Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2756 E. 2022/578 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2756
KARAR NO: 2022/578
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2018
NUMARASI: 2016/789 Esas – 2018/1319 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesiyle sigortalı, sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 02/05/2007 tarihinde, asli ve tamamen kusurlu olarak … sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması neticesinde yaralanmalı ve maddi hasarlı tarfik kazası meydana geldiğini, meydana gelen trafik kazasında … plakalı araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığını ve sürekli sakat kaldığını, kazadan sonra uzun süre tedavi görmek zorunda kaldığını, kalıcı sakatlığının alınacak bilirkişi raporu ile tespit edileceğini ileri sürerek fazlaya ilişkin her tür dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili için geçici ve sürekli sakatlık tazminatı olarak 1.000,00 TL’nin (davalı sigorta şirketi azami poliçe limiti ile sorumlu olmak kaydıyla) olay tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 12.04.2018 tarihli dilekçesi ile toplam 1.000,00-TL lik maddi tazminat talebinin 1,00-TL’sinin geçici iş göremezliğe, 999,00-TL’sinin ise kalıcı iş göremezliğe ilişkin olduğunu açıklamış; 09/11/2017 tarihli dilekçesi ile de maddi tazminat talebini toplam 17.886,04-TL olarak artırmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu tazminat talebinin trafik kazası sonucu meydana gelen yaralanmaya ilişkin olduğunu, kazanın meydana geldiği 09/07/2007 tarihinden itibaren 8 yıl geçtikten sonra 17/06/2016 tarihinde müvekkili şirket aleyhine dava açıldığından somut olayda 8 yılık dava zamanaşımı süresinin dolduğuğunu, bu sebeple davaya konu talebin zamanaşımına uğraması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davadan önce müvekkiline başvuru yapılmadığından ve başvuru dava şartı olduğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, kusur durumu ile davacının maluliyetinin ATK tarafından tespit edilmesi gerektiğini, davacının kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olmaması nedeniyle müterafik kusur indirimi ve sigortalı araçta yolcu olarak hatıra binaen taşınması nedeniyle hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, sigortalı araç ticari araç olmadığından avans faizi talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda;”… 02/05/2007 tarihinde davacının içerisinde yolcu olarak bulunduğu, davalı nezdinde 08/08/2006-2007 tarihleri arasında geçerli ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın karıştığı trafik kazası nedeniyle davacının alınan ATK raporuna göre %5,2 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı, kazada sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu, davalının sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile üçüncü kişi konumunda olan davacıya verdiği zarardan poliçe limiti dahilinde sorumlu olduğu, söz konusu kaza haksız fiil niteliğinde olmakla Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca zararın ancak bilirkişi raporu ile tespit edilebildiği ve dava tarihi olan 01/08/2016 tarihi itibariyle kaza tarihinden itibaren işlemeye başlayan on yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, ıslah tarihi itibariyle ise zamanaşımı süresinin dolduğu, her ne kadar davalı hatır taşıması nedeniyle indirim yapılması gerektiğini iddia etmiş ise de savcılık dosyası imha edilmiş olmakla davacının sigortalı araçta bedelsiz olarak taşındığının ispat edilemediği kanaatine varılarak davanın kısmen kabulü ile dava dilekçesinde talep edilen 999,00- TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile; her ne kadar maluliyet raporunda geçici iş göremezlik süresi tespit edilmemiş ise de talep edilen 1,00- TL tazminat 1 günlük süreye dahi tekabül etmediğinden toplam 1.000,00 TL tazminat yönünden davanın kısmen kabulüne, davadan önce temerrüt gerçekleşmediğinden ve sigortalı araç ticari olmadığından tazminata dava tarihinden yasal faiz işletilmesine karar vermek gerektiği”, gerekçesiyle,Davanın KISMEN KABULÜ ile 1,00- TL geçici iş göremezlik ve 999,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 1.000,00- TL tazminatın dava tarihi olan 01/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, buna rağmen yerel mahkemece kısmi dava olarak değerlendirilerek ıslah edilen dava bölümü yönünden zaman aşımından red kararı verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava, trafik kazasından kaynaklanan iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 Sayılı HMK’nin Belirsiz Alacak ve Tespit davası başlığı altındaki 107/1.maddesinde ”(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre, belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabilecektir. Dava açılmakla, belirsiz alacak davasında, alacağın tamamına ilişkin zamanaşımı süresi kesilmekte iken, kısmi davada, talep edilmeyen kısım için zamanaşımı süresi işlemeye devam eder. Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesinde; vekil edeninin vücudundaki kalıcı hasara ilişkin rapor alınması ve aktüer hesaplaması yapılarak uğradığı zarar miktarının belirlenmesini talep etmiş ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000,00-TL maddi tazminat isteğinde bulunmuştur. Her ne kadar dava dilekçesinde davanın HMK.107.maddesi kapsamında açılmış belirsiz alacak davası olduğu yolunda açık bir bildirimde bulunulmamış ise de dava dilekçesindeki anlatım şekli ve davanın niteliği gözetildiğinde, davanın HMK 107.maddesi gereğince açılmış belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu belirgindir. Hal böyle olunca belirsiz alacak niteliğindeki eldeki davada, zamanaşımı süresinin dava açılmakla kesileceği, dava tarihi olan 01/08/2016 tarihi itibariyle 10 yıllık uzamış tavan zamanaşımı süresinin de dolmadığı anlaşılmakla; yerel mahkemece davalı tarafın 09/11/2017 tarihli bedel artırım dilekçesine karşı yaptığı zamanaşımı itirazının dikkate alınmaması ve yargılamaya devamla, toplanmış ve toplanacak deliller bir arada değerlendirilerek sonucuna bir karar verilmesi gerekirken bedel artırımı yapılan dava bölümünün ıslah zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile kararın, HMK 353/1.a.6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, dosyanın belirtilen şekilde işlem ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/12/2018 tarih ve 2016/789 Esas, 2018/ 1319 Karar sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ise ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına, 5-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.28/04/2022