Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/3185 E. 2022/911 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3185
KARAR NO: 2022/911
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/05/2019
NUMARASI: 2019/133 Esas 2019/459 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 30/05/2017 günü … yönetimindeki … plakalı aracın mucura kaptırılması sonucu direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun sağ tarafına doğru takla atması sonucu tek taraflı yaralanmalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, bu kazanın oluşumunda … Sigorta A.Ş.’ye sigortalı … plakalı araç sürücüsünün asli ve tamamen kusurlu olduğunu, müvekkilinin ise araçta yolcu olup kazanın meydana gelmesinde hiçbir kusurunun bulunmadığını, davacının yaralandığını, uğradığı maddi zararlar için fazlaya dair talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik …’ın sürekli iş göremezliği dolayısıyla 500,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle; kazanın meydana geldiği yer ile davacının adresinin Batman olup, müvekkili şirketin genel müdürlük adresinin İstanbul olduğunu, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olup öncelikle yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi gerektiğini, hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, emniyet kemeri takmadığından müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, Adli Tıp Kurumunca maluliyet oranının belirlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda;”….Davacı taraf; 30.05.2015 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik tazminatını talep etmiştir. Dosya mahkememize Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/603 E. Sayılı dosyasında 2018/757 K. Sayılı kararıyla verilen yetkisizlik kararına istinaden gönderilmiştir. Yetkisiz mahkemede yapılan yargılama sırasında davacının trafik kazası nedeniyle uğradığı sürekli iş göremezlik oranın tespiti için Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Kurumundan maluliyet raporu alınmıştır. Alınan maluliyet raporunun incelenmesinde; kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken ve yürürlükte bulunan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” kapsamında yapılan değerlendirmede, davacının 30.05.2015 tarihinde gerçekleşen trafik kazası nedeniyle yaranlamasına bağlı maluliyet tayinine mahal olmadığı şeklinde sonuç belirtildiği görülmüştür. Tarafların itirazı üzerine mahkemece davacının maluliyet oranın tespiti için dosya İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kuruluna sevk edilmiştir. İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun hazırladığı raporda; davacının 30.05.2015 tarihinde gerçekleşen trafik kazası nedeniyle yaranlamasına bağlı maluliyet tayinine mahal olmadığı şeklinde sonuç belirtildiği görülmüştür. Maluliyet oranının tespiti için alınan her iki raporda da; davacının sürekli olarak maluliyete uğramadığı, gerçekleşen trafik kazası nedeniyle maluliyet tayinine mahal olmadığı şeklinde görüş belirtilmiştir. Dosya kapsamında bulunan ve usulüne uygun şekilde tanzim edilmiş raporlarda, davacının sürekli iş göremezliğe uğramadığının tespit edildiği, davacının talebinin sadece sürekli iş göremezlik olduğu, davacının kaza nedeniyle uğranılan sürekli iş göremezlik zararının olmadığının tespit edildiği, davalı tarafın sorumlu olmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerektiği” gerekçesiyle, Davanın REDDİNE, karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İstinaf nedenleri: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin yaralanması nedeniyle tedavisinin aylarca sürdüğünü, maluliyeti bulunmadığı yönündeki ATK raporunu kabul etmediklerini, raporun haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ATK Genel Kurulu’ndan rapor alınması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava, trafik kazasından kaynaklanan iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir. 1-Dosya kapsamında görülmekte olan davanın davacı küçük … adına velayeten annesi ve babası tarafından verilen 08/07/2015 günlü vekaletnameye dayanılarak Av. …, Av. … ve Av. … tarafından 11/09/2015 tarihinde açıldığı, davacı küçük …’ı 24/04/1998 doğumlu olduğu ve yargılama sırasında 24/04/2016 tarihinde reşit hale gelerek dava ehliyeti kazandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda adı geçen davacının reşit hale geldikten sonra kendisi ya da vekili aracılığıyla yargılamayı sürdürmesi gerekir. Ne var ki, davacı …’ın kendisi adına verdiği bir vekaletname dosya arasında bulunmamaktadır. Hakkındaki dava velisi tarafından açılan ve takip edilen çocuk, dava sırasında ergin olursa velisinin yasal temsilci sıfatı sona erer. Bundan sonra davanın, ergin çocuk tarafından veya vekalet verdiği bir avukat tarafından takip edilmesi gerekir. Aksi halde velinin yaptığı veya veliye karşı yapılan tüm işlemler geçersiz olur. Ehliyet konusu dava şartlarından olup, hakim tarafından kendiliğinden gözetilmelidir. Davacı …, yargılama sırasında ergin olduğuna göre anne ve babanın ergin olan çocuklarını görülmekte olan davada temsil etme olanağı kalmadığından, onlar tarafından verilen vekaletnameye dayalı olarak vekilin davaya takip yetkisi de bulunmamaktadır. Mahkemece bu durumda, yargılama sırasında reşit olduğu anlaşılan …’a davetiye çıkartılıp duruşmada bulunması sağlanarak davaya bakılması ve oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, açıklanan ve resen gözetilmesi gereken dava şartı üzerinde durulmadan işin esasına geçilerek davanın sonuçlandırılmış olması isabetsiz bulunmaktadır. (HMK.m.353/1-a/4) 2-Ayrıca kabule göre; Keza maluliyete ilişkin alınacak raporların 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01/09/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Bknz. Yargıtay 4. HD’nin 2021/18611 Esas, 2022/787 Karar sayılı ilamı) Eldeki davada, kaza tarihi 30/05/2015 olup, davacının maluliyeti hususundaki raporun kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan ” Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” hükümleri esas alınması gerekirken “Çalışma Gücü ve Meslekte kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri yönetmeliği” hükümlerine göre, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Bölümü tarafından hazırlanan 16.11.2016 tarihli rapor ve ATK 3. İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan 26.09.2018 tarihli raporlara göre davacının somut olaya konu kazaya bağlı olarak meydana gelen sol femur kırığı arızası nedeniyle maluliyeti oluşmadığı kabul edilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde, yerel mahkemece yapılacak iş, Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalından kaza tarihi itibari ile yürürlükteki ” Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği'” hükümlerine göre usulüne uygun, denetime ve karar vermeye elverişli olacak şekilde davacının somut olaya konu kaza nedeniyle maluliyeti bulunup bulunmadığı, maluliyeti oluştu ise maluliyet derecesi ve oranının belirlenmesi amacıyla yeni bir rapor alınıp hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesinden ibarettir. Bu itibarla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın yukarıda 1 ve 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK.m.353/1-a/4 – HMK.m.353/1-a/6 maddeleri gereğince kaldırılmasına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca, 1-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/05/2019 tarih ve 2019/133 Esas, 2019/459 Karar sayılı kararının 353/(1)-a.4 ve 6. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, 2-HMK 353/(1).a maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf başvurusunun kabulü nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’ nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.23/06/2022