Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/303 E. 2019/391 K. 28.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/303
KARAR NO : 2019/391
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/05/2018
NUMARASI : 2016/1132 E.-2018/605 K.
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/02/2019
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde ….. numaralı poliçe ile sigortalı bulunan ….. plaka sayılı otobüsün neden olduğu 12/11/2012 günlü trafik kazasında araç içinde yolcu olarak bulunan vekil edeninin yaralanarak beden gücü kaybına uğradığını ileri sürerek vekil edeninin uğradığı beden gücü kaybının ne olduğunun tespit edilmesi sonucunda, arttırılmak kaydıyla (belirsiz alacak) 50,00-TL’si kalıcı, 50,00-TL’si de geçici iş göremezlik tazminatı ve 50,00-TL’si de bakıcı gideri zararı olmak üzere toplam 150,00-TL tazminatın davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı sigorta şirketi vekili cevabında özetle; kazaya neden olduğu ileri sürülen ….. plaka sayılı aracın 12/11/2012 günlü kazayı kapsar biçimde vekil edeni şirket nezdinde trafik sigortalı olmadığını belirterek davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı kanunla 2718 sayılı KTK’nın 90.madde hükmü gereğince dava açmadan önce ilgili sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunulmasının zorunlu hale getirildiğini, bu zorunluluğun dava şartı niteliğinde bulunduğunu, kanun koyucunun düzenlediği emredici hükümler bu iken başvuru yapılmaksızın usul aşılarak, kanun dolanılarak başvuru olmaksızın, bu kanuni yolun sonucu beklemeksizin, başvuru yolu tüketilmeden mahkemede dava açılmış olmasının dava şartı eksikliği sonucunu doğuracağı, bu eksikliğin sonradan giderilmesinin mümkün bulunmadığı görüşünden hareketle; davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verilmiştir.Karara karşı, davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuş, mahkemece kararın kesin nitelikte olduğu belirtilerek 16/10/2018 günlü kararla istinaf isteğinin reddine karar verilmiş, 16/10/2018 günlü bu karara karşı davacı vekili tarafından süresi içerisinde yeniden istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.16/10/2018 günlü karara yönelik istinaf nedenleri; davanın fazlaya ilişen haklar saklı tutularak belirsiz alacak davası olarak açıldığını, yargılama sırasında da alacak miktarının ne olduğunun belirlenmediği, bu durumda kararın kesin nitelikte olduğundan söz edilemeyeceği, dolayısıyla istinaf isteğinin kararın kesin olduğundan bahisle reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğuna yöneliktir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat isteğine ilişkin olup; dava dilekçesinde fazlaya ilişen haklar saklı tutulmak kaydıyla davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı bildirilmiştir. HMK’nun 341/3 madde hükmüne göre alacağın belli bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, aynı maddenin 1.fıkrasında belirtilen kesinlik sınırının alacağın tamamına göre belirleneceği açıktır. Görülmekte olan davada, alacağın miktarının tamamının ne olduğu henüz belirlenmeden kararın kesin nitelikte olduğundan söz edilemeyeceğine göre; mahkemenin kararın kesin olduğundan bahisle istinaf isteğinin reddine ilişkin 16/10/2018 günlü kararında isabet bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacı vekilinin 16/10/2018 günlü kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile ilk istinaf dilekçesindeki nedenlerle bağlı kalınarak istinaf incelemesi yapılması gerektiği anlaşılmıştır.Davacı vekilinin 30/05/2018 günlü karara yönelik istinaf nedenleri; 26/04/2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı yasanın 5.maddesiyle değişik, 2918 sayılı KTK’nın 97.maddesindeki, dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılması gerektiğine ilişkin düzenlemenin, HMK’nun 115/2 maddesindeki tamamlanabilir dava şartı niteliğinde olduğunun göz ardı edilmesi sonucunda verilen red kararının, usul ve yasaya aykırı olduğu hususuna yöneliktir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminatın sigorta şirketinden tahsili isteğine ilişkindir.26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanunu’nun 5. maddesiyle değişik 97. maddesi ile zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği belirtilmiştir.Yasal değişiklikle, zarar gören hak sahipleri ZMSS sigortacısına karşı artık doğrudan dava açamayacak olup yasa ile özel bir dava şartı getirilmiştir.Olayımızda, dava tarihi olan 21/07/2016 itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davacı tarafça dava tarihinden önce davalı sigorta şirketine başvurulmadığı hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır.Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. Bu amaçla, davacı vekiline yasada öngörülen başvuruya ilişkin eksikliği gidermesi için kesin süre verilmeli, sigorta şirketince 15 gün içinde cevap verilmemesi veya verilen cevabın talebi karşılamaması halinde bu yöndeki dava şartının yerine getirildiği kabul edilerek davanın esasına girip deliller toplanıp değerlendirilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmeli, kesin süre içinde başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirilmemesi halinde ise bu kez dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmelidir.Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda davacıya tamamlanabilir dava şartının yerine getirmesi için süre verilmeden, verdiği sürenin sonuçları beklenmeden ve oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerektiği düşünülmeden yasal düzenlemelere yanlış anlam verilmesi sonucunda yazılı biçim ve şekilde davanın reddine karar verilmesi hali, HMK’nın 353/1-a/4 ile HMK’nın 353/1-a/6 hükmü kapsamındaki hali oluşturacağından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararlarının kaldırılması gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun gerekçede açıklanan nedenle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/05/2018 gün 2016/1132E,-2018/605 sayılı kararı ile bu karara bağlı olarak verilen 16/10/2018 günlü istinaf isteğinin reddine ilişkin kararının HMK.m.353/1-a/4 ve HMK.m.353/1-a/6hükümleri uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından ayrı ayrı peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 35,90- TL maktu istinaf karar ve ilam harcı ile 98,10-TL istinaf başvuru harcının talep halinde davacıya İADESİNE,4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan diğer giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,HMK.m.353/1-a/4 ve HMK.m.353/1-a/6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.28/02/2019.