Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/3144 E. 2021/1966 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3144
KARAR NO: 2021/1966
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/03/2019
NUMARASI: 2014/1703 Esas 2019/322 Esas
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili 19/12/2014 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; 11/10/2011 tarihinde dava dışı …yönetimindeki davalı şirkete ZMMS Poliçesi ile sigortalı olan… plakalı aracın müvekkiline çarparak yaralanmasına neden olduğunu beyanla, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 2.000,00 TL kaza nedeniyle doğan efor kaybı (sürekli) ve geçici iş göremezlik zararı ile yol masrafı ve tedavi giderlerinin sigorta şirketi limitle bağlı olmak kaydı ile dava tarihinden işletilecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava öncesi yeterli belge ile başvuruda bulunulmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının maluliyetinin davaya konu kaza ile bağının bulunması gerektiğini, müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkilinin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında, poliçe limitleri dahilinde sorumluluğunun bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda;”Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin trafik kazası nedeniyle doğan maddi zararın tazmini olduğu, davacı tarafça davalıya sigortalı aracın karıştığı kaza nedeniyle davalının doğan maddi zarardan sorumlu olduğundan bahisle zararının tazmini talep ettiği, davalı tarafça davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği, alınan ATK raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu ve davalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde tamamen kusurlu olduğu, davalının da zararda sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Bununla birlikte 5271 sayılı CMK’unun 253/19 madde ve fıkrasında “Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde, 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Davacı ile dava dışı araç sürücüsünün soruşturma sırasında uzlaştıkları, davacının, davalı bakımından tazminat hakkını saklı tuttuğuna ilişkin herhangi bir beyanda bulunmadığı, ayrıca 5271 sayılı yasa hükmüne göre Cumhuriyet Savcısının huzurunda yapılan uzlaşmanın hukuki sonucu olarak davacının işlenen suç nedeniyle tazminat davası açamayacağı ve CMK’nın 253/19. maddesi dikkate alınarak davacının tazminat talep hakkı bulunmadığı ve davanın reddi gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat oluştuğu” gerekçesi ile; davanın REDDİNE karar verilmiş, verilen karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekilinin istinaf sebepleri; Mahkemece hükme esas alınan uzlaşma tutanağında müvekkilinin tazminat hakkından vazgeçtiğine ilişkin herhangi bir madde yazılmadığı, CMK’nın 253 üncü maddesinde “Uzlaşma teklifinde bulunulması halinde, kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukukî sonuçları anlatılır.” dendiğini, müvekkiline uzlaşmanın sonuçları ve mahiyetinin anlatılmadığı, bilgilendirilmediği, avukatla kendini temsil etmemiş bir kısım tedavi giderleri ve bir nebze manevi acısının giderilmesi karşılığında şikayetinden vazgeçtiği, maddi tazminat hakkından feragat etmediği, hükme esas alınan tutanak incelendiğinde görüleceği üzere müvekkilinin tazminat hakkından feragat ettiğine ilişkin hiç bir şekilde beyanda bulunmadığı, sadece şüpheli hakkındaki şikayetinden vazgeçtiği, yerleşik yargıtay içtihatları gereği zarar gören ceza yasalarına göre sorumluluğu bulunan kusurlu sürücü ile uzlaşırken, kendisine motorlu araç işleteni ve sigorta şirketinin de sorumluluktan kurtulacağı, onlara da tazminat davası açamayacağı tereddüte mahal vermeksizin açıkça ve ayrıntılı olarak anlatılmalı, bu hususta yazılı beyanı alınıp imzalatılması gerektiği, ancak hükme esas alınan bu tutanakta müvekkiline sigorta şirketine veya sürücüye karşı maddi tazminat davası açamayacağının anlatılmadığı, hiçbir hukuki bilgisi olmayan müvekkilinin imzalamış olduğu tutanak sonucu sigorta şirketine tazminat davası açamayacağını anlamasının imkansız olduğu, tutanakta şüphelinin, müvekkilinin sadece tedavi giderini karşılayacağından ödeme yaptığını açıkça beyan ettiği, davalı şirketinin hiçbir aşamada mahkemenin gerekçesine uyan bir savunması yokken bilirkişi raporlarına ve ıslah dilekçelerine itiraz dahi etmemişken mahkemenin vermiş olduğu bu kararın hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, trafik kazası nedeniyle efor kaybı (sürekli iş göremezlik) ve geçici iş göremezlik zararı ile yol masrafı ve tedavi giderleri istemine ilişkindir. 11/10/2011 tarihinde dava dış… yönetimindeki davalı şirkete ZMSS Poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın davacıya çarpması sonucu meydana gelen kazada davacının yaralandığı ve malul kaldığı anlaşılmıştır. Olaya ilişkin olarak açılan Demre Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/533 sayılı soruşturma dosyasında, savcılık tarafından Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 253.üncü maddesi kapsamında, uzlaştırma faaliyetlerinde bulunulduğu, şüpheli ve mağdurun uzlaşmak istedikleri, mağdurun (davacının) olay nedeniyle tedavilerinin devam ettiğini, kendisine maddi anlamda yardımcı olunmasını ve şüphelinin kendisine 9.000,00 TL ödeme yapmasını istediğini, bu ödemeyi yapması durumunda şikayetinden vazgeçeceğini belirttiği, şüpheli dava dışı …’nın mağdurun tedavi masraflarını karşılamaya hazır olduğunu belirterek mağdurun beyan ettiği 9.000,00 TL’yi teslim ettiği, bunun sonucunda tarafların uzlaştıklarına dair 17/11/2011 tarihli uzlaştırma tutanağının düzenlendiği, Cumhuriyet Savcısınca onaylandığı ve Demre Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 18/11/2011 tarihli kararıyla kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmış ise de, bu tarih itibariyle davacının maluliyet durumunu belirleyen bir raporun dahi düzenlenmemiş olduğu, uzlaşmanın sonuçları hakkında da davacıya yeterli ve açık bir bilgi verilmediği, sadece “kendilerine mahiyeti ve içeriği itibariyle açıklanan uzlaşmayı kabul ettikleri” şeklinde soyut bir ifade ile yetinildiği görülmektedir. Bu durumda, söz konusu uzlaşmanın yasanın aradığı anlam ve nitelikte bir uzlaşma kapsamında bulunmadığı, diğer bir ifadeyle davacının şartlarını ve sonuçlarını tam olarak kavrar bir biçimde özgür iradesiyle yaptığı bir anlaşma niteliği taşımadığı gibi, davacının uğramış olduğu maluliyet zararının giderilmesine ilişkin bir belge niteliğinde de bulunmamaktadır. Bu nedenle söz konusu uzlaşma tutanağına istinaden CMK 253/19. maddesi gereğince davacının tazminat talebinin reddine karar verilmesi hatalı bulunmaktadır. Bu itibarla davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince verilen kararın kaldırılması, mahkemesince delillerin toplanarak bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM :Gerekçe uyarınca; 1-)Davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK.nun 353/1-a/6 madde hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-)Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-)İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 4-)Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5-)İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına HMK’nun 353/1-a/6 madde hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.09/12/2021