Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2719 E. 2022/573 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2719
KARAR NO: 2022/573
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/03/2019
NUMARASI: 2016/1169 Esas – 2019/253 Karar
DAVA: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirkete ait … Marka 2015 model aracı 30/09/2016 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucunda pert olduğunu, müvekkiline ait araç davalı … şirketi nezdinde kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olup, 2015 model aracın model yılına takip eden 2016 yılı fiyatı olan 253.105,00-TL’nin davalı tarafından müvekkiline ödenmesi gerektiğini, kazanın şoku ile tutulan ve araçtaki kişilerin imzaları alınmadan hazırlanan kaza tespit tutanağının hatalı olduğunu, sürücünün firari olduğunun tutanağa geçirildiğini, oysa güvenlik kamerası kayıtlarında açıkça görüldüğü üzere araç sürücüsü ve araç içindeki yolcuların araç içinden indiğini ve araç çekilinceye kadar olay yerinden ayrılmadıklarını, kaza tespit tutanağına ve idari yaptırım kararına İstanbul 8. SCM’nin 2016/4478 D.İş sayılı dosyasında itiraz ettiklerini, davalı … şirketine yaptıkları başvurunun 16.11.2016 tarihinde ‘sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılma’ gerekçesiyle reddedildiğini ileri sürerek meydana gelen zarar bedeli olarak 253.105,00-TL’nin davalı … Şirketi’nden bildirim tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu hasar nedeniyle müvekkil sigorta şirketinin poliçe kapsamında sorumluluğu bulunmadığını, sürücünün kaza yerini terk etmesi nedeniyle zararın poliçe teminatı dışında kaldığını, kaza sırasında aracın kimin kullandığı hususunda şüpheler bulunduğunu, hastane raporu ‘ nörolojik muayeneye dayalı alkolsüzdür’ şeklinde olup alkol ölçüm cihazı ile bir ölçüm yapılmadığını, mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda; kabul beyanı anlamında gelmemek şartıyla, kusur oranı bakımından ve maddi tazminat tespiti yönünden mahkemece bilirkişi tetkikatı yaptırılmasına ve müvekkil şirketin sorumluluğunun, poliçe teminatı ve sigortalısının kusur oranı ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda;”… somut olaya bakıldığında uzman teknik raporlar kapsamında davacı sigortalı şirkete ait aracın onarımının ekonomik olmadığı, böylece tam hasara uğradığı sabit olmakla teminat dışı halin gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun aydınlatılmaya muhtaç olduğu anlaşılmıştır. Bu noktada yapılan inceleme kapsamında; Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarında da belirtildiği üzere salt olay yerinin terk edilmesi halinin dahi rizikonun ve dolayısıyla hasarın teminat dışında kaldığının kabulü için yeterli görülmediği tespit edilmiştir. (Yargıtay 17. H.D’nin 2015/14489 E, 2016/2375K sayılı karar). TTK’nın 1409/2. maddesi uyarınca teminat dışı halin ispat yükü davalı … şirketine ait olduğuna göre davalı yanın, kazanın alkolün etkisiyle gerçekleştiğini veya sürücünün ehliyetsiz olduğunu ispat etmesi gerekmektedir. Ayrıca Yargıtay içtihatlarında sürücünün alkollü olması halinin dahi tek başına teminat dışı hal olarak görülmeyip kazanın salt alkolün etkisiyle meydana geldiğinin kanıtlanması hususu aranmaktadır. (Yargıtay 17. H.D’nin 2014/12746 E, 2014/10508 K) Somut olayda ise sulh ceza hakimliği dosyası kapsamında sigortalı araç sürücüsünün olay yerinden izinsiz ayrılma halinin sabit olmaması nedeni ile idari yaptırım kararının iptaline karar verildiği, dosyadaki belge ve deliller kapsamında davacıya ait araç sürücüsünün olay yerini terk ettiği, ehliyetsiz veya alkollü olduğu, kazanın bu nedenle meydana geldiği hususlarının ispat edilemediği anlaşılmıştır. Bu nedenlerle davalı … şirketinin, meydana gelen hasar bedelini tamamen poliçe limitleri içerisinde ödeme yükümlülüğü altında olup, sigortalı araç hurdasını sigorta ettiren kendisine verilmesini istemedikçe, sigortacı tarafından, araç hurdası sigorta ettirenin uhdesinde bırakılıp, hurda bedelinin tazminattan indirilmesi olanaklı görülmemiştir. Mal sigortalarından olan Kasko sigortasında aslolan amaç zarar bedelinin tamamen karşılanmasıdır. Hasarlı aracın kimin uhdesinde kalacağı hususunda sigortalıya seçimlik hak tanınmıştır. Sovtajın sigortalı tarafından talep edilmemesi halinde, sigortacıda kalacağı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla sovtaj talebi olmayan davacı sigortalının zarar bedeli olan 253.105-TL’nin tahsili isteminde haklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerektiği’ gerekçesiyle, Davanın KABULÜ ile, Hasarlı aracın (34 JR 1020 plakalı 2015 model Audi marka) üzerindeki takyidatlardan ari olarak davacı tarafından davalı … şirketine teslimi kaydı ile 253.105,00-TL’nin 09/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kasko sigortası genel şartlarına göre davacı talebinin olay yerinin terk edilmesi ve sürücü değişikliği şüphesi ile teminat dışı olduğunu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da bu yönde görüş bildirilmesine rağmen davanın kabulünün hatalı olduğunu, sigorta genel şartları gereğince çekme/hurda belgesi ibraz edilmeden sigorta bedelinin ödenemeyeceğini, bu husus gözetilmeden kurulan hükmün doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayanılarak açılan tazminat istemine ilişkindir. Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.3.3.1.2.1 maddesi hükmü uyarınca, “Onarım masrafları, sigortalı taşıtın, rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşar ya da taşıt onarım kabul etmez ise taşıt tam hasara uğramış sayılır. Bu durumda değeri tamamen ödenen araç ve aksamı, talep ettiği taktirde sigortacının malı olur.” Buna göre, davalı … şirketi, meydana gelen hasar bedelini tamamen poliçe limitleri içerisinde ödeme yükümlülüğü altında olup sigortalı araç hurdasını sigorta ettiren kendisine verilmesini istemedikçe, sigortacı tarafından, araç hurdası sigorta ettirenin uhdesinde bırakılıp, hurda bedelinin tazminattan indirilmesi olanaklı değildir. Mal sigortalarından olan Kasko sigortasında aslolan amaç zarar bedelinin tamamen karşılanmasıdır. Hasarlı aracın kimin uhdesinde kalacağı hususunda sigortalıya seçimlik hak tanınmıştır. Sovtajın sigortalı tarafından talep edilmemesi halinde, sigortacıda kalacağı anlaşılmaktadır.( Bknz. Yargıtay 17.HD’nin 2020/1844 Esas, 2020/5149 Karar; 2017/4360 Esas, 2018/4291 Karar sayılı ilamı Somut olayda, dosya kapsamında alınan 03.09.2018 tarihli bilirkişi raporunda aracın onarımının ekonomik olmadığı, aracın pertinin uygun bulunduğu, yeni 2017 model piyasa rayiç değerinin 253.105,00- TL olduğu tespit edilmiş, ancak sovtaj bedeli belirlenmemiş olup, 28.10.2016 tarihli ekspertiz raporunda da aracın tam zayi durumunda bulunduğu, hasar tutarının KDV hariç 100.420,00-TL, yaklaşık piyasa değerinin ise 200.000,00-TL olduğu açıklanmıştır. Dava dilekçesi içeriği ve istinafa cevap dilekçesinden, davacı tarafın aracın rayiç bedelini istediği, hurda bedelini istemediği anlaşılmakta ise de, davalı … şirketi vekili kasko poliçesi genel şartlarına göre aracın hurda/ çekme belgesi ibraz edilmediğinden tazminat bedelinin ödenemeyeceğini belirterek yerel mahkeme kararını istinaf etmiş olup, dosya kapsamında araç hurda/ çekme belgesine rastlanılmamıştır. Yukarıdaki açıklamalar karşısında Kasko Sigortası Genel Şartlarına göre, davacı taraftan hasarlı aracın trafikten çekme (veya hurda) belgesi istenerek ilgili belgenin ibrazı halinde, şimdiki gibi davacı tarafından aracın trafik kaydı üzerindeki takyidatlardan ari (temiz) olarak davalı sigortacıya teslimi kaydı ile belirlenen tazminatın davacıya ödenmesine şeklinde karar verilmesi; aksi takdirde ( hurda /çekme belgesinin ibraz edilmemesi halinde) bilirkişi tarafından belirlenen bedelden, aynı bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak belirlenecek sovtaj bedeli mahsup edilerek bulunacak tazminata hükmedilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK 353/1.a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, kararın kaldırma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/03/2019 tarih ve 2016/1169 Esas, 2019/253 Karar sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, -Kararın kaldırma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-Davalıdan tahsil edilen peşin harcın istek halinde kendisine iadesine, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ise ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına, 5-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 28/04/2022