Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2992 E. 2022/1181 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2992
KARAR NO: 2022/1181
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/04/2019
NUMARASI: 2015/1100 Esas – 2019/433 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 29/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … plaka sayılı dava dışı araç ile …’ın sevk ve idaresindeki tescilsiz, sigortasız motosikletin çarpışması neticesinde meydana gelen 03/07/2015 günlü çift taraflı trafik kazasında tescilsiz motosiklette yolcu olarak bulunan vekil edenin yaralandığını, kazanın oluşumunda tescilsiz araç sürücüsü …’ın tam kusurlu olduğunu, bu nedenle vekil edenin yaralanmasına bağlı olarak oluşan maddi zararın giderilmesinden …nın sorumlu bulunduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 500,00-TL’si geçici ve 500,00-TL’si de kalıcı iş göremezlik zararına karşılık olmak üzere 1.000,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; 13/06/2018 günlü bedel arttırım dilekçesi ile de 29/05/2018 günlü aktüel bilirkişi raporunda TRH- 2010 Mortalite tablosuna göre yapılan hesaplama doğrultusunda, geçici iş göremezlik zararına ilişkin istek miktarı 9.936,28-TL ye, sürekli iş göremezlik zararına ilişkin istek miktarının da 92.835,48-TL ye çıkarttıklarını açıklayarak dava konusu tazminatlara temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasını talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; vekil edenin kurumun sorumluluğu yoluna gidilebilmesi için trafik kazasına neden olduğu ileri sürülen motosikletin ZMM sigortasının bulunup bulunmadığının ve aracın ZMM sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olup olmadığının araştırılması gerektiğini, ayrıca davacının motosiklekte hatır için taşındığını, ehliyetsiz araç sürücüsünün sevk ve iradesindeki araca binmesi ve kendi güvenliği için gerekli ekipmanları kullanmamış bulunması nedeniyle müterafik kusurlu olduğunu, bu nedenle belirlenecek tazminattan hatır taşıması indirimi ile birlikte müterafik kusur indiriminin yapılmasını ve davacının maluliyet durumunun da Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Yönetmeliği hükümleri gözetilerek Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden temin edilecek raporla belirlenmesini ve 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartlardaki değişiklik nedeniyle, geçici iş görememezlik dönemine ait zararların poliçenin teminatı kapsamı dışına çıkarıldığının gözetilmesi gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacının yaralanmasıyla sonuçlanan trafik kazasının oluşumunda tescilsiz motosiklet sürücüsünün tam kusurlu olduğu, davacının kaza neticesinde %15 maluliyete uğradığını, iyileşme süresinin 9 ay bulunduğu, tescilsiz ve sigortasız aracın silindir hacminin 50 cc nin üzerinde olması nedeniyle ZMM sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olduğu, bu durumda …nın sorumluluğu yoluna gidilebileceği, TRH 2010 yaşam tablosu, %100 kusur, %15 maluliyet baz alınarak yapılan aktüer bilirkişi hesaplamasının hükme esas alınabileceği, ancak sigortasız araç sürücüsü … ve davacı kazalının arkadaş oldukları ve taşınmanın davacının menfaatine uygun bulunduğu, bu durumda belirlenen geçici ve kalıcı iş göremezlik zarar miktarlarından %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılarak hüküm tesis edilmesi ve dava tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi gerektiği anlaşılmış ise de kısa kararda hata yapılarak geçici iş görememezlik zararından hatır taşıması indirimi yapılmaksızın hüküm tesis edildiği ve dava tarihi de 10/11/2015 olmasına rağmen hiç ilgisi bulunmadığı halde faiz başlangıcı olarak kısa kararda 07/08/2014 tarihi olarak gösterildiği, kısa kararda yapılan hatanın gerekçe yazımı aşamasında fark edildiği, ancak kısa karara aykırı olacak şekilde hüküm tesis edilemeyeceği gerekçesiyle, -Davanın kısmen kabulü ile 9.936,28 TL geçici ve 74.248,3 TL sürekli işgöremezlik tazminatının 07.08.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile temlik alan davacıya verilmesine; fazlaya dair istemlerin reddine, karar verilmiştir. Karar karşı davalı … vekili ve davacı vekili tarafından ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvrurulmuştur. Davalı … vekilinin istinaf nedenleri; görülmekte olan davada, dava açılmadan önce sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunulmadığından, eldeki davanın öncelikle dava şartı yokluğundan retle sonuçlandırılması gerektiğinin gözetilmemesinin isabetsiz olduğu, ayrıca davacının kaza neticesinde uğradığı maluliyetin kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerekirken, kaza tarihinde yürürlükte bulunmayan yönetmelik hükümlerine dayanılarak düzenlenen maluliyet raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğu, davacının tescilsiz araçta hatır için taşınması nedeniyle hatır taşıması indirimi yapılarak ve ayrıca tescilsiz motosiklet sürücüsü …’ın ehliyetname olmaksızın araç sevk etmesi ve davacının da böyle bir araca kask ve diğer koruyucu ekipmanlar olmaksızın binmesi nedeniyle müterafik kusurlu olduğu kabul edilerek belirlenen tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken açıklanan bu hususlar gözetilmeksizin karar verilmiş olmasının da isabetsiz bulunduğu, keza geçici iş görememezlik zararından artık sosyal güvenlik kurumu sorumlu olduğu halde vekil edenin kurumun geçici iş göremezlik zararından sorumlu tutulmasının doğru olmadığı ve hüküm yerinde faiz başlangıcının da doğru biçimde belirlenmediği; bu nedenlerde ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğine ilişkindir. Davacı vekilinin istinaf nedenleri ise; hatır taşımasından söz edebilmek için taşımanın yolcu yararına ve ivazsız olmasının aranması gerektiği, oysa görülmekte olan davada arkadaş olan davacı ve sürücünün yakıt masrafını paylaşarak birlikte gezmeye çıktıklarını, bu durumda hatır taşıması indirimi uygulanmasın gerektiği, kabule göre de; kısmen de olsa kabul edilen bir davada vekil edeni davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının da isabetsiz bulunduğu hususlarına yöneliktir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava; trafik kazası sonucunda meydana gelen cismani zarara dayanarak açılmış maddi tazminat isteğine ilişkindir. 1-2918 sayılı KTK’nın 14/04/2016 tarih ve 6704 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişik 97. maddesine göre; “zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” Söz konusu madde ile dava açmadan önce zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketine başvuru yapılması dava şartı haline getirilmiş ise de; eldeki davanın açılma tarihi 10/11/2015’dır. Bu durumda davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren bir düzenlemenin somut olaya uygulanamayacağı açık olup, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazının reddi gerekmiştir. 2-Davalı vekilinin maluliyete ve geçici iş görememezlik zararına ilişkin istinaf itirazlarına gelince; Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu bu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Bknz. Yargıtay 4. HD’nin 2021/18611 Esas, 2022/787 Karar sayılı ilamı) Eldeki davada, kaza tarihi 03/07/2015 olup, maluliyete ilişkin belirlemenin kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri doğrultusunda yapılması gerekirken “Çalışma Gücü ve Meslekte kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre düzenlendiği anlaşılan ATK raporunun karara dayanak yapılması doğru değil ise de; somut olayda ATK 3. İhtisas Dairesince düzenlenen 19/01/2018 günlü rapor, davalı … vekiline 26/02/2018 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş ve fakat davalı tarafça bu rapora karşı herhangi bir itiraz ileri sürülmediği gibi, bu raporun baz alınması ile düzenlendiği anlaşılan 29/05/2018 günlü aktüer bilirkişi raporu da yine davalı … vekiline 01/06/2018 tarihinde tebliğ edildiği halde bu rapora da karşı konulmamıştır. Bu durumda maluliyet oranı ve iyileşme süresine ilişkin 19/01/2018 günlü ATK raporundaki belirleme ve değerlendirmeler ile bu raporun baz alınmasıyla düzenlenen hesap raporu ile tespit edilen tazminat miktarları davacı taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturacağından, mahkemece 29/05/2018 günlü aktüer bilirkişi raporunun hükme esas alınması suretiyle davalı …nın sorumluluğu yoluna gidilmesinde bir isabetsizlik mevcut değildir. Ayrıca 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5.maddesinin “Sağlık Giderleri Teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar, tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile, trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık giderleri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderlerin teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup, ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve …nın sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” denmekte ise de; 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanmış ve sınırlandırılmıştır. KTK’nun 98.maddesinde; trafik kazaları nedeniyle, üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın, SGK tarafından karşılanacağı belirtilmiş olup; 6111 sayılı yasanın geçici 1.maddesi ile de, “Bu kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin SGK tarafından karşılanacağı belirtilmiş olup, buna göre SGK 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı KTK’nun 98.maddesi uyarınca tüm tedavi giderlerinden değil sadece söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Diğer bir ifadeyle SGK’nun hangi tedavi giderlerinden sorumlu olduğu, kanun uyarınca belirlenmiş olup, anılan kanun kapsamı dışına çıkılarak yapılan genel şartlardaki düzenlemeler ile, SGK’nun sorumluluk kapsamının genişletilmesi, bir kanun maddesinin idarenin yapmış olduğu bir düzenleme ile değiştirilmesi mümkün değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25/01/2004 tarih, 2004/4-40E-2004/113 K.sayılı İçtihadı). SGK’nun sorumluğunun kapsamını belirleyen KTK’nun 98.madde hükmüne aykırı olacak şekilde düzenlenen Genel Şartlardaki bu yöndeki bir belirlemenin KTK’nun 92.maddesine 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik sonucu eklenen (i) maddesi nedeniyle yasal hale geldiği de söylenemeyeceği gibi, anılan düzenlemelerin Anayasa Mahkemesi kararı ile de iptal edildiği gözetildiğinde, bedensel zararın bir türü olan geçici iş göremezlik zararından davalı sigorta şirketinin sorumluluğu yoluna gidilmiş olmasında bir yanılgı bulunmadığından davalı vekilinin açıklanan bu hususlara yönelik istinaf itirazlarının da yerinde olmadığı, reddi gerektiği sonuçlarına varılmıştır. 3-Tarafların müterafik kusur ve hatır taşımasına ilişkin istinaf itirazları birlikte değerlendirildiğinde; Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde diğer bir ifadeyle zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya zarar sorumlusunun durumunu ağırlaştırmış ise kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 52.maddesi (benzer düzenleme 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 44. Maddesinde de mevcuttur) uyarınca hakim tazminat miktarını hafifletebilir. Hatır taşımaları da bir menfaat karşılığı olmadığı hallerde bu gibi taşımalarda kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 51.madde hükmü uyarınca (benzer düzenleme 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43.maddesinde de mevcuttur) tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından söz edebilmek için de yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olmasının saptanması önemli olduğu gibi yarar ekonomik olabileceği gibi ortak toplumsal yararları da ilgilendirilebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişinin (sürücü) bir çıkarı veya yararı bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Somut olayda; davacı ile tescilsiz motosiklet sürücüsünün arkadaş oldukları, taşımanın davacının talebine bağlı olarak gerçekleştiği ve kazalının ehliyetname olmaksızın araç sevk eden kişinin kullandığı araca dizlik ve diğer koruma ekipmanları olmaksızın bindiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı vekili istinaf dilekçesinde bu taşımanın ivazsız olmadığını zira araç yakıtının taşınan ve taşıyan tarafından birlikte alındığını ileri sürerek olayda hatır taşıması bulunmadığını bildirmiş ise de; istinaf dilekçesinde ileri sürülen bu durum yargılamada ileri sürülmediği gibi dosya kapsamında da bu yönde somut bir belirleme olmadığına ve HMK’nın 357. Madde hükmü uyarınca ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen bir hususun istinaf aşamasında ileri sürülmesinin de mümkün bulunmamasına göre ilk derece mahkemesince eldeki davada hatır taşıması bulunduğu ve bu nedenle hüküm altına alınacak tazminatlardan yargısal içtihatlara göre %20 oranında indirim yapılması gerektiğine ilişkin değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön tespit edilemediğinden, davacı vekilinin bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değil ise de mahkemece hüküm altına alınan geçici iş göremezlik zararı bakımından hatır taşıması indirimi yapılmaksızın karar verilmesi isabetsiz olup bu yöne amaçlayan davalı taraf istinaf itirazı yerindedir. Bundan ayrı yerleşmiş yargısal içtihatlara göre ehliyetsiz olduğu bilinen bir sürücü idaresindeki araca binilmesi zararın doğmasına veya artmasına sebebiyet verdiği ( Bkn; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 05/11/2020 gün 2018/2940 Esas 2020/6672 Karar sayılı ilamı) gibi kaza anında koruyucu ekipman kullanılmamasının da oluşan zararın artmasına katkı sağlayacağı açıktır. (Bkn; Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21/04/2022 gün 2021/19521 Esas, 2022/7719 Karar sayılı ilamı) Somut olayda; tescilsiz motosiklet sürücüsüyle davacının arkadaş oldukları ve sürücünün ehliyetnamesinin bulunmadığı sabit olduğundan, böyle bir araca binen davacının sürücünün ehliyetnamesinin olmadığını bilmediği ileri sürülemeyeceğinden ve yaralanmasının niteliği de ( sol femur, orta- distral diyafizer bölgede kırık) gözetildiğinde koruyucu ekipman ( dizlik vs.) kullanmamış olması nedeniyle müterafik kusurlu olduğu kabul edilerek belirlenen tazminatlardan yine yerleşmiş yargısal içtihatlar doğrultusunda %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken bunun yapılmamış olması hatalı olup, davalı …nın müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğine ilişkin istinaf itirazının kabulü gerekmiştir. 4-Davalı vekilinin faiz başlangıcına ilişkin istinaf itirazı değerlendirildiğinde; Eldeki dava açılmadan önce …na yapılmış bir başvuru olmadığı konusunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığından davalı … yönünden temerrüt başlangıcının dava tarihi olacağı belirgindir. Bu durumda mahkemece hüküm altına alınan tazminatlara dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken maddi hataya da dayalı olsa mahkemece 07/08/2014 tarihinden itibaren faize hükmedilmiş bulunması isabetsiz olduğundan bu yöne amaçlayan davalı istinaf itirazı yerindedir. 5-Davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf itirazına gelince; Görülmekte olan davada davacı vekille temsil edilmiş olup, yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu durumda kabul edilen tazminat miktarı üzerinden davacı taraf yararına nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken bunun yapılmamış olması hatalı olup, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. Ancak yukarıda 3. 4. ve 5. Bentlerde belirtilen şekilde gerçekleşen yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılması gerektirmediğinden davacı ve davalı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK. m. 353/1-b/2 hükmü uyarınca kaldırılmasına; istinaf yasa yoluna başvuru konusu yapılmayan ve reddedilen istinaf itirazları nedeniyle taraflar bakımından usuli kazanılmış hak oluşturan hususlar ile harcın da kamu düzeni olduğu gözetilerek davacının kaza neticesinde uğradığı tespit edilen 9.936,26-TL geçici iş göremezlik zararı ile 92.835,48-TL sürekli iş göremezlik zararından önce %20 oranında müterafik kusur, daha sonra da %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılarak ve ancak yapılan indirimlerin takdiri indirim olması nedeniyle davalı taraf yararına vekalet ücreti takdir edilemeyeceği ve yargılama giderlerinin de paylaştırılamayacağı gözetilerek (Bkn; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 04/17/2017 günlü 2015/5792 Esas, 2017/11224 Karar sayılı ilamı) düzeltilmek suretiyle yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/04/2019 gün ve 2015/1100 E.- 2019/433 K. sayılı kararına karşı … vekili ve davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının yukarıda bentler halinde açıklanan nedenlerle KISMEN KABULÜNE ve KISMEN REDDİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuru sırasında davacı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 44,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde istinaf eden davacıya İADESİNE,3-İstinaf yasa yoluna başvuru sırasında davalı … vekili tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 44,40-TL maktu ve 1.437,66-TL nispi istinaf karar ve ilam harçlarının talep halinde istinaf eden davalıya İADESİNE,4-İstinaf eden taraflarca yapılan diğer giderlerin ise takdiren yapan üzerinde bırakılmasına,5-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,6-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/04/2019 gün ve 2015/1100 E.- 2019/433 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-b/2 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,6/1-Davanın kısmen kabulü ile 6.359,21-TL geçici ve 59.414,71-TL sürekli işgöremezlik tazminatının 10/11/2015 tarihinden itibaren işleyetilecek yasal faizi ile birlikte davalı …ndan alınarak davacıya verilmesine; fazlaya dair istemlerin reddine,6/2- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca, hüküm altına alınan toplam tazminat miktarı üzerinden belirlenen 4.493,02-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 375,70TL(348,00 ıslah ve 27,70 Peşin) harcın düşümü ile kalan 4.117,32- TL bakiye ilam harcının, ilk derece mahkemesince verilen karar gereği hüküm altına alınan 5.374,94-TL karar ve ilam harcının istinafa başvuru sırasında davalı … tarafından yatırılmış bulunduğu anlaşıldığından, fazladan yatırıldığı tespit edilen 1.257,62-TL harcın talebi halinde davalı …na İADESİNE,6/3-Davacı tarafından yatırılan 375,70TL(348,00 ıslah ve 27,70 Peşin) harç ve 27,70 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 403,40TL’ nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,6/4-Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan 1.269,25- TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6/7-Davalı … tarafından yapıldığı anlaşılan 495,75- TL yargılama giderinin adı geçen davalı üzerinde bırakılmasına, 6/8- Davacı yargılama sırasında vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca kabul edilen toplam tazminat miktarı üzerinden belirlenen 10.523,83-TL vekalet ücretinin davalı …ndan alınarak davacıya verilmesine, 6/9- Yatırılan gider avanslarından arta kalanın ilgilisine İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m. 362/1-a gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.29/09/2022