Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2813 E. 2022/720 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2813
KARAR NO: 2022/720
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/05/2019
NUMARASI: 2019/16 Esas 2019/831 Karar
DAVA TÜRÜ: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/05/2022
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29/10/2014 kaza tarihinde davalı …’in sevk ve idaresinde ki … plakalı araç ile, yaya konumunda bulunan davacıya çarpması neticesinde davacının yaralanmasına neden olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5000 TL cismani zararlara ilişkin geçici ve sürekli işgöremezlik maddi tazminatı ile 30.000 TL tutarındaki manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Dava dosyası 2016/287 esasında kayıtlı iken maddi tazminat yönünden davadan feragat edilmesi nedeniyle davalı … ile ilgili davanın tefrik edilerek 2017/331 esasını aldığı, 05/04/2027 tarihinde görevsizlik kararı verildiği, görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine dosyanın İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/242 esasını aldığı, bu mahkemenin 19/07/2017 tarihli görevsizlik kararı üzerine merci tayini için dosyanın geldiği İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37.Hukuk Dairesince 11/01/2019 tarih ve 2018/2337 esas 2019/160 karar nolu kararı ile İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlendiği ve aynı mahkemenin 209/16 esasını aldığı anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Davacı tarafça açılan manevi tazminat istemine ilişkin DAVANIN KISMEN KABULÜ ile; toplam 9.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 29/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, verilen karara karşı yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı … vekilinin istinaf başvuru sebepleri; Yapılan yargılamada, meydana gelen kazada tarafların kusurlarının tespit edilmediği ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesinin hatalı olduğu, meydana gelen kazada gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek yoldan geçen araçların olabileceğini göz ardı ederek telefonla konuşurken tedbirsiz ve dikkatsiz bir şekilde park halindeki tır’ın arkasından direkt olarak yola çıkan davacının olayda kusurlu olduğu, müvekkilinin kusurunun bulunduğunu kabul anlamına gelmemekle birlikte hükmedilen manevi tazminatın uğranılan zararla orantılı, duyulan acıyı hafifletecek nitelikte olması ve cezalandırma veya zarar tazmini amaçlı olmaması gerekirken, hükmedilen manevi tazminat miktarının oldukça yüksek olduğu, aracın kasko sigortacısı … Sigorta A.Ş’nin manevi tazminattan da sorumluluğu nedeniyle davanın sigorta şirketine ihbar edilmesinin talep edildiği ancak taleplerinin yerine getirilmemesinin hatalı olduğu, ilk görevsizlik kararı nedeniyle lehlerine yargılama gideri ile vekalet ücretine hükmedilmediği, tavzih talepleri konusunda bir karar verilmediği, verilen görevsizlik kararının taraflarına tebliğ edilmesi üzerine istinaf edildiği, mahkemece istinaf incelemesi beklenilmeden, sigorta şirketinin ihbar olunan olarak taraf sıfatı olmasına rağmen taraf olmaktan çıkartılarak manevi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu, hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. 29/10/2014 tarihinde davacının yaya konumundayken …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın kendisine çarpması sonucu yaralandığı, manevi tazminat istemiyle davalı aleyhine bu davayı açtığı, anlaşılmıştır. Görülmekte olan eldeki davada, davanın ihbarı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 61.maddesinde, “Taraflardan biri davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilir” hükmü getirilmiştir. Bilindiği üzere davanın ihbarı, yazılı şekilde yapılır. İhbar, mahkemeye bu konuda verilecek bir dilekçe ile veya iadeli taahhütlü mektupla ya da noter aracılığıyla yapılabilir. Somut uyuşmazlıkta, davalı … vekilinin cevap dilekçesi ile aracın kasko sigortacısı olan … Sigorta A.Ş’ne davanın ihbarını talep ettiği, ancak ilk derece mahkemesince kasko sigortacısına ihbar talebi hakkında işlem yapmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar hukuki dinlenme hakkına ilişkin olan davanın ihbarının; davalının açık talebine rağmen ilk derece mahkemesince yerine getirilmemesi hatalı ise de, davalının; tazminatla sorumlu tutulması halinde koşulları mevcut ise ödediği tazminatı her zaman taahhüt eden (poliçe ile) sigortacıdan dava yolu ile de olsa talep etme hakkı bulunduğundan ve bu suretle ilk derece mahkemesinin bu hatalı uygulaması esasa müessir bulunmadığından, davalı tarafın bu hususa temas eden istinaf başvurusu yerinde bulunmamıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı, adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda, kazanın oluş şekli, meydana geldiği tarih, kusur durumu, davacının kemik kırığı olacak şekilde yaralanması, davacının yaşı, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminatın bir sebepsiz zenginleşme aracı olmaması ile yukarıda açıklanan ilkeler göz önünde tutulduğunda; mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarı yerinde olduğundan, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde bulunmamıştır. Dosya içindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkemesi tarafından delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık olmamasına, kaza tespit tutanağı ile uyumlu ve oluşa uygun olarak düzenlenen ceza dosyasında alınan ATK Trafik İhtisas Dairesinin kusurla ilgili raporunun somut olayın özelliklerine uygun ve taraf-yargı denetimine açık, davalı açısından yapılan değerlendirmesinin isabetli olmasına, manevi tazminatın az yukarıda açıklanan ilke ve esaslara uygun taktir edilmiş olmasına ve ilk derece mahkemesinin manevi tazminatın tayin ve tespitine ilişkin taktirinde de bir isabetsizlik bulunmamasına, görevsizlik kararı sonrası mahkemece yapılan yargılama sonunda reddedilen kısımla ilgili istinaf eden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olmasına, ayrıca görevsizlik nedeniyle reddedilen davada HGK’nın 28/02/2019 gün 2017/2-3004 2019/217 karar sayılı emsal içtihatı gereğince görevsizlik nedeniyle reddedilen dava için ayrıca vekalet ücretine hükmedilemeyecek olmasına, manevi tazminatın sadece davalıdan talep edilmiş olmasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1/b/1.maddesi hükmü gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM/ Gerekçe uyarınca; 1/İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/05/2019 tarih ve 2019/16 Esas 2019/831 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2/İstinaf eden davalıdan alınması gereken 614,79-TL harçtan peşin yatırılan 153,70-TL harcın düşümü ile 461,09-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4/İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, HMK’nın 353/1-b/1.maddesi hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.26/05/2022