Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/2670 E. 2021/1148 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2670
KARAR NO : 2021/1148
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2018
NUMARASI: 2011/519 E. – 2018/1343 K.
DAVANIN KONUSU: Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/07/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı banka tarafından dava dışı … Sanayi ve Tic. Ltd. Şti’ne, 22/08/2007 tarihinde 500.000,TL’si ve 17.08.2007 tarihinde de 700,000TL bedelli iki adet Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kredi kullandırıldığını ve davalılardan …, … ve …’in Genel Kredi Sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıklarını; kredi şartlarına uyulmaması ve borcun zamanında ödenmemesi sebebiyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, borçluların itirazının iptaline karar verilmesi ile takip işleminin tüm borçlular hakkında kesinleştiğini; bu aşamada davalılardan … tarafından, İstanbul İli, … İlçesi, … Köyü, … ada, … parsel sayılı ana taşınmazdaki 105/7980 arsa paylı, B Blok, Zemin Kat Bağımsız bölüm numaralı taşınmazın 12.03,2009 tarihinde davalı …’a satış suretiyle devredildiğini; davalılardan … tarafından, İstanbul İli … İlçes … Köyü, … ada … parsel sayılı ana taşınmazdaki 105/7980 arsa paylı, B Blok, Zemin Kat 2 bağımsız bölüm numaralı taşınmazın 05.06.2009 tarihinde davalı …’a devredildiğini; bu kerre aynı taşınmazın … tarafından da 12.02.2010 tarihinde diğer davalı …’ a satış suretiyle devredildiğini; davalılardan … tarafından, İstanbul İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … ada, … parsel sayılı ana taşınmazdaki 28/216 arsa paylı, Bodrum Kat, l bağımsız bölüm numaralı taşınmazın ise, 11.06.2008 tarihinde davalı …’a satış suretiyle devredildiğini; böylece, satış işlemlerine ilişkin tarihlerin sıralamaları yapıldığında ve devir bedelleri incelendiğinde, devir bedellerinin düşük olduğunu, devir işlemlerinde önceye dayalı bir yakınlık ile muvazaa olduğunun ve alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik bulunduğunun anlaşıldığını; satıcı … ve … ile alıcılardan … ve …’ın aynı köyden olup aralarında akrabalık bulunduğunu: alıcılar … vc …’ın ise yakın akraba olduklarını; satıcı … ile alıcılardan …’ın tapu kayıtlarındaki adreslerinin aynı olduğunu, satıcılardan … ile alıcılardan …’ın tapu kayıtlarındaki adreslerinin aynı olduğunu,taraflar arasındaki tasarruf işlemlerinin, İİK. in.278 ve m.280 uyarınca iptallerinin gerekeceğini belirterek, dava konusu taşınmazların, İİK’nın 283 maddesi uyarınca, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile tahsili talep edilen 141.769,65TL alacak için “satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte” öncelikle ihtiyaten haczine ve cebri icra yolu ile haklarını alma yetkisi tanınmasına ve fazlaya dair faiz ile karşılanamayan munzam zararı talep etime haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar …, … ve … vekili cevap dilekçesinde, özetle; olayda kesin veya geçici aciz vesikası alınmadan davanın açıldığını ve dava şartı eksikliğinden davanın reddedilmesi gerektiğini; satış bedellerinin tapuda düşük gösterilmiş olmasının tek başına muvazaanın delili olamayacağını, kaldı ki dava konusu olayda işlemlerin tamamında satış bedellerinin tapuda gösterilen bedellerden yüksek olup resmi kayıtlarla bu bedellerin bankalara ödendiğinin ispat edileceğini; müvekkili …’in işlerinin kötüye gittiğini ve diğer davalı …’a olan borcunu ödeyemediğini, aralarında bu nedenle ihtilaf baş gösterdiğini ve …ın …’in iş ortağı … tarafından keşide olunup verilmiş bulunan kambiyo senetlerini Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla icraya koyduğunu; bu takip neticesinde müvekkilinin bütün gayrı menkullerine haciz konulduğunu, tasarrufa konu gayrimenkulün de bunlardan biri olduğunu; müvekkiline ait bir gayrı menkulün de bu takip dosyasında yapılan haciz işlemi nedeniyle cebri icra yoluyla satıldığını; dava konusu edilen gayrimenkulün … Bank … şubesinden kredili olarak alındığı için ipotekli olup haciz işlemi sonrasında davalı …’ın bankanın kalan alacaklarını ödemeyi üstlendiğini ve kredi borcunu ödeyerek kapattığını, onun için söz konusu gayrı menkulün borçların bir kısmına mahsup edilerek davalı …’a devredildiğini; davalı …’ın söz konusu gayrimenkulün satış bedelinin önemli bir kısmını bakiye kredi borçlanın üstlenmek suretiyle dava dışı … Bankla ödediğini, müvekkili …’in diğer davalı …’a sattığı gayrimenkul bakımından ise, …’den diğer davalı … in iş ortağı olduğunu ve ortak oldukları şirketin piyasaya olan borçları ve ekonomik kriz nedeniyle sıkıntılı durumlara düştüğünü; dava konusu bu taşınmazın … Bank’tan kredili olarak satın alındığını vc müvekkili …’in banka kredilerini ödeyemeyecek duruma düştüğünü, bu nedenle diğer davalı … ile dairenin kalan kredi borçlarının ödenmesi ve bir miktar nakit ödeme karşılığında anlaşarak dairenin satışını gerçekleştirdiğini; buna ilişkin tüm kayıtların … Bank Beyazıt Şubesinde mevcut olduğunu, davalı …’ın gayrimenkulün kalan kredi borçlarını üstlendiğini ve tamamım bankaya ödediğini, bu gayrimenkulün devir tarihinde kirada olduğunu, satış ve devir işlemi sonrasında kira bedellerinin tamamının davalı … tarafından tahsil edildiğini; müvekkili … tarafından diğer davalı …’a satışı yapılan gayrimenkul bakımından ise bu gayrimenkulün Türkiye … Bankasından müvekkili tarafından kredili olarak satın alındığını, müvekkilinin banka borçlarını ödeyemeyecek duruma düşmesini sonucunda da davalı …’a dairenin kalan kredi borçlarının ödenmesi ve bir miktar nakit karşılığında satıldığını; satış ve devir tarihinden itibaren davalı …’ın gayrimenkulu bizzat kullanıp orada ikamet elliğini; davalı …’ın gayrimenkulun kalan kredi taksitlerini üstlendiğini ve tamamım bankaya ödediğini, bu hususun banka kayıtlarıyla ispatlanacağını; satış işlemlerini yapan kişilerin birbirlerini tanımalarının ve bedelin tapuda düşük olarak gösterilmesinin muvazaanın kanıtı olamayacağını, zira krediyle satın alınıp kredi borcunun bir kısmı ödenen bir gayrıınenkulün kalan kredi borçlarının üstlenilmesini ve bir kısım nakit ödeme yapılmasını etrafındaki kişilerden beklemesinden daha doğal bir şeyin olamayacağını; bütün bu nedenlerle davanın reddedilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde, özetle; tapu devir tarihinden önce kesinleşmiş bir alacak ve icra takibinin mevcut olmadığını, böylece borcun doğumundan sonra yapılan bir tasarrufun bulunmadığını; olayda ivazsız bir tasarrufun bulunmadığını, davalı borçlu …’in … Banktan kullandığı krediye …’ın kefil olduğunu ve borcu ödemek zorunda kaldığını, bu nedenle …’in borcunu davacı bankaya … ödediğinden bu kişiden olan alacağına karşılık ivazlı olarak taşınmazın kendisine devredildiğini; …’ın daha sonra taşınmazı davalı …’a sattığını, …’ın daireyi satın almak için … Bankasından konut kredisi çektiğini vc daire bedelini bu kredi ile ödediğini; … ile davalı … ve diğer davalılar arasında hiçbir ticari ilişki ve akrabalık bağının bulunmadığını; …’ın Biga’da … isimli firmayı kurup piliç eti toptan satışı ile iştigal ettiğini; bütün bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir. Davalı …, cevap dilekçesinde, özetle; bu yeri … adlı kişiden satın aldığını, davacı bankaya borçlu bulunan … … ve … ile hiçbir tanışıklığı, yakınlığı ya da akrabalığının bulunmadığını; müvekkilinin bu daireyi l19.750TL’ye satın aldığını, satın alabilmek için … Bankası Eminönü Şubesinden 60.000.TL konut kredisi kullandığını, satış bedelinin diğer kısmını da banka yoluyla havale yaparak ödediğini; satın aldığı daire üzerinde … Bank’ın 80.825.TL ipoteği olduğundan kullandığı kredinin tamamı (60.000.TL) ve 20.825.TL’nin … Bank hesabına 12/02/2010 tarihinde banka yoluyla havale yapıldığım ve bu bankaya ait ipoteğin kaldırıldığını, yine 15/02/2010 tarihinde müvekkilinin hesabından satıcı …’ın hesabına daire satış bedeli olarak 36.350.TL havale yapıldığını, kalan 2.575.TL’nin ise satıcıya elden verildiğini; tapu satışında bildirilen değerin Belediyece kabul edilen rayiç değer olduğunu, tüm belgelerin müvekkilinin bu yeri 65,000.-TL’ye değil, gerçek bedelini ödeyerek satın aldığını gösterdiğini, satın aldığı daireye taşındığını ve ailesiyle birlikte oturmaya devam ettiğini; tüm bu nedenlerle haksız davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; ” 1)Davalı …’in …’a 11/06/2018 tarihli satışı değerlendirildiğinde her iki davalınında Biga Havdan köyü nüfusuna kayıtlı oluşu, ayrıca taraflar aynı binada oturduklarından, …’ın, …’in mali durumunu, alacaklı aleyhine kötü niyetle hareket ettiğini bilmemesi hayatın olağan akışına uygun değildir. Bu itibarla anılan tasarrufun iptali gerekir.2)Davalı …’in, …’a 12/03/2009 tarihli satışı değerlendirildiğinde; davacı banka, dava konusu taşınmazın satışında her ikisininde aynı adresi göstermesini yakın ilişki olarak nitelendirse de, bu husus taraflar yakın ilişki içinde olmasada usulü bir işlemi yerine getirmek için yapılmış olarak değerlendirilebilecektir. Davacı tarafların önceden tanıştığı, alıcının, satanın mali durumunu, kötü niyetini bildiğini kesin delille ispat edemediğinden bu taşınmaz açısından tasarrufun iptalinin koşulları oluşmamıştır.3)Davalı …’in davalı …’a 05/06/2009 tarihli satışı değerlendirildiğinde; her iki davalıda aynı köyden olması …’in borçlarını ödeyemediğine dair beyanıda dikkate alındığından her iki davalı arasında yakın ilişki olduğu ve …’ın davalı …’in mali durumunu alacaklı aleyhine hareket ettiğini bilmesi hayatın olağan akışına uygundur, ancak … dava konusu taşınmazı bir dördüncü kişi olan …’a sattığından ve …’ın diğer davalılarla yakın arkadaş olduğu, ya da borçluların mali durumlarını bildiğini davacı banka ispat edemediğinden bu tasarrufun iptali mümkün olmazsa davalı …, İİK 283/2 uyarınca elinden çıkardığı malın yerine geçen bedelden davacı bankaya karşı sorumludur.Davanın kısmen kabulü ile,1-Davalı …, … ve … için açılan davanın reddine,2-Davalı …, … için açılan davanın kabulü ile davacı açısından geçerli olmak üzere İstanbul Fatih İlçesi Tapu sicil müdürlüğüne … hafta, … ada … Parselde bulunan kat 1 bağımsız bölümde numaralı taşınmazın 11/06/2008 tarihinde …’a satışına dair tasarrufun iptaline, davacıya İstanbul … İcra Müd. dosyasındaki asıl alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere bu taşınmaz üzerinden cebri icra ve satış yetkisi verilmesine,3-Davalı … ve … için açılan davanın kabulü ile davacı yönünden geçerli olmak üzere İstanbul Bağcılar İlçesi tapu sicil müd. … köyü … Ada … parsel sayılı taşınmazda yer alan B Blok zemin kat 2 nolu bağımsız bölümün 05/06/2009 tarihinde …’a satışına dair tasarrufun iptaline ancak davalı … taşınmazı elinden çıkarttığından bu tarihte belirlenen değeri 67.290,00 TL ‘yi geçmemek kaydı ile davacının İstanbul … İcra Müd. … sayılı takip dosyasındaki asıl alacak verileri ile sınırlı olmak üzere davalı …’ dan tazmin ve tahsiline, karar verilmiştir. Davacı vekili, davalılar … ve … vekili, davalı … vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalılar … ile … arasındaki tasarrufun da muvazaa nedeniyle iptal edilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazın ipotekli olarak alındığını, dava konusu tasarrufların birbirine yakın tarihlerde olduğunu, yine davalı … yönünden davanın kabulü gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. Davalılar … ve … vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesindeki iddiaları tekrarlayarak, dava konusu taşınmazın banka borçları ile birlikte satın alındığını, daha sonra borçların satın alan davalı tarafından ödendiğini, bu durumun gözardı edildiğini, davalı …’ın aynı zamanda söz konusu gayrimenkule ilişkin kredinin kefili olduğunu, davalı …’in dava konusu taşınmazı kullanmak amacıyla satın aldığını, halen taşınmazı kullanmaya devam ettiğini, banka kredi borçlarının bu davalı tarafından ödenmesinin gözardı edildiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesindeki iddiaları tekrarlayarak, davalının borçlu …’in kredi borcuna kefil olduğunu, bu nedenle dava konusu taşınmazı mecburen satın aldığını, kredi borçlarının bu davalı tarafından ödendiğini, dava dilekçesinde dayanılmayan maddeler uyarınca iptal kararı verilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu taşınmazın gerçek bedeli üzerinden satın alındığını, bu taşınmazı 13 yıldır elden çıkartmadığını, kötü niyetinin bulunmadığını, borçlu ile aynı binada oturmalarının borçlunun durumunu bildiğini göstermeyeceğini, hükme esas alınan bilrkişi raporlarının hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış olup, tasarrufun iptali istemine ilişkindir.İptal davasından maksat İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazıldığı gibi alacağın tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarrufların iptaline hükmettirmektir. Bu davanın ön koşulu ise, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.Somut olayda, davalı … ile …’ın aynı köy nüfusuna kayıtlı oldukları, ayrıca aynı binada oturdukları, yine davalı … İle davalı …’ın aynı köy nüfusuna kayıtlı oldukları, davalı borçlunun aciz halinde bulunduğunun, davalı … tarafından bilindiğinin belirtilmesi karşısında, davalı üçüncü kişilerin borçlunun mali durumunu ve alacaklılara zarar verme kastını bilebilecek durumda oldukları gözönünde tutulduğunda bu davalılara yönelik davanın İİK 280/1 maddesi uyarınca kabulü yerindedir. Yine davalı … ile … arasında ayrıca davalı … ile de davalı … arasında akrabalık, iş ortaklığı veya organik bağın tespit edilemediği gözönünde tutulduğunda bu davalılar yönünden davanın reddine karar verilmesi yerindedir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında; davacı ve davalılar vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan mahkeme kararına yönelik davacı ve davalılar vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,(HMK.m.353/1-b/1)2- Alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin yatırılan 44,40-TL nispi karar ilam harcının düşümü ile 14,90-TL nispi karar ilam harcının istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Alınması gereken 4.596,57-TL harçtan peşin yatırılan 3.481,44-TL. nispi karar ilam harcının düşümü ile 1.115,13-TL nispi karar ilam harcının istinaf eden davalılar … ve …’dan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Alınması gereken 3.757,05-TL harçtan peşin yatırılan 44,40-TL. nispi karar ilam harcının düşümü ile 3.712,65-TL nispi karar ilam harcının istinaf eden davalılar … ve …’dan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,6-Yasa yoluna başvuran taraflarca yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik HMK.m.361/1. hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.08/07/2021