ve idaresinde iken yolun sağında arıza şeridinde bekleyen, davalı … yönetimindeki … plaka sayılı araca çarpması neticesinde meydana gelen 22/10/2013 günlü trafik kazasında davacının yaralandığı anlaşılmaktadır. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle İTÜ Mak. Fakültesi Oto. Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof Dr. … katılımı ile düzenlendiği anlaşılan 22/01/2018 günlü heyet raporundaki; kazanın oluşumundaki taraf kusurlarının ne olduğuna ilişkin belirleme ve değerlendirmelerin dosyaya, oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi ve bu değerlendirmelerin olayla ilgili olarak Silivri Asliye Ceza MAhkemesinde görülerek sonuçlandırılan ve kesinleşen ceza yargılamasına ilişkin dosya kapsamında ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesinden temin edilen 01/12/2014 günlü kusur raporundaki belirlemelerle de örtüşmesi karşısında, söz konusu kusur raporu ile ATK 3. Adli Tıp ihtisas Dairesince davacının kaza nedeniyle görmüş olduğu tedavilere ilişkin tüm belgelerin değerlendirilmesi sonucunda ve kaza tarihindeki yönetmelik ekinde cetvellere göre düzenlendiği anlaşılan denetimine el verir nitelikteki maluliyete ilişkin raporların hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından ve kazanın oluşumunda davalı taraf araç sürücüsü tali de olsa kusurlu olduğundan, davalı tarafın maddi tazminat bakımından yazılı biçim ve şekelde sorumluluğu yoluna gidilmesinde bir isabetsizlik tespit edilemediğinden davalı … vekilinin ve davalı … vekilinin açıklanan hususlara yönelik istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Davalı … vekilinin; gelirin hatalı belirlendiğine ve davacının müterafik kusur durumunun mahkemece değerlendirilmediğine yönelik istinaf itirazlarına gelince;Dava dilekçesinde davacının, kaza tarihinde tır şoförü olarak çalıştığı ve aylık 2.000,00TL gelire sahip bulunduğu ileri sürülmüş ise de davacının sosyo ekonomik durumunun araştırılmasına ilişkin olarak Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğünce dosyaya gönderilen 01/03/2016 günlü cevabi yazıda; davacının şoför olduğu ve aylık gelirinin 1.300,00-TL olduğu bildirilmiştir. Davacının tır şoförü olarak çalıştığı ve kazanın da dava dışı lojistik şirketine ait çekiyi sevk ve idaresi sırasında meydana geldiği dosya kapsamından anlaşıldığına göre, bu nitelikteki bir kişinin asgari ücretle çalışması hayatın doğal akışına aykırıdır.Hal böyle olunca, tır şoförü olarak hayatını kazanan bir kişinin asgari ücretin 1,26 katı üzerinde bir gelire sahip olacağı var sayımından hareketle ve davacının kusur oranı gözetilerek düzenlendiği anlaşılan hesap bilirkişisi raporunun hükme esas alınmasında bir yanılgı bulunmadığına, ayrıca kazanın oluşumunda %75 oranında kusurlu olan davacının bu kusurun yanında oluşan zararının artmasına hangi eylem ve davranışı ile katkı sağladığı davacı tarafça somut olayda ileri sürülüp kanıtlanamadığına göre mahkemece müterafik kusur değerlendirmesi yapılmadan karar verilmiş olmasında da bir isabetsizlik bulunmadığından bu yönlere ilişen istinaf itirazları da yersizdir. 3-Tarafların hüküm altına alınan manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf başvuruları değerlendirildiğinde; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı, adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda zararlandırıcı eylemin tarihi, olayın meydana geliş şekli, kusur durumu, davacıda meydana gelen yaralanmanın niteliği, iyileşme süresinin uzunluğu, maluliyet oranı, paranın alım gücü, davacının yaşı, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, yaralanma ile sonuçlanan taksirli eylem nedeniyle hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının yukarıda açıklanan ilkelere ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde düzenlenen takdir hakkının kullanmasına ilişkin kurala uygun bulunmasına göre; taraf vekillerinin manevi tazminata ilişkin olarak yaptıkları istinaf itirazları yerinde bulunmamaktadır.4-Davacı vekilinin diğer istinaf itirazları değerlendirildiğinde; Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 Sayılı HMK’nin Belirsiz Alacak ve Tespit davası başlığı altındaki 107/1.maddesinde “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” hükmüne, aynı maddenin 2. fıkrasında ise “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir.Aynı Yasanın Islah ve Maddi Hataların Düzeltilmesi Kapsamı ve sayısı başlığı altındaki 176. maddesinin 1.fıkrasında da taraflardan her birinin yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği, 2.fıkrasında aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği hüküm altına alınmıştır. Öte yandan, yasanın 177.maddesinde de ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar sözlü ya da yazılı olarak yapılabileceği belirtilmiştir.Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişen hakları saklı tutarak, vekil edeninin uğradığı maluliyete ilişkin rapor alınması ve aktüer hesaplama yapılarak maddi zararının belirlenmesini istemiş ve belirlenecek tazminat miktarına karşılık olarak da şimdilik kaydıyla 1.000,00-TL maddi tazminat isteğinde bulunmuştur. Her ne kadar dava dilekçesinde davanın HMK.107.maddesi kapsamında açılmış belirsiz alacak davası olduğu yolunda açık bir bildirimde bulunulmamış ise de dava dilekçesindeki anlatım şekli ve davanın niteliği gözetildiğinde, davanın HMK 107.maddesi gereğince açılmış belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu belirgindir. Hal böyle olunca, mahkemece 29/03/2018 günlü dilekçenin HMK’nun 107/2.maddesi kapsamında bedel arttırım dilekçesi 02/10/2018 günlü dilekçenin ise HMK’nun 176.maddesi kapsamında ıslah dilekçesi olarak değerlendirilmesi gerekirken, dava dilekçesine, bedel arttırım dilekçesine ve ıslah dilikçesine yanlış anlam verilmesi sonucunda yazılı biçim ve şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Bundan ayrı, haksız bir fiil sonucunda zarara uğranıldığı iddiasıyla talepte bulunulması halinde oluşan zarara ilişkin olarak faiz başlangıcı haksız eylem sorumluları bakımından olay tarihi ise de, sigorta şirketleri bakımından temerrüt tarihidir.Somut olaya dönüldüğünde, davacı taraf, dava açmadan önce sigorta şirketine başvuruda bulunduğunu ileri sürüp kanıtlayamadığına göre sigorta şirketi bakımından temerrüt hali dava tarihinde oluşmuştur. Bu nedenle fazlaya ilişin haklar saklı tutularak belirsiz alacak davası olarak açılan bir davada, yargılama sırasında arttırılan miktarlara ilişkin olarak da faiz başlangıcının davalı … yönünden dava tarihinden, diğer davalılar bakımından ise kaza tarihinden başlatılması gerekirken, tüm davalılar açısından arttırılan miktara ilişkin olarak 29/03/2018 tarihinden itibaren faiz uygulanması hatalı olmuştur.Ancak bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacı vekilinin bu yönlere ilişen istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK.m.353/1-b/2 hükmü uyarınca davacı taraf lehine kaldırılmasına, istinaf yasa yoluna başvuru konusu yapılmayan hususlar ile reddedilen istinaf itirazları ile harcın da kamu düzenine ilişkin olduğu gözetilerek düzeltilmek suretiyle yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/10/2018 gün ve 2015/1037 E. – 2018/1221 K. sayılı kararına karşı davalı … İnş. Hafr. Tur. San. Tic. Ltd. Şti vekili ile davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının yukarıda bentler halinde açıklanan nedenlerle HMK.m.353/1-b/2 hükmü uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/10/2018 gün ve 2015/1037 E. – 2018/1221 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf itirazlarının yukarıda (4) sayılı bentte gösterilen nedenlerle KABULÜNE, öteki itirazlarının ise yukarıda (3) sayılı bentte açıklanan nedenle REDDİNE,3-İstinaf yasa yoluna başvuran ve istinaf başvuruları reddedilen davalılardan alınması gereken 2.823,97-TL istinaf karar ve ilam harcından, başvuru sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan toplam 1.412,00-TL’nin düşümü ile kalan 1.411,97-TL harcın davalı … Şirketi ile davalı …’den müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine,4-İstinaf yasa yoluna başvuru sırasında davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya İADESİNE 5-İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca istinaf aşamasında yapılan diğer giderlerin ise takdiren yapan üzerinde bırakılmasına, 6-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 7-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/10/2018 gün ve 2015/1037 E. – 2018/1221 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-b/2 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 7/1-Davacının maddi tazminat davasının kabulü ile; 37.343,39-TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bu miktara davalı … yönünden dava tarihinden itibaren, davalı …. Ltd.Şti. İle … yönünden ise kaza tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, 7/2-Davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; takdiren 5.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 22.10.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … San. Tic. .. Ltd.Şti. İle …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 7/3- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca alınması gereken 2.892,48-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 174,20-TL peşin harç ve 137,71-TL ıslah harcının mahsubu ile kalan 2.580,57-TL harcın davalılardan müştereken ve mütelselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,( davalı … şirketinin sorumluluğu 2.550,93-TL ile sınırlı olmak kaydıyla) 7/4-Davacı tarafından yatırılan 27,70-TL başvuru harcı, 174,20-TL peşin harcı ve 137,71-TL ıslah harcının olmak üzere toplam; 339,61-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 7/5-Davacılar tarafından yapılan 2.695,00-TL bilirkişi icreti ile ve maddi tazminat için yapılan yargılama gideri olan takdiren 500,00-TL posta masrafı toplam; 3.195,00-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin red edilen manevi tazminat kapsamında davacı üzerinde bırakılmasına,7/6-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderinin davalının üzerinden bırakılmasın, 7/7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca belirlenen, 5.601,51-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, Manevi Tazminat Yönünden; 7/8-Avukatlık ücret tarifesine göre, hesaplanan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalılar … Tic. Ltd.Şti. Ve …’den tahsili ile davacıya verilmesine, 7/9-Avukatlık ücret tarifesine göre, hesaplanan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile kendisini vekil ile temsil ettiren davalı … Tic. Ltd.Şti’ ne verilmesine, 7/10-Yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın talep halinde ilgisine iadesine Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 17/03/2021