Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2732 E. 2019/3447 K. 19.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2732
KARAR NO : 2019/3447
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/05/2019
NUMARASI : 2018/458 E., 2019/384 K.
DAVANIN KONUSU: Rücuen Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/09/2019
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili sigorta şirketince dava dışı …Anonim Şirketi’nin maliki olduğu … plakalı aracın 14/06/2016-14/06/2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere kasko sigorta poliçesi ile sigortalanmış olduğunu, sigortalı aracın 18/02/2017 tarihinde davalı şirkete ait ayaklı iskelenin ve üstünde çalışan şahsın sigortalı aracın üzerine düşerek maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı şirketin asli kusurlu olduğunu, müvekkili şirketin sigortalısının aracında meydana gelen hasar nedeniyle sigortalısına 14.723,00-TL tutarında hasar ödemesi yapmış olduğunu, yapılan bu ödemenin davalıdan tahsili talebinde bulunulmuşsa da talebin kabul edilmediğini belirterek, müvekkili şirket tarafından sigortalısına ödenen 14.723,00-TL’nin olay tarihi olan 18/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, kazanın meydana gelmesinde davalı şirketin bir kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın davacı … şirketi tarafından sigortalısına yapılan ödemenin davalı taraftan rücuen tahsiline yönelik tazminat davası niteliğinde olduğu, rücuen tazminat davasının ticari dava niteliğinde olmadığı, davacının sigortalısı ile davalı taraf arasındaki ilişkinin haksız fiilden kaynaklandığı gerekçesiyle;
“1-Davacının davasının HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,” karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekilinin istinaf sebepleri; sigorta şirketinin sigortalısının …ve Sanayi Anonim Şirketi olup tüzel kişi tacir olduğu, davalının da tüzel kişi tacir olduğu, davaya konu kazının tacirler arası haksız fiil niteliğinde olduğu ve asiye ticaret mahkemesinin görevi alanına girdiği, verilen görevsizlik kararının hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. Dava; kasko poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkin bulunmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesinde “dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, Asliye Hukuk Mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir” düzenlemesine yer verilmiştir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı” düzenlemesi; TTK’nın 16/2. maddesinde “kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılacakları” düzenlemesi benimsenmiştir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re’sen) dikkate alınmalıdır.Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; 22.03.1944 tarih, 37 Esas, 9 Karar sayılı (03.07.1944 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan) Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “sigortacının halefiyete dayalı açtığı davanın aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.Somut olaya bakıldığında; davacı … A. Ş.’nin sigortalısı … Anonim Şirketi tüzel kişi tacir olduğu gibi, davalı … A. Ş. de tüzel kişi tacirdir. Bu durumda TTK’nun 4, 5, 16/2 maddeleri uyarınca tacirler arasında olduğu ve davacının iddia ettiği olayın ise haksız fiil niteliğinde olduğu, bu nedenle davacının halefiyete dayalı olarak açtığı rücuen tazminat davasının ticari dava olduğu gözetilerek; Asliye Ticaret Mahkemesi’nce işin esasına girilerek yargılama yapılması gerekirken, asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi hatalı bulunmakta olup, HMK 353/1-a/3 maddesi gereğince verilen kararın kaldırılması gerekmiştir(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2019 tarih ve 2016/4277 E., 2019/207 K. sayılı kararı).
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;
1-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun gerekçede açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK.m.353/1-a/3 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 44,40-TL istinaf karar ve ilam harcı ile 121,30-TL istinaf başvuru harcının talep halinde davacıya İADESİNE,
4- Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan diğer giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
HMK. m.353/1-a/3 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.19/09/2019