Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2728 E. 2021/1151 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2728
KARAR NO: 2021/1151
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/04/2019
NUMARASI: 2015/1047 E. – 2019/327 K.
DAVANIN KONUSU: Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/07/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; 17/11/2008 kaza tarihinde davacının içinde yolu olarak bulunduğu … plaka sayılı yolcu otobüsü ile davalının ZMMS sigortacısı olduğu … plakalı aracın çarpışması sonucu meydan gelen trafik kazasında davacının yaralandığını ve malul kaldığını belirterek şimdilik 2.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalıya başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir. Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını; ayrıca, davalı şirketin sorumluluğunun sigorta poliçesi kapsamında kendi sigortalısının kusuru oranında zarar görenin uğradığı gerçek zararın tazmini noktasında bulunduğunu; bu nedenle davacının maluliyet oranının tespitinin gerektiğini; ayrıca, davalı şirketin temerrüte düşürülmediğini bu nedenle faiz talep edilemeyeceğini; açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; 1-Davacı … tarafından davalı … Sigorta Aş. aleyhine açılan davanın kabulü ile, Mahkememizin 16/11/2018 tarihli ara kararı ile geçici ödenmesine karar verilen 2.000 TL’nin TBK 76/2 gereği mahsubu ile poliçe teminat sınırı da gözetilerek, davacının uğramış olduğu 123.000,00 TL sürekli iş göremezlik zararının dava tarihi olan 31/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiştir. Davalı Sigorta şirketi vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davanın kısmi dava olarak açıldığını, ıslah edilen kısmın zaman aşımına uğradığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; 17/11/2008 kaza tarihinde davacının içinde yolu olarak bulunduğu … plaka sayılı yolcu otobüsü ile davalının ZMMS sigortacısı olduğu … plakalı aracın çarpışması sonucu meydan gelen trafik kazasında davacının yaralandığını ve malul kaldığı anlaşılmıştır. 2- Zaman aşımı yönünden yapılan incelemede; 2918 sayılı KTK.nun 109. maddesinde haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, davanın, cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri içinde geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır. Yine maddi ve manevi tazminat istemlerinin bağlı olduğu zamanaşımı süreleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60.) maddesinde de düzenlenmiştir. 6098 Sayılı TBK’nın 72/1. maddesinde “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” denilerek mülga 818 sayılı BK’nın 60. maddesinde olduğu gibi üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüştür. 6098 Sayılı TBK’nın 72/1. (BK’nın 60/1.) maddesi, özellikle zamanaşımının başlangıç anını belirleyen bir düzenlemedir. Bu düzenlemeye göre tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Burada, uygulamada “kısa süreli zamanaşımı” olarak adlandırılan süre söz konusu olup, sürenin başlangıcı sübjektif bir koşula bağlanmıştır. Çünkü, sürenin başlaması zarar görenin zararı ve tazminat sorumlusu kişiyi öğrenmesi gibi sübjektif bir koşulun gerçekleşmesi ile mümkündür. Mutlak nitelikteki “uzun süreli zamanaşımı”nın başlangıç tarihi ise zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir. Buna göre, tazminat istemi her halde eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren on yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrar. Burada on yıllık sürenin başlangıç anı, zarar verici eylemin gerçekleştiği tarih gibi objektif bir koşula bağlanmıştır. Olağan zamanaşımı süresi iki yıllık olan kısa zamanaşımı süresidir. Diğer bir anlatımla iki yıllık zamanaşımı süresi on yıllık süre ile sınırlıdır. Zarar ve zararın sorumlusu olan kişi öğrenildiği takdirde davanın kısa zamanaşımı süresi içerisinde açılması gerekir. Zarar veren eylemin işlenmesinden itibaren on yıl geçtikten sonra zarar ve zararı veren kişi öğrenilmiş olsa bile tazminat istemi, zamanaşımı def’î ile karşılaştığında reddedilir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 20/12/2017 tarih ve 2017/3-2786 E., 2017/2016 K. Sayılı kararı). TBK’nın 72/1. (BK’nın 60/2.) maddesinde düzenlenen üçüncü süre ise “ceza zamanaşımı süresi”dir. Zarara neden olan eylem, aynı zamanda ceza kanunları uyarınca suç teşkil eden bir eylem oluşturuyor ve bu eylem için ceza kanunlarının öngördüğü zamanaşımı süresi daha uzun bir süre ise bu takdirde uygulanacak olan zamanaşımı süresi, o suçun bağlı olduğu ceza zamanaşımı süresidir. Ceza zamanaşımı süresinin başlangıç anı da zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir. Dava konusu olayda trafik kazası 17/11/2008 tarihinde meydana gelmiş, görülmekte olan dava ise 31/10/2015 tarihinde açılmıştır. Bu nedenle kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 89/4. ve 66/1-e maddeleri uyarınca kazada birden fazla kişi yaralandığından öngörülen ceza zamanaşımı süresi 8 yıl olup, davanın kısmi dava olarak açıldığı gözönünde tutulduğunda 11/01/2019 ıslah tarihi itibariyle bu süre geçtiği gibi 10 yıllık uzun zaman aşımı süresinin de dolduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasına, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın kaldırılarak HMK 353/1-b/2 maddesi uyarınca esas hakkında yeniden hüküm kurulması sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1- İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/04/2019 tarih ve 2015/1047 E., 2019/327 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK 353/1/b-2 maddesi uyarınca KABULÜNE, 1/1- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 2.135-TL nispi karar ve ilam harcının istek halinde iadesine, 1/2- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 1/3- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına, 2- İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/04/2019 tarih ve 2015/1047 E., 2019/327 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2/1-Davacı … tarafından davalı … Sigorta Aş. aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile, 2/2- 2.000 TL sürekli iş göremezlik zararının dava tarihi olan 31/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, (davalı sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı tutulmasına) 2/3-Fazlaya ilişkin talebin reddine, 2/4-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 136,62-TL karar ve ilam harcının 2.134,69 TL peşin ve ıslah harcından mahsubu ile fazla yatırılan 1.998,07-TL harcın davacıya iadesine, 2/5-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar halinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.000-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 2/6-Reddedilen kısım üzerinde A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 2.000-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine 2/7-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvuru harcı ve 136,62-TL peşin ve ıslah harcı ile aşağıda dökümü yazılı 1.340,10 TL yargılama giderinin red kabul oranına göre 22,33-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 2/8-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 2/9-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/7/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik HMK. m. 361/1. hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.08/07/2021