Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2812 E. 2022/1099 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2812
KARAR NO: 2022/1099
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/04/2019
NUMARASI: 2018/44Esas – 2019/315Karar
DAVA: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacı …’nın eşi diğer davacıların da babası bulunan …’nın sevk ve idaresindeki motorun, karşı yönden gelen ve dava dışı … isimli şahsın sürücüsü olduğu … plaka sayılı araçla çarpışması neticesinde meydana gelen 05/07/2016 günlü trafik kazasında hayatını kaybettiğini, kazanın oluşumunda …’ın asli, müttevefanın ise KTK’nun 48 ve KTK Yönetmeliğinin 150/amaddeleri gereğince tali kusurlu olduğunun Ankara Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 10/05/2017 günlü raporla belirlendiğini, müttevefanın sevk ve idaresindeki araçla çarpışan karşı aracın ZMM sigortası olmaması nedeniyle ölenin desteğinden yoksun kalan davacıların, …na yaptıkları başvurudan ise sonuç alınamadığını belirterek; fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak ve uğranılan zarar tam ve kesin olarak tespit edildikten sonra arttırılmak kaydıyla her bir davacı için ayrı ayrı 250,00-TL olmak üzere toplam 750,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan tahsiline karar verilmesini istemiş 31/10/2019 günlü ıslah dilekçesi ile de 16/01/2019 günlü bilirkişi raporu doğrultusunda tazminata ilişkin istek miktarı toplam 256.664,39-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; …’nın ölümüyle sonuçlanan trafik kazası sonrasında kuruma usulüne uygun şekilde başvuru yapılmadığını, bu nedenle davanın öncelikle başvuru şartı yokluğundan reddi gerektiğini, kaldı ki müttevefa … motosiklet sürücüsü olduğundan bu araç yönünden tazminat talep edilemeyeceği zira destek şahsın kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin kapsam dışında olduğunu, ayrıca müttevefanın sevk ve idaresindeki aracı ehliyeti olmaksızın kasksız ve diğer koruyucu ekipmanlar bulunmaksızın kullandığından müterafik kusurlu sayılarak, belirlenecek tazminatlardan müterafik kusur indirimi yapılması istediklerini beyanla davaya karşı koymuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları, olayla ilgili olarak Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılan ve yasa yolu denetiminden geçerek kesinleşen, 2017/11 Esas-2017/118 Karar sayılı ceza yargılamasına ilişkin dava dosyası ve tüm dosya kapsamı gözetilerek; Davacıların desteği …’nın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan 05/07/2016 günlü trafik kazasının oluşumunda, … plaka sayılı araç sürücüsü …’ın %75 oranında, müttevefanın ise sürücü belgesiz olarak ve koruma başlığı takmaksızın alkollü olarak araç sevk etmesi nedeniyle %25 oranında kusurlu bulunduğu, … plaka sayılı aracın ZMM sigortası bulunmadığından oluşan zarar nedeniyle, …’nın sorumluluğu yoluna gidilebileceği benimsenerek, 16/01/2019 günlü hesap bilirkişi ek raporu doğrultusunda; -Davanın KABULÜ ile davacı … için 163.698,95-TL, davacı … için 46.482,72-TL, davacı … için 46.482,72-TL olmak üzere toplam 256.664,39-TL maddi tazminatın 12/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, karar verilmiştir. Karara karşı, davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davalı vekilinin istinaf nedenleri; usulüne uygun yeterli belge ile yapılmış bir başvuru olmaksızın açılan davanın, dava şartı yokluğundan reddedilmesi gerektiği hususunun göz ardı edildiği kaldı ki usulüne uygun bir başvuru olmadığından, faizin ancak dava tarihinden başlatılabileceği, kazaya ilişkin olarak temin edilen kusur raporunda, müteveffaya kazanın oluşumunda kusur izafe edilmediği, müteveffaya atfedilen %25 kusur oranının müterafik kusura ilişkin bulunduğu, kask takmayan, alkollü ve ehliyetsiz biçimde araç kullanan müteveffaya sadece %25 oranında kusur izafe edilmesinin doğru olmadığı, kazanın oluşumundaki kusur ile müterafik kusur durumunun ayrı ayrı belirlendikten sonra tespit edilen tazminattan önce kusur indirimi ve daha sonra müterafik kusur indirimi yapılarak bir karar verilmesi gerekirken bunun yapılmamış olmasının da hatalı olduğuna yöneliktir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava; trafik kazası sonucunda meydana gelen ölüm olayına dayanılarak açılmış destekten yoksun kalma tazminatı isteğine ilişkindir. 1-Kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunun 2918 sayılı KTK’nın 14/04/2016 tarih ve 6704 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişik 97. maddesine göre; “zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” Söz konusu madde ile dava açmadan önce zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketine başvuru yapılması dava şartı haline getirilmiştir. 14/05/2015 tarihli 29355 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafı ile aynı genel şartların C.7.maddesi başlığı ile birlikte 02/08/2016 gün 29789 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğü giren düzenlemeyle değiştirilmiş ve genel şartların Ek 6.maddesinde de tazminat ödemesinde istenilecek belgelerin neler olduğu açıklanmıştır. Genel şartların B.2.maddesinin 3.paragrafındaki değişiklik “Sigortacı; hak sahibinin, kaza veya zararın tespit edilebilmesi için bu genel şartlar ekinde yer alan gerekli tüm belgeleri sigortacının merkez veya şubelerinden birine ilettiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı hak sahibine öder. Sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre, yeni talep edilen belgenin sigortacının merkez veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra başlar. Sigortacı, hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebilir. ” şeklindedir. Somut olaya dönüldüğünde, taraflar arasında dava açılmadan önce sigorta şirketine yazılı şekilde başvuruda bulunulduğu ancak davalı kurumca müttevefanın kimlik ve nüfus kayıt örneğinin Suriye Konsolosluğu ve ilgili valilikçe tasdik edilmiş belge aslı ibraz edildiğinde, talebin değerlendirilebileceği bildirilerek, ödeme yapılmaktan kaçıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; başvuru sırasında bazı belgelerin ibraz edilmemiş olması halinde, başvurunun geçersiz olduğu diğer bir ifadeyle bu durumun başvuru şartının yerine getirilmemesi halini oluşturup oluşturmayacağına ilişkindir. Az yukarıda açıklanan KTK’nın 97.madde hükmü uyarınca, dava şartı haline getirilen husus dava açılmadan önce sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunulması gereğidir. Anılan maddede, başvurunun yazılı olması dışında herhangi bir şart belirtilmediği gibi, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Sigortası Genel Şartlarının C.7.maddesinde 02/08/2016 tarihinde yapılan “Zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigortacıya yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigortacının başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, hak sahibi sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinde, kazanın meydana geldiği yer mahkemesinde ya da zarar görenin ikametgahının bulunduğu mahkemede dava açılabileceği gibi uyuşmazlığın çözümü için Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulabilir. ” şeklindeki değişiklikte de başvurunun geçerli sayılabilmesi için yazılı olması koşulu dışında herhangi bir ekleme yapılmadığı açıktır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafında yapılan ve 02/08/2016 tarihinden itibaren geçerli olan değişiklik ise, yani tazminat ödemelerinde istenilecek belgelerin hangi belgeler olduğuna ilişkin değişiklik ise; esasen KTK’nın 99.maddesi hükmüne bağlı olarak getirilmiş bir düzenleme niteliğinde olup, dava şartı koşulu bakımından getirilmiş bir düzenleme niteliğinde bulunmadığından ve aksine düşünce halinde dahi genel şartlarda yapılan ve 02/08/2016 tarihinden sonra geçerli bulunan bu değişikliğin, kaza tarihinden ve poliçenin düzenlenme tarihinden sonra olduğu gözetildiğinde de somut olaya uygulanabilir bir nitelik taşımayacağının açık olması ve kaldı ki eksik olduğu ileri sürülen belgelerin de daha sonra ibraz edilmesi karşısında görülmekte olan dava bakımından dava şartı koşulunun gerçekleşmiş bulunduğu sabittir. 2-Ancak haksız bir fiil sonucu zarar oluştuğu iddiasıyla bir talepte bulunulması halinde, kazanın oluşumunda taraf kusurlarının ne olduğunun belirlenmesi esaslı unsur olup, sorumluluk belirlenecek bu duruma göre tespit edilmelidir. Bundan ayrı zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde diğer bir ifadeyle zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zarar meydana gelmesine etki yapmış veya zarar sorumlusunun durumunu ağırlaştırmış ise kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 52.maddesi (benzer düzenleme 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 44. Maddesinde de mevcuttur) uyarınca hakim tazminat miktarını hafifletebilir. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere kazanın oluşumundaki kusur durum ve oranı ile müterafik kusur durumu ayrı kavramlar olup, birbiri ile karıştırılmaması, diğer bir ifade ile mağdurun kazanın oluşumundaki kusuru ile müterafik kusuru olup olmadığının ayrı ayrı belirlenip değerlendirilmesi gerekmektedir. Yani araç sürücüsü bir kişinin ehliyetsiz olması veya kaza anında alkollü bulunması, kazanın oluşumuna kendiliğinden etki eden hallerden olmayıp, bu durumların kazanın oluşumuna nasıl katkı sağladığının somut olarak belirlenmesi ve nedenlerinin açıkça gösterilmesi gerekir. Emniyet kemeri veya kask takmamak ya da diğer koruyucu ekipmanları kullanmamak olgusu ise kazanın oluşumuna herhangi bir etki sağlamayacağından, sadece şartları varsa müterafik kusur olarak değerlendirilebilir. Somut olayda, eldeki dosya kapsamında temin edilen ve dosyada mevcut tüm diğer kusura ilişkin raporlar ile kaza tespit tutanağındaki belirlemelerin gözetilmesi suretiyle düzenlendiği anlaşılan 28/11/2018 günlü heyet raporunda (6.sayfa); gerekçeleri açıklandıktan sonra; bu kazada K.T.K 36, 52/a ve 78 madde kurallarını ihlal eden, tescilsiz motosikleti idare eden mütevaffa …’nın kazanın oluşması ve sonuçlanmasında Tali derecede katkısı olduğu yolunda değerlendirme yapıldığı ve aynı raporun 15. sayfasının müterafik kusur başlıklı bölümünde de ” Müteveffanın ehliyetsiz oluşu,alkollü araç kullanması ve kask-emniyet tedbiri almaması konusunda müterafik kusurunun; kusur değerlendirilmesinde dikkate alınması nedeniyle hesaplamalara yansıtılamayacağı şeklinde görüş bildirildiği ve raporun 5. sayfasında da kazanın meydana geldiği yolun virajlı ve hafif eğimli olduğu, kazanın da saat 04:30 sıralarında meydana geldiğinin belirtildiği görülmüştür. Olayla ilgili olarak Tarsus 2.Ağır Ceza Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılan ve yasa yolu denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılan 2017/11Esas ve 2017/118 Karar sayılı ceza yargılaması ilişkin dosyanın yargılaması sırasında ATK Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından temin edilen 10/05/2017günlü kusur raporun da; müteveffanın kazanın oluşumunda kusurlu olup olmadığına ilişkin açık bir değerlendirme yapılmaksızın; sürücü …’nın ” kurallara aykırı olarak alkollü vaziyette ve kendi can güvenliğini tehlikeye atacak tarzda kask takmadan kullandığı motosiklet ile gündüz vakti, (kaza esasen sabaha karşı saat 04,30 da meydana gelmiştir.) meskun mahal dışında, çift yönlü yolu takibin seyredip geldiği olay mahallinde, karşı istikametten şerit ihlali yaparak gelen sanık sürücünün kullandığı otomobil ile, kendi seyir şeridinde önlemsizce çarpışması sonucunda meydana gelen olayda, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareketi ile K.T.K’nun 48 veK.T.Y’nin 150/a Maddeleri gereğince tali kusurludur” şeklinde sonuca varıldığı anlaşılmıştır. Pozantı Sulh Ceza Hakimliğine sunulan ve Trafik Bilirkişisi … tarafından düzenlendiği anlaşılan 12/07/2016 günlü raporda ise ; tescilsiz motosiklet sürücüsü Suriye vatandaşı …’nın kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmadığı, fakat yasal olarak kullanmak zorunda olduğu koruma başlığı ve koruma gözlüğü kullanmaması nedeniyle daha ağır yaralanmasında etkili olduğu ve aynı zamanda ehliyetsiz bulunduğu bildirilmiş olup, kaza yeri incelemesine göre, kazanın meydana geldiği noktanın her iki yöne de virajlı ve her iki yöne de sollama yasağının olduğu ve yolun hafif eğimli bulunduğu bilgisini içerdiği tespit edilmiştir. Hal böyle olunca; hükme esas alındığı anlaşılan 28/11/2018 günlü heyet raporu ile 10/05/2017 günlü ATK raporundaki belirleme ve değerlendirmelerin, destek sürücü …’nın eylemlerinin kazanın oluşumunda (ölümle sonuçlanması değil) nasıl etkili olduğu, kazayı önleme bakımından alabileceği herhangi bir önlem bulunup bulunmadığı, varsa nedeni konusunda yeterli, açık, denetlenebilir gerekçeler içermedikleri, ve kazanın meydana geldiği an ile kazanın gerçekleştiği yolun nitelikleri bakımından çelişkili bilgiler içerdikleri açıktır. O halde mahkemece olayın özellikleri ve konunun önemi de dikkate alınmak ve gerekirse yerinde yeniden keşif yapılmak suretiyle, İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü gibi kurumlardan seçilecek kusur konusunda uzman 3 kişilik bir bilirkişi kurulundan kaza tespit tutanağı, kaza ile ilgili olarak yapılan tüm soruşturma evrakları ile ceza soruşturma kapsamında alınan ve az yukarı da özetlenen tüm kusur raporları ve eldeki dosya kapsamında temin edilen bilirkişi heyet raporunu da irdeleyen ve var olan çelişkileri de giderebilecek nitelikte davacıların desteği … ile …’nın sürücüsü bulunduğu motosiklette yolcu olarak bulunan …’ın ölümüyle sonuçlanan 05/07/2016 günlü trafik kazasının oluşumunda, motosiklet sürücüsü …’nın ve karşı araç sürücüsü … ‘nun davacı tarafça kazanın oluşumundaki kusur durum ve oranının ne olduğu konusunda açık, ayrıntılı ve denetimine imkan verecek nitelikte rapor alınması, destek …’nın müterafik kusur durumunun ayrıca değerlendirilmesi ve ondan sonra ulaşılacak sonuca göre, davalı …nın sorumluluğunun kapsamının tartışılıp belirlenmesi gerekirken, tüm bunlar yapılmadan karar verilmiş olması HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamındaki hali oluşturacağından davalı … vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan bu nedenle kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına ve açıklandığı şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tazminat hesaplamasına ilişkin diğer hususlar aynı kalmak kaydıyla (kusur ve müterafik kusur durumu hariç) yeni bir hesaplama yapılmaksızın ve kazanılmış haklara halel gelmeksizin taraflar arasındaki uyuşmazlıkla ilgili olarak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KISMEN KABULÜ ile, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/04/2019 tarih ve 2018/44E. – 2019/315K. sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan toplam 4.383,18-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan diğer istinaf yargılama giderlerinin ise ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/09/2022